bogazagrisi
CategoriesGenel

Boğaz Ağrısına Ne İyi Gelir?

7’den 70’e herkesi etkileyebilen boğaz ağrısının en önemli nedenini viral enfeksiyonlar oluşturmaktadır. Ağrı, ses kısıklığı, boğaz şişmesi, yutkunmada zorluk ve ateş gibi birçok belirtisi bulunan boğaz ağrısı bazı durumlarda reflü, çene eklem hastalığı ya da alerji gibi bazı hastalıklarla da karıştırılabilmektedir. Boğaz ağrısının tedavisi altta yatan nedene göre belirlenirken,  özellikle viral enfeksiyon kaynaklı olanlarında antibiyotik tedavisinin işe yaramayacağının bilinmesi gerekmektedir. El hijyeni başta olmak bazı kurallara uyulması boğaz ağrısını engellemekte bir yol olabilmekte; boğaz ağrısı oluşması durumunda ise tıbbi tedaviye destek olarak sigara ve alkol tüketiminin azaltılması, uyku mekanlarının nemlendirilmesi, boğaz pastillerinin kullanılması gibi uygulamalar da boğaz ağrısına iyi gelebilmektedir. Memorıal Ankara Hastanesi KBB Bölümü’nde Prof. Dr. Erdal Seren, boğaz ağrısı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Boğaz ağrısı nedir?

Boğaz bölgesinde hissedilen yanma, kuruluk, yutkunma ile kötüleşebilen, boğaz içinde çizilme veya tahriş olma şeklinde hissedilen durumlara verilen genel addır.

Boğaz ağrısı neden olur?

Çoğu boğaz ağrısına soğuk algınlığı veya grip virüsü gibi virüsler neden olur. Boğaz ağrılarının yaklaşık %90’ı viral enfeksiyonlardan kaynaklanır. Boğaz ağrısının daha ciddi nedenlerinden bazıları bademcik iltihabı, infeksiyöz mononükleozdur. Diğer nedenler arasında sigara içmek, uyurken gece ağızdan nefes almak, hava kirliliği ile evcil hayvanlara, polenlere ve küflere karşı alerjiler sayılabilir. Bununla birlikte ameliyat sırasında genel anestezi uygulanması da boğaz ağrısına neden olabilir.

Boğaz ağrısının belirtileri nelerdir?

En yaygın boğaz ağrısı belirtileri şunlardır:

  • Konuşma ve yutma sırasında şiddetlenen ağrı,
  • Ses kısıklığı,
  • Boğaz şişmesi,
  • Burun akıntısı ve tıkanıklığı,
  • Boyundaki lenf bezlerinin şişmesi,
  • Öksürük,
  • Ateş,
  • Baş ağrısı,
  • Boğazda veya bademciklerde beyaz lekeler,
  • Kırmızı, şişmiş bademcikler,
  • Deri döküntüsü.

Boğaz ağrısı başka hangi ağrılarla karıştırılabilir?

Enfeksiyonlar, Alerjik nezle, reflü, diş eti ve diş hastalıkları, çene eklem hastalıkları ayrıca troid iltihapları ile boğaz ağrısı birbirine karıştırılabilir.

Boğaz ağrısının tanısı nasıl konulur?

Boğaz ağrısının tanısının konulabilmesi için öncelikle uzman doktor tarafından detaylı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılır. Boğazın arka kısmından örnek alabilmek için boğaz kültürü alınır ve hastaya kan tahlili yapılarak enfeksiyon etkenleri araştırılır.  Boğaz kültürünün sonuçlarının alınması 24 ila 48 saat alabilir. Ayrıca radyolojik görüntüleme yöntemleri ile beze iltihabı veya kitleler araştırılabilir.

Boğaz ağrısının tedavisi nasıl uygulanır? Boğaz ağrısı nasıl geçer?

Boğaz ağrısının tedavisi nedene uygun farklı tedaviler şeklinde uygulanır. Boğaz ağrısı eğer viral bir enfeksiyondan kaynaklanıyorsa uzman doktorunuz antiviral ilaç reçete edebilir. Bu tür boğaz ağrılarında virüslere etkisi olmadığı için antibiyotik kullanılmaz. Bunun yerine bol sıvı tüketimi ve dinlenme ile boğaz ağrısı rahatlatılıp azaltılabilir. Bu tür boğaz ağrılarının çoğu 7-10 gün içerisinde geçer.

Bakteriler nedeniyle oluşan boğaz ağrılarında ise antibiyotik kullanılır. Uzman doktor tarafından verilen antibiyotik birkaç gün içinde kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Bununla birlikte verilen antibiyotiğin tümünün bitirilmesi gerektiği, eğer yarım bırakılırsa boğaz ağrısının geri dönme riski bulunduğu unutulmamalıdır.

İnfeksiyoz Mononükleoz’un neden olduğu boğaz ağrısı semptomları 4 hafta veya daha fazla sürebilir. Boğaz ağrısı alerjilerden kaynaklanıyorsa, alerji tetikleyicilerine karşı dikkatli olunabilir ve alerji ilaçları kullanılabilir.

Boğaz ağrısının bademcikten kaynaklanması durumunda ise devreye cerrahi girebilir. Sık sık şiddetli bademcik iltihabı olunması ya da bademciklerin çok büyük olması bazı hastalarda bademcik alınmasını gerektirebilir.

Boğaz ağrısı önlenebilir mi?

Boğaz ağrısını önlemenin en iyi yolu hijyeni sağlamaktan geçer. Boğaz ağrılarının yüzde 90 sebebi viral enfeksiyonlar olduğu için ellerin düzenli olarak yıkanması, gözlere ve ağıza temastan kaçınılması gerekmektedir. Ayrıca öksürürken veya hapşırırken ağzın kapatılmasına dikkat edilmelidir.

Boğaz ağrısı kimlerde görülür?

Boğaz ağrısı herkeste görülebilir. 3- 15 yaş arasındaki kişilerde görülen boğaz ağrısıyla ilişkili en yaygın sebep bakteriyel enfeksiyonlar (streptokoksik boğaz enfeksiyonları) olurken, erişkinlerde bu sebep genellikle viral enfeksiyonlar, sigara kullanımı ve reflü olmaktadır.

Boğaz ağrısı kaç gün sonra geçer?

Boğaz ağrısının iyileşme süresi, oluşma nedenine bağlı olarak 1-2 gün ile 10 gün arası değişebilir.

Covid boğaz ağrısına sebep olur mu?

Covid enfeksiyonu burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısına neden olabilir. Özellikle yutkunurken genize ve kulaklara yayılan tipte boğaz ağrısı yapabilir.

Yutkunurken boğaz ağrısı olması neye işaret eder?

  • Enfeksiyonlar: soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı (tonsillit), farenjit, larenjit
  • Reflü: Ağrılı yutma ve yutma güçlüğü yakınmalarına yol açabilir.
  • Radyoterapi: Boyun ve göğüs kafesine radyoterapi uygulanmış hastalarda yutma güçlüğü ve ağrı görülebilir.
  • Yutak kanseri veya yemek borusu kanserleri
  • Ağız, yutak veya yemek borusundaki yaralanmalar veya ülserler
  • Tütün ve alkol kullanımı
  • Çok sıcak veya soğuk içeceklerin uzun süre tüketilmesi

 Boğaz ağrısına ne iyi gelir?

Boğaz ağrısının tedavisi nedene yönelik olmalıdır. Uygulanacak tıbbi tedavi ile birlikte boğaz ağrısını rahatlatabilecek, boğaz ağrısına iyi gelebilecek bazı uygulamalar şu şekilde olabilir.

  • Alkol ve tütün gibi tahriş edici maddelerden kaçınılmalı
  • Ağrı kesici, boğaz pastili gibi ürünler kullanılabilir
  • Ilık tuzlu su ile gargara yapılabilir
  • Reflü kaynaklı boğaz ağrısı olanlar yüksek yastık ile yatabilir
  • Uyunulan mekanlarda hava nemlendiricisi kullanılabilir. Bu cihaz diğer odalara da taşınabilir
  • Boğaz kuruluğunu önlemek için bol sıvı tüketilebilir

Boğaz ağrısının komplikasyonları nelerdir?

Boğaz ağrısından kaynaklanan olası komplikasyonlar arasında kulak ve sinüs enfeksiyonları ile bademcik iltihaplanması bulunur. Başka bir komplikasyon bademciklerinizin yakınında bir apsedir.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/genel-saglik-c8/

 

panikataknedir
CategoriesGenel

Panik Atak Nedir? Panik Atak Neden Olur?

Yaşamsal bir tehdit olmamasına rağmen bazen genetik yatkınlık, bazen psikolojik ya da çevresel faktörler nedeniyle kişide yüksek düzeyde korku ve endişe durumu ortaya çıkabilmektedir. Tek başına ruhsal bir bozukluk ya da rahatsızlık olmayan panik atak, özünde yoğun bir korku ve sıkıntı nöbeti olarak tanımlanmaktadır. Panik atak sırasında yaşanan çarpıntı, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve ölüm korkusu gibi semptomlar belirtiler arasında yer almaktadır. Ruhsal bir bozukluk olan “Panik bozukluğu” nun da içinde bulunan panik atak ortalama 20-30 dakika sürmekte ve genellikle kendiliğinden geçmektedir.  Panik bozukluk teşhisi koymadan bedensel hastalıklarla karıştırılabileceği için hastanın öncelikle tıbbi muayeneden geçmesi, bedensel bir hastalık bulunamadığı durumda psikiyatri bölümüne yönlendirilmesi gerekmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Esengül Ekici, panik bozukluk ile ilgili bilgi verdi.

 Panik atak nedir?

Panik atak, aniden, durduk yere ortaya çıkabildiği gibi herhangi bir uyaranla da ortaya çıkabilen bedensel, duygusal ve zihinsel belirtilerin olduğu yoğun bir korku ve sıkıntı nöbeti olarak tanımlanabilir.  Uyaran olmadan ya da bir uyaranla da tetiklenebilen panik atak, yoğunlaşıp en yüksek noktaya ulaşınca yavaş yavaş azalır.

Panik atak belirtileri nelerdir?

