anksiyete-belirtileri-nedir-tani-ve-tedavi-yontemleri-nelerdir
CategoriesGenel

Anksiyete Belirtileri Nedir? Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anksiyete ya da kaygı, kötü bir şey olacağından endişelendiğimiz zaman ortaya çıkan nedensiz bir korku ve tedirginlik hali olarak tanımlanmaktadır. Genellikle bilinmeyen bir tehdide verilen duygusal bir yanıt olabilmektedir. Ancak günlük hayatı önemli düzeyde olumsuz etkilemektedir. Memorial Bahçelievler Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psi Ayşe Burcu Durak, anksiyete hakkında bilgi verdi.

Anksiyete nedir?

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize edilen, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygu. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır. Anksiyete bozukluğu, psikolojik rahatsızlıklar arasında yer almaktadır. Toplumun %18’ini etkisi altına alan bu problem daha çok arttığında hastalık seviyesine gelebilmektedir. Son derece yorucu olan ve hayat kalitesini düşüren anksiyete bozukluğunun tedavisi mümkündür.

Dış dünya insanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek sayısız objelerle doludur. Ama bu çevre tehlikeli bölgeleri de içerir ve doyurucu olduğu kadar ürkütücüdür de. İnsanın dış çevreden gelen tehlikelere karşı olağan tepkisi korku duygusudur. İçten ya da dıştan gelen tehdit edici güçler denetim altına alınamadığında egoya anksiyete denilen duygu egemen olur. Her insan arada bir anksiyete hisseder günlük yaşamda arada bir herkesin yaşadığı anksiyete “gerçekçi” anksiyetedir. Gerçeklik anksiyetesi dış dış dünyadaki gerçek tehlikelerle karşılaşıldığında duyulan korku ya da kaygıdır.

Diğer anksiyete türleri nevrotik anksiyete ve suçluluk anksiyetesidir.

Anksiyete belirtileri nelerdir?

Anksiyete krizi belirtileri tetikleyiciye ve kişinin buna nasıl tepki vereceğine bağlı olarak hafif, orta veya şiddetli olabilir.

  • Kendini gergin, huzursuz, panik halinde hissetmek.
  • Nefes darlığı, ağız kuruluğu yaşamak,
  • Kötü bir şey olacakmış gibi endişeli hal.
  • Kalp atışlarında yaşanan aşırı hızlanma.
  • Aşırı terleme.
  • Ellerde titreme hali.
  • Odaklanma, konsantrasyon problemleri.
  • Hazımsızlık sıkıntıları
  • Uyku problemleri

Anksiyete tanısı nasıl konulur?

Değerlendirme aşamasında önemli nokta semptomlarınızın ne kadar süredir var olduğu ve ne kadar yoğun olduğudur. Kaygı, endişenizin günlük hayattan keyif almanızı engelleyecek düzeyde olup olmadığını bildirmeniz teşhis için oldukça mühimdir. Var olan bedensel semptomların tıbbi bir durumdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi anksiyete tanısı koymadan önce ekarte edilmelidir. Bu belirtilerin herhangi bir fiziksel hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için bazı incelemeler yapılmalıdır.

Anksiyete tedavisi nasıl gerçekleştirilir?

İlk yapılması gereken bir psikiyatri uzmanına başvurmaktır. İlk başvuruda kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirmenin yanı sıra, bu belirtilerin herhangi bir fiziksel hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için bazı incelemeler yapılacaktır.

Tedavi gören anksiyeteli hastaların çoğunluğu tedaviden yarar görür. Psikoterapi ya da ilaç tedavileri uygulanabilir. Bu yöntemlerden birinin ya da birlikte uygulanmasının etkin olduğu gösterilmiştir. Hangi tür tedavinin size uygun olabileceğine doktorunuzla birlikte karar vermek yerinde olacaktır. Bir kişi için uygun olan bir tedavi, diğeri için uygun olmayabilir.

Anksiyete tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar depresyonun ve başka anksiyete bozukluklarının tedavisinde de kullanılır.

Anksiyetenin fiziksel belirtileri hangileridir?

  • Kalp atışlarında yaşanan aşırı hızlanma
  • Aşırı terleme
  • Ellerde titreme hali
  • Nefes almakta yaşanan güçlük
  • Bulantı
  • Sıcak basması
  • Yutma güçlüğü
  • Baş ağrısı
  • Nedensiz yorgunluk

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete belirtileri nelerdir?

