CategoriesGenel

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanan mide kanseri, özellikle erken teşhis edildiğinde modern tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilmektedir. Doğru beslenme ve düzenli takiplerle bu hastalıktan kurtulmak da korunmak da kolay hale gelebilmektedir. Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Uzmanları, mide kanseri hakkında bilgi verdi.

Mide kanseri nedir?

Mide kanserleri tüm kanserler arasında en sık rastlanılan ilk dört kanser arasında yer almaktadır. Mide kanseri lenf bezleri, karaciğer ve akciğer gibi organlara yayılabilen özellikte bir hastalıktır. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülen mide kanseri, erken teşhis ile başarılı bir şekilde kontrol altına alınabilmektedir. Ayrıca doğru beslenme ve düzenli takipler hastalıktan korunma ve iyileşme süreci için büyük önem taşımaktadır. Mide, sindirim sisteminin bir parçasıdır ve yiyecekleri sindirdikten sonra ince ve kalın bağırsağa taşımakta sorumlu bir organdır. Üst sindirim sisteminde bulunan sağlıklı hücreler kanserli hale gelip tümör oluşturduğunda ortaya çıkmaktadır.

Mide kanseri belirtileri nelerdir?

Erken süreçte belirti vermeyen mide kanserinde ilk göze çarpan belirtiler şişkinlik ve hazımsızlıktır. Özellikle et içeren gıdalara karşı isteksizlik, ileri aşamalarda da karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, kilo kaybı mide kanseri belirtileri arasında yer almaktadır. Şişkinlik ve hazımsızlık türünde belirtiler ilk yaşandığında mutlaka doktora gidilmesi gerekir. Çünkü bu durum erken teşhisi beraberinde getirir. Mide kanserinin diğer belirtileri mide asidinin yükselmesi sonucunda geğirme, midede doluluk hissi, yorgunluk, mide içinde kanama, yutma güçlüğü de vardır. Bazen belirtiler geç evrede görülür.

Mide kanseri nedenleri nedir?

Düzensiz ve yanlış beslenme, mide kanserinin başlıca sebeplerindendir. Aşırı pişmiş hatta yanmış etler, salamura sebzeler, işlenmiş gıdalar mide kanserine davetiye çıkarabilir. H.plori enfeksiyonu da mide kanseri sebeplerindendir. Sigara ve alkol kullanımı mide kanseri olma olasılığını artırmaktadır. Ayrıca mide kanserinde genetik faktörler de ön plandadır.

Mide kanseri teşhisi nasıl konulur?

Midesinde sorun yaşayan hastaların öncelikle bir gastroenteroloji uzmanına başvurması gerekir. Uzmanlar genellikle ilk olarak hastaya endoskopi uygular. Endoskopide midede, yemek borusunda, ince bağırsakta anormal bir kısım görülürse buralardan biyopsi alınır. Ayrıca kontrastlı grafiler, bilgisayarlı tomografi de uygulanır. Eğer kanser saptanmışsa PET, MR, böbrek ultrasonu, göğüs röntgeni de istenmektedir. Bunun yanında çeşitli kan tetkikleri de yapılmaktadır.

Mide kanseri nasıl tedavi edilir?

Öncelikle mide kanserinin tanısı konulur ve bu kanserin tipiyle evresi belirlenerek tedavi başlar. Mide kanseri tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Tümörün uygun şekilde çıkarılması tedavinin önemli bir kısmıdır. Eğer kanser erken evredeyse başarılı bir operasyon yaşam süresini olumlu etkilemektedir. Ameliyatla midenin bir kısmı ya da tamamı alınabilir. Midenin tamamı alınırsa hastaya yeni bir mide yapılır ve hastanın beslenme şekli yeniden düzenlenir. Bazı hastalarda kanserin türüne göre ilaç veya ışın tedavileri ön plana çıkar. Mide kanserinin evresine göre kemoterapi de uygulanabilmektedir. Bunun yanında hipertermi uygulamaları da gündeme gelebilir.

Mide kanseri türleri nelerdir?

Genellikle en sık olarak mide astar bezi hücrelerinde kanser başlar. Buna adenokarsinom denir. Skuamöz hücre kanseri, mide lenfoması, gastrointestinal stomal tümörler ve nöroendokrin tümörler bir diğer mide kanseri türleri arasında yer almaktadır.