Panik atak ve panik bozukluk kavramları günlük konuşmada benzer anlamda kullanılsa da farklı kavramlardır. Panik ataklar esnasında bireylerde,

  • Çarpıntı, kalp atımlarını hissetme ya da kalp atım hızında artış olması,
  • Terleme, titreme ya da sarsılma,
  • Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma gibi hissi,
  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,
  • Bulantı ya da karın ağrısı,
  • Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecek, bayılacakmış gibi olma,
  • Üşüme, ürperme ya da ateş basması
  • Uyuşma ya da karıncalanma hissi,
  • Gerçek dışılık, sanki ortam gerçek değilmiş gibi bir hissin gelmesi veya kişinin kendisini sanki yabancı biriymiş gibi hissetmesi, benliğinden ayrılmış gibi hissetme,
  • Denetimini kaybetme ya da çıldırma korkusu,
  • Ölüm korkusu gibi belirtiler olabilir.

Bu sayılan belirtilerden en az dördünün 10 dakika içerisinde küme halinde ortaya çıkmasına panik atak denir. Panik atak, tek başına ruhsal bir bozukluk ya da rahatsızlık değildir; yoğun bir korku, sıkıntı nöbetidir. Panik bozukluk ise ruhsal bir bozukluktur.

Panik atak çeşitleri nelerdir?

Panik ataklar 3 çeşit olabilir. Bunlar şu şekildedir:

1) Panik bozukluğa özgü olan kendiliğinden ortaya çıkan panik ataklar: Durduk yere, hiçbir şey yokken, atağı tetikleyebilecek fark edilebilen ya da gözle görülebilen durum olmadan aniden ortaya çıkan ataklardır. Örneğin evdeyken, yürüyüşteyken, işteyken gibi. Bu ataklar da genelde çarpıntı, nefes darlığı, gerçek dışılık gibi birkaç öncü bedensel duyum ya da belirti ile başlar. Sonrasında ölüm korkusu, sonunun geldiği hissi ile ‘kalp krizi geçiriyorum’, ‘aklımı kaçırıyorum’ gibi durumu felaketleştiren düşünceler takip eder. Bu tür atakları tetikleyebilecek görünür bir atak yokken ortaya çıktığı için bireyler ciddi olabilecek olumsuz durumların işareti olabileceğine yorumlarlar.

2) Belli bir ortam veya durumda ortaya çıkan ataklar: Durumla ilişkili ataklar, hemen her zaman belli durum olduğunda ortaya çıkan ataklardır. Birçok psikiyatrik bozuklukta görülebilen türde ataklardır. Örneğin köpek fobisi olan birisinin köpek gördüğünde yaşadığı bedensel, zihinsel ve duygusal belirtilerin eşlik ettiği ataklar. Bu durumlarda panik bozukluk tanısı değil asıl psikiyatrik bozukluk ne ise onun tanısı koyulur.

3) Durumsal olma eğilimli panik ataklar: Bu panik ataklar olup belli durumlarda bazen olan, bazen olmayan ataklardır ve genellikle agorafobiye özgü ataklardır.

Örneğin, araçla uzun yol seyahatlerinde bazen atak olup bazen olmaması gibi.

 Panik atak ne kadar sürer? Günde kaç kez panik atak geçirilir? Gün içerisinde belli bir yeri var mıdır?

 Panik atak şayet araya herhangi bir aracı sokulmadığı ve kendi haline bırakıldığı takdirde genelde en fazla 20-30 dakika sürer. Kendi haline bırakıldığında da yatışacaktır. Fakat kişiler bu süreyi öznel olarak daha uzunmuş gibi algılayabilmektedir. Atak yatışırken olumsuz düşüncelerle tekrar başlayabilir veya aralarda da birey endişe içerisinde olduğu için atak daha uzun sürüyormuş gibi hissedilebilir.

Panik atakların sayısı panik bozukluğun şiddetine bağlı olarak değişir. Bazen ayda geçirilen 1-2 atak, bazı durumlarda bir günde de geçirilebilir. Ancak gün boyu ya da sürekli atak geçirmek diye bir şey söz konusu değildir.

Panik ataklar günün her saati geçirilebilir, belli bir saati yoktur. Eğer birey, akşamları ya da günün belli saatleri panik atakları sık geçiriyorsa akşamları bedenine dikkatinin artması ile ilişkili olabilir. Uykuda dahi panik atak geçirilebilir. Buna ‘nokturnal panik atak’ denir.

Panik Bozukluk Belirtileri nelerdir?

Bireylerde atağın olmadığı ara dönemlerde atağın yeniden gelebileceği, tekrarlayacağı ile ilişkili kaygılanma, korkma ya da endişelenme olabilir ve buna beklenti anksiyetesi denir. Kişide spontan, kendiliğinden panik bozukluğa özgü panik ataklarla birlikte ara dönemlerde bu ataklar sırasında aklımı kaçırır mıyım, kalp krizi geçirir miyim, kontrolümü yitirir miyim gibi endişeler duyma yani atak olacak fobisi olduğunda, kaçınmalar ile birlikte hayatı kısıtlanıyorsa panik ataklar panik bozukluğa dönüşmüş diyebiliriz. Yani panik atak geçirmiş olmak tek başına ruhsal bozukluk tanısı için yeterli değildir. Çünkü panik atak pek çok ruhsal bozukluk ya da hayatın içinden olabilen doğal durumlarda her insanın nadir ya da zaman zaman yaşayabileceği olaylardır. Panik bozukluk için ise panik atakların olduğu ruhsal bir rahatsızlıktır.

Panik bozukluk toplumda sık görülür mü?

 Panik bozukluk yaşam boyu bir kişide görülme oranı yüzde 2 civarındadır. Panik atak geçirme oranı ise panik bozukluktan bağımsız yüzde 10 civarındadır. O halde her panik atak panik bozukluğa dönüşmez.

 Panik Bozukluk neden olur? Panik atak her bireyde görülebiliyorsa neden bazı bireylerde panik bozukluğa dönüşürken bazılarında dönüşmez?

 Panik bozukluk diğer psikiyatrik bozukluklar gibi çok nedenlidir. Bu nedenleri biyolojik-genetik, psikolojik ya da çevresel etkenler olarak toparlayabiliriz. Biyolojik-genetik etkenler bireyi bedensel olarak panik bozukluk için yatkın hale getirebilir. Örneğin vücudun alarm sistemi bu bireylerde hassas olabilir. Bireylerde yaşantısal, görerek duyarak bedensel olarak zayıf, dayanıksız olduğu inancı gelişerek psikolojik yatkınlık oluşturabilir. Ayrıca genel olarak kaygılı, bedensel duyumlarla paniğe kapılabilen bireylerde panik bozukluk daha sık görülür. Kişilik olarak mükemmeliyetçi ya da bağımlı kişilikler, belirsizliğe tahammülsüzlük, tehlikeyi abartma eğilimi yine psikolojik yatkınlıklardandır. Stres ise en önemli çevresel etkendir. Örneğin, evlenme, çocuk sahibi olma, okul bitirme, işe başlama, ekonomik sorunlar, ilişki sorunları gibi durumlar. Bunun dışında diğer tüm kaygı bozuklukları gibi kadınlarda daha sıktır ve 20-30 yaş arası başlar.

Panik atak tetikleyicileri nelerdir?

 İki tür yaşam olayı, tetikleyici olabilir. Bunlardan birincisi tabi ki stresin fazla olmasıdır. Çevresel etkenlerden iş stresi, aile ile ilgili sorunlar, sınav, boşanma gibi stres faktörleri panik atağı tetikleyebilir. İkincisi ise masum bir bedensel belirtinin yanlış yorumlanmasıdır. Bu masum belirtiye ise yorgunluk, kadınlarda adet öncesi gerginlik, çay kahve içme, grip nezle ilaçlarının bir kısmı sebep olabilir. Örneğin yorgunken uzanmış bir kişinin aniden yataktan kalkması ile birlikte nabız ve tansiyonu uyum sağlamak adına değişime uğrar. Beyne giden kan akımı azaldığı için baş dönmesi, görmede bulanıklık ya da bayılır gibi olma durumu o anda atakların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Kişi,  ‘ölüyorum herhalde, sonum geldi’ gibi düşünebilir ve ilk atağını yaşayabilir. Sonrasında genetik, psikolojik bir yakınlık varsa stresle birlikte bir panik atak geçirebilir, daha sonra “Ya bir daha atak gelirse” diye kaygı duyarak panik bozukluğu başlatabilir.

Kaçınmalar ve güvenlik davranışları ise sürdürücü etkenlerdir. Kişinin kaçınması ve güvenlik davranışlarına yönelmesi ile korkusunun sürmesi ve büyümesi gerçekleşmiş olur.

 Panik atak geçiren birey ne yapmalıdır?

Panik ataklara bazen bedensel hastalıklar da neden olabileceği için ilk önce yapılması gereken şey hastanın tıbbi muayeneden geçmesidir. Kişinin belirtisine yönelik uzmanlık dallarından hekimlerle (kardiyolog, nörolog, dahiliye uzmanı gibi) görüşmesi önem arz eder. Panik bozukluk en sık kalp ritmiyle ilgili rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Bunun dışında adrenalin hormonunun fazla salgılandığı böbrek üstü bezleriyle ilgili rahatsızlıklarda ve tiroid hastalıklarında da panik atağa benzer tablolar olabilir. Tıbbi inceleme sonrası bedensel hastalığı olmayanlar Psikiyatri bölümüne yönlendirilebilir.

Lakin halihazırda Psikiyatristlerce panik bozukluk tanısı koyulmuş bireylerde atak sırasında herhangi bir müdahaleye gerek yoktur. Panik bozukluk tanılı ve panik atak geçiren birey o anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmeli, atağı geçirmeye yönelik özel bir şey yapmaksızın işini gücünü sürdürmelidir. Atağı geçirmeye yönelik yapılan şeyler atağı geçirmektense bu rahatsızlığın sürmesine yol açar. Çünkü bu tür önlemler atakların tehlikeli olduğu, müdahale edilmezse kendi kendine geçmeyebileceği inancını güçlendirebilir. O yüzden özel bir şey yapmaya gerek yoktur; çünkü panik ataklar zaten kendi kendine geçer. Kişi o anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmelidir.

Agorafobi nedir?

 Panik bozukluğuna yeniden panik atak belirtilerini yaşamaktan korkma ve kaçınma şeklinde panik atak fobisi denilmektedir. Agorafobi ise kişinin panik atağı yaşadığı durum ya da mekan gibi kişinin o duruma ya da mekanlara karşı fobi geliştirmesidir. Agorafobi, kişinin hemen çıkamayacağı ya da yardım alamayacağı yerlerde bulunmaktan korku duymasıdır. Uçak, araba, otobüs, tren gibi toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmekten; tünel ya da köprüden geçmekten; evde tek başına kalmaktan ya da tek başına seyahat etmekten korkmak agorafobinin tipik örnekleridir. Agorafobi panik bozukluğa eşlik edebilir ya da panik bozukluk olmadan da tek başına olabilir.

