phubbing nedir
CategoriesGenel

Teknoloji Bağımlılığı Phubbing Nedir?

Phubbing, aslında hemen hemen her gün tanık olduğunuz bir durumdan ibarettir. Ailenizle veya arkadaşlarınızla bir yerde otururken onlarla ilgilenmeyip yalnızca telefonunuzla ilgilenmek, bir bakıma çevrenizi küçük görmek bu hastalığın tanımlarından biri. Sosyal medyanın ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızı ele geçiren dijital ortam çeşitli hastalıkların da ortaya çıkmasına neden oldu.  Phubbing hastalığı, İngilizce “Phone (Telefon)” ve Snubbing (Küçümseme) kelimelerinden türetilir. Henüz Türkçeleştirilmediği için hastalık bu ismiyle anılır. Günümüzde oldukça yaygın olan Phubbing, birçok kişinin sıklıkla yöneldiği bir durum. Örneğin; siz de çevrenizde konuşulanları dinlemeyip telefonunuzla ilgileniyorsanız phubbersınız demektir. Phubber, bağımlılığa sahip kişi şeklinde de adlandırılabilir. Eğer siz telefon ve sosyal medya bağımlılığınızdan dolayı çevrenizle iletişimizi sekteye uğratıyorsanız Phubber olarak nitelendirilirsiniz.

Phubbing Belirtileri Nelerdir?

Eğer çevrenizdeki insanlar aşağıdaki belirtileri gösteriyorsa siz phubbinge maruz kalıyor olabilirsiniz:

  1. Sürekli telefonu kontrol etmek: Günümüzde çoğu insan telefonunu günde 58 kez kontrol ederken çalışma saatleri içerisinde ise 30 kez telefonuna bakıyor. Eğer siz de herhangi bir bildirim gelmeden içgüdüsel olarak telefonunuzu kontrol ediyor, ya da telefonunuzu sık sık kontrol etmek zorunda hissediyorsanız Phubbing belirtilerinden birine sahipsiniz demektir.
  2. Telefonunuz görüş alanınızdan çıktığında kendinizi rahatsız hissetmek: Phubbing rahatsızlığı için en önemli belirtilerden biri de telefonunuzdan uzak kaldığınızda kendinizi tedirgin hissetmenizdir.
  3. İnsanlarla iletişim kurarken telefonla ilgilenmek: İnsanlarla yüz yüze iletişimde olduğunuz halde onlarla ilgilenmeyip cep telefonunuza bakmak belirtilerden bir diğeridir.
  4. Yatakta dahi cep telefonu kullanmak: Phubbing yapıyor olduğunuzu gösteren bir diğer belirti özellikle romantik ilişkilerde yatakta telefonla ilgilenmektir.
  5. Sosyal ortamlarda odağın telefonda olması: Sosyal bir ortamdayken sohbete dahil olmadığınızda cep telefonunuza bakmayı tercih ediyorsanız phubbing rahatsızlığından şüphelenebilirsiniz.

Phubbing Sebepleri Nelerdir?

Phubbing rahatsızlığının nedenleri arasında sayılabilecek ilk faktör telefon bağımlılığıdır. Günümüze bakıldığında neredeyse her dört kişiden biri telefon bağımlılığından mustariptir ve bunun farkında değildir. Telefon bağımlılığına ve bununla birlikte phubbing’e yol açan bir diğer sebep teknolojiyi bir araçtan çok amaç haline getirmektir. Kişinin teknolojiye karşı duyduğu ilgiyi ve merakı kontrol edememesi bağımlılığı beraberinde getirir.

Phubber sebeplerinden bir diğeri asosyal yaşam tarzı olabilir. Sosyal çevresi olmayan bireylerde sosyal medyaya ve oradaki bireylere yönelim artarken bu da Phubbing riskini artırır. Çevresinden bağımsız asosyal kişiler gerçek yaşamlarında elde edemediklerini Sanal medyada elde etmeye çalışmaları Phubbing’e yol açabilir. Ayrıca arkadaş çevresine bağımlı olmak da phubbing rahatsızlığı riskini artırır.

 Phubbing Zararları Nelerdir?

Phubbing”in kişiye vereceği bazı zararlar da söz konusudur. Bu zararları açıklamak gerekirse;

  • Phubbing yapan kişilerde sosyal etkileşimler gittikçe zayıflar. Telefon bağımlılığı ilerledikçe birey gerçek ilişkilerden uzaklaşarak sanal dünyadaki etkileşimleri odak noktası haline getirir. Sosyal olarak daha az iletişim kuran kişi bir süre sonra çevresini  önemsememeye başlayabilir. Bu da bireyin ilişkilerine ciddi zararlar verirken gerek iş gerekse özel hayatında sıkıntılar baş gösterir.
  • Teknolojiye bağımlı hale gelmek bir süre sonra bireyin bilişsel sağlığını tehdit eder. Okul çağında ise kişinin akademik hayatı tehlikeye girebilir. Zira genç birey telefon kullanma alışkanlıklarına sınır getirmek noktasında zorlanabilir.
  • Hastalığın ilerleyen evrelerinde kişi cep telefonunun ve İnternet bağlantısının olmadığı ortamlarda Kendini huzursuz ve tedirgin hissedebilir.

 Phubbing’in İkili İlişkilere Verdiği Zararlar

  • Phubbing insan ilişkilerine oldukça zarar verir. Yüz yüze etkileşimleri azaltan Phubbing iletişimlerin daha az anlamlı olmasına yol açıyor.
  • Ayrıca yapılan araştırmalar Phubbing’in insanın 4 temel ihtiyacını tehdit ettiğini açıkladı. Bu 4 temel ihtiyaç arasında; benlik saygısı, aidiyet, güç, varlığın anlamı yer alır. Özellikle romantik ilişkilerde yaşanan Phubbing’in ilişkiden doyum alma oranını düşürdüğü ve depresyon yaşama riskini artırdığı belirtilir.
  • Romantik ilişkilerde çiftlerin birbirlerine Phubbing yapması depresif belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Çiftler arasında çatışma yaratan Phubbing, Zamanla çiftlerin birbirlerine duydukları olumlu duyguları da azaltır. Bunun nedeni çiftlerin birbirlerinden bekledikleri ilgiye karşılık bulamamalarından kaynaklanır.

phubbing

Phubbing Akıl Sağlığını Nasıl Etkiler?

Phubbing’e maruz kalan taraf kendini yetersiz ve önemsiz hissedecektir. Sağlıksız ilerleyen iletişim her iki tarafı da rahatsız ederken Phubbing yapılan taraf daha fazla etkilenebilir. Phubbing ne demek diye düşünüyorsanız sizinle iletişime geçen insanların davranışlarını göz önüne getirebilirsiniz. Eğer karşınızdaki insan sizinle vakit geçirdiği anlarda telefonuyla çok sık ilgileniyorsa karşınızda bir phubber olabilir.

Karşınızda bir phubber olduğunda kendinizi dışlanmış ve önemsiz hissedebilirsiniz. Bu da bir süre sonra ruhsal durumlarınızda sorunlara yol açabilir.

Phubbing rahatsızlığına yakalanan kişilerde kaygı, stres, endişe, sosyal fobi, anksiyete, depresyon gibi problemler de görülebilir.

Phubbing’e Karşı Ne Yapılabilir?

2013 yılında Avusturalyalı Alex Haigh “Stop phubbing” girişimini başlatarak Phobbing’e karşı ilk mücadeleyi başlatmıştır. “Stop Phubbing” kampanyası ile teknolojinin olumsuz etkilerine karşı insanlar uyarılmış ve örgütlenme hedeflenmiştir.

Kişisel olarak phubbing ile mücadele etmek için öncelikle fark etmeniz gerekiyor. Phubbing ve bağımlılık belirtilerinin sizde olduğunu fark ettiğinizde teknoloji ve İnternet diyetine başlamalısınız. Teknolojiden ve internetten uzaklaşacağınız aktivitelere yönelmeli ve sosyalleşmelisiniz.

Çevrenizde phubber varsa onu bu bağımlılıktan kurtarmak için birlikte sevdiğiniz aktiviteleri yapabilir gerekli durumda profesyonel destek almasına yardımcı olmalısınız.

Phubbing Hakkında Sık Sorulan Sorular

Phubber Ne Demek?

Sosyal ortamlarda çevresiyle iletişim kurmayan, sadece telefonuyla ilgilenen; yani Phubbing yapan kişiye “Phubber” denir.

Stop Phubbing Ne Demek?

Stop Phubbing, Phubbing bağımlılığına dikkat çekmek için Alex High tarafından hazırlanan bir kampanyadır. Alex Haigh bu bağımlılığı bir veba olarak tanımlarken Phubbing’in insan ilişkilerine verdiği zarara dikkat çekmek için posterler hazırlayarak restoranlara ve cafelere asmıştır.

oturma banyosu
CategoriesGenel

Sıcak Oturma Banyosu Nedir? Nasıl Yapılır?

Oturma banyosu, deri, üreme, idrar yolları ve kadın hastalıkları için rahatsızlık veren durumun giderilmesine yardımcı olan, asıl tedaviyi destekleyici uygulamadır İçerisine genellikle bitkisel ya da doktor tavsiyesiyle eklenen sıvı ilaçlar ilave ederek oturabileceğiniz bir çeşit tedavi yöntemidir. Genellikle yardımcı tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul edilir. Evde sağlık  uygulamaları için ılık oturma banyosu en yaygın uygulamalardan biridir.

Sıcak Oturma Banyosu Nedir?

Oturma banyosu için banyo sırasında leğen ya da taşınabilir küvet kullanabilirsiniz. Banyonuzda küvet bulunuyorsa sirkeli suya oturma banyosu yaparak enfeksiyon kaynaklı hastalıkların iyileşmesine yardımcı olabilirsiniz. Kadın hastalıkları için oturma banyosu, doktor tavsiyesi de alarak uygulandığında daha etkili sonuçlar almanıza yardım eder.

Oturma banyosu su sıcaklığı için bir dereceye bağlı kalmaksızın dirseğinizin dayandığı ısıda olmasına dikkat etmelisiniz. İdrar yolu enfeksiyonu sirkeli suya oturma banyosu için sıcak, dinlendirilmiş musluk suyunun içine biraz sirke koyabilirsiniz. Suyun çok soğumasını beklemeden ideal ısı derecesine sahipken oluşturduğunuz solüsyon içine oturarak 15-20 dakika kadar bekleyebilirsiniz.

Oturma Banyosu Nasıl Yapılır?

