Narsist Nedir? Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir?

narsist

1914 yılında Freud’un bu kavramı psikanalize kazandırmasından önce,  Havelock Ellis (1898), bu kavramı ilk kez Yunan Mitolojisi karakteri Narcissus ile bağdaştırmıştır.  Freud ise, psikanalitik kurama kazandırılan narsisizmi daha sonra birçok kuramcının da sıklıkla üzerinde durduğu bir kavram haline getirmiştir. Narsisizm Freud’un farklı dönemlerde tekrar tekrar üzerinde durduğu bir konudur. Narsisizm bir hastalık değil,  kişilik yapısıdır. “Narsist olunmaz, narsist doğulur” denilebilecek şekilde genetik etmenler önemlidir. Amerikan Psikiyatri Birliği, ilk kez 1980’de yayınlanan Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (Dsm-3) narsisizme bir kişilik bozukluğu olarak yer vererek, narsizmi beğenilme ihtiyacı, empati yoksunluğu ve üstünlük duygusu ile açıklamıştır. Yapılan araştırmalara göre narsisizm üzerinde yaş, gelir seviyesi, cinsiyet gibi demografik faktörlerin herhangi bir etkisi gözlenmemiştir. Memorial Bahçelievler Hastanesi Klinik Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psi. Arzu Beyribey, narsist nedir, narsist kişilik bozukluğu nedir sorularının yanıtlarını paylaştı.

Narsistik kişilik bozukluğu nedir?

Kohut’a göre bu bozukluğun ana kaynağı, bireyin benlik yapısındaki ana kusurlardan, düşük özsaygı, depresif duygu ve düşünceler, kişide ihmale uğramış olan derin bir değersizlik duygusu ve reddedilme hissidir. Kişi, çevreyi ve fikirleri umursamaz ve kendinden emin bir görüntü çizse de, kendisinden fazlaca şüphe duyarak, dışarıdan gelen yorumlarla beslenmeye açık, olumsuz eleştirilere aşırı hassas konumda bulunmaktadır.

  • Kişi kendisinin önemli, üstün olduğu duygusunu taşır.
  • Sınırsız başarı, güç, zenginlik amaçları bulunur.
  • Sadece üstün kişilerin kendisini anlayabileceğini düşünür.
  • Çok beğenilme isteği vardır.
  • Kendisinin çoğu insandan farklı ve özel hakları kazanması gerektiği duygusunu taşır.
  • Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıflıklarını kullanabilir.
  • Empati yaparak, başkalarının duygularını anlama ve ihtiyaçlarını giderme konusunda isteksizdir.
  • Çoğu zaman başkalarıyla kendini kıyaslar.
  • Kendini beğenmiş, küstah tavırlar sergileyebilir.

Narsisizm belirtileri nelerdir?

Kişilik ergenliğe kadar geliştiğinden, kişilik bozukluklarında tanının ergenlik sonrasında konulması ve tedaviye hızlıca başlanması gereklidir. Kişilik, ergenlikten sonra katılaşmaya başlamaktadır.

  • Öfke tepkileri, fevri davranışlar,
  • Eleştiriye karşı aşırı hassasiyet,
  • Çıkarları için başkalarını kullanma eğilimi,
  • Kendi çıkarlarını düşünme,
  • Sahip olduklarını abartma,
  • Sahip olmak istediği güç, para, güzellik ve başarı gibi şeylerle ilgili gerçek dışı hayal kurma,
  • Başkalarından iyi davranışlar ve ilgi beklemek,
  • Kıskançlık, hasetlik,
  • Aşırı gururlu tavırlar,
  • Fedakârlık yapmama,
  • Empati yoksunluğu,
  • İş birliğinden uzaklık,
  • Yardım etmeme,
  • Genellikle konularda haklı olma çabası…

Narsisizm üzerinde ebeveynlerin ve genetik geçişin etkisi nedir?

