idraryollarienfeksiyonu
CategoriesGenel

İdrar Yolu Enfeksiyonu

İdrar yolunun herhangi bir bölümünü etkileyen enfeksiyonlara idrar yolu enfeksiyonu adı verilmektedir. Bu probleme genellikle 20-40 yaşları arasındaki cinsel yönden aktif kadınlarda rastlanmaktadır. Kadınlarda 8 kat fazla görülen idrar yolu enfeksiyonuna, kadınların yaklaşık yüzde 50’si yaşamlarında en az bir kez yakalanmaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Op. Dr. Egemen İşgören, idrar yolu enfeksiyonu hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

İdrar yolu enfeksiyonu nedir?

İdrar yolu enfeksiyonunun %90’ına “E. coli” adı verilen ve genellikle dışkıdan idrar yoluna giren bir bakteri neden olur. Bakteriler, idrarı vücuttan dışarı taşıyan tüpten yani üretradan girer. Kadınların üretrası erkeklere göre daha kısadır. Bu, bakterilerin mesaneye veya böbreklere ulaşma ve enfeksiyona neden olma olasılığının daha yüksek olduğu anlamına gelir. Bu nedenle idrar yolu enfeksiyonu kadınlarda daha sık görülmektedir.

Bu rahatsızlık, alt idrar yolunu etkilediğinde “sistit” adı verilen mesane enfeksiyonu, üst idrar yolunu etkilediğinde ise “piyelonefrit” adı verilen böbrek enfeksiyonu ortaya çıkar.

İdrar yolu enfeksiyonuna neden olan risk faktörleri nelerdir?

  • Kadınların anatomik olarak idrar kanalı kısadır ve vajinal ve anal bölgeye yakındır. Bu nedenle mikroorganizmalar idrar yollarına kolaylıkla ulaşıp enfeksiyona neden olabilir.
  • Genç ve cinsel olarak aktif kadınlarda sistit riski artarken, enfeksiyon gelişme riski de cinsel ilişki sıklığına bağlıdır.
  • Menopoz ile birlikte düşen östrojen seviyesinin neden olduğu vajinal flora kaybına bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonu riski artar.
  • İlk idrar yolu enfeksiyonunun 15 yaşın altında geçirilmesi ve annede tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu öyküsü olması da riski artıran nedenler arasındadır.
  • Havuz, deniz, sauna gibi ıslak ortamlar ve vajinal akıntı gibi durumlar da riski artıran sebeplerdendir.

İdrar yolu enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?

İdrar yolu enfeksiyonları her zaman belirti vermeyebilir. Sistit genellikle idrar yaparken ağrı, yanma, sık idrara gitme ve ani sıkışma ile idrara gitme ihtiyacı, idrarda kanama, bulanık ve kötü kokulu idrar, kasıklarda ağrı ve genital bölgede baskı hissi gibi şikayetlere neden olabilir. Piyelonefrit ise bu şikayetlere ek olarak yüksek ateş ve yan ağrısı gibi şikayetlere yol açabilir. Belirtiler enfeksiyonun nerede geliştiğine göre değişmektedir.

Böbreklerde ortaya çıkan bir enfeksiyon (akut piyelonefrit);

  • Sırt ağrısı veya yan ağrısı
  • Yüksek ateş
  • Üşüme ve titreme
  • Mide bulantısı ve kusma

Mesanede ortaya çıkan bir enfeksiyon (sistit);

  • Kasıklarda ve genital bölgede basınç hissi
  • Alt karın rahatsızlığı
  • Sık, ağrılı idrara çıkma
  • İdrarda kan

Dış idrar kanalında ortaya çıkan bir enfeksiyon (üretrit);

  • İdrar yaparken yanma
  • Akıntı

İdrar yolu enfeksiyonu nasıl tedavi edilir?

İdrar yolu enfeksiyonu vakalarının yaklaşık %80’i antibiyotik tedavisine yanıt verir.

Yapılması gerek ilk şey sıvı alımının artırılmasıdır. Bol sıvı alımı ile birlikte artan idrar miktarı mikroorganizmaların temizlenmesine yardımcı olur. İdrar yaparken zorlanma, idrarın kanlı gelmesi, karın ve bel ağrısı, akıntı, idrar tutamama, ateşlenme, halsizlik gibi şikayetlerin varlığında mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.