Hemoroid için oturma banyosu yapacaksanız öncesinde doktorunuza muayene olduktan sonra onun tavsiyesine uyduğunuzdan emin olmalısınız. Vücudunuzun dayanabileceği kadar sıcaklığa sahip olan su içine doktor tavsiyesi ile ilaç ya da solüsyon da ilave edebilirsiniz. Kullanacağınız solüsyonlar ya da ilaçlar ise oturma banyosunun iyi geleceği hastalığa yönelik olmalıdır.

Örneğin tıkalı tüpler için oturma banyosu yapacaksanız burada önemli olan sıcak su içinde 15-20 dakika boyunca oturmanızdır. Oturma banyosu faydaları arasında sayılabilecek olanlardan bir tanesi dar tüplerin genişlemesine yardımcı olmasıdır. Tıkalı tüplerin tıbben tedavisi mümkündür. Doktor tavsiyesi söz konusuysa tedaviye yardımcı bir uygulama olarak ılık oturma banyosu yapabilirsiniz.

oturma banyosu nasıl yapılır

Oturma Banyosu Nasıl Hazırlanır?

Sıcak oturma banyosu nasıl yapılır sorularına yanıt için aşağıdaki listeyi inceleyebilirsiniz.

  • Vajinal mantar, hemoroid ya da makat çatlağı oturma banyosu yapmadan önce makat bölgesinin ve bacak arasının temiz olduğundan emin olmalısınız.
  • Su sıcaklığının çok soğuk ya da sıcak olmamasına dikkat etmeniz gerekir.
  • Doktor tavsiyesi olmadığı sürece kulaktan dolma bilgilerle banyo suyunun içine kimyasal madde eklememelisiniz.
  • Doktorunuzun tavsiye ettiği sıklıkta tekrarlamalısınız.

Oturma banyosu nasıl hazırlanır sorusuna yanıt bulmak için ise aşağıdaki maddelere göz atabilirsiniz.

  • Sabun veya başka bir arındırıcı olmaksızın önceden temizlenmiş küvet ya da leğen içine sıcak suyunuzu doldurmanız gerekir.
  • Suyun kalça bölgesinin tamamını içine alacak seviyeye kadar dolu olduğundan emin olmalısınız.
  • Suyu doldurduktan sonra varsa ekleyeceğiniz maddeleri (sirke, kabartma tozu, karbonat, demlenmiş süzülmüş aynısefa suyu) ilave edebilirsiniz.
  • Suyunuz hazır olduktan sonra küvetin ya da leğenin içine oturabilirsiniz.
  • Suyun ısısını kaybetmeye başladığını hissettiğiniz zamana kadar oturma banyosuna devam edebilirsiniz. Sonrasında banyodan çıkarak kurulanıp doktorunuzun tavsiye ettiği tedavi rutinine uygun hareket edebilirsiniz.

Oturma Banyosu Suyuna Ne Konur?

Bartholin kisti oturma banyosu gibi uygulamalar için banyo suyuna kabartma tozu ilave edebilirsiniz. Bunu yapmadan önce doktorunuza danışarak daha güvenli bilgi alabilirsiniz. Oturma banyosunun asıl amacı, rahatsızlık hissedilen bölgeyi rahatlatmaktır. Bu nedenle oturma banyosu genellikle sadece ılık ya da sıcak suyla yapılması tavsiye edilen bir takviye edici evde sağlık uygulamasıdır.

Oturma Banyosu Neye İyi Gelir?

Oturma banyosu, birden çok hastalığın tedavisinde yardımcı uygulama olarak yer alır.

Oturma banyosunun iyi geldiği ve fayda sağladığı alanlar şu şekildedir:

  • Vajinal mantar tedavisinde yardımcı bir uygulamadır.
  • Makat çatlağı tedavisinde bölgenin daha çabuk iyileşmesine destek sağlar.
  • Bartholin kisti tedavisinde iltihaplı bölgenin rahatlamasına yardım eder.
  • Tıkalı tüp tedavisinde tüplerin genişlemesine yardım ederek iyileşme sürecini destekler.
  • İdrar yolu enfeksiyonu tedavisinde doktorların tavsiye ettiği ek sıvı solüsyonlar ya da doğal malzemelerle iyileşme sürecinin desteklenmesine yardım eder.

Oturma Banyosu Sıcaklığı Nasıl Olmalı?

Sıcak oturma banyosu, içine oturduğunuzda cildinizi yakmayacak ya da sizi üşütmeyecek derecede olmalıdır. Çok sıcak su içine oturduğunuzda cildinizde yanıklar oluşabilir. Enfeksiyonlar ve iltihaplar rahatlamak yerine daha da kötüleşebilir. Olması gerekenden daha soğuk suya oturursanız üşüterek hasta olabilirsiniz. Ayrıca oturma banyosundan beklediğiniz verimi elde edemezsiniz.

Oturma Banyosu Hangi Sıklıkla Yapılmalıdır?

Oturma banyosu, iki ya da üç günde bir yapabileceğiniz basit uygulamalardan biridir. Oturma banyosunun kaç gün yapılması gerektiği ise olduğunuz hastalığa ve yaptığınız oturma banyosuna bağlı olarak değişir yanıtı verilebilir. Su içine ekstra bir şey ilave ediyorsanız kullandığınız maddenin her gün ya da birkaç günde bir kullanmaya elverişli olup olmadığını doktorunuza danışmalısınız.

Oturma banyosu için tavsiye edilen süre 15-20 dakikadır. Özel bir ilaç ya da iyileşmeye yardımcı içerik kullanıyorsanız bu durumda doktorunuzun tavsiye ettiği süreye dikkat etmelisiniz. Oturma banyosunu tam tavsiye edilen şekilde yaparsanız kesin ve etkili sonuç alabilirsiniz. Bunun için aşırıya kaçmamaya dikkat etmelisiniz. Tavsiye edilen minimum süreye uygun olarak banyoda kalmaya özen göstermelisiniz.

Oturma Banyosu Hakkında Sık Sorulan Sorular

Sıcak suya oturmak makat çatlağına iyi gelir mi?

Makat çatlağı, büyük tuvaletinizi yaparken acı verici olabilir. Genellikle bu bölgenin zorlanmasından kaynaklı oluşan makat çatlağını sıcak suya oturarak daha kısa sürede iyileşmesine yardım edebilirsiniz. Bu bölgenin yumuşamasını sağlayan sıcak su gerginlik hissini azaltmaya yardım eder.

Sıcak su bartholin kistine iyi gelir mi?

Sıcak su, kisti yok etme etkisine sahip olmasa da vajina içinde yer alan salgı bezinde meydana gelen şişkinliğin azaltılmasına yardım eder.

Oturma banyosu hemoroide iyi gelir mi?

Sıcak su kasları rahatlatmaya ve ağrıları hafifletmeye yardımcıdır. Bu nedenle hemoroid kaynaklı ağrıların hafifletilmesine de yardımcı olur.

vücutta morluk neden oluşur
CategoriesGenel

Vücutta Morluk Neden Oluşur? Morluk En Hızlı Nasıl Geçer?

Morluk nasıl geçer sorusunun cevaplarını incelemeden önce morluğun ne olduğuna ve nasıl oluştuğuna bakmamız gerekir. Vücutta oluşan mavi, yeşil, siyah veya mavi lekeler morluk olarak adlandırılır. Morluk oluşan yer gözle görülebilecek kadar belirgin olurken morluğun olduğu bölgede genellikle ağrı olur. Bazı durumlarda ise ağrı söz konusu olmaz. Günlük hayatta pek çok nedenden dolayı morluk oluşabilir.

 Vücutta Morluk Neden Oluşur?

Vücutta morluk oluşumu tek bir nedene bağlı olarak gerçekleşmez. Zira morluk oluşmasının farklı nedenleri olabilir. Cilt yüzeyinde rengin mora dönmesi durumu cilt yüzeyinin aldığı darbelere karşı gösterdiği bir tepki olabilir. Morarma durumlarında cilt altındaki kılcal damarlar hasar görür. Kılcal damarların hasar görmesi sonucunda bu damarlar cilt altına kan sızar ve bu kan dokular üzerine yerleşerek renk farklılıklarına yol açar. Vücutta morluk neden oluşur sorusunun en temel cevabı bu şekilde verilebilir.

 Bacakta Morluk Neden Oluşur?

Bacakta morluk oluşması günlük hayatınızdaki olaylara bağlı olarak gerçekleşebilir. Sehpa kenarından kapı kenarına, otobüste veya arabada herhangi bir yere çarpma durumunda darbeye bağlı olarak morarma görülebilir. Küçük çaplı morluklar bir süre sonra kendiliğinden geçebilir. Eğer herhangi bir travma yaşanmadıysa ve oluşan morluk uzun süredir varlığını sürdürüyorsa ciddi rahatsızlıklardan şüphelenmek gerekebilir.

Çarpma ve darbenin yanı sıra bacakta morluk oluşmasının diğer nedenleri ise şunlar olabilir:

  • Yaşlılık
  • Hemofili
  • Lösemi
  • Hematolojik hastalıklar
  • Trombosit eksiklikleri
  • Lenfoma
  • Vitamin eksiklikleri ( Özellikle B12 ve C )
  • Aşırı egzersiz
  • Varis arteriovenöz malformasyonlar
  • Aşırı alkol

 Evde Morluk Nasıl Geçer?

Küçük travmalardan sonra ciltte oluşan morluğun ilk rengi koyu pembe tonlarında olur. Daha sonra mavi, mor ve yeşil renge dönen morluk son gün sarıya dönerek kaybolur. Bu süreç 10-20 gün civarında olabilir.

Morluk çabuk bir şekilde geçmesi için öncelikle morluğun oluştuğu yere soğuk kompres uygulamalısınız. İnflamasyonu engelleyen soğuk kompres uygulaması ile şişlik oluşmasının da önüne geçebilirsiniz.

Eğer darbe kol veya bacağınıza geldiyse morarma olmaması için farklı bir yöntem daha deneyebilirsiniz. Koldaki morluk için ise buz uygulamasından sonra kanın tek bir noktaya toplanmasını önlemek adına kolunuzu kalbinizden daha yüksek bir hizada tutabilirsiniz.

evde morluk nasıl geçer

Evde Düşmeye Bağlı Morluk Nasıl Geçer?

Düşmeye bağlı morluk oluştuğunda öncelikle düşmeye bağlı oluşan hasarı kontrol etmelisiniz. Morluğun yanı sıra kemik dokusunda incinme, ağrı veya şişkinlik gibi durumlar söz konusuysa mutlaka uzman bir hekime başvurmalısınız.

  • Düşmeye bağlı morluk için uygulanacak en temel tedavi adımı, soğuk kompresi uygulamalısınız. Ardından darbenin geldiği noktayı çok fazla hareket ettirmemeye gayret göstermelisiniz. Çünkü morluğun olduğu bölgeye kan akışının sağlanması morarmanın artmasına yol açabilir.
  • Biriken kanı dağıtmak için morluğun çevresine hafif masajlar yapabilir böylelikle oradaki kanın dağılmasını sağlayabilirsiniz. Morluğun üzerine yaptığınızda ağrı ve hassasiyet olacağı için çevresine masaj yapmanız daha sağlıklı olur.
  • Morluklar için satılan kremler de morlukların geçmesi adına etkili olabilir.