Sosyal fobi, bir diğer adıyla sosyal anksiyete tarih boyunca farklı yönleriyle tanımlanmış olsa da, 1980 yılında özgün bir psikiyatrik tanı olarak sınıflandırılmıştır.

Sosyal fobisi olan kişiler grup içinde yemek yemek, tanımadığı kişilerle sohbet etmek, kendisinden üst pozisyonda kişilerle konuşmak veya topluluk önünde sunum yapmak gibi sosyal ve performans gerektiren durumlarda şiddetli ve sürekli bir kaygı yaşarlar.

SF bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar.

Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler.

Anksiyete ataklarının belirtileri nelerdir?

  • Kendini gergin, huzursuz, panik halinde hissetmek
  • Nefes darlığı, ağız kuruluğu yaşamak,
  • Kötü bir şey olacakmış gibi endişeli hal
  • Kalp atışlarında yaşanan aşırı hızlanma
  • Aşırı terleme
  • Ellerde titreme hali

Sosyal anksiyete/ sosyal fobi belirtileri nelerdir?

Sosyal anksiyete sosyal fobi, korkulan durumla karşılaşıldığında bedensel belirtiler ortaya çıkar. Bunlar yüz  kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, diyare, kas gerginliği, titreme gibi. Bu sırada aklından geçen düşünceler “güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum, sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım, kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim, herkesin beğenisini kazanmalıyım” şeklindedir. Bu düşünceler sonrasında oluşan kaçınma belirtileri ise korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir.

Sosyal fobinin tipleri var mıdır?

Sosyal fobi iki şekilde görülür. Korkular birçok toplumsal durumları kapsıyorsa yaygın tip, bazı durumları kapsıyorsa (Başkalarının önünde imza atmak, yemek yemek, konuşma yapmak gibi) yaygın olmayan tiptir.

Anksiyete krizi/ atağı belirtileri nasıl anlaşılır?

  • Ellerde aşırı terleme
  • Kalp ritminde artış
  • Titreme
  • Hazımsızlık
  • Nefes almakta zorluk çekme
  • Şiddetli baş ağrıları
  • Mide krampları
  • Hızlı nefes alıp verme
  • Sık idrara çıkma

Anksiyete ve depresyon belirtileri arasındaki farklar nelerdir?

Aralarında belirgin farklılıklar var ama bazı kişilerde ikisi aynı anda gelişebilir. Yani kişi hem depresyon hem de kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir. En temel farklara bakacak olursak; kaygı genellikle geleceğe, gelecekte yaşanacak olaylara ait korkuları, endişeleri içerir. Gelecek derken bu bir dakika sonrası da olabilir bir gün sonrası da… Kaygılı insanlar şu anda değil bir sonraki anda yaşarlar ve başlarına hep kötü şeylerin geleceğinden korkarlar.

Kaygı bozukluklarında, terleme, hızlı nefes alıp verme, kalp çarpıntısı, ajite bir görüntü ile yüksek enerjili bir ruh hali ortadadır. Genellikle geleceğe odaklı olma hali ve olumsuz düşünce ve yoğun bir korku, endişe, evham ve huzursuzluk halidir. Kişi an’da değil daima gelecekte yaşar, kişi, sürekli olabilecek olumsuzluklarla ilgili düşüncelere saplanmış gibidir ve daima felaket kurguları oluşturur.

Depresyonda ise kişinin isteksizliği, yorgunluğu ve enerji azlığı görüntüsü ile düşük enerjili bir ruh hali vardır ve bu hal depresyonun en çekirdekteki semptomunu oluşturur. Kişinin kendine, hayata, geleceğe ve geçmişe dair olumsuz duygu ve düşünceleri vardır ve bunların gerçekliğini sorgulamadan emin bir şekilde kabul etmiştir. Kişi, hayata ve kendine dair olumsuzlukları zaten yaşamış gibi hisseder ve belirgin pişmanlık, suçluluk, umutsuzluk ve öfke içeren düşünceler hakimdir.