Mide kanserinde nasıl beslenmeli?

Öncelikle hastaların hazır, işlenmiş, tuzlu, kızarmış, yağlı gıdalardan uzak durması gerekir. Tuz, şeker tüketimi kısıtlanmalıdır. Liften zengin, proteinden zengin beslenilmelidir. Kemoterapi alınmaktaysa bol su tüketimi olmalıdır. Ayrıca haşlama, buğulama yöntemleriyle pişirilmiş besinler tüketilmelidir.

Mide kanseri risk faktörleri nelerdir?

Midede asit, enfeksiyon varlığı ve bu kişilerin sağlıksız beslenmesi mide kanseri için risk faktörü oluşturabilir. Gastrit, reflü, ülser gibi hastalıkların varlığı, sigara-alkol tüketimi, meyve ve sebzeden fakir beslenmek de riskleri artırabilir.

Mide kanseri hızlı yayılır mı?

Mide kanseri hızlı yayılım gösteren kanser türleri arasında yer aldığı için erken teşhis edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Mide kanseri tamamen iyileşir mi?

Eğer mide kanseri mide dışında bir yere yayılmamışsa ilk beş senedeki sağ kalım oranları yüzde 70 civarındadır. Erken teşhis ve hızlıca tedavi sürecine girişle mide kanseri kontrol altına alınabilmektedir. Bu konuda hastanın tedaviye uyumu, düzenli takip yaptırması da önem taşımaktadır.

Sıcak çay mide kanseri yapar mı?

Sıcak içecekler yemek borusu ve mide mukozasında tahrişe sebep olabilir. Tahriş de mide kanserine zemin hazırlayabilir.

Sigara mide kanseri yapar mı?

Sigara her kanserde olduğu gibi mide kanserinde de rol oynar. Sigara kullananlarda mide kanseri daha çok görülmektedir.

Gastrit veya ülser mide kanserine döner mi?

Helicobakter pylori gastrit ve ülsere neden olduğu gibi mide kanserine de sebep olabilir. Bu nedenle bakterinin ortadan kaldırılması gerekir.

Mide kanserinde ameliyat olunması şart mı?

Mide kanserinde hastalığın evresine, tipine göre tedavi planlamaları değişmektedir. Kemoterapi, radyoterapi, cerrahi, immünoterapi gibi seçenekler hastanın ve hastalığın durumuna göre planlanmaktadır. Tedavilerde yaş ve genel sağlık durumu da önemli bir rol oynamaktadır.

Mide kanseri kaçıncı evrede ameliyat olur?

Mide kanserinde evre 0 ve evre 1 durumlarında genellikle endoskopik tedavi yöntemleri uygulanır. Eğer mide kanseri evre 2 ve 3’teyse de kapalı cerrahi yapılır.

Mide kanserini önlemenin yolları nelerdir?

Mide kanserini önlemede ideal kilonun korunması, sağlıklı beslenmek, alkol ve sigara tüketmemek önem taşımaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi düzenli egzersiz, düzenli uyku da mide kanserini önlemede rol oynamaktadır. Düzenli olarak endoskopi ve kolonoskopi yaptırılması bazı hastalıkların erken teşhisi açısından önem kazanmaktadır.

Siz de genel sağlık durumunuzu kontrol ettirmek istiyorsanız Memorial Evde Sağlık Genel Sağlık Tarama Paketini alabilir ve gerekli testleri evinizin konforunda yapabilirsiniz. Bilgi için linke tıklayın https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

 

 

CategoriesGenel

HORLAMA NEDENLERİ, TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Herkesi etkileyebilen ve yaygın bir durum olan horlama, erkeklerde ve fazla kilolu kişilerde daha sık görülmektedir. Yaş ile birlikte ilerleyerek daha kötü eğilime giren horlama, kişinin kendisinin yanı sıra özellikle eşleri olumsuz yönde etkiler. Bazı kişiler için kronik bir sorun olabilen horlama, bazen ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilir. Kilo vermek, uygun yatış pozisyonuna geçmek gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile hafifletilebilen horlama, ileri evrelerde cerrahi yöntemlerle de tedavi edilebilmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Erdal Seren, horlama ile ilgili bilgi verdi.

Horlama nedir?

