propolis
CategoriesBeslenme

Propolis’in Saymakla Bitmeyen Faydaları

Memorial Ataşehir Hastanesi

Beslenme ve Diyet Bölümü

Uz. Dyt. Gözde Akın

Propolis nedir? Propolis nasıl kullanılmalıdır?

Kuvvetli bir antioksidan olan propolis aynı zamanda zengin bir vitamin kaynağıdır. Yüzyıllardır enfeksiyonlar başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan propolis üzerine son yıllarda çok sayıda bilimsel çalışma yapılmaktadır. Grip, soğuk algınlığı, ağız ve diş sağlığı, sindirim sistemi rahatsızlıklarında da kullanılabilen propolisin kullanım dozajı önemlidir. Özellikle alerjik yapısı olan kişilerin propolis kullanmadan önce doktora başvurması önemlidir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Gözde Akın, propolis hakkında bilgi verdi.

bagisiklik

Propolis nedir?

Propolis kelimesi, kökeni Yunancadan gelmektedir. Savunma anlamına gelen Pro ve şehir topluluk anlamına gelen polis kelimelerinden türemiştir. Propolis bal arıları tarafından ağaçların kozalak ve kabuklarından, bitkilerin tomurcuk ve filizlerinden toplanan çeşitli yağlar, polenler, özel reçine ve mumsu maddelerin karışımından oluşan; anti-viral, anti-bakteriyel, anti-fungal etkiye sahip yapışkan bir maddedir.

Propolis besin değeri nedir?

Propolis %30 mum, %50 reçine ve bitkisel balsam, %10 esansiyel ve aromatik yağlar, %5 polen ve diğer maddeler içerir. İçeriğinde B1, B2, C ve E vitamini içermektedir. Aynı zamanda propolisin içeriğinde çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyun, sordum, potasyum gibi mineraller de bulunmaktadır. Propolisin besin değeri tam olarak bulunduğu kovana göre değişebilmektedir.

Propolisin faydaları nelerdir?

  • Antioksidandır

Polen ve arı sütü ile karşılaştırıldığında propolisin daha yüksek antioksidan aktiviteye sahip olduğu bilinmektedir.

  • Vitamin ve mineral bakımından zengindir.

Propolis içeriğinde B1, B2, C, E vitamini barındırmaktadır. Aynı zamanda çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum gibi mineraller açısından zengindir. İçeriğindeki bu zenginlik bakımından bağışıklık sistemini de desteklemektedir.

  • İltihap giderci faydası vardır.

Arıların propolisi kovanlarını mantar, mikrop, bakteri gibi mikroorganizmalardan korumak için ürettiği düşünülmektedir. Propolisin anti inflamatuar etkisi üzerine yapılan çalışmalarda enfeksiyon gelişmesini yavaşlattığı görülmüştür. Bu konuda bilimsel çalışmalar halen devam etmektedir.

  • Grip ve soğuk algınlığına iyi gelir.

Bağışıklık sistemini destekleyen propolis grip ve soğuk algınlığına karşı da iyi bir koruyucu kalkan görevi göstermektedir.

  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Propolisin içeriğinde vitamin ve minerallerin haricinde etanol ekstraktı da bulunmaktadır. Hem vitamin ve mineral bakımından zengin olması hem de etenos ekstaraktı sayesinde propolis bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur.

  • Ağız ve diş sağlığında etkilidir.

Son yıllarda ağız ve diş sağlığı özellikle de diş çürüklerini önlemede etkili doğal ürün arayışına gidilmiş ve bu amaçla propolisin kullanımı gündeme gelmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalar propolisin ağız içerisindeki zararlı bakterileri yok ederek çoğalmalarının önüne geçtiğini ortaya koymaktadır. Propolis kullanımıyla bakterilerin dişe zarar veren plakalar oluşturmasını engellediği bilinmektedir.

  • Flavonoid içeriği sayesinde yaraların iyileşmesini hızlandırır.