Darbe Sonucu Gözdeki Morluk Nasıl Geçer?

Göz çevresine darbe alınması sonucunda göz kapağında veya göz çevresinde morluk oluşabilir. Eğer kanama, bilinç kaybı, kusma, gözü hareket ettirememe, aşırı ağrı gibi belirtiler gözlemliyorsanız bir hekim kontrolünde tedavi uygulamalısınız.

Bunların haricinde darbelere bağlı oluşan göz morarmasında da yine soğuk kompres uygulaması yapmalısınız. 15-20 dakika kadar buz uygulaması sonrasında saat başı buz koyabilirsiniz. 1-2 gün soğuk uygulaması yaptıktan sonra ılık suya batırılmış bezlerle nazikçe kompres yapabilirsiniz.

Evde Ameliyat Sonrası Şişlik ve Morluk Nasıl Geçer?

Ameliyat sonrası oluşan şişliğin ve morluğun nasıl geçeceğine ilişkin net bilgiye ameliyatı gerçekleştiren doktorunuza danışarak ulaşabilirsiniz. Her ameliyat birbirinden farklı olduğu için “Ameliyat sonrası morluk nasıl geçer?” sorusuna ilişkin net cevaplar vermek pek mümkün değildir. Ameliyat sonrası oluşan şişlikler ve kızarıklıklar için de genellikle soğuk kompres uygulamaları önerilir.

Morluk En Hızlı Nasıl Geçer?

Morluğun çevresine masaj yapmak ve moraran kısmı her gün 10-15 dakika kadar gün ışığında bırakmak morluklar için en etkili çözümler arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra morluk kremleri de etkili olabilir.

Vücuttaki Morluk Kaç Günde Geçer?

Darbelere bağlı olarak oluşan morarmalar 10-15 gün içerisinde yok olabilir. Fakat kendiliğinden oluşan ve bir hastalığın habercisi olan morarmalarda bu süre uzayabilir.

Morluklara İyi Gelen Bitkisel Ürünler

Morluk yaşanan bölgeye bir dilim soğan veya bir tutam maydanoz yerleştirmek uygulanan yöntemlerden bazılarıdır. Bunların haricinde Demir ve C Vitamini yönünden zengin içeriklerle beslenmek de morlukların kısa sürede iyileşmesi adına faydalıdır. Papaya ve ananas meyveleri ise bromelain sindirim enzimi içermekte ve bu enzim dokularda kan birikmesine yol açan proteinleri parçalar.

Vücutta Oluşan Morarma İçin Hangi Doktora Gidilir?

Oluşan morluk çarpma sonucu oluşmamışsa hematoloji doktoruna gidebilirsiniz.

Morluk Nasıl Geçer Hakkında Sık Sorulan Sorular

Morluk acısı nasıl geçer?

Her morluk acı vermeyebilir. Eğer oluşan morluk bölgesi, basınçla birlikte ağrımaya başlıyorsa o bölgeyi dinlendirmelisiniz. Soğuk uygulaması yapmak ise acının hafiflemesine yardımcı olabilir.

Bebeklerde morluk nasıl geçer?

Bebeklerde morluk çok sık karşılaşılan bir sorundur. Bu sorunun çözümü için öncelikle buzu bir havluya sararak morluk bölgesine uygulamalı ve kan akışını sınırlandırmalısınız. Sonrasında moraran bölgenin çevresini onarıcı bir kremle masaj yaparak ovabilirsiniz.

Zeytinyağı morluklara iyi gelir mi?

İltihap önleyici olan zeytinyağının moraran bölgeye sürülmesinin faydalı olacağı söylenir.

Kanser morluğu nasıl anlaşılır?

Uzun süre geçmeyen, özellikle kollarda ve bacaklarda oluşan yumrulu morarmalar kanser habercisi olabilir.

kalori nasıl hesaplanır
CategoriesGenel

Yiyeceklerdeki Kalori Nasıl Hesaplanır? Kalori Açığı Nedir?

Kalori, hemen hemen tüm besinlerde bulunan enerji birimidir. Bu enerji birimi, vücudun işlevlerini sürdürmesini sağlayan önemli bir bileşendir. Bu yüzden hayatımızı devam ettirebilmemiz için kaloriye ihtiyacımız vardır. Gün içinde almamız gerekenden fazla kalori aldığımızda kilo almamız kaçınılmaz olurken kilo vermek için aldığımız kaloriyi azaltmamız gerekir. Yediğimiz besinlerin kalorisi ise matematiksel yöntemlerle hesaplanabilir.

Kalori Açığı Nedir?

Kalori açığı, diyet yapanların sıklıkla hesapladıkları bir veridir. Günlük veya haftalık hesaplanabilen kalori açığında kişi, alması gereken kaloriden daha az kalori alır. Bunun sonucunda da ortaya kalori açığı çıkar. Kalori açığı oluştuğu zaman zayıflama süreci de başlamış olur. Zayıflama için kalori açığı oluşturmak şarttır. Bu açığı oluştururken beslenme ile birlikte düzenli egzersizi ve hareketi hayatınıza dahi etmelisiniz. “Kalori açığı nasıl hesaplanır?” diye düşünüyorsanız öncelikle günlük harcadığınız enerji miktarı ile kazandığınız enerji miktarlarını belirlemeniz gerekir. Kalori açığı hesaplarken bir uzmandan yardım almak işlerinizi kolaylaştırabilir. Bu noktada online beslenme danışmanlığı ile uzmanlardan destek alabilir ve daha net sonuçlar elde edebilirsiniz.

Kalori Açığı Nasıl Hesaplanır?

Kalori açığını hesaplamak için günlük yediğiniz besinlerin kalorisi gerekir. Çünkü kalori harcanan kalori ve alınan kalori arasındaki farktır. Harcadığınız enerji aldığınız enerjiye denkse kilo alma veya verme durumu olmaz. Kilo vermek için harcadığınız enerjinin aldığınız enerjiden fazla olması, yani kalori açığı oluşturmanız gerekir. Kalori açığını hesaplamak için öncelikle günlük aldığınız enerji miktarı ile harcadığınız enerji miktarını tespit etmelisiniz. Ardından harcadığınız enerji miktarından aldığınız enerji miktarını çıkararak kalori açığını hesaplayabilirsiniz. Kalori nasıl hesaplanır sorusunun en basit cevabı yediğiniz besinlerin arkasında yazan değerleri not etmektir.

Yiyeceklerdeki Kalori Değerleri Nasıl Hesaplanır?

Kalori açığı oluşturmak içi günlük aldığınız enerjiyi hesaplamanız gerekir. Bunun için gün içerisinde yediğiniz besinlerin kalorilerini bilmelisiniz. Zira satın aldığınız besinlerin üzerinde kalori miktarı ve besin değerleri yazmaktadır. Bu değerleri ele alarak yiyeceklerin kalori değerlerini hesaplayabilirsiniz. “Paketli gıdalar haricinde diğer yiyeceklerdeki kalori nasıl hesaplanır sorusu da kafanızı kurcalıyor olabilir. Meyvelerin, sebzelerin, hamur işlerinin vb. besinlerin kalori değerlerini hesaplamak için içerisinde besin değerlerini, kalori miktarını ve porsiyonu göz önünde bulundurmalısınız.

kalori açığı

 En Yüksek Kalorili Yiyecekler

Yediğiniz besinleri az kalorili yiyecekler ve yüksek kalorili olarak iki gruba ayırabilirsiniz. En yüksek kalorili yiyecekleri yediğiniz zaman günlük almanız gereken kalori miktarının büyük bölümünü karşılamış olursunuz.

İşte en yüksek kalorili yiyecekler:

  • Makarna
  • Patates – Patates Kızartması
  • Ekmek
  • Beyaz çikolata
  • Bitkisel yağlar
  • Pirinç
  • Proteinli süt
  • Tam yağlı süt
  • Fıstık ezmesi
  • Yağlı peynir
  • Muz
  • Yağlı balıklar
  • Tam yağlı yoğurt
  • Badem, Antep fıstığı, Fındık, Fıstık, Ceviz
  • Patlamış mısır
  • Çikolata
  • Toz içecekler
  • Şekerli ve gazlı içecekler
  • İşlenmiş gıdalar
  • Fast-food yiyecekler
  • Pizza, cips vb. abur cuburlar
  • Kırmızı et

Az Kalorili Yiyecekler

Az kalorili yiyecekleri tükettiğiniz zaman vücudunuza aldığınız enerji miktarı daha az olur. Az kalorili yiyecekler daha az tok tutar gibi bir yanılgı doğru değildir. Besinlerin tok tutma süreleri kalori miktarlarına göre belirlenmemektedir. Genellikle yüksek protein içeren besinler uzun süre tok tutmaktadır. Az kalorili yiyecekler için şu şekilde bir liste yapılabilir:

  • Salatalık
  • Kabak
  • Kereviz
  • Domates
  • Semizotu
  • Roka
  • Marul
  • Limon
  • Acı biber
  • Turp
  • Sade kahve
  • Havuç
  • Lahana
  • Elma
  • Greyfurt
  • Çilek
  • Kayısı
  • Karpuz
  • Brokoli
  • Yeşil ve siyah zeytin
  • Tere
  • Fasulye

Bunların yanı sıra daha uzun süre tok hissetmenize ve yağ yakımını hızlandırmaya yardımcı olan az kalorili proteinli yiyecekler de bulunmaktadır. İşte, onlardan bazıları:

  • Hindi göğsü
  • Yumurta
  • Tavuk göğsü
  • Yağsız balıklar
  • Baklagiller
  • Süzme peynir
  • Kinoa
  • Yağsız dana eti
  • Karides

Kalori Cetveli Nedir?

Kalori açığı oluştururken yapacağınız hesaplamalarda kalori cetveli büyük rol oynar. Besinlerin 100 gramında ne kadar kalori içerdiğinin yazılı olduğu cetvel kalori cetveli olarak bilinir. Bu tablodan yararlanarak günlük aldığınız kaloriyi hesaplayabilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre erkeklerin günde ortalama 2500 kalori alması gerekirken bu sayı kadınlarda yaklaşık olarak 2000-2200 kaloriye tekabül eder.

Kalori Cetveli Ne İşe Yarar?