Ebeveynlik stilleri ile anne bebek etkileşiminin narsisizmin oluşumda etkisinin yanında, genetik geçişin de %45-%80 oranında rol oynayabileceği, soğuk, ilgisiz, mükemmeliyetçi ebeveynlerin narsisizmin temelini oluşturduğunu ifade edilmektedir. Ancak çevresel ve genetik faktörlerin, bir arada etkileşimde olduğu göz önünde bulundurulursa, genetik olarak narsistik geçişe sahip olan kişiler, eğer sağlıklı bir aile ortamında büyürlerse, bu eğilimlerin ortaya çıkması engellenebilir.

Ebeveynlerin yanlış ve birbirleriyle çelişen tutumları ile çocuklarına dair gerçekdışı ve yüksek beklentileri, fazla eleştirel olmaları, çocuklarının kendisini rol yaparak daha üstün göstermek zorunda hissetmesine sebep olmaktadır. Çocuk olduğundan daha güçlü, özgüvenli, başarılı durmaya çalıştığında, mutsuz ve huzursuz olacaktır.

Çocuğun kişisel özelliklerini reddedip, ihtiyaçlarını göz ardı eden ebeveynler aynı zamanda,  çocuklarını kendi görmek istedikleri şey haline getirmeye de çalıştıklarından,  bu şekilde eğitilen çocuklar, ne yazık ki, sadece başarılı olduklarında sevileceklerine inanarak, zamanla kendisini büyük bir insan olarak konumlandıran şişmiş bir prizmadan kendisini algılamaya başlayacaktır.

Bunun yanında, abartılı ve yersiz övgü çocuğun narsisizme uzanan ihtişamlı bir özgüven geliştirmesine de neden olarak, ailelerin tüm toplumu etkisi altına alan kültürel narsisizmi tetiklemelerine de sebep olmaktadır. Çocuklarına duydukları sevgiyi dahi, dokunarak, sözlerle, güzel ve sıcak bakışlarla ifade etmek yerine, değişen zamana uyarak, onların inanmış oldukları muhteşemliklerini haykıran pahalı hediyeler seçerek, bu yolu devam ettirmektedirler.

Narsist kişiler aşk ilişkilerini nasıl yaşarlar?

Benliğe dair algıları tehlikeye girdiği zaman, başarısızlıkları konusunda, diğerlerini suçlama, öfke ve saldırganlık göstererek, her daim güçlü ve en iyisi olduklarını hissetmek isterler.

Çoğunlukla çevresindekilerden daha akıllı, başarılı olduğuna inanan birey için, ilişkilerinden yeterli ilgiyi görmüyorsa, bu ilişkileri kendisi için sıkıcı ve gereksizdir. Yaşadığı tüm başarısızlıkların tesadüfî ve kendisiyle alakasız olduğunu düşünen narsist, başkalarını buna ikna etmede de ustadır.

Yaşadıkları başarısızlıkların, şans eseri ve kendileriyle alakasız olduğuna inandıklarından, diğer kişileri de buna kolayca ikna edebilirler. Partnerlerinin eleştirilerine aşırı olumsuz tepki ile kapalı olmanın yanında, destek almaları durumunda ise, bu destek zamanla sıradan gelmeye başlayacağından, bu sefer de doyumsuzluk duygularıyla yüzleşerek,  bu duygunun yerini boşluk, depresyon hisleri alırsa, bu durum kişinin patolojik alt yapısını kuvvetlendirecektir.

Narsistik bir bireyle birlikte olan partnerlerin, bu sağlıksız bakış açısını pekiştirecek ve yayılmacı davranacak şekilde sınırlarını suiistimal ettirmemeleri, gerçekçi sınırlar çizerek kendi alanlarına saygı duyulması gerektiğini kararlarından esnemeden göstererek, narsistik bireylerle iletişim kurmaları önerilmektedir. Çünkü partner narsistik kişiye alan ve özgürlük tanıyarak kendisini kısıtladıkça, narsistik kişi bu alana yayılacak ve ilişkideki güç dengesi gittikçe bozulacaktır. İstedikleri olmayınca sinirlenen, beklentileri karşılanmayınca kapris yapan ya da soğuk duvarlar örebilen, anlaşmazlık durumunda amacı sorunu çözmekten ve yapıcı olmaktan çok, kendi istediğini elde etmek ve haklı çıkmak olan, ilgisizlikle partnerini cezalandıran narsistik kişiler için değişim genellikle çok zor olduğundan, boşanmaya varan sonuçları da göze alabilmek gerekebilir.