Kaygılı kişiler “ya işimde başarılı olamazsam, ya yetiştiremezsem” gibi cümleler kurarken, depresif kişiler “ben işimde başarılı olamam çünkü yetersizim, kimse beni beğenmiyor” gibi cümleler kurarlar. Depresyonda olan kişinin bu tip korkuları, endişeleri olmaz. Onların kendilerine, hayata ve geleceğe ait olumsuz düşünceleri vardır ve bu düşüncelerin gerçek olduğuna inanırlar.

Anksiyete testi var mıdır?

Kaygı testi, bireylerde anksiyete (kaygı) düzeyini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Bu testler uzman kişiler tarafından uygulanıp puanlanır ve yorumlanır. Bu amaçla geliştirilmiş geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış psikolojik testler mevcuttur.

Anksiyete genel sağlığı da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Siz de sağlığınızdan emin olmak için linke tıklayarak size özel testleri evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/genel-saglik-tarama-paketi/

bartholin
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Bartholin Kisti Nedir? Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bartholin kisti (bartolin) ergenlik döneminden menopoz sürecine kadar pek çok kadında görülebilen, vajina girişinde şişlikle, bazen de kızarıklık ve ağrı ile kendini gösteren bir tablodur. Yaşam kalitesini düşüren Bartholin kisti, kadın hastalıkları ve doğum bölümü uzmanları tarafından tedavi edilmelidir. Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Demirayak, Bartholin kisti hakkında bilgi verdi.

 Bartholin kisti nedir?

Bartholin kisti veya vulva kisti, vajina ağzının yakınında labianın (vajinal dudaklar) her iki iç kısmında oluşabilen bir tür vajinal kisttir. Adını vajinanın ıslaklığını sağlayan mukusu üreten ve her iki yanda yer alan Bartholin bezlerinden alır. Labiumlar ve Bartholin bezleri dişi üreme sistemindeki vulvanın bir parçasıdır. Bu bezlerden birinin vajinaya açılan kanallarında tıkanıklık meydana geldiğinde kanal genişler ve Bartholin kisti oluşur. Tipik olarak sadece iki bartholin bezinden birinde görülür. Bazı Bartholin kistleri küçüktür ve ağrıya neden olmaz. Ancak bu kist bakteri ile enfekte olursa apse oluşabilir. Bartholin kistleri enfekte olduğunda çoğunlukla şiddetli ağrıya neden olur ve tıbbi tedavi gerektirir. Bartholin kistleri vajina dudaklarında derinin altında yuvarlak yumrular gibi görünürler. Enfekte olan kistler genelde kızarık, hassas ve şişmiş olabilir. Bazıları da irin ya da sıvı dolu görünebilir. Bazı kistler bezelye tanesi kadarken, bazıları bir golf topu kadar büyüyebilir. Kistler, vajina dudağının bir tarafının daha büyük görünmesine ya da orantısız görünmesine sebep olur. Üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülen bartholin kistleri, tüm kadınların yaklaşık yüzde 2’sinde hayatlarının bir döneminde ortaya çıkabilir. Menopozdan sonra Bartholin kisti görülme riski daha düşüktür.

Bartholin kisti belirtileri nelerdir?

Birçok Bartholin kisti küçüktür ve küçük tahriş dışında semptomlara neden olmaz. Bir Bartholin kisti büyürse veya apse (enfeksiyon) oluşturursa bazı semptomlar gösterebilmektedir. Bu semptomlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Seks sırasında, yürürken, otururken veya tuvaleti kullandıktan sonra oluşan rahatsızlık hissi ve ağrı
  • Tampon kullanırken hissedilen ağrı
  • Bölgede şişlik ve hassasiyet
  • Ateş veya titreme.
  • Bölgede oluşan kırmızılık.
  • Kistten iltihap gelmesi
  • Kistin büyümesi

Bartholin kisti neden olur?

Bazı kadınların Bartholin kistine daha yatkın olduğu bilinir. Bartholin kisti pek çok sebebe bağlı gelişebilmektedir. Bartholin kistlerinin bazı nedenleri şu şekilde sıralanabilmektedir:

  • Vajinanın vulva bölgesinde tahriş
  • Geçirilen bazı operasyonlar
  • Klamidya, bel soğukluğu veya cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlar
  • Escherichia ( E. coli ) gibi bakteriyel enfeksiyonlar

Bartholin kisti teşhisi nasıl konulur?

