CategoriesGenel

Kalp Yetmezliği

Kalp ve damar hastalıkları dünyada ve ülkemizde en sık görülen sağlık problemlerindendir. Bu hastalıklar arasında bulunan kalp yetmezliği tedavi edilmediği takdirde ilerleyerek hayati tehlike oluşturabilmektedir. Farklı nedenlerle gelişebilen kalp yetmezliği, genellikle kendini nefes darlığı, çabuk yorulma ve halsizlik gibi belirtilerle gösterebilmektedir. Klinik değerlendirmenin yanı sıra; ekokardiyografi, elektrokardiyografi, koroner anjiyografi ve MR gibi tanı yöntemleri ile teşhis edilebilen kalp yetmezliğinin tedavisi ise ilaç, kalp pilleri, kapak tedavileri, kalp damar tıkanıklıklarının açılması veya kalp nakli gibi yöntemlerle yapılabilmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Oto, kalp yetmezliği ile ilgili bilgi verdi.

 Kalp yetmezliği nedir?

Kalp yetmezliği,  kalbin organların gereksinimi olan kanı pompalayamaması sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Bu rahatsızlık, tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere karşın iş gücü kaybına hatta hayati tehlikeye neden olabilmektedir.

Kalp yetmezliği neden olur?

Kalp yetmezliği, kalp kaslarının işlevini yitirmesi sonucu yeterince kasılamaması veya gevşeme bozukluğu nedeniyle yeterince kanın pompalanamaması sonucu ortaya çıkar. Bu duruma birçok hastalık neden olur. Bu nedenlerin başta gelenleri kalbi besleyen damarların (koroner arterler) daralma ya da tıkanmaları, hipertansiyon, kalp kapak hastalıkları, şeker hastalığı (diyabet), kalp kasının kendisine ait hastalıkları (kardiyomiyopatiler) ve yaşlılıktır.

Kalp yetmezliği belirtileri nelerdir?

 Kalp yetmezliğinin ilk belirtisi genellikle nefes darlığıdır. Hasta hareketlerinde nefes darlığı nedeniyle kısıtlanma hisseder. Buna çabuk yorulma, halsizlik, hareketle çarpıntı şeklinde yakınmalar eşlik edebilir. İleri evrelerde hasta yüksek yastıkta yatma gereksinimi duyar, gece nefes darlığı ile uyanır ya da oturarak uyumak zorunda kalabilir. Bacaklarda şişlik gelişebilir.

Kalp yetmezliği tanısı nasıl konulur?

Kalp yetmezliğinin teşhisinde temelde klinik değerlendirme esastır. Ancak bugün kalbin ultrasonla incelenmesi anlamına gelen ekokardiyografi kalp kası işlevleri, kalbin odacıklarının büyüklükleri, kalp kapak işlevleri, kalbin gevşeme işlevini ayrıntılı olarak değerlendirme olanağı veren ana tanı aracıdır. Bunun yanında elektrokardiyografi, bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans görüntüleme (MR) ve gereğinde kalp kateterizasyonu ve koroner anjiyografi de özellikle kalp yetmezliğinin nedenini araştırmaya yönelik olarak tanıda kullanılan yöntemlerdir.

Kalp yetmezliği tedavi yöntemleri nelerdir?

 Kalp yetmezliğinde ilaç tedavisi esastır. Son yıllarda kalp yetmezliği tedavisinde hem hastaların ömrünü uzatan hem de belirtileri düzelterek yaşam kalitesini iyileştiren ilaçlar yaygın olarak kullanılmaktadır. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda, kalp yetmezliği için kalp pilleri, kalp kapak hastalığı varlığında kapaklara yönelik tedaviler (ameliyatsız ve ameliyatla yapılan tedaviler ), kalp damarlarının tıkanıklıklarında ameliyatsız olarak damarları açma ya da bypass cerrahisi ve nihayet kalp nakli kalp yetmezliği olan hastalarda güncel tedavi seçenekleridir.

KALP YETMEZLİĞİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR

 

Kalp yetmezliği nasıl anlaşılır?

 

Genelde hastaların semptomları (yakınmaları ) ilk uyarıcıdır (nefes darlığı gibi). Ancak seyrek olarak muayene sırasında ya da hiç belirti yokken ekokardiyografi veya kardiyak MR görüntüleme ile de anlaşılabilir.

Kalp yetmezliği evreleri nelerdir?

Kalp yetmezliği başlangıçta daha belirti vermeden kalbin işlev bozuklukları başlar. Bu evrede ancak ekokardiyografi ve hatta MRG görüntüleme ile tanı konulabilir. Daha sonraki aşamalar adım adım ilerleyen ve hastayı sonunda yatağa bağımlı hale getiren bir seyir izler.

Kalp yetmezliği kimlerde görülür?