Panik bozukluk kişinin yaşamını etkiler mi?

 Panik bozukluğu olan bireyler yaşamın merkezine ‘Panik atak geçirmemeliyim’ hedefini koyarlar. Panik atağı tetikleyebileceğini düşündükleri etkinlik ya da ortamlardan kaçınmaya ve uzak durmaya başlarlar. Burada amaç panik atağı bedensel belirti tetiklediği için bu belirtilerin çıkmasını önlemeye çalışmaktır aslında. Örneğin, çarpıntıları olmasın diye spor yapmayı bırakırlar ya da agorafobi eşlik ediyorsa seyahat etmeyi, tek başına dışarı çıkmayı bırakabilirler. Bu durum da sürekli bedeninde ne olup bittiği ile ilgili bedeni takip etme ve dikkati verme ile sonuçlanıp bedensel belirtilerin ise daha çok fark edilmesine yol açacak ve bu psikiyatrik rahatsızlıkta kısır döngüye girilmesine sebep olacaktır.

 Aynı zamanda panik bozukluğu olan bireyler panik atağa girmeyi önleyici birtakım önlemler alırlar. Bunlara ise ‘güvenlik sağlayıcı davranışlar’ denir. Örneğin, dışarı hep güvendiği biriyle çıkar, yanında su ya da kaygı giderici ilaç bulundururlar ya da şayet panik atak geçirirlerse hastaneye daha yakın olabilecekleri mekanları tercih edebilirler. Bu durum da okul, iş, aile yaşantısı ya da hobilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, birey hastaneye uzak diye aile ziyaretlerini azaltabilir, sıcak havada atak geçiriyorsa dışarı çıkmayı bırakabilir.

 Panik bozukluğu teşhisi nasıl koyulur?

 Psikiyatristler tarafından kişinin belirtilerinin dinlenilmesi ile birlikte DSM ve

ICD-10 adı verilen kılavuzlara göre panik bozukluğun tanısının nasıl konulacağı, süre ve belirti sayısı açısından tanımlanmış olup bu kılavuzlara göre panik bozukluk teşhisi koyulur.

 Panik atak esnasında korkutabilen bedensel belirtiler neden olur?

Beynimizde bizi dış tehditlere karşı koruyan ve zorluklar karşısında hayatımızı sürdürmemize hizmet eden bir alarm sistemi vardır. Dış tehdit ile birlikte korku ortaya çıktığında bu sistem aktive olur ve vücutta adrenalin denen bir madde salgılatır. Adrenalin ise vücudu hızlandırarak kaçma ya da savaşma tepkisiyle dış tehditten kurtulmayı sağlar. Fakat bazen gerçek bir dış tehdit olmadan da sanki tehdit var gibi bu sistem alarm verir.  Özellikle yatkınlık ve stres gibi faktörler de varsa bu olasılık daha çok yükselir.

Sonuç itibariyle bireylerde sanki dış tehdit var gibi olsa da ortaya çıkan yoğun korku ve sıkıntıyla otomatik olarak aktive olan alarm sistemi sempatik sinir sistemini çalıştırır ve adrenalin vücutta genel bir hızlandırma sağlar. Örneğin; terleme- titreme olur, cilde giden kan azalır cilt soluklaşır, uyuşmalar olur, el-ayak soğur, büyük kaslara giden kan artar kaslarda gerilme, kasılma olur, kalp çalışması hızlanır, çarpıntı olur, gereken oksijen miktarı arttığı için otonom sinir sistemi bunu sağlar ve solunum artık oksijen fazla olduğu için yavaşlatılır. Fakat birey hala oksijen yetmiyor sanarak hızlı ve derin nefes almaya çalışır, bu da boğulma hissi ve panik atak belirtilerini artırabilir. Yapılması gereken ise nefes alıp verme hızını yavaşlatmaya çalışmaktır.

Panik bozukluk tedavi edilebilir mi?

Panik bozukluk hem ilaçlarla hem de psikolojik yöntemlerle tedavi edilebilir. Psikolojik yöntemlerden bilişsel davranışçı terapinin etkinliği pek çok kontrollü bilimsel çalışmayla gösterilmiştir.

Tedavide hangi ilaçlar kullanılır? İlaçlar etkisini ne zaman gösterir? İlaç tedavisi ne kadar sürer?

 Panik bozuklukta antidepresan ilaçlar kullanılabilir. İlaç tedavisi genel olarak kullanıldığı sürece etkili olup bazı hastalarda ilaç tedavisi kesildikten sonra panik ataklar tekrarlayabilir. O nedenle koruyucu olarak daha uzun süreli antidepresanlara devam edilmesi söz konusu olabilir ya da psikoterapiler uygulanabilir.

Panik bozukluk için kullanılabilen antidepresanların etkisi 4-6 hafta içinde başlar, bazen anksiyolitik (kaygı giderici) ilaçlar da daha hızlı etkili olarak kullanılabilir. Antidepresanların etkisi başladığında ise kaygı gidericiler yavaş yavaş kesilirler ve sadece antidepresanlarla devam edilir. İlaç tedavisi yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında sürdürülür. Burada en önemli nokta kaçınmaların azaltılıp bırakılması ve normal yaşama dönülmesidir.

Panik bozuklukta hangi psikoterapi yöntemleri kullanılır?

 Panik bozuklukta bilişsel davranışçı psikoterapi etkili olarak kullanılır. Birey panik bozuklukta masum bedensel belirtiyi felaketleştirdiği için korku ve kaygı yaşayarak panikler.  Psikoterapide öncelikli hedef bu yorumların değiştirilmesidir. Aynı zamanda panik bozukluğu sürdürücü algı, düşünce ve davranışlar üzerinde çalışılır. Terapi genelde yaklaşık 10 seans sürer ve önce psikoeğitim verilir, ardından bireyin felaketleştirdiği belirtinin ne kadar gerçekçi olduğu konusunda değerlendirmeye geçilir ve bilişsel yeniden yapılandırma başlar. Sonrasında ise davranışçı kısımla birlikte davranış deneyleri yapılır ve kişi panik ataklara maruz bırakılır.

Panik Bozukluğu olanların yakınlarına önerileriniz nelerdir?

Panik bozukluğu olan bireylere üzülme, korkma, kafana takma bir rahat olsan gibi ifadelerde bulunmak yardımcı olmayacaktır. Bu bireylerin yaşadıkları ruhsal sıkıntılarını giderebilmek için uzman yardımı almalarına teşvik etmek uygun olabilir.

Genel sağlığınız hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, Memorial Evde Sağlık hizmetleri ile testlerinizi evinizin konforunda yaptırmak için linke tıklayabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/genel-saglik-c8/

 

basagrisi
CategoriesGenel

Baş Ağrısı Çeşitleri Nelerdir? Baş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Baş ağrısı hayatı olumsuz etkileyen ve en sık yaşanan şikayetlerin başında gelmektedir. Ancak baş ağrısı her bireyde aynı şekilde olmayabilir. Künt, keskin, zonklayıcı, sürekli, aralıklı, hafif ya da şiddetli baş ağrısı yaşanabilmektedir. Yaşanan şikayetlerin farklılığı baş ağrısının farklı nedenlerden ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır. Memorial Ataşehir Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Hayal Toktaş, baş ağrısı çeşitleri ve baş ağrısına iyi gelenler hakkında bilgi verdi.

Baş ağrısı nedir?

Beynin kendisi ağrıya duyarlı değildir. Baş ağrısı; kafa sinirleri, damarlar, boyun kasları, sinüsler, kulak yapısı, göz ve çevresindeki yapılar birçok nedenle başın belli bölümlerinde farklı şekillerde ortaya çıkan ağrılardır.

Baş ağrısı çeşitleri nelerdir?

Farklı nedenlere bağlı birçok baş ağrısı çeşidi bulunmaktadır. Ancak baş ağrısı genel olarak 2 ana başlık altında incelenebilir.

  • Birincil (Primer) baş ağrısı

Baş ağrısı oluşmasının altında herhangi bir hastalık ya da sağlık sorunu bulunmuyorsa bu tip baş ağrısı primer baş ağrısı yani birincil baş ağrısı olarak ele alınmaktadır. Gerilim tipi baş ağrısı,  küme baş ağrısı, migren tipi baş ağrısı birincil baş ağrısı arasında en sık görülenlerdir. Birincil baş ağrısı ataklar halinde (epizodik) olabileceği gibi, kronik yani uzun seyirli de yaşanabilmektedir.

Gerilim tipi baş ağrısı; yetişkinler ve gençler arasında en sık görülen baş ağrısı türüdür. Hafif ila orta şiddette genellikle şakak ve alın bölgesinde, zaman zaman bulantı veya ışık/ses hassasiyetinin eşlik ettiği ağrılardır. Yaşanan ağrı daha  enseye yayılabilir.

Migren tipi baş ağrısı; genellikle zonklayıcı tipte, bazen yarım baş ağrısı şeklinde ağrılardır. Migren ağrısı 72 saate kadar uzayabilir. Ağrının yanı sıra ışığa, sese veya kokulara karşı hassasiyet, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi gibi farklı şikayetlere yol açabilir.

Küme tipi baş ağrısı; bir dizi halinde ortaya çıkabilmektedir. Küme tipi baş ağrısında ağrılar 15 dakika ile 3 saat arasında sürebilmektedir. Ağrılar daha çok gözün etrafında, arkasında veya yüzün bir tarafında ortaya çıkmaktadır. Ağrının olduğu tarafta şişme, kızarıklık, burun tıkanıklığı gibi farklı şikayetler ortaya çıkabilir. Ataklar halinde yaşanan küme tipi baş ağrısı günde 1-4 kez yaşanabilmektedir.

  • İkincil (Sekonder) baş ağrısı

Baş ağrısının nedeni sinir sistemi ya da vücuttaki diğer sistemlerde yaşanan sorundan kaynaklanmaktadır. Sekonder yani ikincil tip baş ağrısı, altta yatan bozukluğun başarılı tedavisi veya kendiliğinden düzelmesi sonrası geçebilmektedir. Beyin damar hastalıkları, beyin tümörleri, sinüs ve göz hastalıkları seyrinde karşılaşılan başağrılsı ikincil baş ağrısı arasındadır.