Horlama, uyku sırasında gürültülü bir şekilde nefes alma durumudur. Horlama, havanın boğazdaki gevşemiş dokuları geçmesi ile ortaya çıkan ve nefes alırken dokuların titreşmesine neden olan boğuk veya sert sestir. Neredeyse herkeste ara sıra görülebilen horlama bazı insanlar için kronik bir sorun olabilirken, bazı durumlarda da ciddi bir sağlık sorunlarına neden olabilir. Erkeklerde ve fazla kilolu kişilerde daha sık görülmesine rağmen, herkesi etkileyebilecek yaygın bir durum olan horlama, yaşla birlikte kötüleşme eğilimi göstermektedir.

Horlamanın nedenleri nelerdir?

Üst solunum yollarındaki kasların gerginliğinin azalması sonucu dilin arkaya kayarak diğer gevşek dokularla beraber titreşime yol açması; horlama sesinin çıkmasını neden olur. Yumuşak damağın ve küçük dilin normalden uzun olması, büyük bademcik ve geniz eti ya da burundaki darlıklar da horlamayı tetikleyebilir. Horlama sıklığı yaş ve kilo alımı ile artmaktadır.

Horlamanın belirtileri nelerdir?

Sürekli ve uzun süredir devam eden horlama, gündüz aşırı uyku hali horlamanın en tipik bulgusudur. Bunun dışında yorgunluk, dinlenemeden uyanma, sabah baş ağrıları, gece boğulma hissi ile ya da çarpıntıyla uyanma sık görülen horlama belirtileri arasında yer alırken; halsizlik, gece sık tuvalete çıkma, depresyon ve sinirlilik gibi durumlar da diğer görülen bulguları oluşturmaktadır.

Horlamanın tanısı nasıl konulur?

Horlama ve uyku apnesinin tanısı uyku laboratuvarında bir gece yatarak polisomnografi (uyku testi) adı verilen tetkikin yapılması ile konur. Polisomnografi tetkiki ile hastanın uykuda burun ve ağızdan gerçekleştirdiği solunum hareketleri, oksijen değerleri, kalp hızı ve kalp ritmi, göğüs ile karnın uyku sırasındaki hareketleri ve uyku sırasındaki beyin dalgalarının özellikleri değerlendirilir. Polisomnografik olarak hastalığın tanınması ve şiddetinin derecelendirilmesi tedavi seçeneklerinin planlanmasında yol gösterici olmaktadır. Kulak Burun Boğaz (KBB) hekimleri tarafından yapılan ayrıntılı üst solunum yolu muayenesi OSAS (tıkayıcı uyku apne sendromu) tanısında önemlidir. Duruma göre gerekirse nöroloji ve diğer branşlardan da destek alınabilir.

Horlama tedavisi nasıl uygulanır?

Horlama tedavisi; alınacak genel önlemler, ağız içi araç tedavisi ve cerrahi olmak üzere üç basamakta uygulanmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;

1.Genel Önlemler:

Horlamanın tedavi edilebilmesi için, aşağıda yer alan yaşam tarzı değişikliklerinin yapılması gerekmektedir:

a-Risk faktörlerine yönelik önlemler

  • Kilo vermek: Kilo artışı horlamayı artıran etkenler arasında yer alır. Kişi için sağlıklı olan kiloya ulaşmak horlamayı azaltabilir.
  • Alkol ve Sedatif-Hipnotiklerden (sakinleştirici-uyku verici ilaçlardan) Sakınma: Obstrüktif uyku apnelerini tetikleyen ya da şiddetini artıran faktörlerin başında alkol ve sedatif-hipnotik ilaçlar gelir. Ancak sigaranın hava yollarında iltihabi olaylar sonucu ödem oluşumunu artırarak hava yollarında daralmaya yol açması, horlama ve apne gelişmesi için bir risk oluşturmaktadır.
  • Burun tıkanıklığının giderilmesi: Burun tıkanıklığını önleyen sprey veya esnek bantlar kanalların açık tutulmasını sağlar
  • Uyku yoksunluğundan kaçınmak: Gerekenden daha az uyuma ya da hiç uyumama horlama riskini artırabilir. Bu sebeple uyku düzenine dikkat edilmelidir.
  • Yatış Pozisyonu: Yer çekiminin etkisine bağlı olarak pek çok hastanın horlaması sırt üstü pozisyonunda artış gösterir. Bu sebeple yan yatış pozisyonları horlama riskini azaltır.
  1. Eşlik eden hastalıkların tedavisi

Horlamanın pek çok hastalıkla ilişkisi bulunmaktadır. Ancak bunlar içinde özellikle hipotiroidi (guatr bezinin az çalışması) ve akromegalinin (büyüme hormon fazlalığı) ayrı bir yeri vardır. Horlamaya eşlik eden hastalıkların tedavi edilmesi, horlama durumunu da iyileştirir.