Özellikle kalp damarı ile ilgili hastalıklar (koroner arter hastalığı), hipertansiyonu ve diyabeti olanlar, kalp kapak hastalarında görülür. Bazen de viral hastalıklar sonrasında kalp kasının iltihabı sonucu da gelişebilir.

Kalp yetmezliği EKG’de belli olur mu?

EKG kalp yetmezliğinin nedeni olabilecek kalp damarlarında tıkanıklık ya da ritim bozukluklarını veya kalbin elektriksel yetersizliğini göstermek bakımından yararlı olabilir.

Kalp kaslarını güçlendirmek için ne yapılmalı?

Sağlıklı beslenme, kan basıncı ile diyabetin kontrolü ve düzenli hekim kontrolü esastır.

Kalp yetmezliği tamamen geçer mi?

Günümüzde ilaç tedavileri, kalp yetmezliği pilleri, kalp damarlarına ve kapaklarına yönelik tedavilerle kalp yetmezliğinin tamamen düzelmesi mümkün olabilmektedir.

Kalp yetmezliği olan hastanın nabzı kaç olmalı?

Kalp yetmezliği olan hastalarda kalp hızının genelde yavaş olması tercih edilir.

Kalp yetmezliği olan hastaların beslenmesi nasıl olmalıdır?

 Genel sağlıklı beslenme prensiplerine ek olarak tuz kısıtlanması gerekebilmektedir.

Kalp yetmezliği en çok hangi yaşlarda görülür?

 Her yaşta görülebilen kalp yetmezliği daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkar. Yaşlılık da başlı başına bir kap yetmezliği nedeni olabilir ve yaşlılarda özellikle ağır seyreder.

Kalp yetmezliği kan tahlilinde çıkar mı?

Kalp kasının harabiyetini gösteren bazı kan değerleri (troponin ) kalp yetmezliği olan hastaların tanı ve takibinde kullanılabilir

Kalp yetmezliği hangi organlara zarar verir?

Kalbimiz tüm organların gereksinimini karşılayan kanı sağladığı için kalp yetersizliğinde tüm organlarda işlev bozukluğu kaçınılmazdır.

Kalp yetmezliğine yürüyüş iyi gelir mi?

Kalp yetmezliğine yürüyüş iyi gelmektedir. Hastalarımızdan yapabildikleri ölçüde hareket etmelerini bekleriz. Ancak çok ileri evrelerde hastaların hareketleri ileri derecede kısıtlanabilir.

Kalp yetmezliği konusunda merak ettiklerinizi detaylı bir şekilde öğrenebilmek ve gerekli önlemleri almak için Memorial Evde Sağlık kapsamında testlerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz. https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kalp-sagligi-c12/

CategoriesGenel

Kulak Çınlaması (Tinnitus)

Kulak çınlaması veya tinnitus sadece bu şikayetleri yaşayan kişinin kendisi tarafından algılanan ses veya gürültü olarak ortaya çıkmaktadır. Kulak çınlaması hafif bir rahatsızlık hissi oluşturabilir ya da günlük yaşamı engelleyecek ve hayat kalitesini olumsuz etkileyecek kadar şiddetli görülebilir. Şiddetli görüldüğü durumlarda uyku problemleri, konsantrasyon bozuklukları ve depresif durumlara yol açabilir. Memorial Şişli Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Ela Araz Server, kulak çınlaması nedir, belirtileri nelerdir sorularına cevap verdi.

Kulak çınlaması nedir?

Kulağa ses uyarımı gelmediği halde kişinin zil, ıslık, tıklama ve uğultu gibi farklı sesler duymasına kulak çınlaması ya da tinnitus denilmektedir. Bu ses çoğunlukla diğer insanlar tarafından duyulmaz.

Kulak çınlamasının nedenleri nelerdir?

Çınlamada duyulan ses işitme yolundaki organlardan herhangi birinde kendiliğinden oluşan elektrik deşarjı sonucu gelişir. Bu deşarjın sebebi, iç kulakta yer alan koklea denilen organın hasarı, kulak sinirine dışardan bası, beyin aktivitelerinin bozulması gibi birçok sebepten olsa da çoğu zaman sebep belirlenemez. Yüksek seslere maruz kalma, doğal yaşlanma süreci, baş veya boyun yaralanmaları, ilaç reaksiyonları, duygusal sıkıntı veya stres nedenler arasında yer alabilir.

Kulak çınlaması çeşitleri nelerdir?

Kulak çınlamaları iki çeşittir. Birisi çok nadir görülen  “objektif tinnitus” denilen başka kişilerin de duyabildiği çınlama, diğeri ise “sübjektif tinnitus” denilen sadece hastanın hissettiği çınlamadır. Kulak çınlaması genellikle subjektiftir, objektif kulak çınlaması daha nadir görülmektedir.