Alerjik hastalıklar veya sinüzite bağlı baş ağrısı: Baş ağrısı bazen alerjik reaksiyon kaynaklı yaşanabilmektedir. Bu baş ağrılarından kaynaklanan ağrı genellikle sinüs bölgesi ve başın ön kısmında yaşanmaktadır.

Hormon baş ağrısı: Kadınların adet döngüsü, hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı gibi durumlarda östrojen seviyelerinin etkilenmesi sonucu yaşanan baş ağrısıdır.

İlaç kullanımına bağlı baş ağrısı: Kullanılan bazı ilaçların etkisi baş ağrısı olarak ortaya çıkabilmektedir.

Kafein baş ağrısı: Kafein kullanımı bazen baş ağrısına iyi gelebilmektedir. Ancak kafeni beyne giden kan akışını etkilemektedir. Çok fazla kafein tüketmek baş ağrısına neden olabilmektedir. Sık migren baş ağrısı çeken kişilerde kafein kullanımı nedeniyle baş ağrısının tetiklenme riski vardır.

Efor baş ağrısı: Ağırlık, koşma gibi ağır efor gerektiren fiziksel aktiviteler baş ağrısına yol açabilir. Bu tür ağır spor aktiviteleri beyne giden kan akışını artırdığı için başın her iki tarafında zonklayan ağrı yaşanabilmektedir. Ancak bu ağrının kısa süre içerisinde geçmesi beklenmektedir.

Travmaya bağlı baş ağrısı: Her türlü travmadan sonra baş ağrısı yaşanabilir. Bu tip baş ağrısı travmadan sonraki 6 ay ya da 1 sene sürebilmektedir.

Hipertansiyon baş ağrısı: Acil müdahale gerektirebilecek baş ağrısı tiplerinden birisidir. Tansiyonun aşırı yükselmesi daha çok ense bölgesinde ağrıya neden olabilir.

Beyin tümörü veya anevrizma: Beyin tümörü veya anevrizma gibi hayati tehlikelere neden olabilecek rahatsızlıklar da baş ağrısı belirtisi ile ortaya çıkabilmektedir.

Baş ağrısı nasıl teşhis edilir?

Birbirinden farklı birçok baş ağrısı çeşidi olduğu için ağrının tipini belirlemekte öncelikle nöroloji uzmanına başvurarak ayrıntılı öykü ve nörolojik muayene yapılması önemlidir. Doğru tedavi için baş ağrısının birincil veya ikincil baş ağrısı olup olmadığı belirlenmelidir. Bu ayırımda   Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemleri önemlidir.

 Baş ağrısı tedavisi nasıl yapılır?

Baş ağrısının nedenine ve tipine göre tedavisi de farklılık göstermektedir. Aynı tip baş ağrısının tedavileri bile herkeste aynı yanıtı vermeyebilir.

Baş ağrısı tedavisinde;

  • Günlük  yaşam biçiminin düzenlenmesi
  • Düzenli uyku ve egzersiz
  • Atak tedavisinde ağrı kesici ilaçlar
  • Ağrının önlenmesinde koruyucu ilaçlar
  • Botoks uygulamaları
  • Lokal anestezik uygulamalar
  • Cerrahi tedavi gibi yöntemler uygulanabilmektedir.

Baş ağrısı altta yatan farklı bir rahatsızlığa bağlı ise bu hastalığın tedavisi baş ağrısını giderebilmektedir.

Baş ağrısını önleyebilir misiniz?

 Birçok baş ağrısı önleyici tedbirlerle yönetilebilir, ancak yöntemler baş ağrısı tipine göre farklılık gösterecektir. Bazı baş ağrısı türleri ilaçla önlenebilirken, bazılarına aynı ilaç neden olabilir. Bu nedenle, hasta için neyin işe yaradığını bilmek önemlidir.

İhtiyaçlara uygun bir plan bulmak için önleyici tedavileri bir Nörologla ele alınmalıdır. Baş ağrısının önlenmesi, baş ağrısı sıklığının veya yoğunluğunun azalması veya baş ağrısının tamamen önlenmesi anlamına gelebilir.

Genel olarak, aşağıdakileri içeren yaşam tarzı değişiklikleri ile birçok baş ağrısı önlenebilir veya iyileştirilebilir:

  • Düzenli bir programda yeterince uyumak
  • Sağlıklı beslenmek
  • Düzenli egzersiz yapmak
  • Stresle başa çıkma yöntemleri
  • Tetikleyici faktörlerden uzak durmak

Baş ağrısında ne zaman doktora başvurulmalıdır?

 Baş ağrısı farklı hastalıkların da habercisi olabilmektedir. Bunu göz önüne alarak acil olarak doktora gidilmesi gereken durumlar şu şekilde sıralanabilir;

  •  65 yaş üstü ve 18 yaş altında yeni başlayan baş ağrısı
  • Ani olarak ortaya çıkan patlayıcı baş ağrısı
  • Baş ağrısına, görme bozukluğu, kol ve bacaklarda güçsüzlük, ateş gibi şikayetlerin eşlik etmesi
  • Yaşanan baş ağrısının “hayatımda yaşadığım en şiddetli baş ağrısı” olarak tanımlanması
  • Her zaman yaşanan baş ağrısının şiddet, süre ve türü bakımından değişiklik göstermesi

Baş ağrısı için evde uygulanabilecek yöntemler var mıdır?

 Uzun dönemdir migren ya da diğer primer baş ağrısı şikayeti olan kişiler ağrısını tetikleyici faktörleri bilmektedir. Zaman içinde öğrenilen ağrıyı ortaya çıkaracak faktörlerden uzak durmak alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir.

Bunun yanında;

  • Uygun ağrıkesici  tedaviyi almak
  • Karanlık ve sessiz ortamda uyumak
  • Odanın temiz hava ile havalandırılması evde uygulanabilecek tedbirler arasındadır.

Ancak alınan bütün önlemlere rağmen yeterince uzamış ağrıda doktora başvurmak gerekmektedir.

Siz de son dönemlerde baş ağrısı şikayeti yaşıyorsanız ya da genel sağlık durumunuzu merak ediyorsanız Memorial Evde Sağlık uygulamaları kapsamındaki Genel Sağlık paketini alarak, evinizin konforunda bu hizmete ulaşabilirsiniz

https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/genel-saglik-c8/

kabizliknedir
CategoriesGenel

Kabızlık Neden Olur, Kabızlığa Ne İyi Gelir?

Bağırsak hareketlerinin azalması ile ortaya çıkan kabızlık her yaştan insanı etkileyebilen yaygın bir durumdur. Kabızlık dışkıyı dışarı atmada güçlük, aşırı çaba veya bağırsağın tamamen boşaltılamaması gibi durumlara yol açabilir. Genellikle ciddi bir tıbbi durum olmasa da, kişide önemli rahatsızlığa neden olur. Memorial Ataşehir Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Şule Namlı Koç, kabızlık ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Kabızlık nedir?

Kabızlık dışkıyı dışarı atma ve bağırsağın tamamını veya bir kısmını boşaltmadaki zorluktan oluşur. Kabızlık bir hastalık değildir birçok neden sonrası oluşabilir. Bağırsak hareketleri arasındaki normal süre kişiden kişiye değişir, ancak 3 günden fazla tuvalete gidememek kabızlık olarak kabul edilir. Kabızlık üç haftadan uzun sürerse, mutlaka bir doktora danışılmalıdır.

Kabızlık başta kadınlar olmak üzere her yaştan insanı etkiler. Kadınların kabızlık yaşama olasılığı erkeklere göre 3 kat daha fazladır. Hamile kadınlar kabızlığa daha yatkındır bu durum hamileliğin neden olduğu hormonal değişiklikler ve fetüsün bağırsaklara yaptığı baskıdan dolayı kaynaklanmaktadır. Kabızlık yaşlı insanlarda da yaygındır. İleri yaş grubu genellikle hareketsiz bir yaşam sürer ve az sıvı tüketir. Bu da kabızlık oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bebek kabızlığı ile de sık karşılaşılır. Beslenme tarzı değişikliği ve bol sıvı alımı kabızlığın tedavisinde önemlidir.

Kabızlık geçici, şiddetli ya da kronik olarak görülebilir. Geçici kabızlıkta haftada 3’ten az bağırsak hareketi vardır. Olağan dışı koşullar ya da yanlış beslenmeden kaynaklanabilir.  Koşullar normale dönünce bağırsak geçişi de normale döner. Birçok insanın başına gelebilir. Şiddetli kabızlık, haftada birden az dışkılama sıklığı olan ve tıbbi tedaviye dirençli kabızlıktır. Kronik kabızlık ise 6 aydan fazla süren kabızlıktır. Kabızlık yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltabilen bir durumdur.

Kabızlık neden olur?

Bağırsak hassas bir organdır. Kabızlık büyük ölçüde yaşam tarzıyla bağlantılıdır. Kabızlık vakaların çoğu yanlış beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Lif açısından zengin sebzeler, meyveler, tahıllar, baklagiller gibi gıdaların olmaması, yetersiz su tüketimi ve hareketsiz bir yaşam tarzı kabızlık için önemli bir risk faktörleridir. Düzenli ilaç kullanımları (antibiyotikler, ağrı kesiciler, antidepresanlar, demir takviyeleri), hormonal değişiklikler (gebelik ve menopoz), stres ve seyahat gibi günlük yaşamdaki değişiklikler kabızlık nedenleri arasında yer almaktadır. Bazı hastalıklar da kabızlığa sebep olabilir. İrritabl bağırsak sendromunun (IBS) en yaygın semptomları arasında ishal veya kabızlık bulunur. Kabızlık stres ve psikolojik olumsuzluklardan kolayca etkilenebilmektedir. Sürekli strese maruz kalan kişilerde uzun vadede kronik sindirim sorunları gelişebilir.

Kabızlık belirtileri nelerdir?

Kabızlıkla birlikte çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Kabızlığın belirtileri dışkı çıkarma sırasında zorluk, karında kramp şeklinde ağrı, şişkinlik rahatsızlık hissidir. Kabızlığın yaşandığı dönemde iştahsızlık, mide ekşimesi ve mide bulantısı da görülebilir. Dışkı genellikle topaklar şeklinde küçük ve sert yapıdadır. Kişi tuvaletten sonra bile rahatlama hissedemez.