Kalori cetveli hangi besinin ne kadar kaloriye sahip olduğunu görmenize yardımcı olur. Kalori cetveli kullanarak zayıflama yolculuğunuzda tüketmeniz gereken besinlerin kalori değerlerini tespit edebilir ve daha doğru hesaplamalar yapabilirsiniz. Kilo verme sürecinizde bir uzmandan destek almanız oldukça önemlidir. Öncelikle herhangi bir rahatsızlığınız olup olmadığı tespit edilerek size uygun bir tedavi süreci planlanmalı. Bu doğrultuda verimli sonuç alabilirsiniz. Dilerseniz online hizmetlerden de faydalanabilirsiniz. Memorial evde sağlık hizmetlerinden faydalanarak işin uzmanlarından destek alabilir ve böylelikle zayıflama sürecinizde emin adımlarla ilerleyebilirsiniz.

Yiyeceklerin Kalori Cetveli

Ekmeklerin 100 gramındaki kalori miktarı içeriğine göre değişir:

  • Esmer ekmek: 250 kcal
  • Ekşi mayalı ekmek: 289 kcal
  • Çekirdekli ekmek: 208 kcal
  • Mısır ekmeği: 179 kcal
  • Pita ekmeği: 275 kcal
  • Sarımsaklı ekmek: 350 kcal
  • Tam buğday ekmek: 247 kcal
  • Tandır ekmeği: 275 kcal
  • Yassı ekmek: 311 kcal
  • Muz: 89 kcal
  • Nar: 83 kcal
  • Mandalina: 53 kcal
  • Limon: 29 kcal
  • Armut: 57 kcal
  • Ayva: 57 kcal
  • Elma: 52 kcal
  • Hurma: 282 kcal
  • İri muz: 122 kcal
  • Karpuz: 30 kcal
  • Kayısı: 48 kcal
  • Kivi: 61 kcal
  • Esmer pirinç: 388 kcal
  • Pirinç unu: 358 kcal
  • Kıymalı fasulye: 105 kcal
  • Fırında kuru fasulye: 94 kcal
  • Zeytinyağlı taze fasulye: 56 kcal
  • Etsiz kuru fasulye: 97 kcal
  • Hindi füme: 100 kcal
  • Tavuk göğüs: 165 kcal
  • Tavuk salam: 124 kcal
  • Barbunya fasulyesi: 347 kcal
  • Börülce: 115,7 kcal
  • Kırmızı mercimek: 329 kcal
  • Yer fıstığı 567 kcal
evde peeling yapımı
CategoriesGenel

Evde Doğal Malzemelerle Peeling Nasıl Yapılır?

Evde peeling yapımı, ölü hücre ve deriler, cilt bariyerinde soluk bir görüntü oluşmasına neden olduğunda bu görüntünün giderilmesinin hızlı ve pratik uygulamasıdır. Peelingdeki temek mantık, cilt bariyerini çizmeden ölü derilerin atılmasını sağlamak olur. Bu durumu gerçekleştirebilmek için kimyasal içeriğe sahip olan bakım ürünleri bulunsa da çoğu kişi peelingini evde hazırlamak ister. Evde peeling için doğal ürünler bir araya getirerek cildinizi çizmeyen ya da kurutmayan içerikte karışımlar oluşturabilir, canlı ve etkileyici bir cilde sahip olabilirsiniz.

Evde Neyle Peeling Yapılır?

Evde peeling uygulamak isteyen kişiler arasında yer alıyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı unsurlar vardır. Öncelikle peelingi hangi bölgeye uygulayacağınıza karar vermelisiniz. El ve tırnaklar bölgesi için iri taneli ürünler kullanırken yüzünüz için ince taneli ve çok sert olmayan malzemeleri tercih etmeniz gerekir. Uygulama bölgesini belirlediyseniz sıra evde neyle peeling yapılır? sorusunu cevaplamaya gelir. Bu sorunun cevabı oldukça çeşitli olup evde bulunan malzemeler ile oluşturulabilir.

Evde peeling için kullanabileceğiniz malzemeler ise şu şekilde çeşitlendirilebilir:

  • Limon – Mısır Unu: İhtiyaç duyduğunuz oranda limon ve mısır ununu bir araya getirerek peeling yapabilirsiniz. Bu karışıma şeker ve gül suyu da ilave edebilirsiniz.
  • Zeytinyağı – Şeker: Zeytin yağı ve şekeri bir araya getirerek evde doğal peeling yapabilirsiniz. Bu karışımı yüzünüze dairesel hareketler yaparak uygulayabilirsiniz.
  • Tuz: Tuz ile peeling yapmak için doğal bir yağa ihtiyacınız var. Badem yağı ya da Hindistan cevizi yağı tercih edebilir, oluşturduğunuz karışımı vücudunuza uygulayabilirsiniz.

Çilek Bacak İçin Evde Peeling

Evde peeling, çilek bacak sorununun çözümlenmesine de yardımcı olur. Çilek bacak için evde peeling yapmak istiyorsanız türk kahvesi, yulaf ya da karbonatı tercih edebilirsiniz.

Çilek bacak için evde peeling yapmadan önce sıcak su ile ılık bir duş almalı duştan sonra uygulama yapmalısınız. Böylelikle ölü derileri yüksek oranda temizleyebilir, çilek bacak sorununu da giderebilirsiniz. Uygulamadan önce at kılı fırçası kullanabilir, duş sırasında ise ipek keseden faydalanabilirsiniz. Bu yöntemler ile beraber uygulanan evde peeling kısa sürede etkili sonuca ulaşmanıza yardımcı olur. Siyah nokta sorunu için de peeling tercih edilir. Siyah nokta peeling evde yapmak için ise kil kullanabilirsiniz. Islattığınız cildinizin üzerine kil uygulayabilir, dairesel hareketler ile süreci devam ettirebilirsiniz. Böylelikle cilt bariyerinde bulunan siyah noktaların giderilmesini sağlayabilirsiniz.

Kuru ve Hassas Ciltler İçin Peeling Önerileri

Evde peeling yapmadan önce cilt tipinizi de dikkate almalısınız. Kuru ve hassas ciltler için evde peeling yapmak istiyorsanız iri taneli ürünler ile beraber cildin nem ihtiyacını karşılayacak malzemeleri karıştırabilirsiniz. Oluşan karışım ölü derilerin atılmasını sağlarken nem ihtiyacının karşılanmasına da yardımcı olur.

Kuru ve hassas ciltler için peeling önerileri şu şekilde çeşitlendirilebilir:

  • Hindistan cevizi yağı ve şeker: Bu karışım içerisinde yer alan Hindistan cevizi yağı, nem bakımından oldukça zengindir. Bu yağ, cildin yatıştırılmasını da sağlar. Bu sayede sağlıklı bir görüntüye kavuşma imkanı sunar.
  • Süt ve irmik: Bu karışımda yer alan süt, hem yatıştırıcı hem de nemlendirici özelliğe sahiptir. İrmik ise ölü derilerin temizlenmesini sağlar.

Evde peeling yağlı ciltler için ise mısır, unu, şeker ya da tuz; doğal yağlar ile karıştırılarak kullanılabilir.

evde peeling yapımı

Evde Vücut Peelingi Nasıl Yapılır?

Evde peeling için kullanacağınız karışımı seçtikten sonra uygulamaya başlayabilirsiniz. Evde vücut peelingi nasıl yapılır sorusunun cevabını da oluşturan uygulama aşaması ise şu şekildedir:

  • Uygulama aşamasından önce ılık bir duş almanız önerilir.
  • Duşun ardından nemlendirilmeyen ve ıslak olan cilt üzerine peeling uygulanır.
  • Dairesel hareketler ile hafif bir baskı uygulanır. Bu baskıyı hafif düzeyde tutmalısınız.
  • Tüm yüzeye uygulanan dairesel hareketlerden sonra cildinizi bol su ile temizleyerek peeling sonrası bakımı yaparak uygulamayı tamamlayabilirsiniz.

Evde cilt soyucu peeling uygulaması da benzer aşamalardan oluşur. Bu teknikte de duş alınmalı ve duştan sonra kuru cilt üzerine uygulama yapılmalıdır. Uygulama için zeytin yağı ve şekerin bir arada kullanıldığı bir karışım oluşturmalısınız. Karışım homojen olmalı ve şekerin erimiş bir yapıda bulunması gereklidir. Hazırladığınız karışımı yüzünüze eliniz ya da maske fırçası aracılığı ile uygulamalı ve 15 – 20 dakika kadar peeling ile beklemelisiniz. Bekleme süresinin ardından bol su ile durulama işlemine geçebilirsiniz. Bu işlemin ardından yüzünüzü günlük kullandığınız nemlendiriciler ya da doğal içeriğe sahip ürünler ile nemlendirebilirsiniz. Bu sayede cilt bariyerinize zarar vermeden bakımınızı tamamlayabilirsiniz.

Evde Peeling Sonrası Bakımı

Evde peeling yaptıktan sonra bakım aşamasına geçilir. Evde peeling sonrası bakım için öncelikle nemlendirici bakımından zengin bir tonik kullanabilirsiniz. Tonik aşamasında da doğal ürünler kullanmak istiyorsanız gül suyu tercih edebilirsiniz. Uygulan toniğin ardından nemlendirme aşamasına geçebilirsiniz. Bu aşamayı isterseniz kademeler halinde yapabilir, isterseniz haftalık nem bakımınızı tekrar edebilirsiniz. Kademeli uygulama için aloe vera jel kullanabilirsiniz.

Cildinize uyguladığınız aloe vera jelini belirli bir süre bekletebilir ardından da farklı ürünler kullanabilirsiniz. Uygulayacağınız ürünü Hindistan cevizi ya da badem benzeri nem bakımından zengin ve doğal yağlar ile yapabilirsiniz. Evde peeling sonrası bakım, cilt üzerinde kuruluk oluşmasını engeller. Nem ihtiyacının karşılanmasını sağlayarak yumuşak ve parlak bir görüntüye sahip olmanıza yardımcı olur. Cildiniz için bu tarz önemli uygulamalara evde sağlık sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Evde Peeling Bakımı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Evde en kolay peeling nasıl yapılır?

Evde peeling yapımı için nem bakımından zengin bir ürün ile iri tanelere sahip olan bir materyali bir araya getirmeniz yeterlidir. En kolay örneği ise Hindistan cevizi yağı ve şekerin bir araya getirilerek kullanılmasıdır.

Keseden sonra peeling yapılır mı?

Keseden sonra hafif bir baskı uygulayarak peeling yapılabilir.

holistik beslenme
CategoriesGenel

Holistik (Bütünsel) Beslenme Nedir? Nasıl Uygulanır?

Holistik beslenme, kişinin beden, zihin ve ruh sağlığını bir bütün olarak gözeterek gereken sağlık seviyesine ulaşmasını hedefler. Holistik beslenme tarzı doğal, işlenmemiş ve yerel olarak yetiştirilen gıdaların tüketilmesini teşvik eder. Organik odaklanarak bedenin ihtiyaç duyduğu en yüksek besin değerlerini almasını sağlar. Holistik beslenme ile alınan gıdalar, zihinsel ve ruhsal dengeye de katkıda bulunur.

