Wallenberg Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

wallenberg sendromu

Wallenberg sendromu diğer bir ifadeyle lateral medüller sendromu, beyin sapının belirli bir bölümünün zarar görmesi ile oluşan nörolojik bir hastalıktır. Buna istinaden inme gibi beyin sapını olumsuz etkileyebilen hadiseler Wallenberg hastalığının ortaya çıkmasının ana nedenidir. Beynin bu bölümün vücutta önemli işleyişleri yönetmesi hasar aldığında ciddi semptomları da meydana getirebilir. Bu süreçte, acil tedavi planı oluşturması önemliyken doktor kontrolünde tıbbi uygulamalar uzun sürebilir.

Wallenberg Sendromu Nedir?

Wallenberg sendromu, genellikle felç nedeniyle beyin sapına kan sağlayan atardamarların tıkanması veya hasar görmesi nedeniyle ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Bu hasar genellikle felç veya sinir sisteminin bu bölgesine kan akışı sağlayan atardamarlardaki hasardan kaynaklanır. Wallenberg sendromunun tedavisi genellikle bölgeye kan akışını yeniden sağlamak için acil müdahaleleri ve ardından uzun vadeli rehabilitasyon terapilerinin uygulanmasını içerir.

Wallenberg Sendromu Neden Olur?

Wallenberg sendromun başlıca sebebi beyin sapı olarak bilinen medulla bölümünün hasar almasıdır. Çoğunlukla beyinde kan akışını bozan inme halinden kaynaklanabilir. Genel olarak hastalığın nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Hastalığın oluşumunda büyük ölçüde beyin sapında vertebral arterin ya da posterior alt serebellar alanının tıkanması vardır.
  • Damar yolunda yağlı plak oluşumları, damar sertleşmesi, kan pıhtıları ve diğer damar yolunu daraltan durumlar iskemik inmeye neden olabilir. Bu durum Wallenberg sendromunun meydana gelmesinde dolaylı etkilidir.
  • Damar hasarına neden olan sigara kullanımı, şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon hastalık riski oluşturabilir.
  • Beyin sapında yer alan vertebral arterin kanaması ya da yırtılmasında hastalığın başlıca sebeplerindendir.

Wallenberg Sendromu Belirtileri

Wallenberg sendromu klinik olarak teşhis edilebilmesi için hastanın fiziki muayenesinde bazı belirtilerin gözlemlenmesi gerekir. Bunun yanında bazı belirtiler hastada ortaya çıkarken farklı şiddette hissedilebilir. Hastalığın şiddeti ise vertebral arterin yırtıldığı alanda ya da kısıtlanan bölgesinde gelişen hasarın büyüklüğüne göre değişir.

Tüm bu bilgiler ışığında Wallenberg sendromu belirtileri aşağıdaki gibi listelenebilir:

  • Rahatsızlığın en belirgin özellikleri arasında vücudun tek taraflı ve yüz bölümünde öne çıkan duyusal sorunlar vardır.
  • Beyinde vestibüler sistemin bozulması kişinin dengesini sağlamakta zorlanmasını gündeme getirebilir. Bu bağlamda yürürken dengeyi kuramama, baş dönmesi ve düşme reaksiyonu kişide gözlemlenebilir.
  • Baş dönmeleri sıklaşarak vertigo hastalığının belirtileri de ortaya çıkarak gözlerin ışığa duyarlılığı artabilir.
  • Denge kaybına bağlı baş dönmelerinin sıklaşması mide bulantısı ve kusma durumlarını oluşturabilir.
  • Yüz bölgesinde ağrı düzeyinin artması ve göz hareketlerinde kontrol edilemeyen bir hale gelmesi dikkat çekicidir.
  • Yutma güçlüğü, istemsiz gerçekleşen hıçkırık ve tat alma duyusunda kayıplar meydana gelebilir.
  • Ses tellerinde problemlerin görülmesi ve ses kısıklığının belirginleşmesi önemli belirtiler arasındadır.
  •  Vücudunda sıcaklık hissinin kaybolması ve tek taraflı ağrıların dayanılmaz hale gelmesi yoğunlaşır.

Vücutta tek taraflı görülen anormallikler beyin sapının diğer bölümlerle olan iletişimine bağlıdır.

Wallenberg Sendromu Tanısı

Wallenberg sendromu bulguları klinik tanının koyulmasında yol gösterici rol üstlenebilir. Klinik teşhisin koyulabilmesi için alanında uzman doktorlar hastanın hikayesini dinler ve bazı noktalardan şüphe duyabilir. Bu doğrultuda kesin tanı koyulabilmesi adına görüntüleme tekniklerinden difüzyon ağırlıklı görüntüleme (DWI) ile MRG yöntemlerine başvurulabilir.