Tedavide en önemli nokta şey ilaçlarla yeterli tedavinin yapılmasıdır. Uzun süreli ve uygun olmayan ilaçların kullanılması tedavi etkinliğini azaltır. Yapılan en önemli hata doktor önerisi olmadan kontrolsüz olarak antibiyotik kullanılmasıdır.

İdrar yolu enfeksiyonu tekrarlar mı?

Kadınların yaklaşık %15’inde tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu görülür.

Son altı ay içerisinde ikiden fazla, son bir yılda üçten fazla idrar yolu enfeksiyonu geçirilmesi tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu anlamına gelir. Bu durum kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilemekle birlikte, başka sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Bu durumda daha detaylı inceleme yöntemlerine başvurulması ve idrar yolarında taş, genişleme, anatomik bozukluk, tümör gibi hastalıkların araştırılması gerekir.

Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında uzun süreli tedaviler gerekebilir.

Basit idrar yolu enfeksiyonlarında üç günlük antibiyotik tedavisi yeterli olurken, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarında altı ay süreyle her gün ya da haftada üç defa düşük doz önleyici antibiyotik tedavisi önerilmektedir. Şikayetlerin cinsel ilişki sonrası ortaya çıkması durumunda ilişki sonrası tek doz tedavi kullanılarak enfeksiyon gelişmesi önlenebilir.

Tekrarlayan enfeksiyonlar mesane duvarında doku hasarına ve enfeksiyonların sıklaşmasına, enfeksiyon olmasa dahi ağrılı idrar yapma şikayetlerine neden olabilir. Böyle durumlarda uzun süreli mesane duvarını onarıcı ilaçların kullanılması gerekebilir.

İdrar yolu enfeksiyonuna hangi besinler iyi gelir?

Sık görülen idrar yolu enfeksiyonlarında yaban mersini tüketmenin önleyici etkisi çalışmalar ile gösterilmiştir. Bunu yanında probiyotikler ve C vitamini kullanımı tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını önlemede faydası görülmüştür. Yakın zamanda İtalya’da yapılan bilimsel bir araştırmada yaban mersini, probiyotik ve C vitaminin birlikte kullanılmasının tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını azalttığı tespit edilmiştir.

İdrar yolu enfeksiyonu kendi kendine geçer mi?

 Basit ve başlangıç aşamasındaki idrar yolu enfeksiyonları sıvı tüketiminin artırılması ile dahi düzelebilir. Ancak devam eden şikayetler konusunda uzman yardımı alınmalıdır.

Antibiyotiğe rağmen geçmeyen idrar yolu enfeksiyonu için ne yapılmalıdır?

 Kullanılan antibiyotiklere dirençli bakteriler nedeniyle oraya çıkan enfeksiyonlar ampirik antibiyotik tedavisi ile düzelmeyebilir. Mesane duvarında doku hasarı nedeniyle ortaya çıkan enfeksiyonlar ya da ağrılı mesane sendromu gibi hastalıklar antibiyotik tedavisi ile düzelmezler. Bu tür durumlarda enfeksiyon oluşumunu önleyici ilaçlar ve mesane duvarını onarıcı ilaçlar ile uzun süreli tedaviler planlamak gerekebilir.

Sizde idrar yolu enfeksiyonunu belirtileri gösteriyorsanız linke tıklayarak evde numune alma hizmetimizden yararlanabilir, tetkiklerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz. https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/evde-numune-alma/

turp
CategoriesGenel

Vitamin Deposu Turpun Faydaları

Turp içeriğindeki vitamin, mineral ve lifler sayesinde düzenli olarak tüketilmesi gereken bir besin kaynağıdır. Salataların vazgeçilmezi olan turp, birçok yemeğin yanında garnitür olarak yenmekte, tokluk hissi verdiği için de diyetlerde kullanılmaktadır. Antioksidan içeriğiyle birçok sağlık sorununun oluşmasını engelleyen turp, içerdiği kükürtlü bileşiklerden dolayı gaz yapma ihtimali nedeniyle dikkatli tüketilmelidir. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Betül Merd, vitamin deposu turpun faydaları hakkında bilgi verdi.

Turp nasıl bir bitkidir?