Propolisin hastalık ve yaralanma gibi durumlarda kullanımı çok eski yıllara dayanmaktadır. M. Ö mumyalamada kullanılan propolis 2. Dünya savaşında yaraları iyileştirmek için kullanılmıştır. Propolis, antifungal görevi gören bir flavonoid olan pinocembrin adı verilen özel bir bileşiğe sahiptir. Bu anti-inflamatuar ve antimikrobiyal özellikler, propolisin yara iyileşmesinde yardımcı olmasını sağlar.

  • Yanık tedavisi için kullanılabilir.

Propolisin yara onarıcı ve doku yenileyici özelliklerinin yanı sıra antiinflamatuvar, antimikrobiyal ve antifungal etkileri nedeniyle yanık tedavisinde de kullanılabilmektedir.

  • Mide bağırsak hastalıklarına faydası vardır.

Hayvanlar üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarda propolisin mide bağırsak hastalıkları üzerinde olumlu etki gösterdiğini ortaya koymaktadır. Propolis içreğinin birçok mide bağırsak hastalığına neden olan Helicobacter Pylori dahil patojenler üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir.

  • Cilt sağlığı üzerine olumlu etkileri mevcuttur.

Propolis sadece yanık ve yara tedavisinde değil, cilt bakımında da kozmetik içeriği olarak kullanılmaktadır. Bal, arı sütü, arı poleni gibi propolis de cilt bakımı için kullanılmaktadır. Propolis içeriği sayesinde cilt gerginliği ve elastikiyetinin artmasına yardımcı olmakta aynı zamanda cilt renginin canlanmasına, kırışıklıkların düzeltilmesine zemin hazırlamaktadır.

  • Kalp rahatsızlıkları ve diyabet hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Propolis, vücut metabolizmasını dengeleyici özelliği bulunmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda propolisin daha düşük kan şekeri seviyeleri ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Ancak propolisin diyabet hastalarına kesin olarak iyi geldiğini ortaya koyan bilimsel verilen hala yetersizdir.

Propolis nasıl kullanılır?

Propolis farklı formları bulunur. Bu formlar toz, tane damla ve krem şeklindedir. En çok tüketilen damla formudur. Yoğurda, süte, bala ve pekmeze katılarak tüketilebilir. Suda çözünür formu süte, meyve suyuna, çaya ve kahveye katılarak tüketilebilir.

Propolis çocuklarda kullanılabilir mi?

Propolisin çocuklarda kullanımı en çok merak edilen konuların arasında yer almaktadır. 10 yaş altı çocuklara propolis kullanımı önerilmemektedir. Çocuklar için propolis kullanmadan önce doktor görüşü almak önemlidir.

Propolis kaç damla kullanılmalıdır?

Propolisin kaç doz kullanılacağı önemlidir. Propolis kullanılmadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır. Propolis üreticileri tarafından tavsiye edilen kullanım önerisi ise genel olarak şu şekildedir;

Propolis damla formu için yetişkin bireylerin günde 20 damla, çocukların ise günde 10 damla kullanması tavsiye edilmektedir. Ancak bu oranlar kişiden kişiye farklılık gösterebileceği için doktor tavsiyesi önemlidir.

Propolis kimler kullanamaz?

Birçok faydası olan propolisin herkes tarafından kullanılması uygun olmayabilir.

Genel olarak propolisi kullanmaması gerekenler şu şekilde sıralanabilir;

  • Bala karşı alerjisi olan bireyler,
  • Hamile ve emziren kadınların,
  • Astım rahatsızlığı olan kişiler, propolis kullanmadan önce doktora danışmalıdır.
  • İçerisinde yer alan kumarin kanama ihtimaline sahip olan ve ameliyat olacak kişilerin propolis kullanmaması önerilir.

Propolis yan etkileri var mıdır?

Propolisin fazla kullanılması ya da kullanması gereken kişilerin tüketmesi sonucunda yan etkiler görülebilmektedir.

Propolisin yan etkileri genel olarak şu şekilde sıralanabilir;

  • Fazla tüketiminde midede problemlere yol açabilir.
  • Uzun süreli kullanımında alerjik reaksiyonlara yol açabilir.
  • Yüksek miktarlarda ve alkol ile beraber tüketildiğinde bulantı ve kusmaya ek olarak midede yanmaya sebep olabilmektedir.

