Yaşamsal bir tehdit olmamasına rağmen bazen genetik yatkınlık, bazen psikolojik ya da çevresel faktörler nedeniyle kişide yüksek düzeyde korku ve endişe durumu ortaya çıkabilmektedir. Tek başına ruhsal bir bozukluk ya da rahatsızlık olmayan panik atak, özünde yoğun bir korku ve sıkıntı nöbeti olarak tanımlanmaktadır. Panik atak sırasında yaşanan çarpıntı, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve ölüm korkusu gibi semptomlar belirtiler arasında yer almaktadır. Ruhsal bir bozukluk olan “Panik bozukluğu” nun da içinde bulunan panik atak ortalama 20-30 dakika sürmekte ve genellikle kendiliğinden geçmektedir. Panik bozukluk teşhisi koymadan bedensel hastalıklarla karıştırılabileceği için hastanın öncelikle tıbbi muayeneden geçmesi, bedensel bir hastalık bulunamadığı durumda psikiyatri bölümüne yönlendirilmesi gerekmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Esengül Ekici, panik bozukluk ile ilgili bilgi verdi.
Panik atak nedir?
Panik atak, aniden, durduk yere ortaya çıkabildiği gibi herhangi bir uyaranla da ortaya çıkabilen bedensel, duygusal ve zihinsel belirtilerin olduğu yoğun bir korku ve sıkıntı nöbeti olarak tanımlanabilir. Uyaran olmadan ya da bir uyaranla da tetiklenebilen panik atak, yoğunlaşıp en yüksek noktaya ulaşınca yavaş yavaş azalır.
Panik atak belirtileri nelerdir?
Panik atak ve panik bozukluk kavramları günlük konuşmada benzer anlamda kullanılsa da farklı kavramlardır. Panik ataklar esnasında bireylerde,
- Çarpıntı, kalp atımlarını hissetme ya da kalp atım hızında artış olması,
- Terleme, titreme ya da sarsılma,
- Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma gibi hissi,
- Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,
- Bulantı ya da karın ağrısı,
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecek, bayılacakmış gibi olma,
- Üşüme, ürperme ya da ateş basması
- Uyuşma ya da karıncalanma hissi,
- Gerçek dışılık, sanki ortam gerçek değilmiş gibi bir hissin gelmesi veya kişinin kendisini sanki yabancı biriymiş gibi hissetmesi, benliğinden ayrılmış gibi hissetme,
- Denetimini kaybetme ya da çıldırma korkusu,
- Ölüm korkusu gibi belirtiler olabilir.
Bu sayılan belirtilerden en az dördünün 10 dakika içerisinde küme halinde ortaya çıkmasına panik atak denir. Panik atak, tek başına ruhsal bir bozukluk ya da rahatsızlık değildir; yoğun bir korku, sıkıntı nöbetidir. Panik bozukluk ise ruhsal bir bozukluktur.
Panik atak çeşitleri nelerdir?
Panik ataklar 3 çeşit olabilir. Bunlar şu şekildedir:
1) Panik bozukluğa özgü olan kendiliğinden ortaya çıkan panik ataklar: Durduk yere, hiçbir şey yokken, atağı tetikleyebilecek fark edilebilen ya da gözle görülebilen durum olmadan aniden ortaya çıkan ataklardır. Örneğin evdeyken, yürüyüşteyken, işteyken gibi. Bu ataklar da genelde çarpıntı, nefes darlığı, gerçek dışılık gibi birkaç öncü bedensel duyum ya da belirti ile başlar. Sonrasında ölüm korkusu, sonunun geldiği hissi ile ‘kalp krizi geçiriyorum’, ‘aklımı kaçırıyorum’ gibi durumu felaketleştiren düşünceler takip eder. Bu tür atakları tetikleyebilecek görünür bir atak yokken ortaya çıktığı için bireyler ciddi olabilecek olumsuz durumların işareti olabileceğine yorumlarlar.