Sertleşmiş dışkı, hareket ederken bağırsak duvarına zarar verebilir ve geçerken anüs bölgesinde yırtılmalara neden olabilir. Kişinin kendini sıkması, zorlaması hemoroitlerin oluşmasına veya var olan hemoroitlerin büyümesine neden olabilir.

Kabızlık nasıl geçer?

Kabızlık genellikle kötü beslenme alışkanlıklarından, yetersiz sıvı alımından ve hareketsiz yaşam tarzından kaynaklanır. Bunu önlemek için, yeşil sebzeler ve lifli yiyecekler tüketilmeli, çok yağlı veya şekerli yiyeceklerden, kahve, çay, gazlı içeceklerden uzak durulmalı, günde 2 litre su içilmeli ve düzenli egzersiz yapmalıdır. Eğer bir hastalık sonucu kabızlık oluşmuşsa hastalığın tedavi edilmesi kabızlığı gidermede etkili olacaktır. Şiddetli kabızlık durumlarda kullanılan ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçları kullanılmadan önce mutlaka uzman bir hekime danışılmalıdır.

Kabızlığa iyi gelen yiyecekler nelerdir?

Lif dışkı hacmini artıran ve dışkının vücuttan daha kısa sürede atılmasını sağlayan sindirilemeyen karbonhidratlardır. Lifli besinler bağırsaklar ve bağırsak hareketi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yüksek lifli besinlerle beraber bol sıvı tüketilmelidir. Lifli besinlerin bağırsaklarda rahat edebilmesi için suya ihtiyacı vardır. Sadece yüksek lifli besin tüketip su içmemek de kabızlığa neden olabilir. Sıvı ihtiyacı su, ayran, bitki çayı, sebze suları ve soda gibi sağlıklı içeceklerden karşılanmalıdır. Günlük olarak en az2 litre su tüketilmelidir.

Sebzeler, meyveler, baklagiller ve kuruyemişler iyi birer lif kaynağıdır. Temel olarak lahana, Brüksel lahanası, brokoli, pırasa, biber, bezelye ve kök sebzeler ince yapraklı sebzelere göre daha fazla lif sağlar. Ev yapımı turşular da yine bağırsak sağlığı için çok faydalıdır. Probiyotik ve prebiyotiklerin takviye olarak kullanılması da kabızlığa fayda sağlayabilmektedir.

Bebek ve çocuklarda kabızlık neden olur? 

Bebekler ve çocuklar da yetişkinler gibi kabızlığa yakalanabilir. Çocuklarda kabızlık çoğu durumda, beslenme şekli veya psikolojik faktörlerden kaynaklanır. Düşük lifli beslenme alışkanlıkları, yeterince su içmemek ve hareketsizlik kabızlığa neden olmaktadır. Çocuklarda stres ve kaygı kabızlığa neden olabilir. Yeni bir ortam, hijyenik olmayan okul tuvaletleri, aile ve okul sorunları da sindirim sağlığını ve bağırsak aktivitesini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, bebekler ve küçük çocuklar, beslenme veya tuvalet eğitimindeki bir değişikliğin parçası olarak kabız olabilirler.

Bebek ve çocuklarda kabızlık antibiyotik almaktan da kaynaklanabilir. Antibiyotik ilaçlar, bağırsak florasının dengesini bozmaktadır. Düzenli olarak kullanılan başka ilaçlarda çocuklarda kabızlığa neden olabilir. Çocuğunuz düzenli ilaç kullanıyorsa ve kabızlık çekiyorsa, çocuk doktorunuzla konuşmalı ve gerekirse ilaç değiştirmelisiniz.

Bebek ve çocuklarda kabızlık ayrıca tiroid hastalıkları, laktoz intoleransı veya bağırsak tıkanıklığının bir belirtisi olarak da ortaya çıkabilir.

Kabızlık sorunu beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olabilir. Beslenme analizi detaylı tarama paketi ile mevcut beslenme şeklinizin sağlığınıza etkileri hakkında bilgi edinebilirsiniz. Memorial Evde Sağlık hizmetleri kapsamında beslenme analizi paketi satın almak için linke tıklayabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/beslenme-analizi-tarama-paketi-detayli/

Genel sağlığınızın da emin olmak için de Genel Sağlık paketi sizin için ideal olacaktır.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

 

ertesigünhapi
CategoriesGenel

Ertesi gün hapı nedir, nasıl kullanılır?

Korunmasız cinsel ilişkinin ardından istenmeyen gebelikleri engellemek amacıyla kullanılan ertesi hapları, cinsel ilişki sonrası ne kadar çabuk kullanılırsa, istenmeyen gebeliği önlemede başarısı o kadar artmaktadır. Ancak toplumdaki yanlış kanının aksine ertesi gün hapı bir doğum kontrol yöntemi olarak değerlendirilmemeli, bunun için mutlaka doktora danışılmalıdır. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Emine Barın, ertesi gün hapı ve kullanırken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Ertesi gün hapı nedir?

Ertesi gün hapı; içeriğinde yüksek oranda progesteron hormonu bulunan ve korunmasız cinsel ilişkiden sonra kullanılarak gebelik oluşumunu en aza indirmeye yardımcı olan bir ilaçtır. Plansız ve istenmeyen gebeliği önlemede yüksek başarı sağlayan ertesi gün hapı eczanelerden reçetesiz olarak alınabilmektedir. Acil bir korunma yöntemidir. Ağız yoluyla tablet olarak alınır. Ertesi gün hapları sürekli kullanım için tasarlanmamışlardır bu nedenle hatırlanması gereken en önemli husus; bu tarz ilaçlar sadece acil ve erken bir şekilde gebeliğin önlenmesi için kullanılır.

Ertesi gün hapı nasıl kullanılır?

Ertesi gün hapı, korunmasız cinsel ilişki sonrası ne kadar çabuk kullanılırsa, istenmeyen gebeliği önlemede başarı düzeyi o kadar fazladır. Ertesi gün hapı cinsel ilişkiden sonraki ilk 3 günde içinde (ilk 72 saatte) kullanılmalıdır. En ideali ilk 12 saat içinde kullanılmalıdır. Ertesi gün hapları cinsel ilişkiden hemen sonra alındığında daha çok etkilidir. İlk 24 saatte alındığında %90-98 oranında gebeliğe engel olurken, ilk 48 saatte alındığında gebeliği engelleme etkisi %75’e düşmektedir.

Ertesi gün hapının zararları nelerdir? 

Ertesi gün hapları doğum kontrol ilaçları gibi hormon içerirler. Ancak içlerindeki hormon miktarı çok daha yüksektir. Temel olarak yumurtalıklardan yumurta salınmasını engeller, ayrıca rahmin iç duvarını incelterek döllenen yumurtanın rahim içine yerleşip gebelik oluşmasını önlemektedirler. Eğer kullandığınız başka ilaçlar varsa, ertesi gün hapı ve kullanılan ilaç etkileşime girebilir. Bu da bazı yan etkilerinin daha yoğun görülmesine yol açabilir. Ertesi gün hapının içeriğindeki maddeler alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Ertesi gün hapları cinsel yolla bulaşan hastalıklardan sizi korumaz.

Ertesi gün hapının yan etkileri nelerdir?

Ertesi gün hapının yan etkileri şöyle sıralanmaktadır:

  • Adet düzensizliği
  • Baş ağrısı ve baş dönmesi
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Ara kanamalar
  • Göğüslerde hassasiyet
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Karın bölgesinde şişkinlik
  • Karın ağrısı

Ertesi gün hapı kullanan kadınların %16’ında kusma, mide bulantısı ve düzensiz kanama gibi yan etkiler görülebilir. En temel yan etkisi adet düzensizliğidir. Adet kanamasında gecikme, erken adet görme, lekelenme tarzında kanamalar sıklıkla görülebilir. Mide bulantısı, karın ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, baş ağrısı, tansiyon düşüklüğü, göğüslerde hassasiyet ve lekelenme tarzı kanamalar gibi yan etkiler, ertesi gün hapı kullanımı ardından 3 gün boyunca görülebilir. Adet düzensizliği bazen bir ay veya birkaç ay devam edebilir. Bu yan etkiler her kadında görülmezken, ertesi gün hapı kullandıktan sonra kanama olmazsa bu gebe olduğunuz anlamına gelmez ama adet gününüz gecikirse gebelik olabilir.

Ertesi gün hapı bir doğum kontrol yöntemi değildir. Bu nedenle bazı yan etkileri olabilmektedir. Siz de kadın sağlığı detaylı tarama paketi ile size özel sağlıklı yaşam testlerini evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kadin-sagligi-tarama-detayli-paket-check-up/

kalp
CategoriesGenel

Kalp Ağrısı Nasıl Anlaşılır?

Kalp Ağrısı Nedir?

Aniden ortaya çıkan ve çoğu zaman kalp krizi zannedilerek paniğe neden olan kalp ağrısı pek çok nedene bağlı ortaya çıkmaktadır. Kalp ağrısı, kalp kasına yeteri kadar kanın ulaşamadığı durumlarda ortaya çıkan göğüs ağrısı veya göğüs bölgesinde rahatsızlık hissi olarak tanımlanmaktadır. Rahatsızlık ayrıca omuz, kollar, boyun, çene, karında ya da sırt bölgesinde ortaya çıkabilmektedir. Kalp krizi geçiren hastalarda da görülen bu rahatsız edici ağrı görmezden gelinmemesi gereken bir durumdur. En kısa sürede bir sağlık kuruluşuna giderek kontrol gerektirmektedir.  Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Hatice Betül Erer, kalp ağrısı nedir ve nasıl anlaşılır konusunda bilgi verdi.

Kalp Ağrısı Neden olur?

Göğüs ağrılarının birçok nedene bağlı olduğu bilinmektedir. Ancak bu nedenlerin çoğu kalp ile alakalı sorunlardan dolayı görülmektedir. Kalp damarlarının tıkanması ya da spazmı gibi nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, kalp zarı ve kalp kapak hastalıklarında da göğüs ağrısı görülebilmektedir. Kalp dışı nedenler olarak; Akciğer, kaburga, kas ve sinir sistemi rahatsızlıklarında da göğüs ağrısı olabilmektedir. Tıpta kalp ağrılarının kalp damarlarında ki tıkanma ya da spazma bağlı olması durumuna angina pektoris (kalp ağrısı) denilmektedir. Göğüs ağrısının neden olduğu diğer durumlar ya da hastalıklar ciddi boyutlu ve hayati önem arz eden durumlar olabilmektedir. Göğüs ağrısının tam ve kesin nedenini öğrenmek için uzman hekim tarafından yapılacak tam teşekküllü testler ve fiziki muayeneler neticesinde kesin sonuçlar elde edilmektedir.