Propolis alerji yapar mı?

Bal ürünlerine karşı, arı veya yaban arısı sokmalarına alerjisi olan kişilerin propolis içeren takviyeler kullanmamaları tavsiye edilir.

Propolis kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler?

Propolis satın alırken mutlaka etiketi okunmalıdır. İyi analiz edilmiş, etken maddesi yüksek, toksik kalıntılar içermeyen ürünler tercih edilmelidir.

Propolis ne kadar süre kullanılmalıdır?

Propolis kullanımı kullanım amacına göre farklılık gösterebilmektedir. Propolisin ne kadar kullanılması gerektiği ile ilgili doktor tavsiyesi önemlidir.

Propolis cilde sürülür mü?

Propolisin damla formu hem tüketilebilir hem de cilt üzerine uygulanabilir.

Propolis buzdolabında bozulur mu?

Propolisi buzdolabında muhafaza etmeye gerek yoktur. Kuru ve serin ortamda saklanabilir. Güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

Propolis kilo aldırır mı?

Propolisin kilo alma üzerinde etkisi merak edilen konular arasındadır. Propolisin tek başına tüketilmesinin kilo aldırma üzerine etkisi yoktur.

Propolis boy uzatır mı?

Propolis içerdiği bileşenleri ile birlikte çocuklar için boy uzamasına destek sağlayabilir.

Siz de propolis kullanarak sağlığınızı korumak istiyorsanız Memorial Evde Sağlık Vitamin ve Destekleyici Ürünler için https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/vitamin-ve-destekleyici-urunler-c/bitkisel-urunler-c2/ linkini inceleyebilirsiniz.

menopoz
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Menopoz Beli̇rti̇leri̇ Ne Zaman Başlar?

Doğurganlığın sonu olan menopozun belirtileri her kadında farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genellikle 40’lı ve 50’li yaşlar arasında gerçekleşen menopoz dönemi, her kadının yaşayacağı bir süreci ifade eder. Doğal ve doğal olmayan (cerrahi, tıbbi müdahale gibi) yollarla gerçekleşen menopozun belirtileri arasında ise düzensiz adet dönemleri, sıcak basması, ruh hali değişiklikleri, uyuma güçlüğü, libido değişikliği ve sık idrara çıkma yer almaktadır.

Doğal yolla gerçekleşen menopoz belirtileri genellikle 40 yaş ile 50 yaş arası dönemde başlarken, cerrahi ya da herhangi bir tedavi ile gerçekleşen menopozlarda ise belirtiler işlemin ardından hemen ortaya çıkmaktadır. Tıbbi bir tedavi gerektirmeyen durum olan menopoz döneminde yapılacak olan tedaviler, genellikle kadınların hissettiği semptomları hafifletmeye ve ileride ortaya çıkabilecek hastalıkların önlenmesine yönelik uygulanmaktadır. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, menopoz ve belirtileri ile ilgili verdi.

 Menopoz nedir?

Menopoz kadınlarda yumurtalıkların işlevini yitirmesi sonucunda her ay gerçekleşen adet döngüsünün sona ermesidir. Yaşlanmanın doğal bir parçası olan menopoz, kadınlardaki üreme döneminin sonuna gelindiğine işaret eder. Kısaca bir kadının 12 ay üst üste adet görmemesine menopoz denilir. Menopoz doğal yollarla olduğunda genellikle 40 – 50 yaşlarının arasında ortaya çıkarken, yumurtalıkları cerrahi yolla alınan kadınlarda ise “ani” cerrahi menopoz gerçekleşir.

 

Menopoz nedenleri nelerdir?

Menopozun nedenleri doğal ve doğal olmayan başlıklar altında incelenir.

Doğal menopoz (cerrahi veya başka bir tıbbi durumun neden olmadığı menopoz ): Yaşlanmanın normal bir parçasıdır. Yaşlandıkça üreme yeteneği yavaşlamaya başlar ve durmaya hazırlanır. Ergenlikten itibaren çalışmaya başlayan üreme döngüsü, menopoz yaklaştıkça yumurtalıkların östrojen hormonunu daha az üretmesi ile düşmeye başlar. Bu azalma gerçekleştiğinde adet döngüsü de değişir, düzensiz hale gelir ve en sonunda durur.

