ödem söktürücü
CategoriesGenel

Etkili Ödem Atma Yöntemleri Nelerdir?

Ödem söktürücü besin ve uygulamalar ile vücut dokularında biriken sıvıyı atabilirsiniz. Ödem birçok sebepten dolayı olabilir. Hamilelik döneminde, regl döneminde, ameliyat sonrası gibi sebeplerden dolayı ödem olabilir. Su veya alkali su ameliyat sonrası ödem söktürücülerden biridir. Özellikle ayaklar, ayak bilekleri ve bacak bölgesinde sıklıkla görülür. Fakat yüz, eller ve karın bölgesinde de görülebilir. Ödem her insanı etkileyebilir ancak özellikle de hamilelerin ve 65 yaşının üzerindeki insanları etkileyebilir. Ödemi atabilmek için diyet ve egzersizler yapmak gerekebilir. Birçok ödem söktürücü besin bulunur. Bunları tüketerek ödemi vücuttan atmak mümkündür.

Etkili Ödem Atma Yöntemleri

Ödem söktürücü farklı farklı birçok yöntem vardır. Ödem hareketsizlikten dolayı da meydana gelebilir. Özellikle beslenme şekli ödemin en büyük sebeplerinden biridir. Örneğin ıhlamur kantaron otu, rezene, biberiye bitkisel ödem attırıcılardandır. Anında ödem söktürücü olarak detoks çayları önerilir. Etkili ödem atma yöntemlerinden bazıları şunlardır:

  • Tuz miktarını azaltmak
  • Düzenli spor/egzersiz yapmak
  • Bol bol su içmek
  • Kompresyon çoraplarını kullanmak
  • Ayakları yüksek bir yerde tutmak
  • Magnezyum ve potasyum açısından zengin besinler tüketmek
  • Sağlıklı beslenmek
  • Yoğurt ve kefir vücuttaki ödemi azaltmada etkilidir.
  • Ödem olan bölgeye acıtmayacak şekilde masaj yapmak
  • Dengeli uyku düzeni oluşturmak

Ödem Söktürücü Besinler Nelerdir?

Tükettiğimiz bazı besinler ödem sökmede vücudumuza iyi gelir. Dengeli ve sağlıklı bir şekilde beslenmek ödemden kurtulmak için yardımcı olur. Vücuttan ödemi atmak için tuz miktarının azaltılması gerekir. Online beslenme danışmanlığı alarak bunu kolayca yapabilirsiniz. En hızlı ödem söktürücü besinler şunlardır:

  • Ananas: Ananas, içinde bulunduğu bromelain sayesinde vücuttaki suyu atar. Ananas potasyum ve lif açısından da zengin bir meyvedir. Doğal ödem söktürücü için tencereye ananas, elma, 2 tane çubuk tarçın ve yarım limon koyarak 1 litre su koyarak 10 dakika kaynatılır. Sonrasında süzerek içmeye hazır hale getirilir.
  • Maydanoz: Maydanoz C vitamini, A vitamini açısından zengindir. Aynı zamanda bitkisel lif içerir. Doğal ödem atıcı olarak salatanıza 1 demet çiğ şekilde tüketebilirsiniz. Ya da maydanozu haşlayarak suyunu içebilirsiniz.
  • Limonlu su: Limonlu su da en hızlı ödem attırıcılardan biridir. Limonlu su C vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendirerek sindirimi kolaylaştırır. Limonu yıkayıp dilimledikten sonra yarısının suyunu sıkınız. Sonra ılık bir şişe suya 1 ya da 2 limon dilimi kesip hepsini içine döküp içebilirsiniz.
  • Yulaf: Yulaf içerisinde bol miktarda lif bulundurur. Ödem söktürücü konusunda oldukça etkilidir. Tencereye yulafı, 1 çay bardağı sütü, 1 su bardağı suyu ekleyerek kısık ateşte pişiriniz. Sonrasında hafif sulu bir şekilde iken kaseye alarak içine bazı meyvelerde ekleyerek tüketebilirsiniz.
  • Turp: En hızlı ödem attıran bitkiler arasında turp da yer alır. Turp, diüretik (idrar sökücü) besinlerden biridir. Ödem sıkıntısı yaşayan kişiler haftada 1-2 kez tüketmesi vücuttaki suyu atmak faydalıdır.
  • Kayısı- Kavun: Kayısı ve kavun potasyum açısından zengin olduğu için ödem söktürücü etkisi vardır. Her gün 2 porsiyon yemek vücuttaki ödemi atmaya yarar.
  • Salatalık: Ödem söktürücü diğer bir besin ise salatalıktır. Salatalığı suya doğrayarak bekletilmesi daha etkili olabilir.
  • Yoğurt: Yoğurt kürü bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlar. Yoğurt kürü ödem söktürücü bir etkisi olduğu gibi yağ yakmaya da yardımcı olur. Kaseye 3 yemek kaşığı yoğurdu koyunuz. Yarım limon suyu ekleyerek 1 çay kaşığı zerdeçal ya da pul biber ekleyerek tüketilirse ödem sökmede faydalı olur.
  • Nar suyu: Taze nar suyu ödem söktürücü etkisi bulunur. Narın içerisinde bulunan enzimler sayesinde vücuttaki ödemi azaltır. Narların sularını çıkararak bir sürahiye dökünüz. Sonrasında üzerine birkaç limon ekleyerek tüketebilirsiniz.

ödem söktürücü besinler

Hamilelikte Kullanılabilen Ödem Söktürücüler Nelerdir?

Hamilelik döneminde özellikle ellerde ve ayak bileklerinde ödem kaynaklı şişlikler oluşabilir. Evde sağlık ile kolayca ödem söktürülebilir. Hamilelikte en etkili ödem söktürücü su olarak bilinir. Hamilelik döneminde en hızlı ödem attırıcı bitkilerden birisi kuşburnudur. Hamilelikteki ödem söktürücüler aşağıdaki gibidir:

  • Ihlamur: Bitkisel ödem söktürücülerden biri olan ıhlamur bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Zencefil: Hamilelik dönemindeki vücuttaki ödemi aza indirmede zencefil önemlidir. Aynı zamanda mide bulantılarını da önler.
  • Düzenli egzersiz yapmak
  • Yürüyüş yapmak
  • Bol su tüketmek
  • Çok tuzlu beslenmekten uzak durmak
  • Kuşburnu, lahana suyu doğal ödem söktürücülerden biridir.

Regl Döneminde Kullanılan Ödem Söktürücüler Nelerdir?

Regl döneminde vücutta ödem oluşması normal bir durumdur. Adet dönemi kadınların vücudu hormonal olarak değişir. Kadınlık hormonu olan östrojen ödem yapma özelliği bulunur. Adetliyken ödem söktürücü yöntemler ve besinler şunlardır:

  • Sağlıklı beslenmek
  • Kompresyon çorapları giymek
  • Kafeinden uzak durmak
  • Tuzu azaltmak
  • Gazlı içeceklerden uzak durmak
  • Fazla Karbonhidrat ve şeker tüketimini azaltmak
  • Yeşil çay içmek

Ödem Söktürücü Besinler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Ödem vücuttan atılmazsa ne olur?

Ödem insanın yaşam kalitesini düşürebilir. Ödem vücuttan atılmazsa dokularda hasara neden olabilir. Hamilelik, ilaçlar, enfeksiyon ve diğer bazı nedenler ödeme sebebiyet verebilir. Vücuttaki ödem atılmazsa şişliklerin şiddeti arttığı görülür. Bu nedenle kan dolaşımı bozulur ve enfeksiyon gibi tıbbi riskler meydana gelebilir. Bundan dolayı vücuttaki ödemi atmak önemlidir.

Ödemin yol açtığı hastalıklar nelerdir?

Ödem bazı hastalıkların nedeni ya da bazı hastalıklara neden olabilir. Ayak beileklerinde ve bacaklardaki ödem atılmazsa yürümekte zorluk yaşanabilir. Ödem, cilt yaraları, selülit ve enfeksiyon gibi şeylere yol açabilir. Ödem zararlı olmasa da ödeme yol açan ciddi bir hastalık olabilir.

Sirkeli su ödem söktürür mü?

Ödem söktürücü şeylerden biri de elma sirkesidir. Elma sirkesi aynı zamanda vücuttaki toksinlerin atılmasına da yardımcı olur. Elma sirkesinin içindeki potasyumun fazla olması insanın vücudundaki potasyumu da yeniler ve vücuttaki şime ve ağrıyı da azaltmaktadır.

kondisyon bisikleti faydaları
CategoriesGenel

Kondisyon Bisikleti Nedir? Kondisyon Bisikleti Faydaları Nelerdir?

Kondisyon bisikleti, faydalarından dolayı evde sağlıklı antrenman arayışında olanların en sık tercih ettiği ekipmanlar arasındadır. Ev tipi kondisyon bisikleti faydaları arasında kilo kontrolü sağlamak, kalp sağlığını desteklemek, kas gücünü artırmak gibi faydalar bulunur.

Kondisyon Bisikleti Nedir?

Kondisyon bisikleti, genellikle kapalı mekanlarda kullanılmak üzere tasarlanmış, dış mekanda bisiklet sürmeyi simüle eden bir spor aletidir. Bu aletler, genellikle spor salonlarında bulunan sabit bisikletlerdir ve ev kullanımı için tasarlanmış modelleri de bulunur. Kondisyon bisikletleri, hava koşullarından ya da dış mekan koşullarından etkilenmeden bisiklet sürme deneyimi sunar ve kullanıcıların hız, direnç ve süre gibi parametreleri kişisel tercihlerine göre ayarlamalarına olanak tanır. Kondisyon bisikleti faydaları kişiden kişiye değişiklik gösterse de, kalp sağlığından kilo kontrolüne pek çok fayda sağladığı bilinmektedir.

Kondisyon Bisikleti Ne İşe Yarar?

Kondisyon bisikleti faydaları arasında; kardiyovasküler sağlığı desteklemek, kas gücünü ve dayanıklılığını artırmak ve kalori yakarak kilo kontrolü sağlamak bulunur. Eklem üzerindeki etkiyi azaltarak daha risksiz bir antrenman olanağı sağlar; yaşlılar ya da eklem sorunları olan kişiler için tercih edilebilir.

Farklı kas gruplarını hedef almak için ayakta pedal çevirme veya oturarak pedal çevirme gibi farklı sürüş teknikleri tercih edilebilir. Bisiklet dışında daha kapsamlı antrenmanlar planlayanlara üç hareketi tek ekipmanda birleştiren eliptik kondisyon bisikleti faydaları sebebiyle tercih edilebilir. Bu tarz farklı uygulamalar hakkında bilgi almak isterseniz evde sağlık üzerinden yardım alabilirsiniz.

Kondisyon Bisikleti Nasıl Kullanılmalı?

Kondisyon bisikleti ile nasıl spor yapılır sorusunun ilk yanıtı kişinin kendi antrenmanını belirlemesi ile şekillenir. Bisikleti kullanmadan önce, bisikletin kullanacak kişiye göre ayarlanmış olmasına dikkat etmek önemlidir. Oturma yüksekliği, gidon yüksekliği ve pedal askıları doğru ayarlandığında, sürüş konforunun artmasının yanı sıra yaralanma riski azalır. Antrenmana düşük dirençle başlamak ve vücudun ısınmasını sağlamak önerilir. Evde tipik kondisyon bisikleti faydalarından yararlanmak için antrenman süresince direnç, süre ve hız kademeli olarak artırılabilir. Antrenmanın sonunda düşük dirençle devam ederek kasların gevşemesine yardımcı olmak önemlidir. Kondisyon bisikleti sürmenin faydalarını yakalamak adına, bisikleti doğru kullanmak ve antrenmanı verimli şekilde planlamak oldukça önemlidir.