Bir Bartholin kisti teşhis etmek için kadın hastalıkları ve doğum uzmanı fizik muayene yapacaktır. Hekim, kistin boyutlarına ve enfeksiyon belirtilerinin olup olmadığına bakar. Eğer kist akıntı üretiyorsa, hekim bunu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) veya diğer bakteriyel enfeksiyonlar için teste gönderebilir. 40 yaşından büyük kadınlarda hekim, vulva kanserini ekarte etmek için biyopsi yapabilir. Bu test sırasında, hekim kistten küçük bir doku örneği alacak ve ona mikroskop altında bakacaktır.

Hekim kistin kanser olduğunu düşünürse bunun cerrahi yolla çıkarılması gerekebilir. Bartholin bezinde kanser gelişmesi nadirdir, ancak 60 yaşın üzerindeyseniz daha sık görülür.

Bartholin kisti tedavisi nasıl yapılır?

Bartholin kistlerinin tedavisi semptomlara bağlıdır. Bir kist küçük, ağrısız ve enfekte görünmüyorsa tedaviye ihtiyacı olmayabilir. Semptomlar devam ederse veya kist büyürse, apse (enfeksiyon) geliştiriyor olabilirsiniz. Bu vakalarda apselerin cerrahi olarak boşaltılması gerekir.

Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

Oturma banyoları: Bartholin kisti evde tedavisi olan bir durum mu diye soranlar olmaktadır. Bartholin kisti doktorun tedavi etmesi gereken bir sorundur. Belki birkaç ev uygulaması doktor tavsiyesiyle yapılabilir. Bunlardan biri de oturma banyoları olabilir. Birkaç gün boyunca günde birkaç kez ılık su içeren bir küvette oturun. Bu rahatlama sağlayabilir ve iyileşmeyi teşvik edebilir.

Ağrı kesiciler: Hekimler oluşabilecek ağrı için size ağrı kesici verebilir. Bunları hekimin belirttiği şekilde kullanmak gerekir.  

Antimikrobiyal tedaviler: Kistiniz enfekte olursa veya testler cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyonunuz (CYBE) olduğunu gösteriyorsa, sağlık uzmanınız antimikrobiyal ilaçlar reçete edebilir.

Cerrahi boşaltma: Kistiniz büyük ve enfekte ise, sıvıyı boşaltmak için ameliyat yapılabilir. Kist içine kateter adı verilen küçük bir tüp yerleştirilecektir. Kateter, tam drenaja izin vermek için genellikle birkaç hafta yerinde bırakılır.

Gümüş Nitrat uygulanması: Kist veya apse boşaltıldıktan sonra oluşan boğluğa gümüş nitrat bırakılır. 4-5 gün içinde kist cidarı kendiliğinden soyulur ve çıkarılır.

Marsupializasyon: Bartholin kisti marsupializasyon ameliyatı ile kist cerrahi olarak açılır ve boşaltılır. Ardından cerrah, sürekli drenaj için kalıcı bir açık cep veya “kese” oluşturmak üzere kist duvarının kenarlarını dikecektir. Bu genellikle tekrarlayan Bartholin kistleri için yararlıdır.

Bartholin bezinin çıkarılması: Bartholin kisti ameliyatı olarak da adlandırılan yöntemde cerrahi işlem yapılır. Tedavinin işe yaramadığı çok nadir durumlarda, sağlık uzmanınız bartholin bezlerini cerrahi olarak çıkarabilir.

Bartholin kisti tedavisi, sadece kadın hastalıkları ve doğum bölümü uzmanları tarafından yapılmalıdır. Evde hekime danışmadan herhangi bir şey yapmayın. Enfeksiyona neden olabileceği ve semptomlarınızı daha da kötüleştirebileceği için bir kisti boşaltmaya veya sıkmaya çalışmayın.

MERAK EDİLEN SORULAR

Bartholin kisti kendiliğinden geçer mi?