Holistik Beslenme Nedir?

Holistik beslenme, kişinin hem fiziksel hem de ruhsal dengesini korumak amacıyla doğal gıdaların bir araya getirilmesiyle oluşan beslenme şeklidir. Holistik beslenme, zihin, beden ve ruhu bir bütün olarak gören ve bu üç unsuru dengede tutmayı hedefleyen beslenme biçimidir, olarak da cevaplanabilir.

Bu beslenme tarzının en belirgin özelliği doğal ve katkısız ürünleri öne çıkarmasıdır. Böylelikle bütünsel beslenme aynı zamanda kişinin en yüksek besin değerlerini almasını hedefleyen ve gerektiğinde doğal takviyelerle zenginleştirilen bir beslenme şekli olacaktır.

Holistik Beslenmenin Faydaları Nelerdir?

Holistik beslenme eğitimi sayesinde kazanılan bilgi ve farkındalık, kişinin yaşamındaki olumlu değişikliklerin anahtarı haline gelir. Bu eğitim beden, zihin ve ruhun entegre bir şekilde ele alınmasını vurgulayarak genel sağlık ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler.

Ayrıca doğal ve işlenmemiş gıdalara olan ilgiyi teşvik ederek kimyasallardan arındırılmış bir diyetin benimsenmesini sağlar. Eğitim aynı zamanda kişilere sadece ne yemeleri gerektiğini değil, neden bu şekilde beslenmeleri gerektiğini de aktarır. Holistik beslenme, sadece fiziksel ihtiyaçlara değil, duygusal ihtiyaçlara da cevap veren bir beslenme biçimidir.

Holistik Beslenme Nasıl Uygulanır?

Holistik beslenme, bir diyet programı olmaktan öte, kişinin genel yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bir yaşam biçimidir.

Holistik beslenme şeklinin uygulanması şu şekildedir:

  • Bütünsel sağlık takibi: Holistik beslenme bedensel sağlığı temel alır. Rutin doktor kontrolleri ve bireysel ihtiyaçlara uygun takviyeler, bu yaklaşımın temel taşlarındandır.
  • Kişiye özel holistik beslenme listesi: Herkesin bedeni, duyguları ve alışkanlıkları farklıdır. Bu nedenle beslenme programı da kişiye özgü olmalıdır.
  • Doğru market alışverişi: Holistik beslenme, doğal ve işlenmemiş gıdaların tüketimini teşvik eder. Alışveriş esnasında doğal ve katkısız ürünleri tercih etmek beslenmenin önemli bir parçasıdır.
  • Sosyal beslenme planı: Yemek sadece mideyi değil ruhu da doyurmalıdır. Holistik beslenme, sosyal yemek planlamalarıyla kişilerin duygusal ihtiyaçlarına da cevap verir.

Holistik Beslenmede Ne Yenir?

Holistik beslenme listesi oluştururken dengeli ve doğal besin kaynaklarına odaklanmak gerekir. Proteini, yeşil yapraklı ve renkli sebzeler gibi bitkisel kaynaklardan sağlamak önemlidir. Enerji için gereken karbonhidratlar ise tam tahıllar ve baklagiller gibi doğal kaynaklardan alınır. Sağlıklı yağlar, ilk sıkma zeytinyağı ve çeşitli kuru yemişlerle vücuda dahil edilmelidir.

Ayrıca vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak için lif bakımından zengin olan sebze ve meyveler diyetin olmazsa olmazları arasındadır. Holistik beslenme, vücuda zararlı maddeleri minimumda tutarken, en doğal ve saf haliyle besinleri tüketmeyi teşvik eder. Holistik başta olmak üzere çeşitli beslenme tavsiyeleri için online beslenme danışmanlığı sayfamıza göz atabilirsiniz.

holistik beslenme nedir

Holistik Beslenmede Yasaklı Gıdalar Nelerdir?

Bütünsel beslenme yaklaşımı, vücudu temiz ve dengede tutmayı hedefler. Bu doğrultuda tuz kullanımı minimuma indirilmeli, sofra tuzlarını gereğinden fazla kullanılmamalıdır. Ayrıca işlenmiş gıdaların tüketimi sınırlanmalıdır. Rafine şeker ve yapay tatlandırıcılar, kısa vadeli tatminin ötesinde sağlığa zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu maddeler obezite başta olmak üzere birçok sağlık problemine yol açabilir. Buna ek olarak kalp rahatsızlıkları ve bazı kanser türlerine de zemin hazırlarlar. Bu nedenle bu ürünlerden uzak durmak ve onların yerine doğal şeker içeren meyve gibi sağlıklı alternatifleri tercih etmek, bütünsel beslenme prensipleri arasında yer alır.

Holistik Beslenme Listesi

Holistik beslenme, bütüncül bir yaklaşımı benimser ve doğal, işlenmemiş gıdalara odaklanır. Mevsimlik ürünlerin taze tüketimi bu yaklaşımın temel amaçları arasında yer alır.

Holistik beslenme listesi şu şekildedir:

  • Protein kaynakları: Holistik beslenme örnek menüde özellikle yeşil yapraklı sebzeler olmak üzere sebzelerden gelen doğal proteinlere ağırlık verilir.
  • Enerji kaynakları: Karbonhidrat ihtiyacı, tam tahıllar ve baklagillerden karşılanır.
  • Sağlıklı yağlar: Kullanılan yağlar doğal ve işlenmemiş olmalıdır. Sızma zeytinyağı, avokado yağı ve kuru yemişler, bu kategoride tercih edilen başlıca kaynaklardır.
  • Vitamin ve mineral deposu: Lif açısından zengin olan taze sebze ve meyveler, holistik beslenme örnek menüsünde vitamin ve mineral ihtiyacını karşılar.

Kimler Holistik Beslenebilir?

Holistik beslenme yaklaşımı, kişinin bütünsel sağlığını desteklemek amacıyla tasarlanmıştır. Ancak bazı sağlık sorunlarına sahip kişilerin bu beslenme tarzını uygulamaması önerilir. Diyabet tanısı almış olanlar, kalp sağlığıyla ilgili sorunlar yaşayanlar, aşırı kilolu ya da obezite sorunu olan kişiler için holistik beslenme ideal bir seçenek olabilir. Aynı şekilde eklem ağrılarına yol açan artrit ve gut rahatsızlığı olanlar da bu beslenme biçiminden fayda görebilir. Akciğer ve mide problemleri yaşayanlar ile kanser tedavisi gören hastalar da holistik beslenme ile sağlığını destekleyebilir.

Holistik Beslenme ile Kilo Verilir mi?

Holistik beslenme, kilo verme sürecini desteklemek için vücudun su ihtiyacını ön planda tutar. Vücudun hidrasyonunu sağlamak, metabolizma hızını artırarak kilo kaybına katkıda bulunur. Sağlık uzmanıları, optimal hidrasyon için günde en az 8 bardak su önerir. Ancak sadece su tüketimi değil, içilen sıvıların kalitesi de holistik beslenme anlayışında önem taşır. Karbonatlı veya yüksek kafeinli içeceklerin yerine, doğal tatlandırıcılarla zenginleştirilmiş bitkisel süt ürünleri tercih edilir. Badem sütü veya hindistancevizi sütü gibi alternatifler vücudu canlandırırken, taze sebze ve meyve suları da bağışıklık sistemini güçlendirir ve kilo verme sürecini hızlandırır. Farklı uygulamalar ve evde yapabileceğiniz çeşitli beslenme ritüelleri için evde sağlık sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Holistik Beslenme Hakkında Sık Sorulan Sorular

Holistik fayda ne demek?

Holistik fayda, kişinin fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal boyutlarına odaklanarak bütünsel bir iyilik hali elde etme anlamına gelir. Holistik fayda sadece belirli bir sorunun değil, yaşamın tüm yönlerinin dikkate alınmasıyla gerçekleşen kapsamlı bir iyileşmeyi ifade eder.

Holistik tabak nedir?

Holistik tabak, beslenmede bütünsel bir yaklaşımı temsil eden, kişinin tüm sağlık ihtiyaçlarını gözeterek oluşturulmuş dengeli bir besin kombinasyonudur.

evde sallanan süt dişi
CategoriesGenel

Evde Sallanan Süt Dişi Nasıl Çekilir?

Evde süt dişi çekimi çocukların gelişim döneminde rastlanan bir durumdur. Ön dişlerin düşmeye başlaması 7-8 yaşlarında başlar ve çocuğun biyolojik gelişime göre 12 yaşa kadar uzayabilir. Ağız içerisindeki bütün süt dişleri döküldükten sonra kalıcı dişler çıkmaya başlar. Çocukların ilerleyen yaşlarda sağlıklı bir çene yapısına sahip olmaları için sürecin ebeveynler tarafından takip edilmesi gerekir.

Çocuklarda Sallanan Diş Nasıl Çekilir?

Çocuklarda evde süt dişi çekimi yapılabilir ya da klinik uzman bir diş hekimin bu uygulamayı yapmasını tercih edebilirsiniz. Bazı durumlarda dişler başka bir harekete ihtiyaç duymadan düşebilir. Süt dişi sallanan bir çocuğunuz varsa ağız sağlığını takip etmeniz gerekir. Dişleri düzenli fırçalamaları konusunda destekleyici aktiviteler yapabilirsiniz. Ağzın hijyenik olması, dişlerin iltihap kapmasını önler ve diş etini korur. Kendinden düşmeyen dişler için doktor desteğine başvurulmalıdır.

Süt dişi çekimi eğer klinikte yapılıyorsa lokal anestezi işlemi uygulanır. Zorlu bir işlem olmamasından dolayı çocukların ağrı veya acı hissetmesi beklenmez. Çok sallanan bir diş söz konusuyla sprey ile uyuşturularak da çekim işlemi gerçekleştirilebilir. Bu işlemi evde uyguluyorsanız hijyen kurallarına uymalı ve dişi doğru biçimde çıkarmaya dikkat etmelisiniz.

Evde Diş Çekilirken Acımaması İçin Ne Yapılmalı?

Evde süt dişi çekimi yapılırken acımaması için birkaç duruma dikkat edebilirsiniz. Öncelikle çocuğunuza korkulacak bir şey olmadığı konusunda telkinde bulunmanızda fayda vardır. Bununla birlikte işlem öncesinde dişi fırçalamak ve tuzlu su ile ağzı çalkalamak da acıyı önleme konusunda yardımcı olacaktır.