2) Belli bir ortam veya durumda ortaya çıkan ataklar: Durumla ilişkili ataklar, hemen her zaman belli durum olduğunda ortaya çıkan ataklardır. Birçok psikiyatrik bozuklukta görülebilen türde ataklardır. Örneğin köpek fobisi olan birisinin köpek gördüğünde yaşadığı bedensel, zihinsel ve duygusal belirtilerin eşlik ettiği ataklar. Bu durumlarda panik bozukluk tanısı değil asıl psikiyatrik bozukluk ne ise onun tanısı koyulur.
3) Durumsal olma eğilimli panik ataklar: Bu panik ataklar olup belli durumlarda bazen olan, bazen olmayan ataklardır ve genellikle agorafobiye özgü ataklardır.
Örneğin, araçla uzun yol seyahatlerinde bazen atak olup bazen olmaması gibi.
Panik atak ne kadar sürer? Günde kaç kez panik atak geçirilir? Gün içerisinde belli bir yeri var mıdır?
Panik atak şayet araya herhangi bir aracı sokulmadığı ve kendi haline bırakıldığı takdirde genelde en fazla 20-30 dakika sürer. Kendi haline bırakıldığında da yatışacaktır. Fakat kişiler bu süreyi öznel olarak daha uzunmuş gibi algılayabilmektedir. Atak yatışırken olumsuz düşüncelerle tekrar başlayabilir veya aralarda da birey endişe içerisinde olduğu için atak daha uzun sürüyormuş gibi hissedilebilir.
Panik atakların sayısı panik bozukluğun şiddetine bağlı olarak değişir. Bazen ayda geçirilen 1-2 atak, bazı durumlarda bir günde de geçirilebilir. Ancak gün boyu ya da sürekli atak geçirmek diye bir şey söz konusu değildir.
Panik ataklar günün her saati geçirilebilir, belli bir saati yoktur. Eğer birey, akşamları ya da günün belli saatleri panik atakları sık geçiriyorsa akşamları bedenine dikkatinin artması ile ilişkili olabilir. Uykuda dahi panik atak geçirilebilir. Buna ‘nokturnal panik atak’ denir.
Panik Bozukluk Belirtileri nelerdir?
Bireylerde atağın olmadığı ara dönemlerde atağın yeniden gelebileceği, tekrarlayacağı ile ilişkili kaygılanma, korkma ya da endişelenme olabilir ve buna beklenti anksiyetesi denir. Kişide spontan, kendiliğinden panik bozukluğa özgü panik ataklarla birlikte ara dönemlerde bu ataklar sırasında aklımı kaçırır mıyım, kalp krizi geçirir miyim, kontrolümü yitirir miyim gibi endişeler duyma yani atak olacak fobisi olduğunda, kaçınmalar ile birlikte hayatı kısıtlanıyorsa panik ataklar panik bozukluğa dönüşmüş diyebiliriz. Yani panik atak geçirmiş olmak tek başına ruhsal bozukluk tanısı için yeterli değildir. Çünkü panik atak pek çok ruhsal bozukluk ya da hayatın içinden olabilen doğal durumlarda her insanın nadir ya da zaman zaman yaşayabileceği olaylardır. Panik bozukluk için ise panik atakların olduğu ruhsal bir rahatsızlıktır.
Panik bozukluk toplumda sık görülür mü?
Panik bozukluk yaşam boyu bir kişide görülme oranı yüzde 2 civarındadır. Panik atak geçirme oranı ise panik bozukluktan bağımsız yüzde 10 civarındadır. O halde her panik atak panik bozukluğa dönüşmez.
Panik Bozukluk neden olur? Panik atak her bireyde görülebiliyorsa neden bazı bireylerde panik bozukluğa dönüşürken bazılarında dönüşmez?