Turp (Raphanus sativus L.) Brassicaceae familyasından sebze olarak tüketilen; ilk olarak Çin, Japonya, Kore ve Güney Asya’da yetiştirildikten sonra günümüzde dünyadaki birçok iklim kuşağında yetiştirilebilen faydalı bir bitkidir. Turpun yenilebilen bölümü toprak altında bulunan gövdesidir. Toprak üstünde ise yaprak bölümü bulunmaktadır.

Turp nerde yetiştirilir?

Anavatanı tam olarak bilenmeyen turpun ilk olarak Orta Asya, Hindistan ve Doğu Asya’da yabani olma sürecinin ardından ekilerek ıslah edildiği düşünülmektedir. Dünyada ise en çok Japonya, Çin ve Güney Kore’de yetiştirilmektedir. Özellikle Avrupa’da da son 20 yılda yetiştiriciliği ve tüketimi artmıştır. Ülkemizde ise her bölgede yetiştirilebilen turp; Osmaniye, Maraş, Hatay ve Mersin gibi Akdeniz ikliminin olduğu bölgelerin yanı sıra Ankara ve Konya gibi illerde de yoğun bir şekilde ekimi yapılmaktadır. Türkiye’deki turp üretiminin % 70’i Osmaniye’de gerçekleştirilmektedir.

Turpun çeşitleri nelerdir?

Beyaz, kara ve kırmızı gibi çeşitleri vardır. Bunların şekilleri de birbirinden farklıdır. Ancak beyaz, siyah, kırmızı, pembe veya karışık renkli olabilmektedir. Çabuk büyüyen bir bitki olan turpun etli kısmı genelde beyaz ya da kırmızı olabilmekte, bazen de karışık renklerden oluşabilmektedir.

Turpun besin içeriği nasıldır?

Askorbik asit (C vitamini), folik asit, magnezyum, kalsiyul ve potasyum gibi minarel zengini olan turp, aynı zamanda B6, riboflavin kaynağıdır. Turpta; kuru madde, ham lif, toplam çözünebilir şekerler, C vitamini, protein ve nitrat bulunmaktadır. Turpun % 90-95 su, %5-10 kuru maddeden oluşur. 100 gramında 17 Kcal enerji, 1 gramı protein, 0,1 gramı yağ, 3,6 gramı karbonhidrat, 10 IU A vitamini, 26 miligramı C vitamini, 0,03 miligramı tiamin ve riboflavin, 0,3 miligramı niasin, 30 miligramı kalsiyum, 31 miligramı fosfor, 1 miligramı demir, 18 miligramı sodyum ve 322 miligramı potasyum içermektedir. Bazı türlerinde ise % 3-4’e oranında şeker olduğu bilinmektedir. Yapılan araştırmalarda özellikle siyah turpun köklerinde yüksek oranda antioksidan, beyaz ve kırmızı turpta ise karotenoid olduğu belirlenmiştir.

Turpun faydaları nelerdir?

Sindirim sistemini güçlendirici etkisi olan turp aynı zamanda iştah açıcı özelliğe sahiptir. Kabızlığa iyi gelen turp, lif içeriği sayesinde sindirimi rahatlatmaktadır. Bağırsakları çalıştırdığı için sindirimi kolaylaştırmakta, iltihap sökücü özelliği nedeniyle astıma iyi gelmektedir. Bitkisel öksürük şuruplarının büyük bir bölümünde beyaz turp suyu kullanılmaktadır. Tarihsel süreçte cinsel gücü artırdığına inanılan turpun; mesane hastalıkları, romatizma, damar sertliği ve migren üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. DNA sarmal kırılmaları önlediği ve kanser önleyici etkisi olduğu, oksidatif kaynaklı hasarı önemli düzeyde azalttığı bilinmektedir. Köklerinin ekstrakte edilen hekzanın kanserli hücreler üzerinde potansiyel kemopreventif etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.