  1. Ağız İçi Araç Tedavisi

Ağız içi araçlar (AİA) olarak bilinen bu tedavi seçeneğinin amacı, uyku sırasında ağız içine yerleştirilen bir takım aparatlarla üst solunum yollarına ait yapıların pozisyonunu değiştirip (örneğin dili öne çekerek) hava yolunu genişletmek,  kas fonksiyonları üzerine etki ederek direnci düşürmek ve havayollarının tıkanmasına engel olmaktır.

  1. Cerrahi Tedavi

Horlamada, darlık yerinin tam olarak saptanabildiği olgularda cerrahi tedavi uygulanabilir. Bu cerrahiler şu şekildedir:

a)Lazer yardımlı uvulapalatoplasti (LAUP): LAUP, yumuşak damaktaki dokuyu azaltır ve hava akışını iyileştirir.

b)Radyofrekans ablasyonu: Somnoplasti olarak da adlandırılan bu teknik, yumuşak damak ve dilde fazla dokuyu küçültmek için radyofrekans enerjisi kullanır.

c)Septoplasti: Bu prosedür, burunda sapmış bir septumu düzeltir. Bir septoplasti , kıkırdak ve kemiği yeniden şekillendirerek burun içindeki hava akışını iyileştirir.

d)Tonsillektomi ve adenoidektomi: Boğazın arkasından veya burnun arkasından fazla doku alınır.

Horlama neyin belirtisidir?

Horlama, vücuda oksijen ileten hava yollarının tam olarak açık olmadığını gösteren önemli bir belirtidir.

Horlamanın risk faktörleri nelerdir?

Horlamada özellikle kilo fazlalığı-obezite, yaş, cinsiyet, genetik özellikler, kullanılan ilaçlar gibi genel faktörler yanında, burun boğaz bölgesinin yapısı, baş-boyun pozisyonu ve boyun çapı genişliği gibi anatomik faktörlerde etkili olmaktadır. Boyun çapının; erkeklerde 43, kadınlarda 38’den geniş olması horlama riskini artırmaktadır. Hava yolu çapı ve şekli, yatış pozisyonu, üst solunum yolunun yapısı gibi faktörlerde uykuda solunum bozukluğu riskleri altında yer almaktadır.

Horlama kimlerde daha çok görülür?

Horlama erkeklerde kadınlara oranla daha çok görülmekle birlikte, risk faktörlerinin de etkisiyle genelde aşırı kilolularda, orta yaş veya ileri yaş erkeklerde ve menopoz sonrası kadınlarda daha sık izlenir.

Horlamayı ne durdurur?

Uyuma pozisyonun değiştirilmesi, daha yüksek yastıklarda uyunması, alkol ve sigara kullanımının azaltılması, akşamları hafif yiyecekler tüketilmesi ve fazla kilolardan kurtulmak horlama için çözüm yolları arasında yer alır.

Horlama tehlikeli midir?

Çok gürültülü veya sık horlama, ciddi bir rahatsızlık olan uyku apnesinin bir belirtisi olabilir. Uzun süreli horlama, azalan kan oksijen seviyeleri, konsantrasyon zorluğu, yorgunluk, kalp krizi, yüksek tansiyon, inme, Tip2 diyabet gibi sağlık sorunları riskini artırmaktadır.

Horlayan insanlar nasıl yatmalıdır?

Sırt üstü yatış pozisyonu dilin posteriora doğru kaçmasını ve posterior hava yolunu kollabe etmesini kolaylaştırır. Bu nedenle genelde hastalara yan pozisyonda ve yüksek yastıkla yatmaları önerilir.

Horlama için hangi doktora gidilmelidir?

Horlama için öncelikle Kulak burun boğaz hekimlerine gidilip muayene edilmeli gerekirse nöroloji, endokrin gibi bölümler ile görüş alışverişi yapılmalıdır.

Burun ameliyatı horlamayı keser mi?