Panik bozukluk diğer psikiyatrik bozukluklar gibi çok nedenlidir. Bu nedenleri biyolojik-genetik, psikolojik ya da çevresel etkenler olarak toparlayabiliriz. Biyolojik-genetik etkenler bireyi bedensel olarak panik bozukluk için yatkın hale getirebilir. Örneğin vücudun alarm sistemi bu bireylerde hassas olabilir. Bireylerde yaşantısal, görerek duyarak bedensel olarak zayıf, dayanıksız olduğu inancı gelişerek psikolojik yatkınlık oluşturabilir. Ayrıca genel olarak kaygılı, bedensel duyumlarla paniğe kapılabilen bireylerde panik bozukluk daha sık görülür. Kişilik olarak mükemmeliyetçi ya da bağımlı kişilikler, belirsizliğe tahammülsüzlük, tehlikeyi abartma eğilimi yine psikolojik yatkınlıklardandır. Stres ise en önemli çevresel etkendir. Örneğin, evlenme, çocuk sahibi olma, okul bitirme, işe başlama, ekonomik sorunlar, ilişki sorunları gibi durumlar. Bunun dışında diğer tüm kaygı bozuklukları gibi kadınlarda daha sıktır ve 20-30 yaş arası başlar.
Panik atak tetikleyicileri nelerdir?
İki tür yaşam olayı, tetikleyici olabilir. Bunlardan birincisi tabi ki stresin fazla olmasıdır. Çevresel etkenlerden iş stresi, aile ile ilgili sorunlar, sınav, boşanma gibi stres faktörleri panik atağı tetikleyebilir. İkincisi ise masum bir bedensel belirtinin yanlış yorumlanmasıdır. Bu masum belirtiye ise yorgunluk, kadınlarda adet öncesi gerginlik, çay kahve içme, grip nezle ilaçlarının bir kısmı sebep olabilir. Örneğin yorgunken uzanmış bir kişinin aniden yataktan kalkması ile birlikte nabız ve tansiyonu uyum sağlamak adına değişime uğrar. Beyne giden kan akımı azaldığı için baş dönmesi, görmede bulanıklık ya da bayılır gibi olma durumu o anda atakların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Kişi, ‘ölüyorum herhalde, sonum geldi’ gibi düşünebilir ve ilk atağını yaşayabilir. Sonrasında genetik, psikolojik bir yakınlık varsa stresle birlikte bir panik atak geçirebilir, daha sonra “Ya bir daha atak gelirse” diye kaygı duyarak panik bozukluğu başlatabilir.
Kaçınmalar ve güvenlik davranışları ise sürdürücü etkenlerdir. Kişinin kaçınması ve güvenlik davranışlarına yönelmesi ile korkusunun sürmesi ve büyümesi gerçekleşmiş olur.
Panik atak geçiren birey ne yapmalıdır?
Panik ataklara bazen bedensel hastalıklar da neden olabileceği için ilk önce yapılması gereken şey hastanın tıbbi muayeneden geçmesidir. Kişinin belirtisine yönelik uzmanlık dallarından hekimlerle (kardiyolog, nörolog, dahiliye uzmanı gibi) görüşmesi önem arz eder. Panik bozukluk en sık kalp ritmiyle ilgili rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Bunun dışında adrenalin hormonunun fazla salgılandığı böbrek üstü bezleriyle ilgili rahatsızlıklarda ve tiroid hastalıklarında da panik atağa benzer tablolar olabilir. Tıbbi inceleme sonrası bedensel hastalığı olmayanlar Psikiyatri bölümüne yönlendirilebilir.
Lakin halihazırda Psikiyatristlerce panik bozukluk tanısı koyulmuş bireylerde atak sırasında herhangi bir müdahaleye gerek yoktur. Panik bozukluk tanılı ve panik atak geçiren birey o anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmeli, atağı geçirmeye yönelik özel bir şey yapmaksızın işini gücünü sürdürmelidir. Atağı geçirmeye yönelik yapılan şeyler atağı geçirmektense bu rahatsızlığın sürmesine yol açar. Çünkü bu tür önlemler atakların tehlikeli olduğu, müdahale edilmezse kendi kendine geçmeyebileceği inancını güçlendirebilir. O yüzden özel bir şey yapmaya gerek yoktur; çünkü panik ataklar zaten kendi kendine geçer. Kişi o anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmelidir.