  • Her ne kadar C vitamini söz konusu olduğunda akla ilk portakal, mandalina ve greyfurt gibi meyveler gelse de kırmız turpta da hatırı sayılır miktarda C vitamini bulunmaktadır. Vücudu birçok hastalıktan koruyan C vitamini aynı zamanda kıkırdak oluşumunda etkili olan kolajen yapımına katkı sağlamaktadır. C vitamini, bağışıklığı destekleyerek vücudu soğuk algınlığından da korumaktadır.
  • Kana oksijen sağlayan kırmızı turp, kırmızı kan hücrelerinin hasarını kontrol edebilmektedir. Kalp damar sisteminin korunmasında rol oynayanturp, antioksidan özelliği sayesinde kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin düşürülmesine katkıda bulunmaktadır. Kırmızı turpta, folik asit ve flavonoid içeriği yüksektir.
  • Tansiyonu düşürme etkisi olan potasyum, turpta çokça bulunmaktadır.
  • Düzenli olarak tüketildiğinde cilt üzerinde olumlu etkileri olduğu belirlenmiştir. Ayrıca turpun kaynatılarak elde edilen suyu saçlı derideki kepeğe ve saç dökülmesine karşı etkilidir.
  • Turp iyot eksikliği sonucunda ortaya çıkan guatır için düzenli olarak tüketilmesi gereken bir besindir. Tiroid hastalıklarına karşı da tüketilebilir.

Turp zayıflatır mı?

  • İçeriğindeki yüksek miktarda C vitamini ve bolca lif sayesinde günün büyük bir bölümünde tokluk hissi vererek gereğinden fazla besin tüketimini sınırlar.
  • Ödem attırıcı ve idrar söktürücü özelliğiyle hızlı kilo vermeye yardımcı olur.
  • Sakinleştirici özelliğiyle stres düzeyini düşürür ve strese bağlı yemek yeme isteğini azaltır.
  • Metabolizmayı hızlandırarak yağ yakmaya yardımcı olur.

Turpun zararı var mı?

  • İçeriğinde asit nedeniyle bazen istenmeyen yan etkiler ortaya çıkabilir. Bazı bünyelerde mide ağrısı ve aşırı gaz nedeniyle tüketim miktarı azaltılmalıdır. Turp içerdiği kükürtlü bileşiklerden dolayı gaz yapmaktadır. Bunun için pişirilerek tüketilebilir.
  • Bağırsak problemlerine neden olabilir. Çok fazla lif içeren turp tüketmenin sağlığımız için de kötü olduğu ve kabızlık, ishal, bağırsak gazı, bağırsak tıkanıklığı gibi sorunlara yol açabileceği unutulmamalıdır.
  • Hipotansiyona neden olabilir. Aşırı turp tüketiminin kan basıncımızı anormal derecede düşük bir düzeye indirebilmesi ve bunun da hipotansiyon veya düşük tansiyona yol açabilir. Hipotansiyonun bazı yaygın semptomları yorgunluk, baş dönmesi, mide bulantısı, depresyon, nemli cilt vb.
  • Hipoglisemiye neden olabilir. Aşırı turp tüketiminin kan şekerini tehlikeli derecede düşük bir düzeye indirerek “hipoglisemi” olarak bilinen bir duruma yol açabilir.
  • Turp, kan şekerini kontrol etmede çok faydalı olsa da çok fazla turp tüketmenin de kötü olduğu unutulmamalıdır.

Turp nasıl tüketilmeli?

Türkiye’de özellikle et ve balık türü besinlerin yanında vazgeçilmez bir garnitür olarak servis edilen, bunun yanı sıra deniz ürünleri ile birlikte tüketilen turp her yemeğin yanında yenebilen vazgeçilmez bir besin kaynağıdır. Salataların süsü olan turp, besin değerlerinin kaybolmaması için çiğ olarak tüketilmelidir. Fazla olmamak şartıyla özellikle siyah turpu bal ile karıştırarak yemek birçok soruna iyi gelmektedir. Siyah turpu bal ile karıştırarak 1 gün soğukta muhafaza işlemi sonrasında sulu kısımdan sabah akşam birer fincan içilmesi gayet sağlıklıdır. ‘Turp gibi olmak’ deyiminin hakkını veren bu turpu çocuklara düzenli olarak yedirmek gerekir.

Siz de beslenme planınızın size uygun olup olmadığını, vücudunuzdaki vitamin- mineral dengesinin yeterli gelip gelmediğini merak ediyorsanız, linkteki Sağlıklı Yaşam Paketleri’ne göz gezdirebilir ve testlerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/vitamin-tarama-paketi/

 

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?