Kulak çınlaması belirtileri nelerdir?

Kulak çınlaması tek başına bir hastalık değil, bazı tıbbi durumların belirtisidir. Ses her iki kulakta ya da sadece tek kulakta olabilir. Farklı tonlarda ve alçak bir kükreme ile yüksek bir çığlık arasında değişen perdede olabilir. Nadir durumlarda, kulak çınlaması kalp atışınızla aynı anda ritmik bir nabız atışı veya uğultu şeklinde ortaya çıkabilir. Şiddeti hastaya göre değişir. Bazı durumlarda, ses o kadar yüksek olabilir ki, kişi konsantre olmakta veya dış sesleri duymakta zorlanır. Çınlama her zaman mevcut olabilir veya gelip gidebilir. Özellikle dış ortamdaki seslerin maskeleme etkisinin kalktığı gece uyku saatlerinde daha şiddetli hissedilir.

Kulak çınlaması tanısı nasıl koyulur?

Çınlamaların büyük kısmı sadece hasta tarafından duyulduğu için objektif olarak ortaya koyulma imkanı yoktur. Öncelikle ayrıntılı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılmalıdır.  Hastanın işitmesi odyometrik testler ile ölçülmelidir. Bu test sonucunda eğer işitme kaybı tespit edilirse ayırıcı tanı için ileri görüntüleme tetkikleri; tomografi ve MR istenilir. Ayrıca yine altta yatan diğer hastalıkların tespit edilmesi için tam kan sayımı, sedimantasyon, tiroid hormonları, kolesterol kan şekeri düzeyleri gibi kan tetkikleri kontrol edilmelidir. İlk belirtiler ortaya çıkar çıkmaz bir KBB uzmanına başvurulması, kulak çınlamasının hızlı bir şekilde çözülmesini sağlayabilmektedir.

Kulak çınlaması tedavi yöntemleri nelerdir?

Kulak çınlaması yani tinnitus için tanımlanmış ve kabul edilmiş net bir ilaç tedavi şekli yoktur. Altta yatan bir sebep tespit edilebilmişse bu hastalık tedavi edilmelidir. Ayrıca kafein, alkol, aspartam (tatlandırıcı), sigara ve stresten uzak kalınması önerilir. Hastalara kulak çınlamasını dinlememeleri, sessiz ortamlarda mümkün olduğunca kalmamaları, mümkünse uyurken ufak bir ses eşliğinde örneğin rahatlatıcı bir müzik gibi odanın baz gürültü seviyesini artırıp kulak çınlamasını maskeleyerek uyumaları önerilmelidir. Maskeleme tedavisi en etkili yöntemlerden birdir. Maskeleme çınlama frekansının ve şiddetinin aynısından işitme cihazlarıyla veya bazı özel tinnitus cihazlarıyla hastaya dışarıdan ses verilmesidir. Dışarıdan ses verme işlemi yapılabilir. Betahistin hidroklorür, pirasetam, gingko biloba ekstreleri, antidepresanlar, trankilizanlar gibi bazı ilaçlar tinnitusu azaltabilir. Ayrıca psikoterapi temelli “tinnitus retraining terapi”, transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS- Sinir Sistemi Düzenleyici tedavi), akupunktur gibi alternatif tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir.

Kulak çınlamasına birçok başka hastalık neden olabilmektedir. Siz de genel sağlığınızdan emin olmak ve önlem almak istiyorsanız Memorial Evde Sağlık kapsamında, “Genel Sağlık Taraması Paketi”ni satın alabilir ve gerekli testleri evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

 

CategoriesGenel

Alzheimer Hastalarında Uyku Bozukluğu

İleri yaş hastalığı olarak bilinen Alzheimer, beynin bazı bölümlerinin hasarlanması sonucu günlük yaşamda işlev ve davranışlardaki bozulma ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Beyin yapılarındaki bozulmadan dolayı Alzheimer uyku kalitesini düşürecek etkenlerden çabuk etkilenir. Bu yüzden Alzheimer uyku bozukluğu ve düzensizliğine yol açabilir.

Alzheimer Nedir?

Nörolojik bir hastalık olan Alzheimer, beyin hücrelerinin zamanla ölümüne bağlı olarak bunama, hafıza kaybı yani davranış fonksiyonlarının azalmasından kaynaklı ortaya çıkan bir hastalıktır.  İlk dönemlerinde unutkanlıklarla kendini belli eden hastalık, zamanla yakın geçmişte yaşanılan olayların unutulmasına ve beraberinde aile bireylerini tanımakta güçlük çekip unutulmaya başlanılmasına kadar ilerleyebilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise hastalar artık temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz ve bakıma muhtaç bir duruma gelebilir.

Alzheimer Belirtileri Nelerdir?