Agorafobi nedir?
Panik bozukluğuna yeniden panik atak belirtilerini yaşamaktan korkma ve kaçınma şeklinde panik atak fobisi denilmektedir. Agorafobi ise kişinin panik atağı yaşadığı durum ya da mekan gibi kişinin o duruma ya da mekanlara karşı fobi geliştirmesidir. Agorafobi, kişinin hemen çıkamayacağı ya da yardım alamayacağı yerlerde bulunmaktan korku duymasıdır. Uçak, araba, otobüs, tren gibi toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmekten; tünel ya da köprüden geçmekten; evde tek başına kalmaktan ya da tek başına seyahat etmekten korkmak agorafobinin tipik örnekleridir. Agorafobi panik bozukluğa eşlik edebilir ya da panik bozukluk olmadan da tek başına olabilir.
Panik bozukluk kişinin yaşamını etkiler mi?
Panik bozukluğu olan bireyler yaşamın merkezine ‘Panik atak geçirmemeliyim’ hedefini koyarlar. Panik atağı tetikleyebileceğini düşündükleri etkinlik ya da ortamlardan kaçınmaya ve uzak durmaya başlarlar. Burada amaç panik atağı bedensel belirti tetiklediği için bu belirtilerin çıkmasını önlemeye çalışmaktır aslında. Örneğin, çarpıntıları olmasın diye spor yapmayı bırakırlar ya da agorafobi eşlik ediyorsa seyahat etmeyi, tek başına dışarı çıkmayı bırakabilirler. Bu durum da sürekli bedeninde ne olup bittiği ile ilgili bedeni takip etme ve dikkati verme ile sonuçlanıp bedensel belirtilerin ise daha çok fark edilmesine yol açacak ve bu psikiyatrik rahatsızlıkta kısır döngüye girilmesine sebep olacaktır.
Aynı zamanda panik bozukluğu olan bireyler panik atağa girmeyi önleyici birtakım önlemler alırlar. Bunlara ise ‘güvenlik sağlayıcı davranışlar’ denir. Örneğin, dışarı hep güvendiği biriyle çıkar, yanında su ya da kaygı giderici ilaç bulundururlar ya da şayet panik atak geçirirlerse hastaneye daha yakın olabilecekleri mekanları tercih edebilirler. Bu durum da okul, iş, aile yaşantısı ya da hobilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, birey hastaneye uzak diye aile ziyaretlerini azaltabilir, sıcak havada atak geçiriyorsa dışarı çıkmayı bırakabilir.
Panik bozukluğu teşhisi nasıl koyulur?
Psikiyatristler tarafından kişinin belirtilerinin dinlenilmesi ile birlikte DSM ve
ICD-10 adı verilen kılavuzlara göre panik bozukluğun tanısının nasıl konulacağı, süre ve belirti sayısı açısından tanımlanmış olup bu kılavuzlara göre panik bozukluk teşhisi koyulur.
Panik atak esnasında korkutabilen bedensel belirtiler neden olur?
Beynimizde bizi dış tehditlere karşı koruyan ve zorluklar karşısında hayatımızı sürdürmemize hizmet eden bir alarm sistemi vardır. Dış tehdit ile birlikte korku ortaya çıktığında bu sistem aktive olur ve vücutta adrenalin denen bir madde salgılatır. Adrenalin ise vücudu hızlandırarak kaçma ya da savaşma tepkisiyle dış tehditten kurtulmayı sağlar. Fakat bazen gerçek bir dış tehdit olmadan da sanki tehdit var gibi bu sistem alarm verir. Özellikle yatkınlık ve stres gibi faktörler de varsa bu olasılık daha çok yükselir.