Doğal olmayan menopoz

1-Yumurtalıkların alınması:  Kadın vücudunda bulunan yumurtalıklar, adet döngüsünü düzenleyen östrojen ve progesteron gibi hormonların üretilmesini sağlar. Yumurtalıkların çıkarılması için yapılan Ooferektomi cerrahisi, kadınlarda hemen menopoza neden olur. Bu ameliyatın ardından adet kanamaları durur ve menopoza ait olan semptomlar yaşanmaya başlar. Doğal menopozda kademeli olarak gerçekleşen hormonal değişiklikler, hemen meydana gelir ve bu durum belirti ve semptomları daha ağır hale getirebilir.

2-Rahim alma ameliyatı: Rahmin alınıp yumurtalıkların alınmadığı cerrahilerde hastalar genellikle hemen menopoza girmezler. Çünkü hastalar adet göremese de hala yumurta üretip, östrojen ve progesteron hormonlarını üretebilmektedir.

3-Kemoterapi ve radyasyon tedavisi: Bu kanser tedavileri, tedavi sırasında veya tedaviden kısa bir süre sonra sıcak basması gibi semptomlara neden olarak menopoza neden olabilir. Kemoterapiyi takiben menstrüasyonun (ve doğurganlığın) durması her zaman kalıcı değildir, bu nedenle doğum kontrol önlemleri yine de istenebilir. Radyasyon tedavisi, yalnızca radyasyon yumurtalıklara yönlendirilirse yumurtalık fonksiyonunu etkiler. Göğüs dokusu veya baş ve boyun gibi vücudun diğer bölgelerine radyasyon tedavisi menopozu etkilemez.

4-Yumurtalık yetmezliği: Kadınların yaklaşık %1’i 40 yaşından önce menopoza girer (erken menopoz). Erken menopoz, yumurtalıkların, genetik faktörlerden veya otoimmün hastalıklardan kaynaklanabilen normal üreme hormonları (birincil yumurtalık yetmezliği) üretememesinden kaynaklanabilir.

Menopoz belirtileri nelerdir?

Menopoza (perimenopoz) giden dönemlerde kadınlarda aşağıda yer alan belirti ve semptomlar görülebilmektedir:

  • Düzensiz adet dönemleri veya atlama dönemler
  • Menstrual kanamanın daha ağır veya daha hafif olması
  • Vajinal kuruluk
  • Sıcak basması ve gece terlemesi
  • Titreme
  • Ruh hali değişiklikleri
  • Metabolizmanın yavaşlaması ve kilo almaya eğilimin artması
  • Saçların gücünü kaybedip incelmesi ve cilt kuruluğu
  • Meme dokusunun dolgunluğunu kaybetmesi
  • Sık idrara çıkma
  • Uyuma güçlüğü (uykusuzluk).
  • Sinirlilik, hafif depresyon gibi duygusal değişiklikler

libido değişiklikleri

  • Odaklanma zorluğu

Ortaya çıkan bu belirti ve semptomlar, yumurtalıkların östrojen üretim seviyesinin düştüğünü veya hormon düzeninde dalgalanmalar olduğunu gösterir. Adet döngüsündeki değişiklikler başta olmak üzere sıralanan belirtiler kişiden kişiye değişebilmektedir. Menopoz öncesi dönemde adet döngülerinin atlanması sık yaşanan bir durumdur. Çoğu zaman adet dönemleri bir ay atlar ve geri döner veya birkaç ay atladıktan sonra yine birkaç ay boyunca döngüler devam eder. Düzensiz adet dönemlerine rağmen bu zamanlarda hamilelik ihtimali göz ardı edilmemelidir. Eğer menopoza girilmediğinden emin olunmazsa mutlaka hamilelik ile ilgili kontrollerin yapılması ihmal edilmemelidir.