Kondisyon Bisikleti Sürmenin Faydaları Nelerdir?

Kondisyon bisikleti sürmenin sağlık üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunur. Düzenli / her gün kondisyon bisikleti sürmenin faydaları şu şekilde ele alınabilir:

  • Kalp Sağlığını İyileştirir: Düzenli kondisyon bisikleti kullanımı kardiyovasküler sistemi güçlendirir ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar.
  • Kilo Kontrolüne Yardımcı Olur: Yüksek kalori yakımı sayesinde kilo verme sürecine ve kilo kontrolüne katkıda bulunur.
  • Kas Gücü ve Tonunu Artırır: Bacaklar, kalça ve karın bölgesi kasları üzerinde etkilidir ve bu bölgelerin güçlenmesini ve şekillenmesini sağlar.
  • Metabolizmayı Hızlandırır: Düzenli egzersiz metabolizmayı hızlandırır ve yağ yakımı sürecini destekler.
  • Stresi Azaltır: Egzersiz sırasında salgılanan hormonlar stresi azaltmaya ve ruh halini iyileştirmeye yardımcı olur.
  • Düşük Etkili Egzersiz Sunar: Eklem sağlığını korurken etkili bir şekilde egzersiz yapmanızı sağlar, bu da özellikle eklem problemleri olanlar için idealdir.
  • Denge ve Koordinasyonu Geliştirir: Sabit bir bisiklette dengede kalmanız gerektiği için, zamanla vücut koordinasyonu ve denge yeteneği artar.

Kondisyon Bisikleti ile Evde Nasıl Spor Yapılır?

Evde kondisyon bisikleti kullanmak hem başlangıç seviyesindeki bireyler hem de düzenli egzersiz yapanlar için mükemmel bir kardiyo egzersizidir. Mini kondisyon bisikleti faydalarını evde sağlamak isteyenler için yol haritası şu şekilde olmalıdır:

  • Doğru Bisikleti Seçmek: Konforlu bir sürüş ve etkili bir antrenman için, boyunuza ve vücut yapınıza uygun bir kondisyon bisikleti seçmeye özen gösterin.
  • Bisikleti Doğru Konumlandırmak: Bisikletinizi televizyon karşısına veya pencerenin önüne gibi, egzersiz sırasında keyif alabileceğiniz bir yere yerleştirin.
  • Antrenman Öncesinde Isınmak: Her antrenman öncesinde 5-10 dakika kadar düşük yoğunluklu pedal çevirerek ısınmayı unutmayın.
  • Uygun Programı Seçmek: Çeşitli direnç seviyeleri ve programlar ile antrenmanlarınızı çeşitlendirin. Bu, motivasyonunuzu artırır ve kaslarınızı farklı şekillerde çalıştırır.
  • Antrenman Süresini Ayarlamak: Antrenman sürenizi başta daha kısa tutarak zamanla kademeli olarak arttırın. Böylece hem motivasyonunuzu korur hem de kaslarınızın aşırı yüklenmesini önlersiniz.
  • Düzenli Antrenman Planlamak: Haftada en az 3-4 gün antrenman yaparak kondisyonunuzu artırın ve bisiklet kullanımını alışkanlık haline getirin.

Kondisyon Bisikleti Hangi Kasları Çalıştırır?

Kondisyon bisikleti faydaları arasında vücudun birçok bölgesindeki kasların aktif çalışması bulunur. Bu kapsamda aktif çalışan ana kas grupları şunlardır:

  • Alt Vücut Kasları: Bisiklet pedallarını çevirirken bacaklarınızın ön ve arka kısmı, kalça ve baldır kasları aktif olarak çalışır.
  • Çekirdek Kasları: Dengenizi korumak ve doğru formda oturabilmek için karın ve sırt kaslarınız da egzersiz yapar.
  • Üst Vücut Kasları: Daha az yoğunlukta olmakla birlikte, ellinizin pozisyonuna ve nasıl bir tutuş kullandığınıza bağlı olarak omuzlar, kollar ve bilekler de çalıştırılır.

Kondisyon Bisikleti ile Ne Kadar Antrenman Yapılmalı?

Antrenman süresi kişinin fitness kondisyonuna, hedeflerine ve bu doğrultuda ayırabileceği zamana bağlı olarak değişkenlik gösterdiği için konu ile ilgili profesyonel bir yönlendirme almak oldukça önemlidir. Bu antrenmanlar sırasında beslenme alışkanlıklarınıza da dikkat etmeniz gerekir. Eğer uzman bir görüş almak isterseniz Online beslenme danışmanlığı ile antrenmanınızı destekleyecek en verimli beslenme şeklini planlayabilirsiniz.

Kondisyon Bisikletinin Faydaları Hakkında Sık Sorulan Sorular

Yatay kondisyon bisikleti hangi kasları çalıştırır?

Yatay kondisyon bisikletleri, özellikle rahat oturma düzeni ile bel ve sırt bölgesine daha az baskı yapar. Bu bisikletler öncelikle aşağıdaki kas gruplarını hedef alır:

  • Bacak ve Kalça Kasları: Bisikletin yatay pozisyonu, özellikle kuadriseps, hamstring ve gluteal kaslara odaklanmanıza yardımcı olur.
  • Alt Sırt Kasları: Yatay bisikletler, sırt desteği sayesinde alt sırt kaslarınızı rahatlatırken, aynı zamanda bu kasların doğru kullanımını destekler.

30 dakika kondisyon bisikleti antrenmanında kaç kalori harcanır?

30 dakika süren bir kondisyon bisikleti antrenmanında harcanan kalori miktarı; kişinin ağırlığı, antrenman şiddeti gibi faktörlere bağlıdır. Ortalama olarak, 30 dakikalık orta şiddette bir kondisyon bisikleti antrenmanında yaklaşık 250-300 kalori yaktığı tahmin edilmektedir. Bu miktar, kişiden kişiye ve antrenman şiddetine göre değişiklik gösterir.

Kondisyon bisikleti bacakları kalınlaştırır mı?

Kondisyon bisikletinin bacakları kalınlaştırdığı konusunda yaygın bir görüş bulunsa da, bu kanıtlanmış bir durum değildir. Kas kütlesindeki artış genetik faktörlerin yanı sıra, antrenman şiddeti ve beslenme gibi faktörlere bağlıdır.

kırık belirtileri
CategoriesGenel

Kırık Belirtileri Nelerdir? Kırık Nasıl Tedavi Edilir?

Kırık belirtileri; ağrı, morluk ve kızarıklık şeklinde sıralanıyor olup tedavi edilmediğinde insan sağlığına ciddi etkileri bulunabilir. Bu etkiler, şekil bozukluğu ya da hareket kısıtlanması şeklinde sıralanır. Göğüs kafesi, parmak, burun ya da ayakta kırık belirtilerine sahip olan kişiler arasında yer alıyor, hareket etmekte zorlanıyorsanız evde sağlık kapsamında evde uzman doktor uygulamasından yararlanabilirsiniz. Uygulama kapsamında evinizde sağlık hizmeti alabilir, tedaviye kısa sürede başlayabilirsiniz.

Kırık Nedir?

Kırık; düşme, çarpma gibi bazı darbeler sonucunda oluşur. Oluşan darbelerin büyüklüğüne bağlı olarak kemik yapısında anormal bozulmalar meydana gelir. Yaşanan bozulmalar, kişinin hareket etmesini engelleyebileceği gibi ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilir.

Kemik Neden Kırılır?

Kemikte oluşan kırılmanın farklı nedenleri olabilir. Bazı durumlarda alınan bir darbe ya da çarpma gibi durumlar kırık oluşma nedenleri arasında yer alırken diğer durumlarda düşme faktörü oluşum sebebi olabilir. Kas sisteminde oluşan aşırı yorulma ya da zorlayıcı hareketlerin sık tekrarı da bu sağlık sorununun nedenleri arasında yer alır.

Kırık Tanısı Nasıl Konulur?

Kırık belirtileri ile karşılaşılırsa uzman doktorlar tarafından röntgen ya da MR benzeri bazı teknikler kullanılır. Bu teknikler ile kemik yapısı görüntülenerek bozukluklar tespit edilir. Oluşan bozukluğa bağlı olarak tanı konulur. Kaburgada kırık belirtisi gibi bazı durumlarda tanı süreci farklı aşamalar ile tamamlanabilir.

Kırık Çeşitleri Nelerdir?

Kırık belirtilerine bakılarak çeşitler hakkında bilgi sahibi olunabilir. Belirtiler arasında ağrı, morarma ya da şişme gibi durumlar var ve açıkta bir yara yok ise karşılaşılan çeşit, kapalı kırık olarak isimlendirilir. Kaburga, göğüs kafesi, ayak ya da parmak kırık belirtileri arasında açık bir yara var, kanama ya da kemiğin dışarıya çıkma durumu görülüyor ise açık kırık çeşidi görülür. Aynı zamanda bazı durumlarda oluşan kırık, aynı kemik üzerinde birden fazla bölgede oluşabilir. Bu durum ise parçalı kırık çeşidine örnek kabul edilebilir.

Kırık Belirtileri Nelerdir?

Kırık belirtileri kişiye ya da sağlık sorununun görüldüğü bölgeye bağlı olarak farklılaşabilir.

Genel olarak bakıldığında ise belirtiler şu şekilde sıralanır.

  • Kırık oluşan bölgede genel bir ağrı oluşur. Yaşanan ağrı, sızlamayı anımsatabileceği gibi sağlık sorunun oluştuğu bölgenin çevresine de yayılabilir. Kırık parmak belirtilerinde oluşan ağrı, el ve bilek çevresine kadar ulaşabilir.
  • Bazı durumlarda morarma ile de karşılaşılabilir. Oluşan morluk, kızarıklık ya da şişme gibi durumlar ile beraberde görülebilir.
  • Sık karşılaşılan belirtilerden biri de şekil bozukluğudur. Kırığın oluştuğu bölgede, normal kabul edilen şeklin dışına çıkan görüntüler oluşabilir. Bu durum kırık burun belirtileri arasında kabul edilse de farklı vücut bölümlerinde de görülebilir.
  • Kırığın oluştuğu bölgeye bağlı olarak hareket kısıtlanmaları ile de karşılaşılabilir. Oluşan kısıtlamalar, kişinin günlük hayatına doğrudan etki edeceği gibi kaynama süreci oluşana kadar devam eder.

kırık belirtileri

Kapalı Kırık Belirtileri

Kırık belirtileri çeşitlere bağlı olarak farklılaşır. Kapalı kırık belirtileri ise morarma, kızarıklık, şişme şeklinde sıralanabilir. Aynı zamanda hareket kısıtlamaları ya da gözle görülür şekil bozukluğu da belirtiler arasında kabul edilir.

Açık Kırık Belirtileri

Kırık belirtileri, açık kırık çeşidi için farklılaşır. Bu çeşidin yaşandığı vakalarda kemik sisteminden bir ya da her iki parçadan biri cilt yüzeyine çıkar. Bu durum ile karşılaşıldığında kanama oluşabileceği gibi kemik görülebilir.