Sonuç itibariyle bireylerde sanki dış tehdit var gibi olsa da ortaya çıkan yoğun korku ve sıkıntıyla otomatik olarak aktive olan alarm sistemi sempatik sinir sistemini çalıştırır ve adrenalin vücutta genel bir hızlandırma sağlar. Örneğin; terleme- titreme olur, cilde giden kan azalır cilt soluklaşır, uyuşmalar olur, el-ayak soğur, büyük kaslara giden kan artar kaslarda gerilme, kasılma olur, kalp çalışması hızlanır, çarpıntı olur, gereken oksijen miktarı arttığı için otonom sinir sistemi bunu sağlar ve solunum artık oksijen fazla olduğu için yavaşlatılır. Fakat birey hala oksijen yetmiyor sanarak hızlı ve derin nefes almaya çalışır, bu da boğulma hissi ve panik atak belirtilerini artırabilir. Yapılması gereken ise nefes alıp verme hızını yavaşlatmaya çalışmaktır.
Panik bozukluk tedavi edilebilir mi?
Panik bozukluk hem ilaçlarla hem de psikolojik yöntemlerle tedavi edilebilir. Psikolojik yöntemlerden bilişsel davranışçı terapinin etkinliği pek çok kontrollü bilimsel çalışmayla gösterilmiştir.
Tedavide hangi ilaçlar kullanılır? İlaçlar etkisini ne zaman gösterir? İlaç tedavisi ne kadar sürer?
Panik bozuklukta antidepresan ilaçlar kullanılabilir. İlaç tedavisi genel olarak kullanıldığı sürece etkili olup bazı hastalarda ilaç tedavisi kesildikten sonra panik ataklar tekrarlayabilir. O nedenle koruyucu olarak daha uzun süreli antidepresanlara devam edilmesi söz konusu olabilir ya da psikoterapiler uygulanabilir.
Panik bozukluk için kullanılabilen antidepresanların etkisi 4-6 hafta içinde başlar, bazen anksiyolitik (kaygı giderici) ilaçlar da daha hızlı etkili olarak kullanılabilir. Antidepresanların etkisi başladığında ise kaygı gidericiler yavaş yavaş kesilirler ve sadece antidepresanlarla devam edilir. İlaç tedavisi yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında sürdürülür. Burada en önemli nokta kaçınmaların azaltılıp bırakılması ve normal yaşama dönülmesidir.
Panik bozuklukta hangi psikoterapi yöntemleri kullanılır?
Panik bozuklukta bilişsel davranışçı psikoterapi etkili olarak kullanılır. Birey panik bozuklukta masum bedensel belirtiyi felaketleştirdiği için korku ve kaygı yaşayarak panikler. Psikoterapide öncelikli hedef bu yorumların değiştirilmesidir. Aynı zamanda panik bozukluğu sürdürücü algı, düşünce ve davranışlar üzerinde çalışılır. Terapi genelde yaklaşık 10 seans sürer ve önce psikoeğitim verilir, ardından bireyin felaketleştirdiği belirtinin ne kadar gerçekçi olduğu konusunda değerlendirmeye geçilir ve bilişsel yeniden yapılandırma başlar. Sonrasında ise davranışçı kısımla birlikte davranış deneyleri yapılır ve kişi panik ataklara maruz bırakılır.
Panik Bozukluğu olanların yakınlarına önerileriniz nelerdir?
Panik bozukluğu olan bireylere üzülme, korkma, kafana takma bir rahat olsan gibi ifadelerde bulunmak yardımcı olmayacaktır. Bu bireylerin yaşadıkları ruhsal sıkıntılarını giderebilmek için uzman yardımı almalarına teşvik etmek uygun olabilir.
Genel sağlığınız hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, Memorial Evde Sağlık hizmetleri ile testlerinizi evinizin konforunda yaptırmak için linke tıklayabilirsiniz.
https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/genel-saglik-c8/