İş hayatında narsistik kişi nasıldır?

İş hayatındaki rekabet açısından bakıldığında, övülme ve takdire hassas olan narsist kişiler, başarılı olduklarında aldıkları olumlu geri bildirimler ile kendilik değerlerini besleyerek, farkında olmadan da olsa rekabeti artıracak şekilde bunu kullanabilecektir. Empati kullanamayan ve duyguları ile değil de somut gerçeklik üzerinden düşünen bu kişiler, işlerinde de daha analitik ve mantıklı kararlar alabilmektedir.

Bu kişilerin başarı elde etmeye dair yüksek motivasyonları, liderlik özellikleri ve yüksek performansları, hakkı olduğuna inandığı değeri göremezse iş hayatları onları tatmin etmemeye başlayacak ve iş değişikliğine gidebileceklerdir. Aynı şekilde, mevkilerin, alt üst ilişkisinin olmadığı, terfi motivasyonunu politika olarak benimsemeyen şirketlerde, bu kişilerin performansında düşüş yaşanabilmektedir. Narsistik yatkınlığı olan kişilerin zor ve kaygı seviyesi yüksek iş alanlarında daha başarılı oldukları belirtilmektedir.

Narsisizm ve toplum ilişkisi nasıldır?

Narsisizm, gerek modern toplumun beraberinde getirdiği yeniliklerin gerek ebeveynlerin çocuk yetiştirme biçimlerinin etkisi ile kendine daha geniş yayılım alanı bularak, maalesef toplumda ilerleme olanağı bulmaktadır. Narsisizmi aslında modern toplum, kendi yapısına uygun kişilik yapıları biçimlendirmek için kullandığı için, bireyler, tüketime eğilimli, tatminsiz, hep daha fazlasına layık olduğunu düşünen bir bakış açısıyla yaşamaya meyil etmektedirler.

Narsisizm tedavisi nasıldır?

Kişilik bozukluklarının çoğunda olduğu gibi, narsisizmde de, öncelikle rahatsızlığı kabullenmeme ve inkâr durumu oluşabilmektedir.  Bu kişileri tedaviye uyumlu hale getirebilmek için, kriz anlarındaki depresyon süreçlerini takip ederek, destek almaya yönlendirilmeleri doğru bir yöntem olabilmektedir.

Genellikle, narsist kişiler, psikiyatriste depresyona girdiklerinde başvurduklarından ve kişilik yapılarına ilişkin farkındalıkları olmaması sebebiyle, terapist bu sorunları çalışmaya başlayıp, iç görü kazandırmak için eleştiriye başladığında, sert tepki göstererek görüşmeye müdahale ederek,  savunmaya geçmektedirler. Çünkü bu kadar önem verdikleri bir yapının patolojik olduğunu kabul etmek istemediklerinden, acıdan kaçmak için,  terapisti aşağılayarak, kendilerini yüceltme yolunu seçebilmektedirler.

Doktor ve hastanın ortak çabasını gerekli kılan bu rahatsızlık, kişinin öncelikle durumunu ve neyin ötesinin narsisizm olarak kabul edildiği, ailede bu tarz bir karakter var ise, karşılıklı manipülasyon yollarının ve pekiştirmenin önlenmesi, kişinin benlik saygısı korunarak, gerçek ve yapay benlik arasındaki ayrımların analiz edilmesi, içgörü kazanma çalışmaları, gerekirse ilaç desteği ile ruhsal durumun desteklenerek, terapilerle esas içeride temelde eziklik ve yalnızlık hisseden noktaların onarılması amaçlanmaktadır.

Genel sağlığınız ile ilgili tarama testlerinizi Memorial Evde Sağlık uygulamaları kapsamında evinizin konforunda yaptırmak istiyorsanız linke tıklayabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

Memorial Yayın Kurulu

Sağlık yazıları memorial yayın kurulu tarafından hazırlanmaktadır.

Share on whatsapp
Share on facebook
Share on email
Share on twitter
Share on linkedin
Share on print
Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?