Kırık Nasıl Tedavi Edilir?

Kırık belirtilerine bağlı olarak tedavi yönteminde farklılıklar oluşabilir. Kapalı kırık belirtileri için kullanılan yöntem ile açık kırık belirtileri için tercih edilenler arasında bazı farklılıklar vardır. Kapalı kırılmalarda vakanın durumuna göre sargı yöntemi ya da alçı tercih edilebilir. Açık kırılmalarda ise cerrahi yöntem, yıkama, debridman ya da alçı kullanılır. Kırık şiddetine ve çeşidine bağlı olarak uzman doktor tarafından yöntem belirlenir.

Kırık Yanlış Kaynarsa Ne Olur?

Kırık belirtilerine sahip olan kişiler tıbbi yardım almadığında yanlış kaynama sorunu ile karşılaşabilir. Bu durum ile karşılaşan kişilerde bazı yan etkiler görülebilir. Kaynamanın oluştuğu bölgeye bağlı olarak hareket kısıtlaması ya da fonksiyon kaybı, estetik görüntü bozukluğu benzeri yan etkiler kişilerin hayatını etkileyebilir.

Kırık Ağrısı Nasıl Geçer?

Kırık belirtileri arasında yer alan ağrıyı geçirebilmek adına bazı yöntemler kullanılır. Bu yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ağrıyı azaltabilmek için kullanılan yöntemlerden biri buz uygulamasıdır. Soğutulan bir nesne de bu yöntem için kullanılabilir. Tercih edilen nesne doğrudan alçı üzerine konulmamalı bir havlu ya da bez ile sarıldıktan sonra ağrıyan bölgeye yerleştirilmelidir. Buz uygulaması belirli periyodlar ile yapılmalıdır. Olması gerekenden uzun tutulan buz, ağrının artmasına neden olabilir.
  • Tercih edilen diğer bir yöntem ise kırık oluşan bölgeyi göğüs üzerinde tutmak olur. Ayak ya da kolunuzda oluşan kırıklardaki ağrıyı azaltabilmek adına yastık benzeri materyaller ile yükseltmek de tercih edilir.

Evde Kırık Ağrısına Ne İyi Gelir?

Kırık belirtilerine sahip kişiler arasında yer alıyor ve gerekli tıbbi yardımı aldıktan sonra süreci hızlandırmayı amaçlıyorsanız şu yöntemleri deneyebilirsiniz:

  • Beslenme düzeninde yapacağınız değişiklikler süreci hızlandırabilir. Ayak, parmak, kol ya da kaburga kırık belirtilerinde sağlıklı beslenmek; paça, kelle benzeri sakatatlar ile yapılan çorbaları tüketmek iyileşme süresini hızlandırabilir.
  • Protein alımını artırmak da iyileşme sürecini hızlandırır. Artan protein ve kolajen sayesinde vücudun kemik onarım süresi kısaltılarak tedavi hızlı bir şekilde tamamlanabilir.

Kırık İyileşme Belirtileri Nelerdir?

Kırık belirtilerini takip ederek iyileşme düzeyi hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Kırık iyileşme belirtilerinden biri morluktur. Vücudun onarım sistemini sağlayan hücreler sağlık sorunun oluştuğu bölgeye toplanarak morluk oluşturur. Bu morluk, kırık kol iyileşme belirtileri arasında da kabul edilir.

Aynı zamanda kızarıklığın azalması, şişliğin geçmesi ya da ağrı düzeyinde yaşanan azalışta iyileşme süreci hakkında bilgi verir. Kaburga, kol, ayak ya da kırık parmak iyileşme belirtileri arasında yer alan bu etkenler ile sağlığınız hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Kırık Belirtileri Hakkında Sık Sorulan Sorular

Ağrısız kırık olur mu?

Bazı durumlarda kırık oluşsa da ağrı görülmeyebilir.

Hafif kırık kaç günde iyileşir?

Oluşan bölgeye bağlı olarak iyileşme sürecinde de farklılıklar görülebilir. Göğüs kafesi kırık belirtilerine sahip kişilerde iyileşme süreci 8 haftaya ulaşabilirken diğer bölgeler için aynı süre geçerli değildir.

Alçısız kırık iyileşir mi?

Uzman doktorlar tarafından uygulanan doğru sargı yöntemleri ile alçısız kırık iyileşebilir.

uzun süre tok tutan besinler
CategoriesGenel

Uzun Süre Tok Tutan Besinler ve Yiyecekler Nelerdir?

Uzun süre tok tutan yiyeceklerden oluşan bir beslenme rutinine sahip olmak, sağlıklı bir yaşam tarzı için oldukça önemlidir. Bu şekilde kilo kontrolü de yapabilirsiniz. Gün içindeki enerji seviyenizi koruyabilmek, kan şekerini dengede tutarak ani açlık krizlerini önüne geçmek ve atıştırma ihtiyacını önlemek için uzun süreli tok tutan yiyeceklere yönelmek faydalı olabilir.

Tokluk Hissi Nedir?

Tokluk hissi, yemek yedikten sonra karşılaşılan doyma ve artık yemek yeme ihtiyacının sona erdiği duygusudur. Fizyolojik bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkan tokluk, kısa ve uzun süreli olmak üzere iki farklı biçimde hissedilebilir. Genellikle yemek yedikten hemen sonra mide ve bağırsaklardan beyne gönderilen sinyaller sonucunda ortaya çıkar. Bu sinyaller, mideyi tok tutan yiyeceklerin miktarı, mide duvarlarının gerilmesi ve kan şekerindeki değişiklikler gibi çeşitli faktörlere dayanır.

Mideye Tokluk Hissi Nasıl Verilir?

Doğru besinlerin yer aldığı düzenli ve dengeli beslenme, yaşam tarzının da beslenmeye paralel şekilde düzenlenmesi gibi faktörler ele alınabilir.

  • Yavaş yemek: Yemekleri yavaş yemek, mideye yeterli zaman tanıyarak beyne doyulduğunu bildiren sinyallerin ulaşmasını sağlar. Yemek yeme süresini uzatmak tokluk hissini artırabilir.
  • Bol su tüketimi: Su mideyi doldurduğu için kısa süreli tokluk hissi yaratır. Yemeklerden 1 saat önce bir miktar su içmek, daha az kalori tüketmenizi sağlar.
  • Spor ve egzersiz: Fiziksel aktivite metabolizmayı hızlandırmanın yanı sıra, tokluk hissini sağlayan hormonların dengesini de korumayı mümkün kılar.
  • Yeterli uyku: Yetersiz uyku açlık hormonu ghrelin seviyesini yükseltirken, tokluk hormonu leptinin bu hormonun seviyesini düşürebilir. Yeterli ve kaliteli uyku, tokluk hissi için önemli faktörler arasındadır.
  • Stres yönetimi: Stres yeme dürtüsünü artırabilir ve tokluk hissini azaltabilir. Meditasyon ve yoga gibi aktiviteler, düzenli bir rutine dönüştürüldüğünde stres kontrolünde faydalı olabilir.
  • Sosyal ve psikolojik faktörler: Yemek yerken dikkat dağıtıcı unsurlardan kaçınmak ve yemeğe odaklanmak, yemeğin daha bilinçli tüketilmesini ve dolayısıyla daha iyi bir tokluk hissi yaşanmasını sağlar.

Tok Tutan Besinler Nelerdir?

Uzun süre tok tutan yiyecekler ile oluşturulmuş bir beslenme düzeni, sağlıklı bir yaşamın en temel faktörüdür. Yoğun iş temposu içinde, uzun süre tok tutan yiyecekler tercih etmek ve düzenli bir beslenme rutini ile enerji seviyemizi korumak büyük önem taşır. Bununla birlikte evde sağlık seçeneklerini de değerlendirmeniz gerekir. Metabolizmayı ve kan şekerini dengede tutarak sağlıklı yaşam tarzınızı destekleyecek tok tutan yiyecekler listesi şu şekilde yapılabilir:

  • Yumurta: Yumurta yüksek miktarda protein barındıran ve mideyi uzun süre tok tutan yiyecekler kategorisinin başında yer alan bir besindir. Sabah kahvaltıları için ideal tercihlerden biri olan yumurta, içerdiği esansiyel amino asitler sayesinde günün ilk saatlerinden itibaren metabolizmayı harekete geçirir. Protein bakımından zengin bir kahvaltı ile gün boyu tokluk hissini korumak mümkündür.
  • Elma: Elma içerisinde bulunan çözünür lif sayesinde midede uzun süre kalarak, uzun süreli bir tokluk sağlar. Sağlıklı olmasının yanı sıra düşük kalorili olduğu için az kalorili tok tutan yiyecekler içinde yer alır. Elma yüksek miktarda su içerdiği için uzun süre tok tutan yiyecekler az kalorili olarak araştırdığınızda ilk sıralarda yer alır.
  • Kuruyemiş: En çok tok tutan yiyecekler arasında yer alan kuruyemişler; doğru ölçüde tüketildiğinde, sağlıklı yağ, protein ve lif bakımından oldukça zengindir. Badem, ceviz, fındık, kaju, fıstık gibi çeşitleriyle kan şekerini dengede tutmaya yardımcı olur ve paralel şekilde uzun süre tokluk hissi verir. Sağlıklı bir beslenme rutini oluşturmak adına çiğ olanlarını tercih etmek önemlidir. Tok tutan sıvı yiyecekler arayışında olanlar için, evde sağlıklı şekilde hazırlanmış badem ezmesi, fındık ezmesi gibi doğal alternatifler tercih edilebilir.
  • Baklagiller: Tok tutan zayıflatan yiyecekler arasında baklagiller de bulunur. Mercimek, nohut, fasulye, bezelye, börülce, barbunya gibi baklagiller; yüksek lif ve protein içerdikleri için sindirim sisteminde kalarak uzun süre tokluk hissini destekler. Baklagiller aynı zamanda kan şekerini yavaşça yükseltir, bu sayede uzun süreli enerji salınımı sağlar ve acıkma hissini geciktirir. Farklı yemek tariflerine kolayca eklenerek beslenme düzenine dahil edilebilirler.
  • Yulaf: Yavaş sindirilen karmaşık karbonhidratlar ve beta-glukan adı verilen bir tür çözünür lif içerden yulaf, uzun süre tokluk sağladığı için özellikle güne başlarken kahvaltıda veya gün içinde sağlıklı atıştırmalık olarak tercih edilebilir. Yulaf lapası, yulaf unu veya granola gibi farklı alternatifler ile öğünlerinizi zenginleştirebilirsiniz.
  • Yoğurt: Protein açısından oldukça zengin olan yoğurt, gün boyu tok tutan yiyecekler arasında yer alır. Probiyotik etkisi sayesinde bağırsak sağlığı için de oldukça önemlidir. Protein ve kalsiyum açısından zengin yapısı sayesinde uzun süreli tokluk sağlar. Açlık hissini azaltmak için gün içinde ara öğün olarak tüketilebilir; granola gibi sağlıklı besinlerle bir arada tercih edilebilir.
  • Hurma: Doğal şeker içeriği yüksek bir meyve olan hurma, lif bakımından da zengin olduğu için kan şekerini hızla yükseltmez. Bu özelliğiyle hurma, tatlı ihtiyacını sağlıklı bir şekilde karşılamayı mümkün kılarken, uzun sürede tokluk hissi sağlar. Potasyum açısından da zengin olan hurma, tüm tatlılarda şeker alternatifi yerine kullanılabilir.

uzun süre tok tutan besinler

Tok Tutan Az Kalorili Yiyecekler Nelerdir?