Bir kist küçük, ağrısız ve enfekte görünmüyorsa tedaviye ihtiyacı olmayabilir. Kistin kendiliğinden geçmesi için patlaması, içinin tamamen boşalması gerekmektedir. Ayrıca bu durumda antibiyotik ve çeşitli ağrı kesiciler kullanılır. Fakat Bartholin kisti tekrarlayabilir. Bazı kişiler, “Bartholin kisti evde nasıl patlatılır?” şeklinde araştırmalar yapmaktadır. Bu şekilde bir tedavi yöntemi yoktur. Kesinlikle böyle bir şey yapılmaması gerekir. Bu durum farklı sorunlara da neden olabilir. Bartholin kisti bitkisel tedavisi diye bir yol da yoktur. Doktora danışmadan herhangi bir uygulama yapılmamalıdır. Bartholin kisti patlaması, tedavi yoluna gidilmezse meydana gelebilir. Eğer Bartholin kisti patlarsa ve buna müdahale edilmezse kist nüksedebilir.

Bartholin kisti cinsel yaşamı etkiler mi?

Bartholin kisti nedeniyle cinsel temas sırasında ağrı artabilir. Bu da ilişki kalitesini bozabilmektedir.

Bartholin kisti tedavi edilmezse ne olur?

Kist tedavi edilmezse büyür ve genellikle kendiliğinden açılır. Açıldığı yer iyileştikten sonra tekrar Bartolin kisti oluşma ihtimali çok yüksektir.

Bartholin kisti ameliyatı sonrası işe ne zaman dönülür?

Ameliyatın ertesi gününde ağrı kesici de kullanılarak işe dönülebilmektedir.

Bartholin kisti için krem tedavisi var mıdır?

Bartholin kisti için krem tedavisi bulunmamaktadır.

Bartholin kisti kanama yapar mı?

Bartholin kisti genelde kanamaya neden olmaz. Ancak içi boşalırsa içinden şeffaf bir sıvı çıkabilir. Ameliyat olunursa da lekelenme tarzında kanamalar olabilir.

Bartholin kisti ameliyatından sonra ne zaman taburcu olunur?

İşlem sonrasında hemen hastaneden taburcu olunabilir.

Bartholin kisti kansere dönüşür mü?

Bartholin kistinin kansere dönüşme olasılığı yok denecek kadar azdır.

Tekrarlayan bartholin kisti için ne yapılmalıdır?

Böyle bir durumda bartholin bezinin çıkarılması uygun olacaktır.

Bartholin kisti kimlerde görülür?

Ergenlik döneminden menopoza kadar tüm kadınlarda Bartholin kisti görülebilmektedir. Bakirelerde de Bartholin kisti görülebilmektedir. Sık vajinal enfeksiyon geçirenlerde, sık doğum yapanlarda Bartholin kisti görülebilir.

Hamilelikte bartholin kisti olur mu?

Bazen hamilelikte de görülebilir.

Bartholin kisti tehlikeli midir?

Bartholin kisti ağrı, otururken ya da yürürken zorluk yaptığı için yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Çok nadir olarak Bartholin bezinde kanser olur. Genel anlamda tehlikeli değildir.

Kız çocuklarında Bartholin kisti olur mu?

Bartholin bezleri ergenlik sonrası dönemde aktif olduğu için çocukluk döneminde bartholin kisti görülme ihtimali çok düşüktür.

Bartholin kisti kısırlık yapar mı?

Bartholin kistinin kısırlık yapması mümkün değildir.

Bartholin kisti tedavi edilebilir mi?

Bartholin kisti tedavi edilebilen bir sorundur. Bu konuda doktora gitmekten çekinilmemelidir.

 

Siz de kadın sağlığı ile ilgili testlerinizi evinizin konforunda yaptırmak istiyorsanız https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/ linke tıklayabilirsiniz.

göbekeritme
CategoriesGenel

Göbek Eritme Yöntemleri Nelerdir?

Vücuttaki bölgesel yağlanmayla ortaya çıkan aşırı kilo, birçok sağlık sorununa neden olabilmektedir. Özellikle göbek bölgesinde başlayan yağlanmanın oluşmaması için dengeli beslenme ile düzenli egzersizin hayatın vazgeçilmezi olması gerekir. Göbek eritmek için ise beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapılması, düzenli olarak minimum 7 saat uyunması ve stresten uzak durulması önem kazanmaktadır. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Betül Merd, göbek eritme yöntemleri hakkında bilgi verdi.

 Vücuttaki yağlanma nedir?