Alzheimer hastaları genelde günlük işlev ve davranışlarındaki performanslarının düşük olmasından kaynaklı kliniklere başvurur ve uzman yardımı almaya başlar. Her hastalıkta olduğu gibi alzheimer hastalığının ilk evrelerinde de belirtiler daha hafiftir. İleri evrede olan hastalarda bulgular daha belirgin bir hal almaya başlar. Başta hafıza sorunları olarak kendini belli eder. Ardından konuşmaların ve yaşanılan olayların unutulması; kişi, nesne ve yerlerinin hatırlanmaması gibi semptomları içeren bir hastalıktır. En yaygın görülen Alzheimer belirtileri şunlardır:

  • Motivasyon ve öz saygı düşüklüğü,
  • Bilinç bulanıklığı,
  • Hastanın iyi bildiği yerlerde kaybolması,
  • Kendi yaşamlarıyla ilgili adres ve telefon numarası gibi ayrıntıların unutulması,
  • Ortama adapte olmakta güçlük yaşanması,
  • Halüsinasyonlar,
  • Depresyon ve kaygının artması,
  • Günlük aktiviteleri yardımsız yapmakta zorluk çekilmesi,
  • Yaşanılan olayların unutulup inkar edilmeye başlanması,
  • Kararsızlık ve içe kapanmak,
  • Sürekli olarak aynı konulardan bahsetmeye başlamak,
  • Orta dereceli bozukluk aşamasında okuma-yazma-konuşmada zorlukların yaşanmaya başlaması,
  • Toplum kurallarına uyumsuz bir şekilde davranılmaya başlaması,
  • Yeni şeyler öğrenirken büyük sorunların ortaya çıkması,
  • Fiziksel yeteneklerin kaybedilmeye başlanılması

Alzheimer Nasıl Teşhis Edilir?

Alzheimer belirtileri görülen hastalar çoğunlukla nöroloji servislerinin uzmanlık alanındandır. Uzman doktorlar tarafından teşhis konulabilmesi için öncelikle hastanın sağlık geçmişi, ilaç kullanımı ve günlük aktivitelerdeki durumu hakkında bilgi sahibi olunması gerekir. Kesin olarak bir tanı konulabilmesi için pozitron yayınlayıcı tomografi (PET), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve elektroansefalografi (EEG) gibi beyin taraması seçenekleri tercih edilir.

Alzheimer Uyku Bozukluğuna Neden Olur Mu?

Demanslar arasında en sık görülen tür Alzheimer hastalığıdır. Hastalık ilerledikçe zihinsel işlevlerde bozulmalar meydana gelir ve alzheimer uyku problemlerini de artırmaya başlar. Alzheimer uyku döngüsünün normalin tersine dönmesine sebep olabilir. Hastalığın ilk evrelerinde hasta çok uyuyabileceği gibi tam tersi uyku sorunlarıyla da karşılaşılabilir. Neredeyse alzheimer hastalarının yüzde 25-35’inde belirgin bir şekilde uyku sorunları görülür. Bunlar uykuya dalmakta zorluk, kesintili uyku, gün içerisinde uyku halinin artması ve gün batımı fenomeni denilen sebepler sıralanabilir. Özellikle demans hastalarında oldukça sık görülen günbatımı fenomeni; kafa karışıklığının ve huzursuzlukların gece artmasına denilir.

Hastalığın ileri evrelerinde ise Alzheimer hastası olan bireylerin beyin fonksiyonları ciddi bir şekilde yavaşlamaya başlar. Bu yüzden uyku süreleri de giderek uzamaya başlar. Daha ileri dönemlerde ise hasta artık yatağa bağımlı ve yarı uyku halinde olmaya başlar. Hastaların uyku düzenleri için gerekli olan tedavi ve yöntemlerden yararlanılması hastanın konforu açısından önemlidir.

Alzheimer Hastalığında Uyku Bozukluğunun Tedavisi

  • Alzheimer hastalarında ilk önce uyku alışkanlığı daha sonra da uyku düzeni gözden geçirilmelidir. Hastaların gündüz uykusundan uzak durması gerekir. Bunun sebebi bazı Alzheimer hastalarında gece uyanık-gündüz uyuma hali görülebilir. Bu sorunun önüne geçilebilmesi içinde gece ve gündüz ritminin bozulmamasına dikkat edilmelidir.
  • Hasta olan bireyin her gün aynı saatte uyumasını sağlamak da önemlidir. Eğer varsa kullanılan ilaçların etkileri gözden geçirilmelidir. Bu sayede uyku düzenini etkileyen bir yan etkinin olup olmadığı sonucuna kolayca varılır.
  • Hastanın yatak odasının düzeni uyku kalitesi açısından oldukça önemlidir. Yüksek seste olan bir televizyon veya radyonun gece açık olması, hastanın tüm gününü aynı odada/yatakta geçirmesi de gece uykusunu bozabilecek faktörler arasında yer alır.
  • Açlık hissi, yüksek ısı ya da düşük ısı da uyku bozukluğuna yol açabilir. Ayrıca geç saatte yenilen yemek ve içilen çay, kahve gibi enerji verici ya da uyarıcı içeceklerden uzak durulması gerekir.
  • Hastaların yeterli miktarda gün ışığı alması da uyku probleminin azalmasına fayda sağlar. Bu yüzden gün içerisinde ışıklı ortamlarda bulunması gerekir.