Tok tutan az kalorili yiyecekler arasında brokoli, Brüksel lahanası ve ıspanak gibi lif bakımından zengin sebzeler yer alır. Bunlar dışında; tam tahıl ve bakliyatlar; elma, armut, çilek gibi lif içeren meyveler; salatalık, karpuz gibi su oranı yüksek besinler, tok tutan kilo aldırmayan yiyecekler grubunda sayılabilir. Diyette tok tutan yiyecekler gibi çeşitli seçeneklere ihtiyaç duyuyorsanız, online beslenme danışmanlığı uygulamasından yararlanabilirsiniz.

Tok Tutan Yiyecekler Hakkında Sık Sorulan Sorular

Sabah ne yersek tok tutar?

Yumurta, peynir çeşitleri ve yoğurt gibi yüksek protein içeren besinler; chia, keten gibi sağlıklı yağlı tohumlar; yulaf gibi lifli gıdalar, avokado, fıstık ezmesi gibi sağlıklı yağlar insanı tok tutan yiyecekler arasında yer alır.

Hangi bitki çayları tok tutar?

Yeşil çay, mate çayı, tarçın çayı, zencefil çayı gibi çaylar kan şekerini ve metabolizmayı dengeleyici olduğu için, uzun süre tokluk hissetmek adına yardımcıdır.

anjiyo sonrası
CategoriesGenel

Anjiyo Sonrası Nasıl Beslenmeli? Nelere Dikkat Etmeli?

Anjiyo sonrası beslenme operasyon sonrası iyileşme ve normal hayata dönme sürecinde oldukça önemlidir. Damar ve kalp sağlığını desteklemek ve yeniden tıkanma riskini azaltmak amacıyla, beslenme alışkanlıklarınızda değişiklik yapmak oldukça önemlidir. Bu nedenle kalp anjiyo sonrası beslenme için uzman hekim tarafından verilen kurallara kesinlikle uymanız gerekir. Anjiyo sonrası yemek için öncelikle sıvı gıdalara yönelmeniz gerekir.

Anjiyo Sonrası Beslenme Nasıl Olmalı?

Anjiyo sonrası dikkat edilmesi gerekenlerin başında beslenme düzeni gelir. Anjiyo sonrası nasıl beslenmeli sorusuna yanıt olacak, özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir:

  • Doğal ve işlenmemiş gıdalar tüketmek: Katkı ve koruyucu ürünler içeren gıdalardan uzak durmak; baklagiller, sebze, meyve gibi doğal gıdalardan oluşan bir beslenme rutini oluşturmak bu süreç için önemlidir.
  • Az yağlı protein kaynaklarına yönelmek: Haşlanmış veya buharda pişmiş tavuk göğsü, ızgara balık gibi yağsız etleri ya da mercimek, fasulye gibi baklagilleri tercih edebilirsiniz. Bu protein kaynaklarını, ızgara sebzeler veya fırında pişirilmiş tatlı patates gibi glisemik indeksi düşük karbonhidratlarla dengeleyebilirsiniz.
  • Sağlıklı yağları beslenme rutinine dahil etmek: Zeytinyağı, avokado, kuruyemişler ve yağlı tohumları beslenmenize doğru porsiyonda dahil ederek, sağlıklı yağ alımını sağlayabilirsiniz.
  • Taze meyve ve sebzelerle beslenmek: Her öğünde meyve ve sebze tüketimini artırmak, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri almanızı sağlar.
  • Su tüketimini artırmak: Anjiyo sonrası vücudunuzun iyileşmesi için yeterli su tüketimi kritik önem taşır. Gün boyunca düzenli aralıklarla su içmek, toksinlerin atılmasını ve kan dolaşımının düzenlenmesini sağlar.

Bu önerileri baz alarak anjiyo ameliyatı sonrası beslenme düzeninizi sağlıklı bir şekilde oluşturabilirsiniz. Beslenme sürecinde dikkate alınması gerekenler kişiden kişiye farklılık gösterebileceği için doktorunuzdan birebir bilgi almak oldukça önemlidir.

anjiyo sonrası nasıl beslenmeli

Anjiyo Ameliyatı Sonrasında Yasaklı Gıdalar Nelerdir?

Anjiyo ameliyatı sonrası, doktorların genellikle hastalarına uzak durmalarını önerdiği birkaç gıda türü bulunur. Anjiyo stent sonrası beslenme düzeninde bu gıdalardan kaçınmak özellikle tavsiye edilir.

  1. Yüksek yağlı gıdalar: Özellikle yüksek doymuş ve trans yağ içeren gıdalar damar sağlığını olumsuz etkileyebilir. Kırmızı et başta olmak üzere tereyağı gibi hayvansal ürünler ile margarin, tam yağlı süt ürünlerinden uzak durmanız gerekebilir. Bunun yanında, fast-food ürünleri ve işlenmiş atıştırmalıkları da tüketmemelisiniz.
  2. Tuzlu gıdalar: Yüksek sodyum içeriği olan gıdalar kan basıncını yükseltebilir ve kalp üzerinde ekstra yük oluşturabilir. İşlenmiş gıdalar, konserve çorbalar, cipsler ve hazır soslar gibi ürünlerden kaçınılmalıdır.
  3. Şekerli gıdalar ve içecekler: Şeker içeriği yüksek olan gıdalar ve içecekler, özellikle şekerli gazlı içecekler, tatlılar, pastalar ve bazı meyve suları, kan şekerini hızlıca yükseltebilir ve insülin direncini artırabilir.
  4. Kızartılmış ve işlenmiş gıdalar: Kızartılmış yiyecekler yüksek kalorisi sebebiyle kalp sağlığı için tehlikeli olabilir. İşlenmiş et ürünleri, salam, sosis gibi gıdalar da yüksek oranda sodyum ve koruyucu madde içerebilir.
  5. Alkol: Alkol tüketimi doktorunuzun önerilerine bağlı olarak kısıtlanmalı ya da tamamen kesilmelidir.
  6. Kafein: Bazı bireylerde kafein tüketimi kalp ritim bozukluklarına yol açabilir ve kan basıncını artırabilir. Bu nedenle kafeinli içeceklerin sınırlı tüketilmesi önerilir.

Anjiyo sonrası iyileşme sürecinde ve kalp sağlığının korunmasında, bu tür gıdalardan uzak durmak önemlidir. Anjiyo sonrası yasaklar, kişiye göre değişiklik gösterebileceği için doktor ya da konunun uzmanı diyetisyen ile görüşmek şarttır. Bu tarz hususlar için online doktor danışmanlığı alabilirsiniz.

Anjiyo Sonrası Ağrılara Ne İyi Gelir?

Anjiyo sonrası kalpte ağrı çıkarsa basit yöntemlerle rahatlatılabilir. İlk olarak, işlem sonrasındaki ilk birkaç gün çok fazla hareket etmekten kaçınarak ve ağır eşyalar kaldırmaktan sakınarak vücudunuzun dinlenmesine izin vermelisiniz. Koldan anjiyo sonrası dikkat edilmesi gerekenler arasında da dinlenmek ve kolunuzu yormamak gelir.

Doktorunuzun reçete ettiği ağrı kesicileri, tavsiye edilen dozlarda ve zamanlarda almak, ağrının kontrolü için önemlidir. Ameliyat bölgesini temiz ve kuru tutarak ve doktorunuzun verdiği yara bakım talimatlarına uyarak enfeksiyon riskini azaltabilirsiniz.

Beyin anjiyo sonrası iyileşme süresi kişiye göre değişse de yaklaşık 12 saat sonra normal aktivitelere dönebilirsiniz. Bu süreçte vücudunuzun ihtiyacı olan sıvıyı almanız gerekir. Bu nedenle su tüketiminizi artırmak yararlı olacaktır. Doktorunuzun onayı ile yürüyüş gibi hafif egzersizler yapmak, kan dolaşımını artırarak ağrıları ve işlem sonrası sertliği azaltabilir. Ancak egzersizlere yeniden başlamadan önce doktorunuzun onayı şarttır. Ameliyat sonrası süreçte Evde sağlık ile desteğe ihtiyaç duyduğunuz pek çok alanda çözüme ulaşmanız mümkündür.

Anjiyo İşlemi Sonrasında Nelere Dikkat Edilmeli?

Anjiyo işlemi sonrasında en çok dikkat edilmesi gereken nokta, işlem gören bölgenin bakımıdır, bu süreçte doktor tavsiyene bağlı şekilde hareket edilmelidir. Anjiyo sonrası kol ağrısı olabilir. Bu durumda uzman hekimin tavsiyelerine göre hareket etmek gerekir. Eğer kararsız kaldığınız bir nokta olursa evde uzman doktor hizmeti alabilirsiniz.

  • Doktorun reçete ettiği ilaçların talimatlara uygun şekilde alınması çok önemlidir. Bu ilaçlar, kan pıhtılaşmasını önleyerek yeniden tıkanıklığı engeller ve iyileşme sürecini kolaylaştırır.
  • Dinlenmek ve 1-2 aylık süreçte ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmak önemlidir.
  • Sağlıklı bir beslenme rutini de iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar; bu nedenle tuz, doymuş yağ ve şekerden zengin yiyeceklerin tüketimini sınırlandırarak, meyve ve sebze ağırlıklı dengeli bir beslenme rutininin oluşturulması şarttır.
  • Yeterli miktarda su içmek, vücudun toksinlerden arındırılmasını ve kan dolaşımının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini sağladığı için dikkat edilmesi gereken hususlar arasındadır.
  • Sigara, alkol, kafein gibi sınırlandırılması talep edilen konularda özenli ve dikkatli davranılması, bu sürecin en önemli adımlarından biridir.
  • Doktorun önerileri doğrultusunda fiziksel aktiviteler, kademeli olarak arttırılmalıdır.
  • Bakım süreci için evde uzman hemşire hizmeti de alabilirsiniz.

Anjiyo Sonrası Beslenme Hakkında Sık Sorulan Sorular

Anjiyodan kaç gün sonra normal hayata dönülür?

İyileşmenin tamamlanması ve günlük rutinlere geri dönüş süresi; işlemin türüne, bireysel sağlık durumuna, kişinin iyileşme sürecindeki eforuna ve doktorun özel önerilerine göre değişebilir. Normal rutinlere dönüş doktora danışarak karar verilmelidir.

Anjiyodan sonra kahve tüketilir mi?

Stent ve anjiyo sonrası beslenme sırasında kafein tüketimine dikkat etmek gerekir. Kafein kalp atış hızını ve tansiyonu artırabileceği için anjiyo işlemi sonrasında kahve tüketimi, kişinin sağlık durumu ve doktorun önerilerine bağlı olarak sınırlı olabilir, burada doktorun tavsiyesi ile ilerlemek gerekir.

marasmus hastalığı nedir
CategoriesGenel

Marasmus Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Marasmus hastalığı protein, karbonhidrat ve yağ gibi makro besin ögelerinin yetersiz alınmasına (malnutrition) bağlı olarak ortaya çıkan bir beslenme bozukluğudur. Bu beslenme bozukluğu her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bebeklerde ve çocuklarda daha yaygın görülebilir.