Evde dişin kolayca çekilebilmesi için düşmeye meyilli olması ve sallanması gerekir. Henüz yeteri düzeyde sallanmayan dişleri çekmeye çalışmak acı hissetmeye neden olacaktır. Bunu yaşamamak için doğru zamanı beklemekte fayda vardır.

Diş çekimi sırasında herhangi bir ağrı ve zorluk yaşanırsa işleme son verilmelidir. Bu, dişin henüz çıkmaya hazır olmadığı anlamına gelebilir. Ağrı hissediliyorsa çocuk diş hekimine başvurularak klinik ortamda ağrısız bir şekilde çekilebilir.

Evde Diş Çekildikten Sonra Ne Yapmalı?

Evde süt dişi çekimi işlemini başarı bir şekilde tamamladıysanız dikkat etmeniz gereken birden fazla nokta vardır. Bunlar, çocuğunuzun ağrı hissetmemesi ve diş etinin enfeksiyon kapmaması için önemlidir.

Diş çekimi sonrasında aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz;

  • Kanama için steril pamuk kullanın.
  • Ağzı tuzlu su ile çalkalayın.
  • Yanak bölgesine buz uygulaması yapın.
  • 12 saat katı besin tüketmeyin.
  • Ağrı geçmezse doktora başvurun.

Diş çekilikten sonra bunlara dikkat ederek ağrıları önleyebilirsiniz. Gerektiğinde diş hekimine başvurarak öneri alabilirsiniz.

Sallanan Süt Dişi Çekilmezse Ne Olur?

Sallanan süt dişi çoğu zaman bir müdahale olmadan kendiliğinden düşer. Sallandığı süre boyunca rahatsızlık verdiği için çekilmesi önerilir. Ayrıca diş yuvasında kaldığı sürece enfeksiyon riski de artar. Diş kendiliğinden düşmediğinde çekilmesi gerekir.

Çekilmeyen süt dişler, çocuklar için riskli bir akut enfeksiyon riski oluşturur. Diş kökünde meydana gelen enfeksiyon zamanla yayılacaktır. Bunun sonucunda çevredeki dişlerin zarar görmesine neden olur. Ayrıca diş etinde ağrı, şişme ve hassasiyet oluşabilir. Bundan kaynaklı olarak süt dişlerin zamanında çekilmesi önemsenmelidir.

Süt dişi çekimi sürecinin yanı sıra, çocukların diş gelişimi sürecinde düzenli olarak diş hekimine gitmeleri de önemlidir. Diş hekimleri çocuğunuzun diş sağlığı alışkanlıklarını geliştirmek için gerekli bilgilendirmeleri yapar. Özellikle süt dişlerinin takip edilmesi, çocuğunuzun ilerleyen yaşantısında daha sağlıklı dişlere sahip olmasında etkilidir.

evde sallanan süt dişi nasıl çekilir

Sallanan Süt Dişini Çekerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Sallanan süt dişi konusunda nelere dikkat edilmesi gerektiği çok önemlidir. Ebeveynler bu konuda sorumluluk hissederler ve herhangi bir yöntem uygulamak konusunda çekingen olabilirler.

Süt dişin çekilmesi sırasında aşağıdakilere dikkat etmek önemli olabilir;

  • İşlem öncesinde ağız hijyeni sağlanmalıdır.
  • Evde yapılan işlemler steril olmalıdır.
  • Sallanmayan dişlere müdahale edilmelidir.
  • Diş hafif baskı ile düşmelidir.
  • Dişi çekmek için zorlanmamalıdır.
  • Kanama durumunda hekime başvurulmalıdır.

Diş çekim sonrasında meydana gelen semptomlar için doktor desteğine başvurulması önemlidir.

Evde Süt Dişi Çekimi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Ebeveynler, evde süt dişi çekimi ile alakalı endişe duyabilirler. Merak ettikleri sorulara yanıt bulduklarında diş gelişimi hakkında daha bilinçli olmaları beklenir.

Çocuklarda diş gelişimiyle alakalı pek çok soruya evde sağlık sayfamız aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Sallanan diş ne kadar sürede düşer?

Evde süt dişi çekimi yapmadan önce dişin değişimini izlemek gerekir. Sallanmaya başladığını fark ettiğinizde çekmeye çalışmamalısınız. İlk olarak 1 hafta geçmesini beklemek doğru bir hareket olacaktır. Çünkü süt dişler sallanmaya başladıktan sonra 1 hafta veya 10 gün içerisinde düşer. Dişin düşmediği durumlarda ise evde veya klinikte çekim yapılabilir.

Hafif sallanan süt diş çekilir mi?

Evde süt dişi çekimi yapılması için dişin epeyce sallanması gerekir. Hafif sallanan bir diş, henüz güçlü bağ dokularıyla tutunduğu için çekilemez. İşlem sırasında ağrı hissedilir ve kanama meydana gelir. Bunun önüne geçmek için dişin değişimini takip edebilir ve düşmediği takdirde hafif baskı uygulayarak çekebilirsiniz.

Diş çekiminde kanın durması için ne yapılır?

Evde süt dişi çekimi sırasında sıkça yaşanan bir durum ise kanamadır. Olağan bir durumdur ve kanamalar genellikle dakikalar içerisinde geçmektedir. Kanı durdurmak için pamukla tampon yapılabilir. Ayrıca buz kompresi yapmak da işe yarayan bir yöntemdir.

İltihaplı diş evde çekilir mi?

İltihaplı bir diş için evde süt dişi çekimi işlemi uygulanamaz. Bu durum, dişe zarar verebilir. Özellikle hijyen eksikliği durumunda yoğun ağrı ve akut enfeksiyon riski oluşacaktır. İltihaplı dil fark edildiğinde diş hekimine desteğiyle çekim yapılmalıdır.

Süt dişin kökü kalırsa ne olur?

Evde süt dişi çekimi yaparken kökünün kaldığını fark ettiyseniz enfeksiyon riskini göz önünde bulundurmalısınız. Bu, yanlış çekim sonucunda sıkça rastlanan bir durumdur ve diş kökünün çürüyerek iltihaplanmasına yol açar. Diş hekimi tarafından küçük bir operasyonla kökün alınması gerekir.

bebeklerde ek gıda
CategoriesGenel

Bebeklerde Ek Gıdaya Geçiş Nasıl Olmalı?

Bebeklerde ek gıda anne sütü ya da mamadan sonra bebekler altı aylık olduklarında başlanan döneme denir. Bu dönem bebeklerin ihtiyaç duydukları besinleri almaları için önemli bir dönemdir. Ek gıda, bebeklere süt dışında farklı besinleri tanıtmak ve alıştırmak amacıyla verilen ek besinleri ifade eder. İlk altı ay boyunca bebekler genellikle anne sütü veya formül mamayla beslenirken, altıncı aydan itibaren ek gıdalara geçiş yapmak, bebeklerin enerji, vitamin ve mineral ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur.

Bebeklerde Ek Gıdaya Geçişte 3 Gün Kuralı

Bebeklerde ek gıdaya geçişte yaygın olarak uygulanan “3 Gün Kuralı,” yeni besinlere geçişin kontrollü ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesini amaçlar. Bu kurala göre, bebeklere ilk defa verilen bir yeni besinin üç gün boyunca belirli aralıklarla verilerek bebeğin tepkilerinin izlenmesi önerilir. Bu süre zarfında bebekte herhangi bir alerjik reaksiyon veya sindirim problemleri ortaya çıkarsa, hangi besinin buna sebep olduğu daha kolay tespit edilir.

Bebeklerde Ek Gıdaya Nasıl Başlanır?

Bebeklerde ek gıda süreci genellikle altıncı ayda başlar. Başlangıçta, bebeklere tek bir besin öğesiyle, genellikle püre haline getirilmiş sebzeler veya meyvelerle başlamak önerilir. Daha sonra, yavaşça farklı besinleri menüye ekleyerek çeşitlilik sağlanmalıdır.

Ek Gıda Olarak İlk Ne Verilmeli?

Mevsime göre sebze ve meyvelerin püre hali ilk verilecek besinler arasındadır. İlk tercih genellikle sebze püreleri, özellikle havuç, kabak veya patates gibi vitamin açısından zengin sebzeler olabilir. Aynı şekilde, elma veya armut gibi yumuşak meyveler de iyi bir başlangıç sayılabilir.

bebeklerde ek gıdaya geçiş nasıl olmalı

Bebeklere Neden İlk 6 Ay Ek Gıda Verilmez?

Bebeklere ilk altı ay boyunca sadece anne sütü veya mamalarla beslenmeleri önerilir, çünkü bu dönemde bebeklerin ihtiyaç duyduğu temel besin öğeleri bu süt kaynaklarıyla sağlanabilir. Anne sütü, bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendiren, sindirimi kolaylaştıran ve doğru oranda besin içeren önemli bir kaynaktır.

Bebeklerde Ek Gıdaya Ne Zaman Başlanır?

Bebeklere ek gıdaya ne zaman başlanacağı genellikle bebeklerin altıncı ayına gelmeleriyle önerilir. Bu dönem, bebeklerin gelişen sindirim sistemleriyle farklı besinlere adaptasyon sağlamaya hazır oldukları bir zamanı temsil eder. Ancak, her bebek farklıdır ve bazı bebekler altıncı aydan önce veya sonra ek gıdalara geçişe hazır olabilir. Bu nedenle, bebeklere ek gıdaya başlamadan önce bir pediatri uzmanına danışmak ve bebeğin bireysel ihtiyaçlarına göre bir plan oluşturmak önemlidir. Evde sağlık sayfamızı ziyaret ederek uzman personel ile iletişime geçebilirsiniz.

6-8 Aylık Dönemi

Bebeklerin beslenme sürecinde önemli bir aşama olan 6-8 aylık dönem, ek gıdalara geçişin ve yeni gıdalarla tanışmanın başladığı dönemdir. Bu dönemde, bebeklere meyve ve sebzelerin yanı sıra demir içeren tahıllar, yoğurt ve yumurta gibi besinler de eklenmeye başlanabilir. Parçacıklar halinde veya çatalla ezilmiş kıvamda sunulan besinler, bebeğin çiğneme ve yutma becerisini destekler.

9-12 Aylık Dönemi

9-12 aylık dönemde, anne sütü ve ek gıda eşit oranda verilir. Bu şekilde, bebekler sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmelerine destek olacak bir besin çeşitliliği ile tanışabilirler.

Prematüre Bebeklere Ne Zaman Ek Gıda Verilir?

Prematüre bebeklerde ek gıda verme zamanlaması genellikle bebeklerin bireysel gelişimi üzerine odaklanır. Çoğu zaman, prematüre bebeklere ek gıdalara başlama süreci, vücut ağırlıklarının normalleştiği bir noktada başlar. Ancak, bu konuda kesin bir kural olmamakla birlikte, genellikle prematüre bebeklere, doktor gözetiminde ve beslenme uzmanının önerileri doğrultusunda ek gıda verilir.