Kullanılan bu yöntemler sayesinde bir düzelme olmazsa uzman bir doktora danışılmalıdır. Gerekli görüldüğü durumlarda ilaç tedavisine başlanabilir. Özellikle ilerleyen yaşlarda ilaçların yan etkileri daha fazla artabileceğinden dolayı ilaç tedavisine başlayan hastaların doktor kontrollerini aksatmamaları, ilaçlarını düzenli alıp almadıkları kontrol edilmelidir.

Alzheimer İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Normal bir yaşlanmanın parçası olmayan alzheimer hastalığında ileri yaş, en bilinen ve büyük risk faktörleri arasında yer alır. Yaşlandıkça bu hastalığa yakalanma riski de artmaktadır.
  • Down sedromlu bireylerin alzheimer hastalığına yakalanma olasılığı çok yüksektir.
  • Bilişsel bozukluğu olan kişislerde demans hastalığının gelişme riski vardır.
  • Genetik olup olmadığı henüz açıklanmış olmasa da ailede bu hastalığa yakalanan bireyler varsa diğer aile üyelerinde de Alzheimerın gelişme olasılığı yüksektir.
  • Yapılan araştırmalarda düzensiz uyku düzeni olan bireylerin Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin fazla olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Kafa travmaları ve tedavi edilmemiş depresyonda risk faktörleri arasındadır.
  • Yine yapılan araştırmalarda uzmanlar hareketsizlik, sigara kullanımı ya da sigara dumanına maruz kalmak, yüksek tansiyon, kolesterol, kalp ve şeker hastalığı ile ilişkili benzer risk durumlarının Alzheimer riskini de artırabildiği konusunda uyarılarda bulunur. Bu nedenle ileri yaştaki bireylerin dönem dönem Alzheimer riski için uzman bir hekime kontrolünde fayda bulunur.
CategoriesGenel

Geriatrik Hasta Bakımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 65 yaşından sonraki dönem yaşlılık olarak adlandırılır. 2021 verilerine göre ise dünya nüfusunun yaklaşık %10’unun 65 yaş ve üzeri bireylerden oluştuğu gözlemlenmektedir. Tıbbın gelişmesiyle insanlarda yaşam süresinin artması ülkemizde de yaşlı nüfus oranının diğer yıllara göre yükseldiğini göstermektedir. Dolayısıyla yaşlı nüfusun kaliteli bir yaşlılık sürdürebilmesi için bakım, teşhis ve tedavi süreci daha önemli hale gelmektedir.

Yaşlı hekimliği olarak da bilinen ilk geriatri kliniği 1993 yılında dahiliyenin yan dalı olarak kurulmuştur. Farklı disiplinlerden oluşan geriatri ekibi yaşlılığa bağlı hastalıkların tanısı ve tedavisiyle ilgilenir. Bazı hastaların tedavisi hastaneden devam ederken tedavisi başlayan ancak faklı nedenlerle ev ortamında sağlık hizmeti alması gereken hastalar evde bakım hizmetinden faydalanırlar. Geriatrik hasta bakımı zaman zaman oldukça komplike hale gelebileceğinden hasta yakınlarının ilaç saatine uymanın yanında hem beslenme hem de hastaya duygusal yaklaşım konusunda geriatri uzmanlarının yönlendirmelerine birebir uymaları oldukça kritiktir.

Yaşlılar Neden Geriatri Hizmeti Almalı?

Geriatri uzmanlık alanı gereği yaşlı hastalıklarında oldukça güvenilir bir deneyime sahiptir. Geriatri disiplininde çok fazla hastanın muayene ve tedavi edilmesi farklı hastalıkların belirti vermeden teşhis edilmesinde de etkendir. Geriatri kapsamlı bir araştırmanın ardından 65 yaş ve üstündeki bireylerde ortaya çıkan ve çıkması olası hastalıkların teşhis ve tedavisine etkin rol oynar.

Bazı hastalıklar yaşlılıktan kaynaklanırken bazı hastalıklar ise kişinin fiziksel ve ruhsal yapısında ortaya çıkan hastalıklardır. Bu iki durumun ayrımının net olarak erken vakitte yapılabilmesi hastaların kaliteli bir yaşlılık geçirebilmelerine katkı sunar. Dolayısıyla geriatri bölümüne başvuran 65 yaş ve üstü bireyler sağlıklarının kontrol altında olduğunu bilirler. Diğer yandan geriatrik hastalara evde bakım hizmetinin de verilmesi geriatrik hasta bakımı için oldukça önemli bir durumdur.