Kalp Ağrısı Nasıl Anlaşılır?

Göğüs kafesinin tam altında bulunan kalp, ağrı sonrası büyük bir hassasiyet hissi oluşturacağından kolayca fark edilmektedir. İnsan sağlığı ve yaşam için önemli bir yere sahip olması nedeni ile kalp ağrısı çoğu zaman paniğe ve heyecana neden olmaktadır. Durumun ciddi olup olmadığını anlamak için ise en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kalp ağrısı istirahatte ya da efor (yürüme, merdiven çıkma, koşma) gibi durumlarda gelebilmektedir. Efor ile oluşan göğüs bölgesinde, ağırlık hissi ve baskı hissi şeklinde hissedilen göğüs ağrısının, kalpten kaynaklanması çok yüksek ihtimaldir. Kalp ağrısı kısaca şu şekilde belirti gösterebilir;

  • Kesin
  • Sıkıcı
  • Yanma
  • Sıkma ya da ezilme hissi oluşmaktadır

Kalp Ağrısı Hangi Rahatsızlığın Belirtisidir?

Genellikle sağlık kuruluşuna başvurulan hastalarda, kalp rahatsızlıkları nedeniyle takipli bireyler değil de, daha çok acil olarak anlık durumlar neticesinde başvuran bireyler olduğu görülmektedir. Birçok nedene bağlı kalp sağlığının bozulması mümkün olduğundan kalp ağrısı sorunu için pek çok nedeni incelemek gerekmektedir. Bunların başında kalbe giden kan damarlarında tıkanıklık olması sonucu gelişen kalp krizine bağlı olan göğüs ağrısıdır. Son yıllarda artış gösteren ve çoğu zaman şüphe duyulan kalp krizi yaşanması esnasında, şiddetli ezici ve baskı hissini oluşturan kalp ağrısı hissedilmektedir. Diğer kalp ağrısı nedenleri arasında perikardit (kalp zarı iltihabı), mitral kapak prolapsusu, aort kapağı darlığı, aort yetersizliği veya aort disseksiyonu (ana damarın yırtılması) gibi kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere akciğer hastalıkları da kalp ağrısı olarak bulgu göstermektedir. Kas ve sinir sistemi hastalıkları ve kasların aşırı gerilimi ya da foksiyon bozuklukları ciddi kalp ağrılarına neden olabilmektedir.

Kalp Ağrısı Egzersizleri Var mıdır?

Kalp ağrısında egzersizin yeri yoktur. Kalp ağrısını ortadan kaldırmak için egzersiz yapmak bu sağlık sorununu çözmeyeceği gibi, sağlık açısından daha tehlikeli durumlara yol açabilmektedir. Kalp rahatsızlıklarının bulunması spor egzersizlerinin yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Ancak kap rahatsızlığı olan kişiler egzersiz takvimini oluşturmadan önce uzman hekim tavsiyesi almalıdır.

 Kalp Ağrısı ve Sol Kol Uyuşması Neden Olur?

Toplumda göğüs ağrısı ve kol uyuşması belirtilerinin aynı anda hissedilmesi kalp krizi mi geçiriyorum? Düşüncesini akıllara getirmektedir. Kalp krizi esnasında şiddetli baş dönmesi, mide bulantısı, kol, ense, bacak ve vücudun birçok organında kasıntıya neden olmaktadır. Kalp krizinin yanı sıra kalp damar hastalıklarının temel belirtisi arasında kalp ağrısı ve kol uyuşması bulunmaktadır. Kas ve sinir hastalıkları ve fıtıklarda aynı şekilde kol uyuşması ile bulgu vermektedir.

Kalp Ağrısı Mideye Vurur mu?

Ağrı merkezinin kalp olmasına rağmen diğer iç organlarda bu ağrı ve sızı şiddetinden dolayı kasılmasalar, sıkışmalar hissedilebilmektedir. Anlık gelişen kalp krizi belirtileri arasında mide ağrısı şikayetleri de yer almaktadır.

Kalp ve Mide Ağrısı Nasıl Ayırt Edilir?

Kalp ve mide ağrısını ayırt etmek için hastaya öncelikle ağrısının beslenme ile ilişkisi sorulmalı ve gereken ayırt edici testler yapılmalıdır.

 Kalpte Sorun Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Efor ile ortaya çıkan nefes darlığı ve tıkanma hissi, göğüste ağrı en büyük belirti olarak karşımıza çıkmaktadır. Kalp rahatsızlıklarını kesin tespiti için efor testleri, holter testi, kalp sintigrafisi, kalp MR, koroner anjiyografi ve bilgisayarlı kalp tomografisi uygulanmaktadır.

Kalp Ağrısı Ne Kadar Sürer?

Kalp damarlarının darlığı ya da spazmı ile ortaya çıkan Anjina pektoris te egzersiz sonrasında oluşan ve 15 ila 20 dk arasında devam eden göğüste yanma, baskı ve ağrı hissi oluşturmaktadır. Daha kısa sürebileceği gibi daha uzun sürede görülebilecek bu ağrılar erken dönemde tedavi gerektirmektedir.

Kalp Ağrısı Günlerce Sürer mi?

Kalp ve damar hastalıklarında gördüğümüz tipik göğüs ağrısı istirahat ya da eforla geldiğinde dakikalardan saatlere uzanan bir süre içerisinde görülmektedir. Böyle bir durumda kişinin ağrı geçer diye beklememesi ve acilen bir sağlık merkezine başvurması gerekmektedir. Kalp dışı nedenlerden kaynaklı sinir ve kas sistemi rahatsızlıkları, akciğer rahatsızlıklarında göğüs ağrıları günlerce devam edebilmektedir.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kalp-sagligi-paketi/

 

 

 

kulakagrisi
CategoriesGenel

Kulak Ağrısı Neden Olur? Kulak Ağrısına Ne İyi Gelir?

Kulak ağrısı dönem dönem pek çok insanın yaşadığı ve günlük yaşamı oldukça zorlaştıran ağrı tiplerinden biridir. Kulak ağrısının en sık nedeni enfeksiyonlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Vücudun herhangi bir yerindeki bir ağrı alarm anlamına gelmektedir ve ciddiye alınıp en erken zamanda doktora başvurulması gerekmektedir. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Mustafa Bilazer, kulak ağrısının nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Kulak ağrısı neden olur?

Kulak ağrısının en çok görülen nedeni enfeksiyonlardır. Orta kulak ve dış kulak yolu enfeksiyonları çok ağrılıdır. Orta kulak enfeksiyonu daha çok üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olurken dış kulak yolu enfeksiyonu kulağı aşırı kurcalama, hijyenik olmayan denize ve havuza girme sonucu oluşur. Daha az sıklıkla kulak kepçesindeki enfeksiyon ve darbelere bağlı şişmeler, kulak zarına ve dış kulak yoluna basınç yapan kulak kirleri, boğaz ve ağız bölgesindeki enfeksiyon, yara ve kanserlerde, çene eklemi ve diş hastalıklarında da kulağa yansıyan ağrılar görebiliriz. Ayrıca nörolojik ve psikolojik hastalıklarda da kulak ağrısı görülebilmektedir.

Kulak ağrısı tanısı nasıl konulur?

Öncelikle otoskop veya endoskop ile kulağın içine bakmaya çalışırız. Orta kulak enfeksiyonunda kulak zarı kızarmıştır, orta kulakta iltihap birikmesi de başlamış olabilir. Dış kulak yolu enfeksiyonunda kulak kanalı daralmış, şişmiş ve çok ağrılıdır, hasta kulağına dokunulunca aşırı ağrı hisseder. Kulak muayenesi normalse ağrının nedenini bulmak için burun, geniz, ağız boşluğu, yutak, gırtlak bölümlerini de endoskop ile muayene etmek gerekmektedir.

Kulak ağrısı tedavisi nasıldır?

Dış kulak yolu enfeksiyonlarında antibiyotik içeren damla ve tabletler ile kortizon içeren damlalar kullanılır, bazen dış kulak yolu enfeksiyonuna mantarlar neden olur o zaman antifungal damlalar kullanılır. Orta kulak enfeksiyonunda ise antibiyotik içeren tablet veya iğneler kullanılmaktadır.

Kulak ağrısı nasıl geçer?


Kulak ağrısında öncelikle tanı konulması gerekir. Ardından doğru tedavi ile hızlı bir şekilde kulak ağrısı geçecektir.

Çocuklarda kulak ağrısına ne iyi gelir?


Çocuklarda genelde orta kulak enfeksiyonu vardır, parasetemol veya ibuprofen içeren ağrı kesiciler, lidokain içeren damlalar verilebilir. İlk fırsatta da kulak, burun, boğaz uzmanına muayeneye gidilmesi önerilmektedir.

Bebeklerde kulak ağrısı nasıl geçer?


Bebekler elini kulağına götürüyor, ağlıyor ve huzursuzsa orta kulak enfeksiyonu veya diş çıkarmaya bağlı olabilir; kulak, burun, boğaz uzmanına muayene ettirmeniz gerekmektedir.

Kulak içi ağrısı neden olur?

Bazen boğaz enfeksiyonları sırasında, ağızda aft ve yara oluştuğunda kulak içine yansıyan ağrılar olabilir. Ayrıca ağız boşluğu, dil, yutak, gırtlak, geniz bölgelerindeki kanserlerde de kulak ağrısı oluşabilir. Çene eklemindeki ve dişlerdeki hastalıklarda da kulak ağrısı olabilir. Dişlerini çok sıkan kişilerde de ağrı olabilmektedir.
Vücudun herhangi bir yerindeki bir ağrı alarm anlamına gelmektedir ve ciddiye alınıp en erken zamanda doktora başvurmak gerekmektedir.

Siz de sağlığınızdan emin olmak için linke tıklayarak size özel sağlıklı yaşam testlerini evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/genel-saglik-c8/

öksürük
CategoriesGenel

ÖKSÜRÜĞE NE İYİ GELİR?