Bebeklerde Ek Gıdaya Geçiş Tablosu

Bebeklerde ek gıdaya geçiş tablosu, anne-babaların bebeklerine yeni besinleri hangi dönem aralığında ve hangi sırayla verebilecekleri konusunda rehberlik sağlayan bir kaynaktır. Bu tablo bebeklerin aylarına göre yiyebilecekleri uygun besinleri ve hangi aylarda hangi besin gruplarına geçiş yapılması gerektiğini gösterir.

Ek Gıdaya Geçiş Sonrası Alerji Belirtileri

Ek gıdaya geçiş sonrası bebeklerde alerji belirtileri gözlemlenebilir. Bu belirtiler arasında;

  • Kaşıntı ve kızarıklık: Bebeğin cildinde kaşıntı, kızarıklık veya döküntü gibi hafif belirtiler görülebilir.
  • Burun Akıntısı: Alerjiye bağlı olarak burun akıntısı, hapşırma ya da burun tıkanıklığı görülebilir.
  • Mide Rahatsızlıkları: Yemek sonrası hafif mide rahatsızlıkları, gaz veya hafif ishal görülebilir.
  • Huzursuzluk: Bebek huzursuz hissedebilir ve genel bir rahatsızlık hissi yaşayabilir.
  • Gözlerde Sulanma ve Kızarıklık: Alerjiye bağlı olarak gözlerde sulanma, kızarıklık veya kaşıntı gözlenebilir.
  • Nefes Darlığı: Bebek nefes almada zorlanabilir veya hırıltılı solunum gözlemlenebilir.
  • Yüzde Şişme: Özellikle yüz, dudak veya dilde şişme ortaya çıkabilir.
  • Dudak ve Dilde Karıncalanma: Dudak veya dilde karıncalanma hissi olabilir.
  • Deride Değişiklikler: Deride aniden meydana gelen ciddi reaksiyonlar, kuruma, soyulma veya kabarma gibi.
  • Bilinç Kaybı: Ciddi alerjik reaksiyonlarda bebek bilinç kaybı yaşayabilir.

Ek Gıda Kaç Saatte Bir Verilmeli?

İlk başlarda, bebeklere ek gıdalar genellikle gün içinde bir veya iki defa verilir. Bebek altı aylıkken başlanan ek gıdalara geçiş sürecinde, ilk birkaç hafta boyunca sebze veya meyve püreleri gibi tek bir besinle başlanması önerilir. Daha sonra, zamanla çeşitli besinler eklenerek menü çeşitlendirilir. Bebeklerin ihtiyaçlarına ve tepkilerine göre, ek gıdalar öğünler arasında veya ana öğünlerle birlikte verilebilir.

Bebeklere Hangi Gıdalar Verilmez?

Bebeklere verilmemesi gereken bazı gıdalar bulunmaktadır. Bu gıdalar arasında bal, tuz veya şeker bulunur. Üzüm kuruyemiş gibi boğulma tehlikesi yaratan besinlerden kaçınılmalıdır. Şarküteri ürünleri, işlenmiş gıda, kafein ya da patlıcan gibi nikotin içeren besinler de önerilmez. Alerji riski yüksek kiraz kivi ahududu gibi meyvelerin de ilk tanışma döneminde verilmemesi potansiyel risklerden kaçınmak için önemlidir.

Ek Gıdaya Geçiş Hakkında Sık Sorulan Sorular

Bebekler ne zaman tuzlu yemeye başlar?

Bebeklere tuz eklenmiş gıdalar vermek genellikle bir yaşına kadar önerilmez. Bebeklerin böbrekleri henüz tuzla başa çıkacak kadar gelişmemiş olduğundan, tuzlu gıdaların tüketimi sınırlanmalıdır.

Ek gıdaya başlayan bebek neden kabız olur?

Ek gıdaya başlayan bebekler, yeni besinlere uyum sağlamaya çalıştıkları için sindirim sistemleri hassas olabilir. Bu süreçte, lif içeriği yeterli olmayan ve aşırı miktarda pirinç, muz gibi kabızlık yapıcı gıdaların verilmesi, bebeklerde kabızlığa neden olabilir. Bu nedenle, ek gıda menüsünde lifli gıdaların ve suyun artırılması önerilir.

Bebekler ne zaman yoğurt yiyebilir?

Bebeklere yoğurt genellikle altıncı aydan itibaren küçük miktarlarda verilebilir. Altıncı aydan önce bebeklere yoğurt verilmesi çok önerilmez. Altıncı aydan sonra da yine her zaman olduğu gibi doktor kontrolünde verilmelidir.

saç mantarı
CategoriesGenel

Saç Mantarı Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?

Saç mantarı, saç derisinde ortaya çıkan ve deri problemleri arasında yer alan bulaşıcı bir hastalıktır. Saç derisini tahribata uğratmasının yanında fiziksel görünüm olarak beyazlık oluşturması estetik kaygıları da gündeme getirir. Çoğu kişide kaşıntı şikayeti ile başlayan hastalık tedavi edilmezse geniş bir alanda yayılım gösterebilir. Bu nedenle, saç mantarı belirtisi gözlemlendiğinde dermatoloji alanında uzman bir doktora başvurulması tavsiye edilir.

Saç Mantarı Nedir?

Saç mantarı, saçta meydana gelen enfeksiyon kaynaklı bir rahatsızlıktır. Doğada dermatofit cinsi mantardan bulaşan hastalık şiddetli belirtilerle kişide ortaya çıkabilir. Latince ismi Tinea capitis olan mantar sıklıkla bu problemin nedenidir. Ayrıca, saç mantarı pratikte bağışıklık sistemi iyi çalışmayan kişilerin mücadele ettiği bir hastalıktır ve bununla birlikte ortak eşya kullanımı sonucu başka bir kişiye bulaşabilir.

Saç Mantarı Neden Olur?

Saç mantarı kişinin savunma sistemi ve mikroplarla kontamine olmasıyla ilgilidir. Gerçek anlamda saç mantarı mantar mikrobuyla doğrudan ya da dolaylı bulaşma ile gerçekleşir.

Genel olarak saç mantarına neden olan durumlar aşağıdaki gibi listelenebilir:

  • Hijyen azlığı: Uzmanlar haftada en az iki kere duş alınmasını tavsiye ederken saçın çok yıkanması sonucu derinin enfeksiyona açık hale de gelebilir.
  • Kedi-köpek gibi evcil hayvanlarla ya da kümes hayvanlarıyla temas edilmesi
  • Ayak ve kasık bölgesinde bulunan mantarların kafa derisine bulaşması
  • Mikrobu taşıyıcı olarak bulunduran aile fertlerinin kullandığı eşyalarla (havlu, tarak, paspas vb.) temas edilmesi
  • Nemli ortamların mikropla kontamine olması ve bu bölgelerle baş bölgesinin temas edilmesi
  • Zayıflayan bağışıklık sistemi, dengesiz beslenme, vitamin ve minarel eksikliği, bağışıklık sisteminin baskılandığı hastalıklar

Saç Mantarı Tipleri Nedir?

Saç mantarının klinik çeşitleri, hastalığın ilerleyişi, görünümü ve şiddetine göre kendi içinde ayrılır.

Saç mantarının çeşitleri şu şekildedir:

Tinea Kapitis Süperfisyalis (Kuru Kel)

Çoğunlukla, çocuklarda ve ergenlerde gözlemlenir. Bunun nedeni ise kalabalık ailelerde ekonomik durumların yeterli olmamasından dolayı hijyen eksikliğindendir. Ayrıca, ergenlikte yağ dengesinin değişmesi bu süreci tetikler. Ciddi rahatsızlık vermeyen tipi, erkeklerde daha fazla görülürken ergenlikten sonra görülmez. Bölgesel dökülme, kırık saçlar ve deride kepeklenme en çok görülen semptomlar arasındadır.

Tinea Kapitis Profundus (Kerion Celsi)

İltihabik tepkinin arttığı rahatsızlıkta tümör görünümünün oluşması kerion ismini almasına neden olur. Deride plak oluşturan rahatsızlık ağrılı, akıntılı ve kötü kokulu belirti verir. Plakların üzerinde foliküller hızlıca dökülür ve kalıcı saç dökülmesi ile kellik problemi oluşturabilir.

Tinea Kapitis Favoza (Favus, Kel)

Çocuklukta başlayabilen tipi tedavi edilmezse her yaşta nüksedebilir. Kötü yaşam koşullarından dolayı insandan insana da geçebilir. Nedbe dokusu olarak bilinen yara izleri kafa derisinde oluşur ve kalıcı dökülmelere neden olabilir.

Saç Mantarı Belirtileri Nelerdir?

Saç mantarının yaygın belirtileri arasında kafa derisinde kepek, kuruluk, saçların kırılarak dökülmesi, kelleşme ve kızarmayla birlikte iltihaplı apse gösterilir.

Bu bağlamda, saç mantarı belirtileri genel olarak şunları içerir:

  • Kafa derisinde pullanma nedeniyle kepeklenme ve kuruluk
  • Saçlar kırılarak dökülmesinin yanında bölgesel folikül dökülme
  • Folikül dökülmesinin olduğu alanlarda kelleşme ve kızarık bölgeler.
  • Lenf bezlerinin aşırı aktif olması şişkinlik ve ağrı
  • Kafa derisine müdahale edilmezse iltihap oranı artarak apseli yapılar oluşabilir, saç kökleri kalıcı hasar alabilir.

Saç Mantarı Kaşıntı Yapar mı?

Saç mantarı, kafa derisinin zarar görmesi ile ilişkilili olarak kaşıntı meydana getirebilir. Deri tabakasının kurumasıyla beraber pul pul dökülmeleri yüzeysel aşınma meydana getirir. Bu durum da kaşıntı semptomunun ağırlıkla görülmesine neden olur.

Saç Mantarı Kimlerde Görülür?

Tinea Kapitis Süperfisyalis ve Tinea Kapitis Profundus tipi mantar türleri çocukluk ve ergenlik döneminde oluşur. Ancak, Tinea Kapitis Profundus tipi mikrobiyal bulaşı tedavi edilmezse erişkin dönemde de devam edebilir. Tinea Kapitis Favoza tipi ise yetersiz ekonomik şartlar ve hijyene dikkat edilmemesi sebebiyle yer yaşta gözlemlenebilir.

Saç Mantarı Nasıl Tedavi Edilir?

Saç mantarı tedavisinde öncelikle bir dermatoloji uzmanına başvurmak önemlidir. Uygun ilaç tedavisini destekleyici kişisel bakım ürünleri önerilebilir. Antifungal ilaçlar oral ya da lokal olarak kullanımı belirli bir süre devam edebilir. Saç mantarı kendiliğinden geçer mi sorusu tedavi olmadan mümkün değildir cevabı ile desteklenir.