Enerji alımının belirgin ölçüde azaldığı marasmus vakalarında vücut enerjiyi koruyabilmek için yağ ve kas dokusunu kullanmaya başlar. Bu durum çocuklarda ve bebeklerde gelişim bozukluğuna neden olabilir. Marasmus ne demek ve nedenleri, belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri nelerdir gibi soruların cevapları ve konuya ilişkin merak edilenler yazının ilerleyen kısımlarında detaylı olarak ele alınmıştır.

Marasmus Nedir?

Marasmus genellikle protein-enerji bakımından yetersiz beslenme sonucunda ortaya çıkan ve acil müdahale gerektiren ciddi bir beslenme bozukluğudur. Bu beslenme bozukluğunun en önemli nedeni vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ ve protein gibi makro besin ögelerinin yetersiz alınmasıdır. Bu besin ögelerinin yetersiz alınması vücudun normal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için gerekli olan enerjiden mahrum kalması anlamına gelir. Bunun neticesinde çocuklarda ve bebeklerde gelişim problemleri, aşırı zayıflık gibi semptomlar ortaya çıkabilir.

Marasmus Kwashiorkor Nedir?

Marasmus kwashiorkor halk arasında sıklıkla birbirleri yerine kullanılan iki terim olmakla birlikte aralarında bazı farklar bulunmaktadır. Her iki sağlık sorunu da protein-enerji bakımından yetersiz beslenmesinin neden olduğu hastalıklardır. Ancak marasmus tüm makro besin ögelerinin yetersizliğini anlatırken kwashiorkor genellikle protein yetersizliği için kullanılır.

Bir diğer ifadeyle kwashiorkor sıklıkla diyetlerinde ekmek, tahıl gibi karbonhidratlar bulunan, ancak et, süt, yumurta gibi protein içeren gıdalar bakımından fakir beslenen kişilerde görülür. Ek olarak kwashiorkor olan kişilerde en yaygın rastlanan belirtiler arasında karın ve yüzde ödem bulunurken marasmus genellikle aşırı zayıflık ile karakterizedir.

Marasmus ve Genel Malnütrisyon Arasındaki İlişki Nedir?

Marasmus bir malnütrisyon çeşididir. Malnütrisyon sağlıklı bir yaşam için elzem olan besin ögelerinden bir veya birden fazlasının yetersiz alınması sonucunda ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), malnütrisyonu büyüme ve gelişme ile birlikte yaşamın devamlılığı için vücudun gereksinim duyduğu enerji ve besin ögeleri arasında bir dengesizlik durumu olarak tanımlar. Malnütrisyon protein yetersizliği, enerji yetersizliğiya da hem protein hem enerji yetersizliği şeklinde görülebilir. Marasmus da protein-enerji yetersizliği ile karakterize bir malnütrisyon türüdür. Araştırmalar dünya üzerinde her 4 çocuktan 1’inde protein-enerji malnütrisyonu olduğunu göstermektedir.

Marasmus Hastalığı Kimlerde Görülür?

Marasmus hastalığı her yaştan ve cinsiyetten insanı etkileyebilir. Bununla birlikte çeşitli çalışmalar özellikle gıdaya erişim konusunda zorluk yaşayan gelişmekte olan ülkelerde bulunan bebek ve çocuklarda marasmus görülme riskinin daha yüksek olduğunu gösterir.

Gelişmekte olan ülkelerde gıdaya erişimin yanı sıra temiz suya erişimin de zor olması parazit ve bakteri gibi mikropların neden olduğu enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini artırabilir. Enfeksiyon hastalıkları ise kalori kaybına neden olabileceğinden marasmus riskini artırabilir. Ek olarak gelişmiş ülkelerde de marasmusa rastlanabilir. Bu ülkelerde özellikle yalnız yaşayan yaşlı bireylerde beslenme bozuklukları ortaya çıkabilir.

Marasmus Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Marasmus hastalığının en önemli belirtisi aşırı zayıflıktır. Bu hastalığa sahip çocuklarda ilk göze çarpan kas ve yağ dokusunda azalmadır.

Buna göre başlıca marasmus belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Gözle görülür miktarda yağ ve kas dokusu kaybı,
  • Kemiklerin dışarıdan bakıldığında fark edilmesi,
  • Başın vücuda kıyasla büyük görünmesi,
  • Yüzün olduğundan yaşlı ve pürüzlü görünmesi,
  • Cilt kuruluğu,
  • Saçlarda kuruluk ve zayıflık,
  • Dikkat dağınıklığı,
  • Kilonun %40’tan fazlasını kaybetmek,
  • Vücut kitle endeksinin 16’nın altında olması.

Yukarıda sayılan belirtiler erken dönemde müdahale gerektirir. Siz de çocuğunuzda beslenme bozukluğu olduğundan şüpheleniyorsanız online doktor danışmanlığı alarak gerekli bilgiye ulaşabilirsiniz.

Marasmus Hangi Vitamin Eksikliğinde Görülür?

Marasmus hangi vitamin eksikliğinde ortaya çıkılır sorusuna net yanıt vermek doğru olmayabilir. Marasmus genellikle vitamin eksikliği ile ilişkili değildir. Hastalığın en önemli nedeni temel besin öğeleri olan protein, karbonhidrat ve yağların, özellikle protein ve enerji, yetersiz alımıdır. Ancak bu besin ögelerinin yetersiz alınması durumunda vücutta çeşitli vitamin ve mineral eksiklikleri de ortaya çıkabilir.

Marasmus Nasıl Tedavi Edilir?

Marasmus tedavisi genellikle birkaç aşamadan oluşur. İlk aşamada uzmanlar hastanın vücudundaki sıvı-elektrolit dengesizliğini gidermek ve dehidrasyon (sıvı kaybı) riskini önlemek için rehidre tedavisi uygularlar. Bu aşamada hastaya özel sıvı solüsyonlar verilebilir.

İkinci aşama beslenme rehabilitasyonu aşamasıdır. Bu noktada profesyonel bir sağlık kuruluşunda uzmanlar hastalara karbonhidrat, protein ve yağları dengeli bir şekilde içeren sıvılar verebilir. Tedavinin bu aşaması 4-6 hafta sürebilir.

Son aşama ise hastalığın takibi ve önlenmesi aşamasıdır. Bu aşamada hastalara ve/veya ebeveynlere marasmusu önleme konusunda detaylı bilgilendirme yapılır. Bazı durumlarda ebeveynlere emzirme desteği verilmesi gerekebilir. Gerekli durumlarda hastalar evde sağlık kapsamında evde uzman doktor desteği alabilir.

Marasmus Hastalığı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Marasmus özellikle gelişmekte olan ülkelerde bebek ve çocuklar başta olmak üzere halk sağlığını tehdit eden ciddi bir beslenme bozukluğudur. Marasmus hakkında sıklıkla merak edilen sorulardan bazıları aşağıda ele alınmıştır.

Malnütrisyon nedir?

Malnütrisyon beslenme bozukluğunu ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Dünya Sağlık Örgütü malnütrisyonu büyüme, gelişme, yaşamın sürdürülmesi ve vücudun normal fonksiyonlarının devam etmesi için gerekli olan besin maddeleri bakımından yetersiz ve dengesiz beslenme olarak tanımlar.

Marasmus ve kwashiorkor arasındaki farklar nelerdir?

Marasmus ve kwashiorkor sağlık sorunlarının her ikisi de bir beslenme bozukluğu biçimidir. Ancak bunlardan ilki tüm makro besin ögeleri bakımından yetersiz ve dengesiz beslenme ile ilişkiliyken kwashiorkor genellikle protein yetersizliği durumunda ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Aralarındaki bir diğer fark ise semptomlarla ilgilidir. Marasmus hastalarında en önemli belirti aşırı zayıflıktır. Bununla birlikte kwashiorkor vakalarında genellikle karın ve yüzde şişkinlik gibi semptomlara daha sık rastlanır.

Beslenme bozuklukları erken dönemde tedavi edilmediğinde yaşamı tehdit eder. Siz de kendinizde ve çocuğunuzda beslenme bozukluğu olup olmadığından şüpheleniyorsanız uzman bir doktordan randevu almayı ve gerekli kontrolleri yaptırmayı ihmal etmeyin.

doğuma 10 gün kala belirtiler nelerdir
CategoriesGenel

Doğuma 10 Gün Kala Belirtileri Nelerdir? Neler Yapılmalı?

Doğuma 10 gün kala belirtiler, hamile kadınların doğum hakkında fikir sahibi olmasına ve hazırlıklarını tamamlamalarına yardımcı olur. Bu dönem içerisinde karşılaşılan belirtiler, doğum tarihi için kesinlik taşımıyor olup tahminde bulunabilmenize yardımcı olur. Her hamile kadında aynı semptomlar görülmeyebilir. Doğum zaman hakkında kesin bilgi için uzman doktorunuza danışabilirsiniz.

Doğuma Son 10 Gün Kala Belirtiler Nelerdir?

Doğuma 10 gün kala belirtiler zaman hakkında tahmin yapabilmenizi kolaylaştırır. Yapacağınız tahmin, doğum sürecine hazırlıksız yakalanmanızı engellerken belirsizliğin neden olacağı aksaklıklar ile karşılaşmanızı engelleyebilir.

Doğuma son 10 gün kala belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

  • Doğum zamanın yaklaşması ile beraber bebeğin anne karnındaki konumunda bazı değişiklikler görülebilir. Bebek, leğen kemiğinin yer aldığı alana doğru kayarak yeni bir bölgeye yerleşir. Yaşanan bu yerleşme durumu, leğen kemiğinde fazla basınç olmasına neden olabilir. Bebeğin yer değiştirmesi diyafram üzerindeki basıncın azalmasını sağlarken annede bir rahatlama hissi de uyandırabilir.
  • Kanlı ya da pembemsi bir renge sahip nişanın gelmesi de doğuma 10 gün kala belirtileri arasında kabul edilir. Bu nişan, hamilelik döneminde rahim ağzını kapatan mukus yapıdan oluşur. Mukus yapı, hamilelik süreci boyunca bakterilerin vücuda girişini engellemek ile sorumlu olup doğuma yakın dışarı atılabilir. Bu belirti tek başına doğumun yaklaştığı anlamına gelmez. Her hamile kadında görülmeyebilir.
  • Rahim ağzında görülen genişlemede belirtilerden biridir. Bu belirti, doktor muayenesi sonucunda anlaşılır. 10 santime kadar ulaşan genişlemeler, doğumun yaklaştığı anlamına gelir.
  • Doğum kasılmalarının düzenli bir hal alması da belirtiler arasında yer alır. Bu kasılmalar, genellikle sancısız bir şekilde gerçekleşiyor olup rahim kaslarında oluşur. Bebeğin dışarı atılmasını sağlamak adına meydana gelen kasılmalar doğumun yaklaşması ile düzenli hale gelir. Bazı kişilerde sancıda oluşturabilir.
  • Doktor muayenesi ile anlaşılan belirtilerden biri de rahim ağzının incelmesidir. Bu incelme, son iki ay kala görülmeye başlanmakla beraber son 10 gün maksimum oranda incelme yaşanır.

Bu belirtiler, her hamile kadında görülmeyebilir. Aynı zamanda tek başlarına anlam ifade etmiyor olup bir ya da birkaç belirtinin aynı anda görülmesi ile beraber doğumun yaklaştığı anlamına gelir.

Doğuma 10 Gün Kala Neler Yapılmalı?