Burun ameliyatı burun pasajındaki darlığı açarak burundan alınan solunumu rahatlatır ama tek başına burun cerrahisi horlamayı kesmeyebilir. Çünkü geniz, boğaz ve gırtlak bölgesindeki darlıklar, kas tonusu gibi etkenler de horlama üzerine etkilidir. Buradaki yapıların da değerlendirilmesi gerekir.

Horlama tedavisi evde nasıl yapılır?

Horlamayı tetikleyen ya da şiddetini artıran faktörlerin başında alkol ve sedatif-hipnotik ilaçlar gelir. Ancak hava yollarında iltihabi olaylar sonucu ödem oluşumunu artıran sigara kullanımı da hava yollarında daralmaya yol açma riski taşımaktadır. Horlayan bireylerin uyumadan 4 -5 saat önce alkol alımını kesmesi gerekmektedir.

Horlayan insan ne yapmalıdır?

Horlayan kişiler;

-Antioksidan doğal besinler tüketmeli,

-Fazla kilolardan kurtulmalı,

-Yürüyüş, koşu gibi egzersizler yapmalı,

-Sigara, alkol ve antidepresan ilaçlarının kullanımını bırakmalıdır.

Horlama bunlara rağmen geçmiyor ve şiddeti daha da artıyorsa hastanelerin kulak burun boğaz bölümüne gidilmesi gerekmektedir.

Yastıksız uyumak horlamayı engeller mi?

Horlama şikayeti olanların, uygun uyku pozisyonunu sağlaması ve/veya daha yüksek yastık tercih etmesi gibi önlemler alması, horlama şiddetini azaltabilir.

Burun bandı horlamaya iyi gelir mi?

Burun bantları, horlamanın olduğu yer olan yutak bölgesindeki daralmayı açamaz. Kısıtlı bir etkisi olabilir o da burun kanatlarını açarak burundan geçen hava miktarının az da olsa artmasını sağlar.

Kilo almak horlamaya neden olur mu?

Obezite, obstrüktif uyku apne sendromunda önemli bir faktör olan üst hava yollarında daralma üzerinde etkin rol oynar. Subkütan ve lümen etrafını çevreleyen yağ depozitleri farenkste daralmaya neden olurken aynı zamanda hava yolu esnekliğini de değiştirerek hava yollarının çökmesine ve daralmasına neden olur.

Horlayan kişiler özel ve sosyal yaşamlarında ne gibi sıkıntılar yaşarlar?

Horlama kişinin eşi ile olan sosyal ilişkisini bozmaya zemin hazırlayan bir durumdur. Toplu ortamlarda (öğrenci evi, yurt, kışla v.b) kalan kişilerin yakınları da bu durumdan rahatsızlık duyarlar.

Horlamanın dereceleri, çeşitleri var mıdır?

Horlama; basit horlama ve uyku apnesi olarak iki gruba ayrılmaktadır. Basit horlama; sadece uyku sırasında oluşan sesli solunumdur. Uyku apnesi ise; uykuda solunum durmaları, kandaki oksijene doygunluk düzeyinde düşüşler meydana gelmesi gibi durumlarla ortaya çıkmaktadır. Uyku apnesi, başlı başına ciddi hayati riskler oluşturan ve uykuda ölümlere sebep olabilen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Apne hastalarında Polisomnografi sonucunda hastayla ilgili birçok parametre ortaya çıkar. Apne hipopne indeksi (AHI) de bu parametrelerden biridir. Hastalığın ve şiddetinin belirlenmesinde kullanılan en önemli değerdir. Apne ve hipopne sayılarının toplamının, kişinin uyku saatine bölünmesi ile AHI değeri elde edilir ve bir saatteki AHI ortaya çıkar. Böylelikle, kişide hangi seviyede uyku apnesi olduğu tespit edilebilir ve uygun tedaviye başlanabilir.

Yetişkinler için AHI değerleri şu şekilde kategorize edilebilir:

Normal: AHI < 5

Hafif derecede uyku apnesi: 5 ≤ AHI < 15

Orta derecede uyku apnesi: 15 ≤ AHI < 30

Ağır derecede uyku apnesi: AHI ≥ 30

 

Siz de genel sağlığınızdan emin olmak istiyorsanız, linke tıklayarak Evde Sağlık kapsamındaki Genel Sağlık Tarama Paketini alabilir ve gerekli testleri evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

 

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?