Boğazı veya solunum yolları tahriş eden bir durum olduğunda vücut öksürme ile tepki vermektedir. Tahriş nedeni olan şey, beyne mesaj gönderen sinirleri uyarır. Beyin daha sonra göğüs ve karındaki kaslara, tahriş edici maddeyi dışarı atmak için ciğerlerdeki havayı dışarı atmasını söylemektedir. Böylelikle öksürük ortaya çıkmaktadır. Ara sıra öksürmek normal ve sağlıklıdır. Ancak birkaç hafta devam eden, renkli veya kanlı mukus getiren bir öksürük, tıbbi müdahale gerektiren bir durumu gösterebilir. Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Ayhan Değer, öksürük hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Öksürük nedir?

Öksürük çoğunlukla üst ve alt solunum yolarının yani akciğerlerin sekresyon (mukus, balgam), toz, alerjen ya da mikroplara karşı verdiği bir tepkidir. Vücut bu tepki sayesinde zararlı olabilecek etkenleri atmaya, onların vücuda girmesini engellemeye çalışır.

Öksürük başta üst ve alt solunum yolları olmak üzere dış kulak yolu, kulak zarı, kalp zarı, mide, sinüsler, yutak problemlerinde de oluşur. Öksürük bağlı olduğu sebep ortadan kalkana kadar sürer.

Öksürük neden olur?

Erişkinlerde öksürüğün en sık görülen sebepleri;

  • Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları (sinüzit, bronşit, zatürre vb)
  • Sigara içilmesi
  • Geniz akıntısı
  • Alerji
  • Kirli hava
  • Bazı ilaçların kullanımı
  • Reflü hastalığı

Daha az sıklıkta da olsa alt ve üst solunum yolu kanserleri, yutak kanserleri ve psikolojik nedenli öksürükler de görülmektedir.

Çocuklarda ise her yaş grubunda olabilen enfeksiyonlar (özellikle virütik kaynaklı) sonucu öksürükler çok sık görülür.

Ayrıca 1-2 yaş grubunda reflü, doğumsal anomaliler, aspirasyon yani verilen gıda veya bir şeyin solunum yoluna kaçması, alerjik hastalıklar ve astım sık görülen öksürük sebeplerindendir. 2-6 yaş grubunda geniz eti büyümesi, bademcik iltihabı, astım, alerjik hastalıklar ve sinüzit ilk sıraları oluşturur.

6-16 yaş arasında ise en önemli üç neden astım, alerjik hastalıklar ve sinüzittir.

Kaç çeşit öksürük vardır?

Öksürükler; öksürme sonrası mukus geliyorsa balgamlı, gelmiyorsa kuru öksürük olarak ikiye ayrılır. Ayrıca öksürüğünde süresi önemlidir. Bu duruma göre de 3 haftadan daha kısa süren öksürükler akut, daha uzun süren öksürükler ise kronik öksürük olarak tanımlanır.

Ne zaman sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır?

Kuru öksürüklerde daha fazla vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.  Akut öksürüklerde ise öksürüğün sıklığı ve şiddeti giderek artıyorsa, öksürükle gelen mukus sarı-yeşil renkte ve/veya kanlı ise, beraberinde yüksek ateş, aşırı halsizlik, nefes darlığı, hırıltılı solunum, ses kısıklığı varsa, kişinin yaşam kalitesini bozuyorsa yani öksürükten artık uyuyamıyor, beslenemiyor veya konuşamıyorsa derhal bir uzman yardımı alınmalıdır.

Öksürük nasıl belirti verir?

Öksürük; baş ağrısı ya da mide bulantısı yapabilir. Geceleri ortaya çıktığında uykusuzluğa yol açabilir. Fazla öksürüğü olanlarda göğüs ağrısı gelişebilir. Sürekli öksürüğe bağlı öfke ya da depresyon ortaya çıkabilir. Asosyalliğe neden olabilir. Günlük hayatta yaptığımız yeme içme gibi sıradan şeyleri zorlaştırabilir. Özellikle yaşlı hastalarda kaburga kırıklarına, idrar kaçırmaya ve bayılmaya neden olabilir. Günlük yaşamda ihtiyaç duyulan enerjiyi azaltabilir. Geçmeyen öksürük söz konusu olduğunda kulak burun boğaz hastalıkları ve göğüs hastalıkları bölümüne başvurulmalıdır.

Yetişkinlerde öksürüğe ne iyi gelir? 

  • Öksürüğe neden olan sebebi bulup onu ortadan kaldırmak en doğru yoldur. Fakat doktora gidene kadar kendimizin uygulayabileceği şeylerden bazıları şunlardır;
  • Bulunduğu ortamda öksürüğe neden olabilecek herhangi bir şey varsa (sigara dumanı, alerjen, oda spreyi, parfüm vs) bunlardan uzaklaşmak gerekir.
  • Boğazdan kaynaklanan öksürüklerde özellikle kuru olanlarda pastil, gargara kullanılabilir.
  • Duş alınabilir.
  • Bir kaba konan sıcak suyun buharı solunabilir. Böylece boğaz ağrısı ve öksürük azaltılabilir.
  • Soğuk içecek ve gıdalardan kaçınmak gerekir.
  • Bol sıvı tüketilmelidir. Adaçayı, ıhlamur, ekinezya, ayva, bal, ıhlamur karışımları zencefil, bal, karanfil karışımları, yeşil çay tüketilebilir.

Bebek ve çocuklarda öksürüğe ne iyi gelir?

Çocuklar ve bebeklerdeki öksürükte hasta alerjik ise alerjik ortamdan uzaklaştırılması önemlidir. Örneğin ev tozu alerjisi varsa; ortamda toz tutacak halı, kilim, oyuncak, kitap vb kaldırılmalıdır. Nevresim, çarşaf, yastık kılıfı en az haftada bir ve en az 55 derecede yıkanmalıdır. Hasta yokken ıslak bezle sık sık toz alınmalıdır. Ortam sıcaklığı fazla olmamalıdır. Nem oranı da fazla olmamalıdır. Çünkü ev tozları sıcak ve fazla nemi severler.

Fakat kuru hava, öksürüklü kişiler için özelikle alerjisi olmayanlarda uygun bir ortam değildir. Bu kişilerde buhar cihazı veya kalorifer üzerine konan ıslak havlu ile nemli bir ortam sağlanabilir. Oda sıcaklığı da fazla olmamalıdır. Çocuklarda öksürüğün önemli nedenlerinden biri de burunda biriken mukusun gırtlağa doğru inmesidir yani geniz akıntısına yol açmasıdır. Bu hastalarda deniz suyu veya serum fizyolojik çocuğun burnuna püskürtülebilir. Bebekler için de aynı yöntem uygulanabilir. Ayrıca burundaki mukusu çekmek için dikkatli bir şekilde burun aspiratörü kullanmak bebeklerdeki öksürüğe iyi gelir. Öksüren hastalar yüksek yastıkta yatırılmalı ve uyumadan önce en az 2-3 saat bir şey yememelidir. Çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmemelidir. Öksüren kişilere bol su içirilmelidir. Ballı süt, ıhlamur gibi bitki çayları da tüketilebilir.

Korona öksürüğünde neye dikkat edilmelidir?  

Covid-19 geçiren kişilerde uzun süren öksürükler olabilmektedir. Bu kişilerin doktor kontrolü altında olması yerinde olacaktır. Çünkü bazı hastalarda akciğerler etkilenebilmekte ve öksürük, nefes darlığı kalıcı olabilmektedir.

Öksürük nasıl tedavi edilir?

Evde yapılan uygulamalarla hastanın öksürüğü geçmiyorsa veya ilerliyorsa, öksürüğün yanında çıkan balgamda kan varsa, hırıltılı solunum oluyorsa, ateş yüksekse, özellikle çocuklarda morarma görülüyorsa, hasta beslenemiyorsa hastaneye başvurulması gereklidir. Hastaneye başvuran hastada yapılan muayene ve tetkikler sonucunda sebep bulunarak tedavi başlanır. Örneğin sebep enfeksiyon ise ona yönelik antibiyotik veya antiviral uygulanır. Alerji veya reflü sebepse onlara yönelik tedaviler uygulanır. Eğer solunum yetmezliği varsa özellikle beslenemeyen, yüksek ateşli çocukların hastaneye yatırılarak tedavisi yapılmalıdır. Yaşam kalitesini, yemek yemesini, konuşmasını, uyumasını bozan durumlarda erişkinlere öksürük kesici ilaç verilebilir. Ancak balgamlı öksürüklerde öksürük kesici ilaç verilmesi sakıncalıdır. Bu hastalarda ekspektoran denilen balgamı yumuşatan ve böylece kolay atılmasını sağlayan ilaçlar tercih edilir.

Siz de geçmeyen öksürük şikayetleri yaşıyorsanız, linke tıklayarak evinizin konforunda testinizi yaptırabilir, öksürüğünüzün neden kaynaklandığını öğrenebilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/covid-grip-antijen-paketi/

 

tiroidhormonu
CategoriesGenel

Tiroid Uyarıcı Hormon Testi Nedir? TSH Yüksekliği ve Düşüklüğü

Tiroid uyarıcı hormon (TSH) testi, kandaki TSH miktarını ölçmektedir. Normal aralığı 0,4-5,0 milibirim (mU/l) olan TSH sonuçları vücuttaki tiroidinin sağlıklı çalışıp çalışmadığını göstermektedir. Tiroid boynun ön kısmında bulunan kelebek şeklinde görülen küçük bir bezdir. Beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ürettiği TSH ise tiroid tarafından salınan hormon miktarını düzenlemekten sorumludur. Tüm vücut metabolizması için hayati öneme sahip olan tiroid hormonu beyin gelişimi, solunum, kalp ve sinir sistemi, vücut ısısı, kas gücü, cilt, ağırlık ve kolesterol seviyelerinin sağlığı düzenlemektedir. Tiroid bezi normalden fazla çalıştığında hipertroidi, normalden az çalıştığında ise hipotiroidiye neden olmaktadır. Memorial Bahçelievler Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Nazlı Gülsoy Kırnap, TSH (tiroid uyarıcı hormon) testi hakkında bilgi verdi.

Tiroid bezinin ürettiği 3 ana hormon şunlardır;

  • Triiyodotironin (T3)
  • Tiroksin (T4)
  • Kalsitonin

Tiroid bezi, T3 ve T4’ü üretmektedir. Bu hormonlar kanda taşıyıcı proteinlere bağlanır. Tiroid hormonları bağlanırsa hücreler tarafından kolayca kullanılamamaktadır. Bu nedenle yapılan tiroid hormon testi biyolojik olarak aktif olan serbest veya bağlı olmayan tiroid hormonlarının seviyesini ölçmektedir. Çünkü bunlar toplam T4 ve T3 seviyelerini ölçmekten daha iyi bir tiroid fonksiyonu ölçüsüdür. Yüksek TSH seviyeleri, tiroidin vücudun ihtiyaçları için yeterli T4 üretmekte zorlandığını gösterebilir. TSH tek başına tiroid fonksiyonunun gerçek bir değerini vermez, verme ihtimali %90’dır. Ancak bazı özel durumları atlamamak için tüm tiroid fonksiyon testlerini istemek gerekebilir.