Menopoz belirtileri kaç yaşında başlar? Menopoz belirtileri ne zaman başlar?

Doğal yolla gerçekleşen menopoz belirtileri genellikle 40 yaş ile 50 yaş arası dönemde başlar. Cerrahi ya da herhangi bir tedavi ile gerçekleşen menopozlarda ise belirtiler işlemin ardından hemen ortaya çıkar.

Menopoz belirtileri ne kadar sürer? Menopoz ne kadar sürer?

 Menopoz, adet döngüsü olmadan art arda 12 ayın geçirildiği bir dönemdir. Menopozdan önceki süre (perimenopoz) 8-10 yıl sürebilirken, menopozdan sonraki dönem ise (postmenopoz) hayatın sonuna kadar devam eder.

Erken menopoz nedir? Erken menopoz belirtileri nelerdir?

Erken menopoz bir kadının beklenen daha erken yaşta menopoza girdiği durumdur. Erken menopoz için belirgin bir tıbbi veya cerrahi sebep bulunmuyorsa, buna “Birincil Yumurtalık Yetmezliği” denir. Ortalama bir kadın 50’li yaşlarının başında doğal menopoza girer. Kadınlarda erken menopoz ise 40 yaşından önce gerçekleşir. Bu durumların semptomları da doğal menopoza benzer ve nedenleri genellikle bilinmez.

 

Menopoza girdikten sonra ne olur?

Menopoza girdikten sonra kadınların hamile kalma yani üreme durumları sona erer. Düzenli gerçekleşen adet dönemleri tamamen ortadan kalkar ve hormonal değişiklikler meydana gelir.

Ara kanamalar ne zaman tehlikelidir?

Menopoza girdikten sonra meydana gelen kanamalar tehlikeli olabilir. Bu sebeple menopoz sonrası görülen kanamalarda mutlaka bir kadın ve doğum uzmanına görünmek gerekmektedir.

Menopozun neden olabileceği komplikasyonlar nelerdir?

Menopoza girilmesi, kadınlarda belirti tıbbi risklerin artmasına neden olabilir. Bu komplikasyonlar şu şekildedir:

Kardiyovasküler hastalıklar:  Östrojen seviyesinin düşmesi, kişilerde kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkma riskini artırır. Bu riski azaltmak için düzenli hareket, sağlıklı beslenme, ideal kiloya sahip olma gibi önlemler alınmalıdır.

-Osteoporoz (kemik erimesi): Bu durum kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına neden olarak kırık riskinin artmasına neden olur. Menopozdan sonraki ilk birkaç yıl içinde kemik yoğunluğu hızlı bir şekilde kaybedilebilir ve osteoporoz riski artabilir. Osteoporozlu postmenopozal kadınlar özellikle omurga, kalça ve bilek kırıklarına karşı hassas olup, daha dikkatli olmalıdır.

– İdrar kaçırma: Vajina ve üretra dokuları menopoz döneminde elastikiyetini kaybetmektedir. Bu durum sıklıkla ve aniden idrar yapma isteği ile idrar kaçırma ya da öksürme, gülme gibi sebeplerle idrar kaçırmaya neden olur. Kegel egzersizleri ile pelvik taban kaslarını güçlendirmek ve topikal vajinal östrojen kullanmak bu komplikasyonları hafifletmeye yardımcı olur.

-Cinsel işlev bozukluğu: Menopoz ile birlikte vajinada nem üretiminin azalması ve elastikiyetinin kaybolması ile birlikte vajinal kuruluk, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık ve kanamalara sebep olabilir. Bununla birlikte cinsel istek hissinin azalması, libidoyu da düşürebilir.  Bu durumda kullanılabilecek su bazlı vajinal nemlendiriciler ve kayganlaştırıcılar cinsel hayatın daha verimli olmasını sağlayabilir. Vajinal kayganlaştırıcı yeterli değilse, birçok kadın vajinal krem, tablet veya halka şeklinde mevcut olan lokal vajinal östrojen tedavisinden faydalanabilir.

-Kilo alımı:  Birçok kadın menopoz geçişi sırasında ve menopozdan sonra metabolizma yavaşladığı için kilo alır. Mevcut kilonun korunması için beslenmeye ve spora özen gösterilmelidir.