Geriatrik Hastalara Nasıl Yaklaşılmalı?

Geriatrik hastalarda en sık görülen sendromlar arasında idrar ve dışkı kaçırma, beslenme sorunu, uykusuzluk, bilinç bulanıklığı, depresyon ve yatak yaralanmaları sayılabilir. Hasta bazı hastalıkları muayene sırasında dile getirirken bazı durumları ise hastalığını tanımlamakta zorlanır. Bazı durumlarda ise hastalıklar üst üste geldiği için doğru tanı koymak zaman alabilir. Geriatrik bir hastaya yaklaşırken;

  • Sakin olmak, hastaya güven vermek ve iyi bir dinleyici olmak,
  • Kısa ve basit sorular sormak ve cevabı sabırla beklemek,
  • En son hastaneye yatış nedenini öğrenmek,
  • Kullandığı ilaçların reçetelerini istemek ilk yapılacaklar arasında yer alır.

Hastanın verdiği bilgileri ve reçeteleri baz alan geriatri uzman ekibi hastaya günlük yaşam aktivitelerini tek başına yapıp yapamadığını sorarak bilişsel ya da fiziksel aktivitelerinde herhangi bir gerileme olup olmadığını kontrol eder. Telefon kullanma, alışverişe tek başına çıkabilme durumu gibi sorulara cevap veren hastaya fiziksel olarak da bazı testler yapılarak hastanın verdiği bilgi test edilir. 30 ila 45 dakika arasında süren bu değerlendirme süreci hastanın mevcut durumu hakkında bilgi verir. Durum değerlendirmesinden sonra yapılacak laboratuvar testlerinden sonra ise tedavi süreci başlar. Geriatrik bir hastanın bakımında dikkat edilmesi gereken diğer bir durum bakımının nerede yapılacağıdır. Kendi bakımını yapamayan hastaların bakımı genellikle evde sağlık hizmeti kapsamında yapılır.

 

Geriatrik Hastalarda Evde Bakım Hizmeti Neleri Kapsar?

Yaş ilerledikçe vücut yaşlanmaya hem fiziksel hem de zihinsel fonksiyonlarda kayıplar yaşamaya başlar. Bu kayıplar sonucu yaşlılar; demans, tansiyon, şeker, romatizma, görme-duyma kaybı, böbrek fonksiyonlarında bozukluklar, kemik problemleri gibi farklı hastalıklarla baş etmek zorunda kalırlar. Bir ya da birden fazla hastalıktan dolayı hastaneye yatırılan yaşlılar ise bir yandan hastalıkla mücadele ederken bir yandan da sosyal ortamlarından koparılma kaygısı yaşarlar. Bu durum onlarda; sevdiklerinden uzaklaşma sonrası sosyal yoksunluk, ihmal edilme, statü kaybı gibi olumsuz duyguların gelişmesine sebep olur. Dolayısıyla yaşlı bireyler son günleri olarak da tabir ettikleri yaşlılık dönemlerini aileleriyle birlikte geçirmek isterler.

Geriatrik hastalara evde bakım hizmeti, yaşlılarda sadece bedensel sağlığın değil ruhsal sağlığının da korunmasına hizmet eder. Bununla birlikte sosyal ortamından koparılmadan tedavisi devam eden geriatrik hastada yaşam kalitesinin de arttırılması hedeflenir. Aile yapısına da uygun olan evde bakım hizmeti sadece hastaya bakım yapmaz aynı zamanda hasta bakımını üstlenen aile bireylerine de danışmanlık yapar.

Geriatrik Hasta Bakımında Nelere Dikkat Edilmeli?

Geriatrinin yaşlı hastaya koyduğu tanıdan sonra başlayan tedavi süreci evde danışmanlık, muayene, tetkik ve tedavi işlemleriyle devam eder. Geriatrik hasta bakımını kendi evlerinden yapmaya karar veren aile bireylerinin aşağıdaki sorumlulukları da üstlendiklerini unutmamaları gerekir:

  • Tedavi sürecinde oluşan şikayetleri takip etmek,
  • Yaşlının kişisel bakımına destek olarak onun kendini iyi hissetmesine katkı sunmak,
  • Doğru ilacı reçeteye uygun zamanda vermek,
  • Yaşlının sinirlilik hali ya da gerçeklik algısını yitirmesi durumuyla baş etmek,
  • Hastane kontrollerini takip etmek,
  • Manevi olarak yalnız olmadığını hissettirmek.