Bu analizler lateral medullada ya da inferior serebellar bölgede bir hasarı doğrulamakta kullanılan en sık yöntemlerdir. Diğer bir taraftan bazı inme geçiren hastaların engeli de yoksa DWI-MRI çekilerek beyninde hasar ya da lezyon görülmeyebilir. Her ne kadar hastada bir hasar görülmese de gelecek dönemde inme riskleri oluşabilir.

Bu nedenle koruma tedavisi başlatabilmek için MR anjiyogram ya da BT anjiyogramı, damar tıkanıklığının yerini belirlemek oldukça önemlidir. Bunun yanında hastada bilinmeyen akut koroner sendromun ya da atriyal fibrilasyon belirlenmesinde EKG yöntemi kullanılabilir. Ek olarak bazı kan tahlilleri ile teşhis desteklenebilir, İNR, biyokimya testleri ya da hemogram doktor tarafından talep edilebilir.

Wallenberg Sendromu Tedavisi

Wallenberg sendromu tedavisi öncesinde hastalığının şiddeti ve derecesi, hastalığın ana nedenleri kişiye özel belirlenir. Hastanın durumuna göre tedavi sonrası şikayetler minimize olabilirken bazı hastalarda tedavi tam sonuç da vermeyebilir. Bu anlamda hastalığın ciddiyeti düşünülerek acil müdahale uygulanması ve kan pıhtılaştırmasını küçülten ilaçların hastaya verilmesi önceliğe alınabilir. Eğer lezyon bölgesine cerrahi müdahale gerektiriyorsa uygun sağlık koşullarında pıhtıyı açmak ve çıkarmak gerekebilir. Aynı zamanda ilgili damarın onarılması için cerrahi operasyon da gerçekleştirilebilir.

Tüm bu uygulamaların ortak amacı hastanın vasküler problemini çözmek ve kişinin semptomlarını azaltmaktır. Cerrahi operasyonlar ya da ilaç tedavisi gerçekleştirdikten sonra hastanın vücut fonksiyonlarını geliştirmek için bütüncül bir yaklaşımda bulunmak kritiktir. Bu kapsamda hastanın yaşam kalitesini arttırmak ve şikayetlerini azaltmak için yatılı fizik tedavi uygulanabilir. Böylece hastanın yürürken dengesini sağlayabilmesi, günlük aktivitelerini yapabilmesi ve normal hayatına dönebilmesi için kapsamlı rehabilitasyon tedavisi görmesi sağlanabilir. Bu bilgiler doğrultusunda akut inme tedavi organizasyonları 3 farklı kategoriye ayrılabilir ve bu sağlık tesisleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • İnme statüsüne sahip sağlık kurumları ya da tesisleri
  • İnme sağlık birimlerine sahip olmayan tesisler
  • Kapsamı geniş inme sahası olan sağlık tesisleri

olmak üzere 3 farklı tesise başvurmadan önce hastanın sağlık profilinin gözden geçirilmesi doğru seçim yapılmasını sağlar.

Wallenberg Sendromu Hakkında Sık Sorulan Sorular

Wallenberg Sendromu tedaviyle tamamen geçer mi?

Wallenberg sendromu geçiren kişilerde hastalığın bölgesel bıraktığı hasar ve tedaviye başlama süreci iyileşme sürecini etkiler. Bu doğrultuda lezyon bölgesine ilaçla ya da cerrahi olarak acil müdahale edildiğinde hasar şiddeti azaltılabilir. Bununla birlikte acil müdahale sonrası rehabilitasyon hizmetleri tamamlayıcı bir tedavi oluşturarak semptomların tamamen geçmesini sağlayabilir.

Wallenberg Sendromu tedavisinde hangi uzmanlıklar etkilidir?

Wallenberg sendromu tedavisinde ilk tanının koyulduğu uzmanlık alanı nörolojidir. Bununla birlikte multidisipliner bir yaklaşımla hastalığın iyileşme sürecine geçildiğinde nöroloji ile fizik tedavi ve rehabilitasyon branşları entegre çalışabilir. Bu süreçte hasta eve çıktıktan sonra bazı fizik tedavi uygulanmaları için evde sağlık desteği de alabilirsiniz.

Wallenberg Sendromunun hipertansiyon ile ilişkisi var mıdır?

Hipertansiyon hastalarında tansiyon dengesizlikleri kan basıncını yükseltebilir. Bu durum zamanla kalp-damar sistemine zarar vererek inme riskini ortaya çıkabilir. Bu hastalığa sahip kişilerin beyin hasarı oluşmaması için düzenli kontrollerini yaptırmaları önemlidir

Memorial Yayın Kurulu

Sağlık yazıları memorial yayın kurulu tarafından hazırlanmaktadır.

Share on whatsapp
Share on facebook
Share on email
Share on twitter
Share on linkedin
Share on print
Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?