Tiroid (TSH) testi hangi hastalıkların tanısı için yapılır?

Tiroid hormonları metabolizma ve büyüme dahil birçok vücut fonksiyonunu kontrol etmektedir. Beyin tabanında bulunan hipofiz bezi tarafından üretilen TSH, tiroid hormonunun düzenlenmesinden sorumludur. Tiroid bezinin kendi bozukluğu ya da beyin-tiroid uyarı sistemindeki bozukluklar tiroid hastalıklarına neden olabilir. Sistem bozulduğunda tiroid ya çok fazla ya da çok az hormon üretmektedir. Tüm vücut metabolizması için önemli olan tiroid hormonu birçok rahatsızlığın tanı ve tedavisinde önemli rol oynamaktadır. TSH testi şu rahatsızlıklardan dolayı istenebilir;

  • Hızlı kilo alımı
  • Saç dökülmesi
  • Soğuğa dayanıksızlık
  • Ani kilo kaybı
  • Uykusuzluk
  • Titreme
  • Terleme
  • Kalp çarpıntısı
  • Gözlerde büyüme veya görme kaybı
  • Cilt kuruluğu
  • Kabızlık
  • Performans düşüklüğü
  • Adet bozukluğu
  • Sıcağa tahammülsüzlük

TSH Testi nasıl yapılmaktadır?

TSH testi yaptırmak için önceden herhangi bir hazırlık yapmaya gerek yoktur. Test verecek kişinin aç ya da tok olmasına bakılmadan genellikle dirseğin iç kısmındaki damardan kan alınarak TSH seviyelerine laboratuvar ortamında bakılmaktadır. Tiroid hormonları gün içinde küçük değişiklik gösterebileceği için doktorunuz test için kanı sabah erken saatlerde vermenizi tavsiye edebilir.

TSH yüksekliği ne anlama gelir?

TSH değerlerinin normalden fazla olması tiroid bezinde bir problem olduğu anlamına gelmektedir. Yüksek değerler tiroid bezinin az çalıştığını, göstermektedir. TSH yüksekliği herhangi bir otoimmün hastalık ya da iyot yetersizliği nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Yüksek TSH seviyeleri hastada hipotiroidizmi olduğunu göstermektedir. TSH seviyesinin normalin üzerinde olması hastanın şu belirtileri yaşamasına neden olur;

  • Kilo alımı
  • Yüz ve boyun şişmesi
  • Soğuğa tahammülsüzlük
  • Kuru cilt
  • Seyrekleşen saç
  • Yavaş kalp hızı
  • Düzensiz veya ağır adet dönemleri
  • Doğurganlık sorunları
  • Depresyon
  • Kabızlık
  • Tükenmişlik hissi

Yüksek TSH nasıl tedavi edilir?

Yüksek TSH nedeniyle oluşan hipotiroidizmi, eksik tiroid hormonlarının yerini alan ilaçlarla tedavi edebilmektedir. Hastalar doktorun reçete ettiği ve kullanma şeklini belirttiği ilaçlar doğru kullanılmalıdır. İlacı kullanan hastalardan birkaç ayda bir yapılan yeni TSH testleri ile değerlere bakılarak tedavi sürdürülmektedir. Ayrıca hastanın beslenmesini de doktor kontrolünde yapması gerekmektedir. İlacın iyi emilmesi için mutlaka doktorunuzun önerdiği açlık süresine uyarak ilacınızı kullanın. Tiroid hormon ilaçları gıdalarla ve birçok ilaçla etkileşebilmektedir.

TSH düşüklüğü ne anlama gelir?

TSH değerlerinin normal seviyenin altında olması hipertiroidizmin gelişmesine neden olmaktadır. Bu aynı zamanda aşırı aktif tiroid olarak da bilmektedir.  Hastanın tiroid bezi çok yüksek düzeyde hormon salgılıyorsa, hipofiz bezinin daha az TSH ürettiğini gösterir. THS değerlerinin normalin altında ve sT3/st4 düzeyinin yüksek olması hastada şu belirtilere neden olur.

  • Düzensiz veya hızlı kalp atışı
  • Kas güçsüzlüğü
  • Sinirlilik veya asabilik
  • Terleme
  • Sıcağa tahammülsüzlük
  • Uyku bozuklukları
  • İshal
  • Kilo kaybı
  • Gözlerde büyüme ya da görme kaybı

Düşük TSH nasıl tedavi edilir?

Hipertiroidinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenler doktorunuz tarafından belirlendikten sonra tedaviniz planlanacaktır. Tedaviler; ilaç tedavisi, radyoiyot tedavi ve cerrahi tedavi olabilmektedir. Cerrahi tedavi genellikle ilaç ve radyoiyot tedaviye uygun olmayan hastalarda tercih edilmektedir.

TSH değeri kaç olmalıdır?

Normal TSH değerleri laboratuvardan laboratuvara küçük değişiklikler göstermekle birlikte genellikle; 0,4-5,0 milibirim (mU/l) olmalıdır.

TSH yüksekliği neden olur?

TSH değerlerinin normalden fazla olması tiroit bezinde bir problem olduğu anlamına gelmektedir. TSH yüksekliğinin birçok nedeni vardır. Bu nedenler şunlardır;

  • Hipotiroidi varlığı
  • İyot yetersizliği
  • Kanser tedavisinde kullanılan radyoterapi uygular
  • Tiroit hormon direnci varlığı
  • Lityum içeren ilaçlar

TSH düşüklüğünün nedenleri nelerdir?

TSH değerlerinin normalin altında çıkması tiroit bezinin fazla çalıştığını göstermektedir. TSH seviyelerinin normalin altında almasının nedenleri ise şunlardır;

  • İyotlu tuzun fazla tüketilmesi
  • Tiroid hormon ilacının fazla kullanılması
  • Zehirli guatr ya da zehirli guatr tedavisi sırasında
  • Hamilelik
  • Graves hastalığı
  • Tiroid hormonu içeren doğal takviyelerin fazla alınması
  • Tiroid bezi iltihaplanması
  • Hipofizden az TSH salgılandığında

Çocuklarda TSH değerleri olur mu?

TSH değerleri doğumda en yüksektir ve çocuk büyüdükçe yavaş yavaş azalır. Bu nedenle, TSH seviyeleri çocuklar arasında değişebilir.

Siz de genel sağlığınızdan emin olmak için linke tıklayarak gerekli testlerinizi Memorial Evde Sağlık hizmetleri ile evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kapsamli-laboratuvar-paketi/

evdebakim
CategoriesGenel

Evde Bakım Maaşı Nedir?

Evde bakım maaşı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından görevlendirilerek, bakım ihtiyacı duyan engelleri kişilere ikametgah adreslerinde akrabaları tarafından bakım hizmeti sunulmasıdır. Evde bakıma muhtaç engelli, hasta ve yaşlı bireylere her ay bakımlarının karşılanması için ödeme yapılması olarak bilinmektedir.

Evde Bakım Maaşı Almak İçin Aranan Şartlar Nelerdir?

Evde bakım maaşı için hastalığı sebebiyle beslenme, giyinme, temizlik ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılayamayan, engelli raporu olan, merdiven inme ya da çıkma gibi ihtiyaçlarını gideremeyen tüm bireyler başvurabilir. Evde bakım maaşı, il müdürlüğü tarafından yardıma muhtaç bireyin bakımını sağlayan akrabaya ödenmektedir. Evde bakım maaşına hak kazanmak bu 3 şart aranmaktadır:

  • Tam teşekküllü Devlet Hastanelerinden alınan %50 ve üzeri ağır engelli sağlık kurulu raporu,
  • Bakıma ihtiyaç duyma kriterinin olması,
  • Gelir için belirtilen kriterlerinin uygun olması.

Evde bakım maaşı almak için bu şartları eksiksiz sağlamak gerekmektedir. Ailenin gelir kriterine uygun olması şartı: Evde bakım maaşından faydalanmak için o ailede yaşayan ve adreste ikamet ettiği görülen kişiler başına düşün ortalama gelirin hesaplanmasıdır. Bu noktada SGK tarafından 2/3 şartı getirilerek, (AGİ) asgari ücretin 3’te ikisinden fazla ailenin kişi başı geliri varsa evde bakım maaşı verilemeyebilir.

Evde Bakım Maaşı için Gerekli Belgeler Neler?

Evde bakım parasına başvurmak isteyenlerin hazırlaması gereken evraklar bulunmaktadır. Gerekli evraklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Evde bakım maaşı başvuru dilekçesi,
  • Engelli bireyin ağır engelli raporu,
  • Engelli bireyin ve bakım sağlayacak kişinin kimlik fotokopisi ve aslı ve ikametgah bilgisi,
  • Hanede yaşayanların gelir durumunu gösteren maaş bordrosu, varsa kira gelir beyanı, mal durumunu gösteren belgeler,
  • Engelli bireye ait iki adet fotoğraf,
  • Engelli birey okuyorsa öğrenim belgesi.

Evde Bakım Parası Başvurusu Nereye Yapılır?

Evde bakım maaşından faydalanmak isteyen kişiler evraklarını tamamladıktan sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın tüm il ve ilçelerde yer alan temsilciliklerine gidere başvurularını tamamlayabilmektedir.

Evde Bakım Maaşı Başvurusu Ne Zaman Sonuçlanır?

Evde bakım maaşının, başvurulduktan sonra ne zaman sonuçlandığı sıklıkla merak edilmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı veya ilçe müdürlüklerine giderek belgelerin teslimi yapılır, başvuru sonuçlanması bölgeye göre değişiklik göstererek, sonuçlanması 3 ila 6 ay içerisinde gerçekleşmektedir.

 Evde Bakım Maaşı Sorgulaması Nasıl Yapılır?

Evde bakım maaşına hak kazanan vatandaşlar, maaş sorgulamasını e-Devlet sisteminde ‘Engelli Evde Bakım Ödeme Bilgileri Sorgulama’ sayfası üzerinden evde bakım maaşı sorgulaması yapabilirler.

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?