Geriatrik hastanın hem fiziksel hem de ruhsal durumu bakım verene bağımlılık derecesini belirler. Fiziksel şikâyeti olan hastalar kendi işlerini fiziki durumlarını müsaade ettiği ölçüde yapabilirken demans(bunama) tanısı konan hastalar için durum daha komplikedir. Bakım üstlenen aile bireyinin hastanın sağlık durumuna göre bakım yapması hastanın günlük yaşam kalitesi ve kaliteli bir ömür sürebilmesi için önemlidir.

Geriatrik Hastalarda Beslenme

Yaşlılık döneminde olan bireylerde vücut ağırlığı düşmeye, protein, kas yapısı ve hücre içi ve yağ kütlesi ile birlikte kemik yoğunluğu azalmaya başlar. Bu fiziksel özelliklerin yanında vücutta susuzluk, bağışıklık sisteminde düşüş ve nörolojik fonksiyonlarda değişiklik görülür.

Yaşlılıkta dengeli beslenme geriatrik hastaların hem fiziksel hem de mental fonksiyonlarını olumlu etkiler. Yaşlılık döneminde tüketilen enerji, günlük alınan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral, sıvı ve posa oranı dikkate alınarak beslenme diyeti uygulanır. Ekmek, pirinç, meyve, sebze, et, tavuk, baklagiller, yumurta, süt, yoğurt, peynir, hayvansal ve bitkisel yağlar ve şekerin dengeli tüketilmesi önerilir.

Yaşlıların enerjiyi minimum düzeyde harcadığı düşünülürse; enerji içeriği yüksek besinler yerine protein, vitamin ve mineral bakımından zengin gıdalar verilmelidir. Ayrıca öğün atlanmaması, geriatrik hastaların yemesi kolay gıdalarla beslenmesi de yetersiz beslenmenin önüne geçer. Yaşlılarda düzensiz beslenme ise ani kilo kaybına ve fiziksel ve mental işlevlerde azalmaya sebep olur. Dolayısıyla yaşlının kaliteli bir ömür sürmesinde beslenmenin oldukça önemli bir yeri vardır. Yaşlı bakımını üstlenen bireylerin uzmanların verdiği diyete ve beslenme aralıklarına uymaları oldukça önemlidir.

CategoriesGenel

PARKİNSON HASTALIĞI

Toplumda sıklıkla ileri yaş hastalığı olarak bilinen Parkinson hastalığı %5 oranında genç bireylerde de genetik ve çevresel faktörlerin de etkisi ile görülebilmektedir. Parkinson ile mücadelede kabul gören tedavi yöntemleri hastalığın seyri esnasında çıkan belirtilerin azalmasına yardımcı olmaktadır. Erken dönemde önlem alınması yaşam kalitesi açısından önemli olmaktadır. Memorial Diyarbakır Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Demet Arslan, Parkinson hastalığı ve merak edilenleri hakkında bilgi verdi.

Parkinson hastalığı Nedir?

Parkinson hastalığı, beyindeki  bazı bölgelerde hücre ve fonksiyon kaybı sonucu ortaya çıkan kronik, ilerleyici seyreden hareket bozukluğuna neden olan bir hastalık olarak bilinir. Alzheimer hastalığından sonra toplumda görülen ikinci yaygın nörodejeneratif hastalık olan Parkinson diğer hastalık çeşitlerine göre daha yavaş ilerleyen bir beyin hastalığıdır. Parkinson hastalığında genellikle vücudun bir yarısı baskın olarak etkilenir. Beyinde dopamin üretiminin azalmasına bağlı ortaya çıkan bu hastalıkta ilerleyen dönemlerde hareketlerde yavaşlama, kötüleşen hafıza ve depresyon bir ruh hali, donuk bir yüz ifadesi, tireme gözlemlenebilir.

 

Parkinson hastalığı neden olur?

Nörolojik hastalıkların pek çoğunda olduğu gibi Parkinson hastalığında da neden kesin ve net olarak bilinmez. Beyinde bulunan substantia nigra adı verilen kısımdaki nöronların ölümüyle bu bölgeden dopamin üretiminin azalması veya hiç üretilmemesi bu hastalığa ait semptomların ortaya çıkmasına neden olur. Uzmanların araştırmalarına göre Parkinson hastalığının gelişiminde çeşitli faktörlerin rol oynadığı kabul edilir. Tıbbi hastalıklarında neredeyse tümünde olduğu genetik yakınlık ve kimyasal madde kullanımı ya da zirai ilaçların kullanımının hastalığın ortaya çıkmasında etkinliği olduğu düşünülmektedir.

 

Parkinson hastalığı belirtileri nelerdir?