Bu açıdan, yapılacak tedavilerde kafa derisinde mantar kültürünün tipi, bölgesi, iltihaplanma miktarı ve yoğunluğu kritiktir. Uzman tarafından yapılan analizle aşırı yağlanma ve kepeklenme için öncelikle şampuan verilebilir. Saç mantarında pratikte evde ortak kullanımı olan eşyalar, tekstil ürünleri ve kişisel ürünler bireysel olmalıdır.

Saç Mantarı Kaç Günde Geçer?

Kişinin vücut bağışıklık cevabına ve hastalığın şiddetine göre tedavi süresi değişebilir. Bu nedenle, hastalığın tamamen geçme süresi kişiden kişiye değişebilir.

Evde Saç Mantarı Tedavisi Nasıl Olur?

Saç mantarı bitkisel tedavisi tıbbi tedavilere yardımcı olarak uygulanabilir. Ayrıca, saç mantarı tedavisi beslenme ve lokal uygulamalarla desteklenebilir. Eğer, saç mantarı evde tedavi ile desteklenirse kafa derisi sağlığının korunması da sağlanabilir. Bu sayede, saç mantarı nedeniyle dökülen saçların yeniden çıkması olasıdır. Bu doğrultuda saç mantarının tedavisi için evde sağlık uygulamalarından faydalanabilirsiniz.

Saç Mantarına İyi Gelen Bitkisel Ürünler

Kür olarak lokal kafa derisine bazı bitkisel ürünler sürülerek uygulanabilir. Bununla birlikte, savunma sistemi desteklenmesi adına ağız yoluyla bazı gıdalar tüketilebilir. Lokal olarak uygulanan bazı bitki ve ürünler aşağıdaki gibi listelenebilir:

  • Elma sirkesi ya da beyaz sirke: Maske olarak kafa derisini sürülüp bekletilir, sonra durulanır.
  • Aloe Vera jeli: Şampuan, maske ya da tonik şeklinde kullanılabilir.
  • Söğüt yaprağı: Karışım su kafa derisine masaj yapılarak uygulanabilir.

Bunlarla birlikte; limonlu su, hindistan cevizi yağı ve sarımsak kürleri hazırlanabilir.

saç mantarı nedir

Saç Mantarı Bulaşıcı mıdır?

Saç mantarı bulaşıcı olduğu için çevrenizde bu rahatsızlığı olanlara karşı dikkatli olmanızda fayda bulunur. Özellikle eşyaların ortak kullanılması, saç mantarının bulaşmasına neden olan en önemli faktörlerdendir. Eşyaların ortak kullanılmasının yanı sıra kişinin bağışıklık sistemi de önemli bir etkendir. Bağışıklığı güçlü olan kişiler, saç mantarının bulaşma riskine karşı daha güçlü bir tepki verirler.

Saç Mantarı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Saç mantarı ile egzama arasındaki fark nedir?

Saç mantarı ve egzama arasındaki fark temel olarak mikrobiyal buluşmadır. Saç mantarı, mikrobiyal olarak enfekte olarak cilt tabakasını hasara uğratır. Egzama ise psikolojik ya da alerjik nedenlerle nüksedebilir, tedavi şekilleri değişir.

Saç mantarı kendiliğinden geçer mi?

Saç mantarı kendiliğinden geçen bir hastalık değildir, Saç mantarında uzun süreli tedavi ve hijyen kurallarına dikkat ederek tamamen iyileşme gözlemlenebilir.

yüzmenin faydaları
CategoriesGenel

Yüzmenin Faydaları Nelerdir?

Yüzmenin faydaları, başta fiziksel olmak üzere kişinin üzerinde psikolojik olarak da değerlendirlir. Kalp sağlığına iyi gelmesi, oksijen seviyesini artırması, kasları çalıştırması, uykusuzluğa iyi gelmesi gibi fiziksel etkilerinin yanı sıra stres seviyesini düşürmesiyle bilinen yüzme sporu, bireylerin düzenli olarak yapmaları gereken aktivitelerden biridir.

Yüzmenin İnsan Sağlığına Faydaları Nelerdir?

Yüzmenin faydalarının insan sağlığı açısından önemi büyüktür. Özellikle kardiyovasküler sistemi yani dolaşım sistemini çalıştırmanın en güzel yollarından biri, düzenli yapılan yüzme aktivitesidir. Ayrıca yüzme; kolları, bacakları, gövdeyi kullanmayı gerektiren bir spor olduğu için, kaslarınızın gücünü artırması, yüzmenin insan sağlığına faydaları nelerdir sorusuna en temel cevaplardan biridir. Sadece fiziksel değil yüzmenin psikolojik olarak fayda sağladığı da bir gerçektir. Yoğun stres ve koşuşturma içinde geçen bir hayattan kısa süreliğine de olsa uzaklaşmak için yüzme en faydalı aktivitelerden biridir.

Yüzmenin Psikolojik Faydaları

Yüzmenin faydalarından biri de insan hayatındaki psikolojik etkileridir. Özellikle havuzda yüzmenin faydalarından biri de bu sporunun gruplar halinde yapılmasıdır. Bu da yaşamınızdaki sosyal arkadaşlıkların önünü açar. Bunun dışında, fiziksel fayda gördükçe, özgüven ve öz saygı değerlerinizde artış gözlenir. Ayrıca yüzmenin psikolojik faydalarından bir diğeri de kendinizi mutlu hissedip, stres duygunuzun azalmasıdır. Bu yüzden sadece fiziksel etkileri değil psikolojik olarak da kendinize yatırım yapmak istiyorsanız yüzme sporunu deneyebilirsiniz.

Denizde Yüzmenin Faydaları Nelerdir?

Yüzmenin faydaları arasında deniz, önemli bir role sahiptir. Deniz suyundaki magnezyum, vücuttaki kortizol seviyesini düşürür, bu da sinir sisteminizi sakinleştirerek, stres kaynaklı sağlık risklerinden korunmanızı sağlar. Yüzmenin insan için faydaları aslında, en çok denizde etkisini gösterir. Elbette her gün yüzmenin faydaları, ara ara yüzmenin faydalarından çok daha büyüktür. Yüzme bütün kasları aynı anda çalıştırsa da farklı stiller, bazı kas gruplarına daha fazla çalıştırır. Örneğin, sırtüstü ya da serbest stil, yüzmenin bele faydalarını aktive ederken, yine aynı stil yüzmenin bel fıtığına faydalarını artırmaktadır. Aynı zamanda bu yüzme stili, sırtın üst kısımlarını güçlendirdiği için, omuzlarınızın geriye doğru çekilmesini sağlamakta ve duruş bozukluklarının giderilmesine de katkı sağlamaktadır.

Ters yüzmenin faydaları aynı zamanda kol kaslarının da güçlenmesine etki etmektedir. Düzenli yüzmenin faydaları bunlarla da bitmiyor. Özellikle, soğuk suda yüzmenin faydaları, yadsınamayacak kadar çoktur. Bunlar:

  • Kalp, damar ve akciğerlerinizin daha etkin kullanımını sağlar.
  • Düzensiz kalp atışlarını düzenlemenize yardımcı olur.
  • Deniz suyu, antiseptip ve antienflamatuar özelliklere sahip olduğu için, mantar, enfeksiyon ve bakterilerin vücudunuzda açacağı sağlık risklerini azaltır, olanların ise gider.
  • Soğuk algınlığı ve alerjik etkileri de azaltır.

yüzmenin faydaları

Denizde Yüzmenin Cilde Faydaları

Yüzmenin faydaları arasında özellikle tuzlu suda yüzmenin faydaları olarak da bakılabilir. Deniz suyunda bulunan magnezyum ve hidrat cildinizin genç kalmasını ve dinç görünmesini sağlar. Bunun dışında, vücuttaki iltihap ve sivilce gibi risklere karşı da sizi korur.

Deniz suyunun mikropları öldürmesi ve cilt iltihabı, akne ve sivilce bir cilt sorunlarının önüne geçmesinin yanı sıra psikolojik olarak etkileri de söz konusudur. Denizin verdiği huzur etkisi kişinin stres seviyesini düşürücü etki yapar.

Hamilelikte Yüzmenin Faydaları

Yüzmenin faydalarından bir diğeri de akciğerinizin kapasitesini artırmasıdır. Böylece kalbinizin güçlenmesini, kalp sağlığınızın korunması sağlanır. Bu özellikle hamileler için önemlidir. Ayrıca yüzme ile birlikte beyne giden kan akışı hızlanacağı için, vücudunuzdaki oksijen miktarı da artmaktadır. Dolayısıyla bebeğinizin anne karnındaki gelişim süreci daha sağlıklı işleyecektir. Ayrıca hamilelikte yüzmenin bir diğer faydası da rahimde büyüyen bebeğin vücuda uyguladığı baskının yüzmeyle birlikte azalmasıdır.

Bazı kişilerde hipertansiyonun günlük yarattığı etkileri de azalttığı görülen yüzme, kimi anne adaylarında sabah bulantılarını da hafifletebilir.

Hamilelik Döneminde Yüzerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Yüzmenin faydaları kadar, özellikle hamileler için bazen zararları da söz konusu olabilir, Örneğin sıcak su, düşük riskini artırabileceği için bu yüzden su sıcaklığı 37°C’yi geçmemelidir.

Hamilelik sırasında yüzerken sırt üstü ya da yan yüzme gibi pozisyonlar tercih edilmelidir. Bu pozisyonlar rahat nefes almanızı sağlarken, karın bölgesine baskıyı da azaltır.

Yüzmenin Faydaları Hakkında Sık Sorulan Sorular

Denize girmek tiroide iyi gelir mi?

Denize girmek ve özellikle tuzlu suda yüzmek vücudun iyot eksikliğini karşılamakla birlikte buna bağlı olarak tiroid hormonlarını harekete geçirebilir.

Denize girmek hangi hastalıklara iyi gelir?

Denize girmek temelde kişinin oksijen seviyesini artırır, kalp sağlığına iyi gelir, kilo kontrolü sağlar, kasları çalıştırır, sağlıklı bir uykuya yardım eder ve stress seviyesini düşürür.

Yüzme ile vücut sıkılaşır mı?

Yüzmenin en büyük faydalarından biri de kasları çalıştırmasıdır. Düzenli yüzme yapan kişilerin kasları sık çalıştığı için vücutta sıkılaşma meydana gelir.

1 saat yüzmek kaç kalori yaktırır?

1 saat yüzmenin yaktığı kalori miktarı, yüzme stiline bağlı olarak değişkenlik gösterir. Ancak 1 saat yüzmenin ortalama 500 kalori yakabildiği düşünülür.

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?