Doğuma 10 gün kala belirtiler ile karşılaşıyor ya da doktorunuzun yönlendirmesi ile doğumun yaklaştığını öğrendiyseniz kendinizi rahatlatmak adına bazı şeyler yapmalısınız. Doğuma 10 gün kala yapılması gerekenler ile doğum sürecini rahat bir şekilde atlatabilirsiniz. Yapılması gerekenler şu şekildedir:

  • Sakin ve huzurlu zaman geçirmeye çalışın. Bebeğinizin karnınızda geçirdiği son zamanları değerlendirebilir, kendinizi huzurlu hissettiğiniz hobileri yapabilirsiniz. Stres ya da kaygı veren düşüncelerden uzak kalmaya çalışmalısınız.
  • Belirtileri görüyorsanız kendinizde farklı semptomların oluşup oluşmadığını anlamak adına bazı incelemeler yapmalısınız. Kanama oluşumu, şiddetli ya da sürekli ağrı, su gelmesi gibi durumlar ile karşılaşırsanız doktorunuz ile iletişime geçmeli ve kısa sürede hastaneye gitmelisiniz.
  • Kendinizi rahatlatmak adına doğum yapacağınız hastaneyi ya da kalacağınız odayı belirleyebilirsiniz. Planlama yaparak kendinizi daha güvende hissedebilirsiniz.
  • Doğuma 10 gün kala yapılması gerekenlerden biri de bebeğinizin doğum çantasını hazırlayabilirsiniz. Bebek bezi, biberon, yeni doğan kıyafetleri gibi bebeğinize ait eşyaları ve gecelik, ped benzeri kendi kullanacağınız ürünlerin bulunduğu bir çanta hazırlayabilirsiniz.
  • Doğum sürecinde ve sonrasında yanınızda kalacak olan refakatçiniz ile zaman geçirebilirsiniz. Bu sayede doğum sırası ve sonrasında ondan beklentilerinizi ifade edebilir, süreç içerisinde size yardımcı olurken kafa karışıklığı yaşamasını engelleyebilirsiniz.
  • Bebeğinizin odası ve yatağınızı ayarlayabilirsiniz. Doğum sonrası dönüşünüz için rahat bir yatak ve hareket etmenizi, uykuya dalmanızı kolaylaştıracak yastıkları düzenleyebilirsiniz.

Doğum sonrasını planlamak, sizi psikolojik olarak rahatlatır ve kendinizi güvende hissetmenizi sağlar. Bu planlamaları yaparak doğum sonrasında kafanızı karıştıracak ya da kendinizi huzursuz hissettirecek durumlardan uzaklaşabilirsiniz. Böylelikle alışma bebeğiniz ile olan hayatınıza daha kolay alışabilirsiniz. Bu tarz konularda destek için evde sağlık ve evde hemşire yöntemlerine de göz atabilirsiniz.

doğuma son 10 gün kala belirtiler

Doğum Belirtisi Olan Anneler Ne Yapmalıdır?

Doğuma 10 gün kala belirtiler ile karşılaşıyorsanız sakin kalmalı ve doğru zamanı beklemelisiniz. Fakat doğum sancıları ya da su gelmesi gibi durumlar ile karşılaşıyorsanız hastaneye gitmeniz gerekir. Doktor muayenesi olmanız süreci sağlıklı bir şekilde atlatmanıza yardımcı olur. Sancıların aşırı oranda şiddetlenmesi ya da ciddi oranda bir kanama durumu ile karşılaşırsanız ambulans ile hastaneye gitmeniz tavsiye edilir. Bu durumlardan biri ile karşılaşmıyorsanız bireysel aracınız ile hastaneye ulaşabilirsiniz.

Doğuma 10 Gün Kala Alınması Gereken Önlemler Nelerdir?

Doğuma 10 gün kala belirtiler ile karşılaşıyorsanız bazı önlemler almanız gerekir. Bu önlemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Öncelikle kanama ya da su gelmesi gibi belirtileri takip etmeniz gerekir. Bu durumlar ile karşılaştığınızda kısa sürede hastaneye gitmelisiniz.
  • Doğumun yaklaşması ile beraber evinizde tek kalmamaya çalışmalı ya da telefonunuzu ulaşabileceğiniz alanlarda tutmalısınız. Acil bir durum ya da doğum sancısında size yardım edecek birilerine ulaşmanız gerekebilir.
  • Vitaminlerinizi tüketmeye ve sağlıklı beslenmenize devam etmelisiniz. Doğum süreci yaklaşmış olsa da hamilelik süreciniz devam eder. Bu sebeple beslenmenize ve takviye ilaçlarınızı aksatmamanız gerekir.
  • Kısa yürüyüşler yapmak da süreci rahat bir şekilde atlatmanıza yardımcı olur. Yürüyüşler sırasında kendinizi fazla zorlamamalı ve kısa mesafelerde tutmalısınız. Hamilelik öncesinde ve hamilelik boyunca yürüyüşler yapıyorsanız doktor tavsiyesi kapsamında yürüyüş mesafesini artırabilirsiniz.

Doğuma 10 Gün Kala Belirtiler Hakkında Sık Sorulan Sorular

Doğuma 10 gün kala ilişkiye girilir mi?

Doğuma 10 gün kala cinsel ilişkiye girmenin bilinen bir yan etkisi ya da tehlikesi yoktur.

Doğuma son on gün kala vücut nasıl tepki verir?

Doğuma son 10 gün kala vücutta bazı değişiklikler görülür. Bu değişiklikler; bebeğin aşağı doğru hareket etmesi, annenin fazla yorgun hissetmesi, kasılmaların oluşması şeklinde sıralanabilir.

bebeklerde diş çıkartma belirtileri
CategoriesGenel

Bebeklerde Diş Çıkartma Belirtileri Nelerdir? Evde Nasıl Hafifletilir?

Diş çıkarma belirtilerinin görülmesi ile başlayan huzursuzluk dönemi doğru yöntemler ile rahat bir şekilde atlatılabilir. Bu dönem içerisinde bebeklerde görülen ağlama, huzursuzluk, ateş ya da ağrı gibi çeşitlendirilen diş çıkarma belirtileri görülebilir. Belirtiler, bebeklerin gelişimi için normal bir evre olarak kabul edilir. Bu gelişim evresini sağlıklı bir şekilde atlatmak için ise evde sağlık rehberinin yönlendirmelerini değerlendirebilirsiniz.

Bebeklerde Diş Çıkartma Belirtileri Nelerdir?

Diş çıkartma belirtileri bebeklere göre farklılaşmalar oluşabilir. Bazı bebeklerde belirtilerin bir çoğu görülürken diğer bebekler bir ya da birkaç belirti ile süreci atlatabilir.

Bebeklerde diş çıkartma belirtileri genel olarak şu şekilde çeşitlendirilebilir:

  • Diş çıkarma süreci ile beraber bebeklerde karşılaşılan huzursuzluk ve ağlama sıklaşabilir. Herhangi bir sebep yokken ağlayabilir ya da huzursuz olduğunu beli eden hareket ve davranışlarında bulunabilir.
  • Bebeklerde diş çıkarma evresinde sık görülen belirtilerden biri de ağrı ve kaşıntıdır. Oluşan ağrı ve kaşıntı bebeğin gece uyanma sıklığında artış yaşanmasına da neden olabilir. Görülen artış, uyku düzensizliğini de beraberinde getirebilir.
  • Bebeklerin beslenme alışkanlıklarında da bazı değişiklikler görülebilir. Diş çıkarma sürecinden önce katı gıdalar ile beslenen bebek, anne sütüne ya da biberona daha fazla yoğunlaşabilir.
  • Diş çıkarma belirtilerinden bir diğeri ise şişmiş diş etleri ve artan salya oranıdır. Aynı zamanda diş etlerinde görülen kaşıntıda diş çıkarma belirtileri arasında yer alır.
  • Bu dönemde bebeğin kilosunda da bazı değişiklikler oluşabilir. Kilo kaybı ile karşılaşma oranı fazladır.

Bebeklerde Diş Çıkartma Ne Zaman Başlar?

Diş çıkartma belirtilerini takip ederek zaman hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Bebeğe göre diş çıkarma döneminde bazı farklılıklar oluşabilir. Genel olarak diş çıkarma dönemi 6 ay olarak kabul edilse de 6 aydan önce ya da daha geç de yaşanabilir. Diş çıkartma dönemleri, bebeğin genetik yapısı ya da çevresel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu dönemi etkileyen faktörler bebeğe bağlı olarak farklılaşmakla beraber iki kardeş arasında da değişiklikler görülebilir. Bu sebeple diş çıkarmaya başlama dönemi belirli bir zaman ile sınırlandırılamayabilir.

Bebeklerde Diş Çıkarma Ağrısına Ne İyi Gelir?

Diş çıkartma belirtileri arasında yer alan ağrı bebeklerde huzursuzluk ya da ağlama sorunlara yol açabilir. Bu sorunları azaltabilmek adına ise bazı yöntemler vardır. Bu yöntemler şu şekilde çeşitlendirilebilir:

  • Diş çıkarma belirtilerini azaltabilmek adına oyuncaklar tercih edilebilir. Tercih edilen oyuncakların bebeğin ağız yapısına zarar vermeyecek sertlikte olmasına ve sağlığa olan etkisi dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda oyuncakları soğutarak vermek ağrının azaltılmasına yardımcı olur.
  • Ağrıyı azaltmak için masaj yöntemini de kullanabilirsiniz. Bu yöntem için ellerinizi kullanmanız yeterlidir. Bebeğinizin diş etlerine dairesel hareketler ile hafif bir basınç uygulayabilirsiniz.

Bebeklerde diş çıkarma ağrısi için bu yöntemleri değerlendirebilirsiniz. Bu sayede bebeğinizin gelişim sürecini rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.

bebeklerde diş çıkartma belirtileri

Diş Çıkaran Bebeklere Evde Ne Yapılır?

Diş çıkartma belirtilerini hafifletebilmek adına evde bazı uygulamalar yapabilirsiniz. Bu uygulama için meyve ve sebzeleri tercih edebilirsiniz. Havuç, salatalık benzeri meyve ya da sebzeleri bebeğinize verebilirsiniz. Vereceğiniz dilimleri yutamayacak kadar büyük dilimler halinde vermeniz tavsiye edilir. Aynı zamanda oluşan ağrı ve kaşıntıyı azaltabilmek adına soğutma yöntemini de deneyebilirsiniz. Bebeğinize vereceğiniz sebze ve meyveyi buzdolabında soğutarak kullanabilirsiniz. Anne sütünü kalıplar içerisinde dondurarak kullanmakta bebeklerde diş çıkartma sürecini kolaylaştırır.

Bebeğinizin sağlığı için ona destek olmanızda gerekir. Diş çıkarma döneminde karşılaştığı huzursuzluk ve ağlamalarda ona sarılabilir, onunla zaman geçirerek süreci rahat bir şekilde atlatmasına yardımcı olabilirsiniz.

Bebeğinizde oluşan kaşıntıları azlatabilmek için masaj yöntemini de deneyebilirsiniz. Masajı elleriniz ile yapabileceğiniz gibi temiz bir bez aracılığı ile de yapabilirsiniz. Bez seçiminizde tüyleri dökülmeyen bir ürünü kullanmanız gerekir.

Tercih edeceğiniz bezi belirli bir oranda soğutmak da kaşıntının oluşturacağı huzursuzluğu azaltabilir. Temiz ve soğuttuğunuz bezi, dairesel hareketler ya da ileri ve geriye doğru uygulamalar yaparak kullanabilirsiniz. Masaj esnasında fazla baskı uygulamamaya özen göstermelisiniz. Olması gerekenin üzerinde yapılan baskı kanama benzeri sorunlar ile karşılaşmanıza ya da bebeğinizin huzursuzluğunun artmasına neden olabilir.