Menopoz tedavisi nasıl uygulanır?

Menopoz tıbbi tedavi gerektirmeyen bir durumdur. Yapılacak olan tedaviler, kişilerin hissettiği belirtileri ve semptomları hafifletmeye ve rahatlatmaya yönelik olurken, yaşlanma ile ortaya çıkabilecek rahatsızlıklarında önlenmesi için uygulanır.

Tedaviler şunları içerebilir:

-Hormon tedavisi: Östrojen tedavisi olarak da bilinen bu tedavi, menopoz sıcak basmalarını hafifletmek için kullanılır. Rahimi bulunan kadınlara östrojene ek olarak progesteron hormonu da verilebilir. Kemik kaybının önlenmesine de yardımcı olan östrojen tedavisinin uzun süreli kullanımı bazı kalp ve damar hastalıkları ile meme kanseri riskini artırabilir. Bu tedavinin kullanılıp kullanılmaması ile ilgili olarak mutlaka uzman hekim ile görüşülmelidir.

-Vajinal östrojen: menopozda ortaya çıkan vajinal kuruluğu gidermek için östrojen, vajinal krem, tablet veya halka kullanılabilir. Vajinaya uygulanan bu tedavi, vajinal dokular tarafından emilen az miktarda östrojen salgılar. Vajinal kuruluk, cinsel ilişkide rahatsızlık ve bazı üriner semptomların giderilmesine yardımcı olabilir.

-Düşük doz antidepresanlar: Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) adı verilen ilaç sınıfıyla ilgili bazı antidepresanlar, menopozdaki sıcak basmaları azaltabilir. Sıcak basması tedavisi için düşük dozlu bir antidepresan, sağlık nedenleriyle östrojen alamayan veya duygudurum bozukluğu için antidepresana ihtiyaç duyan kadınlar için faydalı olabilir.

Menopoz sırasında hangi hormonal değişiklikler olur?

Menopoz döneminde yumurtalıklar artık yüksek düzeyde hormon üretemez. Yumurtalıklar, yumurtaları depolayan ve onları fallop tüplerine bırakan üreme bezleridir. Yumurtalıklar tarafından aynı zamanda östrojen, progesteron ve testosteron hormonları üretilir ve östrojen ile progesteron hormonları kadınlarda menstrüasyonu kontrol eder. Östrojen aynı zamanda vücudumuzda kalsiyumun nasıl kullanıldığını etkiler ve kandaki kolesterol seviyelerinin korunmasını sağlar. Yumurtalıkların üretim yeteneğini kaybetmesi bu hormonların salgılanmamasına neden olur.

Menopoz cinsel hayatı etkiler mi?

Menopozdan sonra vücut daha az östrojene sahip olur. Östrojendeki bu azlık cinsel yaşamı etkileyebilir. Menopoza giren birçok kadın, dokunmaya ve diğer fiziksel temaslara eskisi kadar duyarlı olamayabilir. Yaşanan dalgalanmalar, diğer duygusal değişikliklerle birleştiğinde cinselliğe olan ilginin azalmasına sebep olabilir. Bununla birlikte vücuttaki düşük östrojen seviyesi vajinaya kan akışının azalmasına neden olarak, kuruluğa bununla bağlantılı olarak da ağrılı cinsel ilişkiye yol açabilir. Uzman hekim ile görüşülerek kayganlaştırıcı, hormon tedavisi, krem ve hap gibi bu sorunları hafifletecek tedavi yöntemleri uygulanabilir.

Menopoz için doktora ne zaman gidilmelidir?

Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında mutlaka her kadın, doktorunu düzenli ziyaret etmelidir. Menopoz sırasında ve sonrasında da bu takiplere devam edilmelidir. Özellikle menopoz sonrası vajinal kanama gerçekleşmesi durumunda ise hemen tıbbi yardım alınmalıdır.

Menopoz dönemi konusunda merak ettiklerinizi detaylı bir şekilde öğrenmek için https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/ linkine tıklayabilirsiniz.

 

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?