Hastalığın temel belirtileri vücudun bir parçasında titreme, kaslarda sertlik ve hareketlerin yavaşlaması olarak gözlemlenmektedir. Genellikle başlangıçta tek elde görülmektedir. Çoğu zaman tek taraflı bir elde ve istirahatte ortaya çıkan tremor veya  yüz ifadesinde yani mimiklerde kayıp ile başlar. Zaman içinde tremor yani tireme diğer kol ya da bacaklara da yayılmaktadır. Sıklıkla hastalıktan vücudun bir yarısı baskın olarak etkilenir ve titreme dinlenirken olup, uyurken kaybolmaktadır. Parkinson hastalığının diğer belirtileri şunları içerir;

  • Koku almada azalma,
  • Yorgunluk,
  • Kabızlık,
  • Kol ve bacaklarda ağrılar,
  • Depresyon ve anksiyete gibi duygudurum değişiklikleri,
  • Çiğneme ve yutma bozuklukları,
  • Uyku ile ilgili bozuklukla (uyku hastalıkları)
  • Hafıza ile ilgili problemler ve unutkanlık,
  • Kan basıncında ani düşmeler gibi belirtiler de görülebilir.

Parkinson hastalığı kimlerde görülür?

Parkinson hastalığı kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülür. Parkinson hastalığı sıklıkla orta ve ileri yaşta ortaya çıkar. Genellikle 50-60 yaş ve üzerinde görülen bu hastalık genç bireylerde de görülebilir. Ailede Parkinson hastalığı öyküsünün bulunması pestisit gibi tarım ilaçlarına maruziyet, kafa travması gibi nedenler risk faktörleri arasında yer alır.

Parkinson hastalığı tanısı nasıl konulur?

Hastalığın başlangıcından itibaren belirtilerin takip edilerek anlatılması ve bu belirtilerin nörolojik muayene ile doğrulanması ile teşhis konmaktadır. Parkinson hastalığında tanı için gerekli kan testleri uygulanmamaktadır.

Parkinson hastalığı tedavisi var mıdır?

Gelişen teknoloji ile birlikte Parkinson hastalığının kesin tedavisi için araştırmalar hala günümüzde sürmektedir. Parkinson hastalığının esas tedavisi ilaçla tedavi kabul edilir. Tedavinin amacı belirtileri azaltarak bireylerin hayat kalitesini artırmaktır. İlaç tedavisi ile yeterli yanıt alınmadığında ikinci seçenek cerrahi tedavi olup, beyin pili yerleştirilmesi veya nadiren de cerrahi olarak bazı bölgelerin işlev göremez hale getirilmesi şeklinde uygulanır.  Bu tedavi seçenekleri ile birlikte, belirtiler minimum seviyeye indirilerek hasta konforunu artırılmaktadır.

Parkinson krizinde ne yapmalı?

Parkinson krizi hayati tehlikesiye yol açabilen, nadir görülen bir durumdur. Parkinson hastalığının belirtilerinde ani şiddetlenme, kaskatı kesilip hareket edememe, bilinç bozukluğu, ateş gibi belirtiler bulunmaktadır. En kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Parkinson tedavisinin aniden kesilmesi, enfeksiyonlar ve travmalarda bu duruma neden olabilmektedir.

 

Parkinson hastaları nelere dikkat etmeli?

Parkinsonda dikkat edilmesi gereken en önemli ilk kural ilaçların düzenli şekilde kullanılmasıdır. İlaçların etkileri ve etki sürelerini, hastalık belirtilerini yakından takip ederek nöroloji kontrollerine düzenli olarak gitmeye dikkat edilmelidir.

Parkinson hastaları hayal görür mü?

Parkinson hastalarının bir kısmında hallüsinasyonlar görülebilir. Genellikle görsel halüsinasyonlardır. Bunların bir kısmı demansla birlikte veya kullanılan bazı ilaçların etkisiyle ortaya çıkabilir.

Parkinson hastası çok uyur mu?

Parkinson hastalarında sıklıkla uyku problemleri olur. Gece sık sık uyanma ve gün içinde uyuklama görülebilir. Hastalarda canlı rüyalar görme, rüyada hareket ederken gerçek hayatta da kol bacak hareketleri yapma, yatakta yumruk veya tekme atma hareketleri gibi kendini gösteren REM uykusu davranış bozuklukları görülebilir.

Parkinson hastalığı tedavi edilmezse ne olur?

Tedavisi sağlanmayan Parkinson hastalığında belirtiler ( hafıza, konuşma güçlüğü, yürüme ve denge problemleri) şiddetlenebilir ve hastalık giderek kötüleşebilir. Hasta günlük aktivitelerini yardımsız yapamaz hale gelebilir. Parkinson konusunda ailesel risk varsa dikkatli olunmalı, belirtiler ortaya çıktığı ilk anda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

 

Siz de genel sağlığınızdan emin olmak için Memorial Evde Sağlık “Genel Sağlık Tarama Paketi”ni alabilir, gerekli testlerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

 

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?