Bebekler Diş Çıkarırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Diş çıkartma belirtileri bazı durumlarda enfeksiyon ile karıştırılabilir. Yüksek ateş ya da huzursuzluk diş çıkartma döneminde normal kabul edilirken enfeksiyon belirtileri arasındaysa ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu durum ile karşılaşmamak adına bebeğinizin diş çıkartma belirtilerini yakından takip edebilirsiniz. Yüksek ateş; ishal, burun akıntısı ya da kusma gibi farklı sorunları da beraberinde getiriyorsa doktora başvurmanız tavsiye edilir.

Bu dönemde ebeveynlerin dikkat etmesi gereken diğer bir husus ise oyuncak seçimidir. Bebeğin ağız bölgesinde oluşan kaşıntıyı azaltabilmek adına oyuncakları kullanmanız tavsiye edilir. Fakat oyuncak seçiminde kullanılan maddeleri incelemelisiniz. Zararlı maddelerden üretilen ya da boyası çıkan ürünler, bebeğinizin sağlığını tehlikeye atabilir.

Diş Çıkaran Bebekler Hakkında Sık Sorulan Sorular

Bebeklerde yeni çıkan diş bakımı nasıl yapılır?

Yeni çıkan dişler için ıslak gazlı bez ya da havlu tercih edebilirsiniz. Bu ürünler, ile bebeğinizin dişlerini silmeniz yeni çıkan dişler için yeterli olur. Zaman ile bakım yöntemi değişir.

Diş çıkaran bebeğin uyumasına ne yardımcı olur?

Bu dönemde bebeğinizin konforu için ona rahat bir uyku alanı oluşturabilirsiniz. Konforlu yastık ve yataktan oluşan, sevdiği oyuncağın yer aldığı bir alan bebeğinizin uyuma sürecini kolaylaştırabilir.

Bebeklerde diş çıkarma döneminde ilaç kullanılır mı?

Diş çıkarma döneminde ilaç kullanımı için doktor tavsiyesi ve yönlendirilmesi gerekir. Genel olarak bakıldığında diş çıkarma döneminde ilaç kullanımı tavsiye edilmeyen yçntemlerdendir.

dikkat dağınıklığı
CategoriesGenel

Dikkat Dağınıklığı Nedir? Dikkat Dağınıklığı Nasıl Tedavi Edilir?

Dikkat dağınıklığı günümüz insanında en sık rastlanan problemlerin başında gelir. Gerek teknolojinin yaygınlaşması ile ekranlara bağlı bir hayat yaşanması gerek hızlı yaşam temposu, bireylerin dikkat süresini azaltır. Sürekli olarak birbirinden farklı uyaranlara maruz kalan birey bu karmaşa içinde kaybolabilir.

Dikkat Dağınıklığı Nedir?

Dikkat dağınıklığı bireyin dikkatini devamlı olarak sürdürme zorluğu yaşaması, herhangi bir olaya veya duruma karşı odaklanma güçlüğü çekmesi veya dürtü kontrolünün olmaması gibi durumları ifade eden bir haldir. Genellikle çocukluktan itibaren baş gösteren bu durum dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluk olarak da ifade edilir. Birey bu sorunu yaşarken çevresindeki uyaranlara karşı odaklanma problemi yaşar, olaylara karşı ilgisi kolayca dağılır, unutkanlık problemleri baş gösterir ve bu gibi durumların sonucu olarak günlük yaşamı olumsuz etkilenir.

Dikkat Dağınıklığı Neden Olur?

Dikkat dağınıklığı nedenleri fiziksel, genetik, çevresel ve kişisel faktörler olmak üzere sıralanabilir. Dikkat eksikliği birden fazla faktörün aynı anda birey üzerinde etkili olması ile ortaya çıkar.

  • Fiziksel nedenler; bireyin beyin yapısındaki işlevsel sorunlar, kafa travmaları, beyin yaralanmaları, sinir sistemi hastalıkları, uyku bozuklukları ve hormonsal dengesizlikler.
  • Genetik nedenler; beyin üzerinde etkisi olan genetik faktörler ve bireyin aile geçmişinde dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon bozukluğu yaşamış bireylerin bulunması.
  • Çevresel nedenler; aşırı teknoloji kullanımı, aile içinde yaşanan sorunlar, stresli bir yaşam, yetersiz ve dengesiz beslenme, kimyasal maddelere maruz kalma ve bireyin bulunduğu ortamda çok fazla uyarana maruz kalması.
  • Kişisel nedenler; ilgisizlik, motivasyon eksikliği, öğrenme bozuklukları ve depresyon gibi nedenler olarak sıralanabilir.

Dikkat eksikliği hangi vitamin eksikliğinden olur?

Dikkat dağınıklığı geçmesi için öncelikle vitamin değerlerine baktırmakta fayda vardır. Çünkü dikkat eksikliği genellikle tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı gibi tek bir vitamin eksikliğinden de kaynaklanmaz. Beyin fonksiyonlarının doğru çalışması için büyük önem arz eden B vitaminleri ve demir gibi minareler beyinin zihinsel işlevlerini yerine getirmek için önemlidir. Dikkat dağınıklığı için B12 ve B6 vitaminleri büyük önem taşımaktadır. Bu vitaminlerin eksikliği dikkat eksikliğine yol açabilir. Dikkat dağınıklığı ilaçları hakkında bilgi almak isterseniz evde sağlık desteği alabilirsiniz.

Çocuklarda Dikkat Dağınıklığı Neden Olur?

Uzmanların yaptığı araştırmalara göre çocukların dikkat eksikliği yaşamasının en büyük nedeni genetik özellikler olmakla birlikte, annenin hamilelikte geçirdiği sağlıksız süreç, doğum esnasında oluşan komplikasyonlar, beyin hasarı, düşük doğum ağırlığı, parçalanmış aile yapısı gibi çevresel, fiziksel ve genetik etkenlerden de kaynaklanabilir.

Çoçuklarda dikkat dağınıklığı belirtileri hemen her şeyden çabuk sıkılma, eşyalarını düzenlemekte ve odasını toplamakta zorlanma, verilen görevleri tamamlayamama, okul hayatında yaşadığı öğrenme zorlukları, eşyalarını kaybetme, unutkanlık, sabırsızlık, sosyal ortamlara uyum sağlayamama gibi bulgulardır. Çocuğun ders çalışırken dikkat dağınıklığı yaşaması çocuklarda en önce fark edilen ve ailelerin en çok şikâyet ettiği konudur.

dikkat dağınıklığı

Dikkat Dağınıklığı ve Konsantrasyon Kaybı Kimlerde Görülür?

Yetişkinlerde dikkat dağınıklığı çocuklardaki kadar yaygın olmasa da ciddi bir oranda görülebilmektedir. Konsantrasyon kaybına hemen her yaş grubunda ve cinsiyette rastlamak mümkündür. Bu süreç bireyin çocukluğunda başlayarak yaşam boyu devam edebilir. Fakat semptomların şiddeti çocukluk dönemine göre farklı olabilmektedir.

Dikkat Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Dikkat dağınıklığı belirtileri kişinin yaşına, yaşam şartlarına ve kişisel özelliklerine göre değişebilmektedir ancak dikkat dağınıklığının anlaşılması için şu belirtilere özellikle dikkat etmekte fayda vardır:

  • Çok çabuk bir şekilde unutma
  • Sıra beklemede zorlanma, sabırsızlık, tahammülsüzlük ve acelecilik
  • Yerinde sabit duramama, huzursuzluk ve dürtüsel olarak düşünmeden hareket etme
  • Verilen görevleri zamanında yapamama ve planlama gerektiren işlerde zorluk yaşama
  • Okul veya iş yaşamında performansın düşük olması
  • Sakarlıkla birlikte gelen kazalara açık olma durumu

Dikkat Dağınıklığı Nasıl Tedavi Edilir?

Dikkat eksikliği için kullanılan ilaçlar odaklanma problemine yönelik olarak doktorlar tarafından reçete edilir. Bu tip ilaçlar doktor yazmadığı sürece kullanılmamalıdır. Bunun yanında yine doktorlar tarafından uygulanan bilişsel terapi süreçleriyle de odaklanma sorunlarına karşı çözüm bulmak mümkündür. Dikkat dağınıklığına iyi gelen bir başka konu ise yaşam düzenini değiştirmektir.

Dikkat dağınıklığı düzeltmek için şu teknikleri uygulayabilirsiniz:

  • Düzenli uyku uyumayı hayatınıza dâhil etmek
  • Günlük işleri bir planlama içerisinde yapmak ve öncelik sırası belirleyerek tamamlamak
  • Yapılacak işleri bölerek tek bir göreve odaklanmak
  • Stresli bir yaşamdan uzak durmak
  • Dikkat dağıtıcı öğeleri çalışma ortamında bulundurmamak
  • Bir uzmandan profesyonel yardım almak

Dikkat Dağınıklığı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Bebeklerde dikkat dağınıklığı nasıl anlaşılır?

Bebekler daha doğmadan anne karnındayken çok hareketli olabilir. Sürekli olarak anne karnını tekmelerler. Bebek sık sık yattığı pozisyonu değiştirme çabasındaysa dikkat sorunu belirtisi olabilir. Çevresindeki nesnelerden çabuk sıkılıyor ve genel olarak hızlı hareket eden nesnelere bakma eğilimindeyse, uykusuzluk ve huzursuzluk yaşıyorsa, seslere karşı aşırı duyarlıysa ve beslenme zorlukları yaşıyorsa bebekte dikkat sorunu olma olasılığı yüksektir.

Çocuklarda dikkat eksikliği kaç yaşına kadar devam eder?

Bu sorun çocuklarda farklı yaş gruplarında farklı zaman aralıklarında kendini gösterebilir. Kimi çocuklarda çok küçük yaşlarda başlayıp uzun sürebilirken kimisinde kısa dönem bir sorun olarak var olup sonra geçebilir. Kimisinde geç başlayıp yetişkinlik dönemine kadar sürebilirken birkaç ay içinde ortadan yok olduğu da görülebilir. Çocuktan çocuğa farklılık gösteren bu durum ilk fark edildiğinde uzmana danışılarak çok kısa sürede ve etkili bir şekilde çözüm bulmak mümkündür.

Dikkat eksikliği ilerlerse ne olur?

Bireyin yaşam kalitesinde ciddi düşüşler meydana gelebilir. Birey, okul ve iş yaşamında başarısız olmaya başlayabilir ve bulunduğu ortamlardaki kişilerle sosyal ilişkileri bozulabilir. Birey bu süreçte kendine olan güvenini kaybedebilir ve duygusal olarak boşluğa düşebilir. Öfke problemleri yaşayabilir, birçok olay ve duruma karşı tahammülü çok düşük seyredeceğinden etrafında bulunan insanlarla çekişmeler yaşayabilir.

hamilelikte kalp çarpıntısı
CategoriesGenel

Hamilelikte Kalp Çarpıntısı Neden Olur?

Gebelikte nefes darlığı, anatomik değişikliklerle sıkı bir ilişki içindedir. Rahmin büyümesi ve diyaframın yukarı itilmesi, genellikle ikinci ve üçüncü trimesterlerde belirginleşen bu duruma neden olur. Hamilelikte kalp çarpıntısı yaşayan kadınlar, solunumlarında farklılık hissedebilirler, ancak bu genellikle normal bir belirtidir ve endişe verici olmaz.

Hamilelik sürecinde meydana gelen nefes darlığı şikayetleri genellikle gebeliğin doğal bir parçasıdır. Bebeğin anne karnından sağlıklı gelişimi bakımından solunum sistemine yapılan bu adaptasyonlar oldukça gereklidir. Fakat gebelikte sürekli olarak yahut şiddetli biçimlerde nefes darlığı problemleri yaşanması halinde muhakkak bir hekime danışmak son derece önemlidir. Uzman doktorlar yaşanan bu durumu değerlendirerek, gerekli önlemleri alacak ya da kişiye uygun önerilerde bulunacaktır.

Gebelikte Nefes Darlığı Neden Olur?

Hamilelikte kalp çarpıntısı, nefes darlığı şikayetleri de aynı anda görülebilir. Gebelik sürecinde kadınların vücudunda pek çok fizyolojik değişiklik meydana gelir ve çoğunlukla gebelikte yaşanan nefes darlığı şikayetleri de buna bağlı olarak gelişir.

Anatomik adaptasyonlar ve süreç içerisinde ortaya çıkan hormonal değişiklikler yaşanan probleme katkıda bulunan unsurlardır. Özellikle hamileliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde rahmin büyümesiyle birlikte diyafram yukarı doğru itilir. Bu durum akciğerler üzerindeki baskıyı artırdığı için gebe kişinin nefes almasında sıkıntılar yaşanabilir. Plasenta olgunlaştıkça, vücudun artan oksijen ihtiyacı solunum sistemine ek bir baskı getirir ve bu durum da gebelikte çarpıntı ve nefes darlığı sorunlarına neden olabilir.

Solunum kaslarının gevşemesine neden olan gebelik hormonları daha fazla oksijen alınmasına neden olabileceğinden gebe kişinin sıklıkla nefes almasına yol açabilir. Ayrıca hamilelikte yemek yedikten sonra kalp çarpıntısı da meydana gelebilir. Sindirim sisteminin yemek sonrası daha fazla çalışması ve kan akışının doğrudan mideye yönlendirilmesi bu belirtiye sebebiyet verebilir.

Bu belirtiler çoğunlukla hamilelikte normal kabul edildiğinden sorun teşkil etmez. Yine de sürekli ya da şiddetli olarak yaşanan nefes darlığı şikayetlerinde mutlaka doktora gidilmelidir. Uzman hekimlerin yapacağı değerlendirmeler neticesinde gerekli tedavi ve öneriler sayesinde gebe kişiler daha rahat bir süreç geçirebilirler.

Hamilelikte Kalp Çarpıntısı Ne Zaman Başlar?

Hamilelikte kalp çarpıntısı ilk aylardan itibaren başlar. Bu durum pek çok kadının yaşadığı sıklıkla görülen sıkıntıların başında gelir. Çoğunlukla da hamileliğin ilk zamanlarında ortaya çıkar. Gebe kişilerin vücudunda meydana gelen hormonal değişikliklerin yanı sıra kan basıncında görülen artış ve buna eşlik eden bazı metabolik aktiviteler kalp hızlarında artışa sebebiyet verebildiğinden hamilelikte ilk aylarda kalp çarpıntısı fark edilebilir. Bu durumlarla birlikte uyku esnasındaki pozisyon da hamilelikte gece kalp çarpıntısı yaşanmasına da neden olabilir.

Kalp hızını etkileyen faktörler arasında progesteron hormonundaki yükseliş ve hormonal değişimler de bulunur. Progesteron hormonu damarların genişlemesine sebep olur. Dolayısıyla kan akışında artış meydana gelir ve bu durum da kalp atışlarının hızlanmasını sağlar.

Öte yandan yaşanan bu durum yükselen kan hacmi nedeniyle kalbin daha etkili şekilde kan pompalamak için çaba göstermesine neden olur. Endişeye sebep olmayan bu durumlar hamilelikte normal kabul edilen belirtiler arasında yer alır. Ancak hamilelikte ani kalp çarpıntısı şiddetli bir şekilde seyrediyorsa ve yanı sıra başka semptomlar da söz konusu ise mutlaka bir hekime danışmak gerekir. Gerek görülmesi halinde ek testler ve değerlendirmeler yapan uzman hekimler uygun önerilerde bulunabilir veya tedavi başlayabilirler.

Ayrıca hamilelikte kalp çarpıntısına çözüm için evde sağlık kapsamında online doktor danışmanlığı ve evde uzman doktor hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.

Hamilelikte Kalp Çarpıntısı Bebeğe Zarar Verir mi?

Hamilelikte kalp çarpıntısı ve çoğunlukla gebe kadınlarda normal bir durumdur ve genellikle bebeğe zarar vermez. Hamilelik sürecindeki hormonal değişiklikler ve artan kan hacmi, kalbin daha hızlı atmasına neden olabilir. Tüm bunlar hamile kadınların vücutlarındaki ek oksijen ihtiyacını karşıladığı gibi gerekli besinleri almalarını sağlamak için gereklidir. Yine de bu süreçte meydana gelebilecek bayılma hissi ve nefes darlığı dikkate alınması gereken durumlar olabilir. Hamilelikte aşırı kalp çarpıntısı yahut göğüste ağrı gibi semptomlar ciddi sorunların habercisi olabileceğinden vakit kaybetmeden uzman bir hekimle görüşülmesi gerekir.

Hamilikte kalp çarpıntısı bebeğe zarar vermez ancak, her hamilelik farklı olduğundan uzman hekim kontrolünde olmak oldukça önemlidir. Hamilelikteki her türlü değişiklik, düzenli doktor kontrolleri ve uzman tavsiyeleriyle takip edilmelidir.

hamilelikte kalp çarpıntısı

Hamilelikte Kalp Çarpıntısı Nasıl Tedavi Edilir?

Hamilelikte kalp çarpıntısı dışında bu süreç esnasında bir kadının vücudunda bir dizi fizyolojik değişiklikler de meydana gelir. Bu değişiklikler arasında artan kan hacmi, hormonal dalgalanmalar ve metabolizma hızındaki artış bulunmaktadır. Bu faktörler, kalp çarpıntısına neden olabilir. Gebelikte oluşan kalp çarpıntısı çoğunlukla normal kabul edilir fakat bazen kişilerde rahatsızlığa neden olabilir. Bu süreçte yaşanan kalp çarpıntısını tedavi etmek yahut hafifletmek için kullanılan bazı yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Stres ve yorgunluk kalp çarpıntısına neden olan faktörlerin başında gelir. Bu sorunları azaltmak için özellikle stresten uzak durmak ve düzenli aralıklarla dinlenmek oldukça önemlidir.
  • Dengeli ve sağlıklı beslenme gebelik sürecinde vücudun ihtiyacı olan besinleri yeterli şekilde alması bakımından son derece faydalıdır. Özellikle vitamin ve mineral alımına ekstra dikkat göstermek gerekir.
  • Kan hacminin korunması ve dolaşım sistemini desteklemek bakımından yeteri kadar su alımına dikkat edilmesi önemlidir.
  • Uzman hekimin önerilerine uygun olarak yapılacak hafif egzersizler kalp çarpıntısını azaltabilir ve genel sağlığı olumlu yönde destekler.
  • Gebelikte kalp çarpıntısına neden olan faktörlerden ikisi kafein ve nikotin alımıdır. Bu maddelerin alımında sınırlama getirmek yahut tamamen uzak durmak pek çok açıdan faydalıdır.
  • Ayrıca hamilelikte sol tarafa yatınca kalp çarpıntısı hafifleyebilir. Bu şekilde yatmak rahim üzerindeki baskıyı azaltacağından ve kan dolaşımını artıracağından anne ve bebek sağlığını destekleyebilir.

Gebelikte Kalp Çarpıntısı İçin İlaç Kullanılabilir mi?

Hamilikte kalp çarpıntısı pek çok fizyolojik değişiklikten kaynaklanabilir. Bunun yanı sıra hamilelik sürecinde bazı sağlık sorunları da meydana gelebilir. Bu sorunlardan biri de gebelerde kalp çarpıntısıdır. Kalbin hızlı ya da düzensiz şekilde atmasına işaret eden kalp çarpıntısı kan hacminin artmasına, hormonlardaki değişime ya da metabolik etkenlere bağlı olarak gelişebilir.

Çoğunlukla ciddi bir sorun teşkil etmediği düşünülen ve normal kabul edilen hamilelikte hızlı kalp çarpıntısı kişiyi rahatsız ediyorsa, yanı sıra başka sağlık problemleri de gözlemleniyorsa vakit kaybetmeden bir hekime gidilmelidir. Yaşanan duruma yönelik gerekli görülmesi halinde uygulanacak testler ve değerlendirmeler neticesinde bir tedavi başlanabilir. Kalp çarpıntısına yönelik olan ilaç kullanımı fetüs üzerinde etkilere neden olabileceğinden ilaç seçimi doktor kontrolünde dikkatli şekilde yapılmalıdır.

Uzman hekimlerin öneride bulunduğu ilaçların dışında hamile kadınların yaşam tarzlarında bazı değişiklikler yapması faydalı olabilir. Yeterli ve sağlıklı beslenme ve doktor önerisine uygun hafif egzersizler yaşanan kalp çarpıntısının hafiflemesine katkıda bulunabilir. Ayrıca hamilelik sürecinde stresten, nikotinden ve kafein tüketiminden uzak durmak da önemlidir. Hamilelik süreci her kadın için farklı olduğundan yaşanan sağlık durumları da farklılık gösterebilir. Olası bir sağlık sorununda mutlaka bir uzman hekime danışmak en doğrusudur.

Hamilelikte Kalp Çarpıntısı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Hamilelikte kalp çarpıntısı halsizlik yapar mı?

Hamilikte kalp çarpıntısı ve halsizlik görülmesi de söz konusudur. Gebeliğin başlangıcı itibariyle kişinin vücudundaki meydana gelen hormonal değişimler, kan basıncının artması ve metabolizmadaki farklılıklar bu duruma sebebiyet verebilir. Yine de yaşanan durumla ilgili uzman hekim görüşü almak faydalıdır.

Hamilelikte kalp çarpıntısı normal midir?

Genellikle hamilelikte kalp çarpıntısı normal kabul edilir. Hamile kadınların vücudu yaşanan fizyolojik değişimlere ve artan kan hacmi, metabolik değişimlere karşı uyum sağlamaya çalıştığından kalp çarpıntısı görülebilir. Ancak çarpıntının şiddetli olması, sürekliliği, yanı sıra nefes darlığı veya başka semptomların ortaya çıkması ciddi bir rahatsızlığa işaret edebileceği için vakit kaybetmeden bir uzman hekime gidilmesi gerekir.

Hamilelikte annenin kalp atışı kaç olmalı?

Hamile bir kadının normal kalp atış hızı genellikle dakikada 60 ila 100 arasındadır. Kalp atışı her bireye göre değişebilir ve kişinin genel sağlık durumu, yaş ve yaptığı aktiviteler de bu durumu etkileyen faktörler arasında yer alır. Hamilelik süreci boyunca düzenli olarak hekim kontrolünde olmak, yaşanabilecek herhangi bir sorunda uzman bir hekime başvurmak son derece önemlidir.

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?