Vücuttaki yağlanma deri altında ve organların çevresinde ortaya çıkar. Deri altında oluşan yağlanma, derinin hemen altındaki karın kaslarının önündedir. İç organların çevresindeki yağlanma ise kasların hemen altında ve organların çevresinde kendini göstermektedir. Organların çevresindeki yağlar bir süre sonra vücut tarafından organ gibi algılanmakta ve zararlı kimyasallar salgılayarak vücuda zarar vermektedir. Bir süre sonra bu sorun nedeniyle kan şekeri ve kan yağlarında artış ortaya çıkmakta, tansiyon yükselmekte ve damarlarda başlayan deformasyon nedeniyle daha ciddi tablolar yaşanmaktadır. Vücuttaki yağ oranının artması kalp hastalıklarına ve diyabete davetiye çıkarmaktadır.

Göbek yağlanması nasıl oluşur?

Abdominal (karın) yağlanma sonucunda iç organların çalışma düzeni bozularak, vücuttaki genel yağ düzeyi artmaktadır. Vücuttaki yağ oranını değerlendirirken, yağın hangi bölgede olduğu önemlidir. Karın yani göbek bölgesindeki yağlanma vücudun diğer bölgelerindeki yağlanmadan daha tehlikelidir. Vücuttaki bel ve kalça oranı hesaplanarak ideal ağırlık belirlenirken, bel ve kalçadaki yağ oranının yüksek olması abdominal yağlanmaya işaret etmektedir. Yapılan araştırmalarda bel bölgesinde yağlanması olanlar, kalça yağlanması olanlardan daha fazladır. Abdominal yağlanma, bel kısmından başlayarak mide, karaciğer ile bağırsakları sarmaktadır. Aşırı iç yağlanma genel sağlığı olumsuz etkiler. Öte yandan, bel kalça oranı hesaplanırken, bel ölçüsü santimetre cinsinden kalça çevresinin ölçüsüne bölünerek bulunur. Erkekler için en ideal kalça oranın 1’in altında, kadınlar için ise 0,8 altında olması gerekmektedir. Bel çevresi erkeklerde 94 santimetre kadınlarda ise 80 santimetrenin altındaysa normal, 94-102 santimetre arasındaki erkekler aşırı kilolu, 102 santimetre ve üzerindekiler ise şişman sınıfına girmektedir. Mesela, 81-89 santimetre arasındaki kadınlar fazla kiloluyken, 89 santimetreyi geçenler şişman olarak kabul edilir.

Göbek yağlanmasının nedenleri nelerdir?

Bel ve karın yağları fazla kalori alınması ile artmakta ve abdominal obeziteye neden olmaktadır. Dengesiz ve sağlıksız beslenme, durağan yaşam, yaşlanmaya ve genetik etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan karın yağlanması zamanla tehlikeli boyutlara gelmektedir.

  • Şekerli içecekler aşırı kalori alımına neden olurken, karın ve bel çevresindeki yağlanmanın en önemli nedenlerinden birisi olmaktadır. Şekerli ve gazlı içeceklerin büyük bir bölümünde kalorisi yüksek mısır şurubu kullanılmaktadır.
  • Margarinlerde kullanılan trans yağları ise karın yağlanmasını artırmaktadır.
  • Fast food tipi beslenme trans yağ ve yüksek kalori içerdiği için karın yağlarını arttırıcı etki yapmaktadır.
  • İşlenmiş  ve  paketlenmiş  her türlü  endüstriyel gıdalar kilo  alımını  ve  karın  yağlanmasını  artırmaktadır.

 

Hareketsiz yaşam: Vücutta yakılan kaloriden fazlasını almak kiloya neden olur. Hareketsiz bir yaşam tarzı, karın çevresindeki fazla yağların artmasının nedenleri arasındadır.

Stres: Kortizol olarak bilinen bir steroid hormonu, stresle başa çıkmada önemli rol oynamaktadır. Stresli dönemlerde vücutta salgılanan kortizol metabolizmayı olumsuz yönde etkiler. Bu dönemde insanlarda stres nedeniyle aşırı yeme alışkanlığı gelişmektedir.

Genetik Faktör: Genlerin, obezite ile ilgisi olduğu düşünülmektedir. Ailesinde aşırı kilolu olanların zamanla kilo aldığı bilinmektedir.

Düzensiz uyku: Kilo alımının düzensiz ve kısa uyku süresiyle ilişkisi vardır.  Yeteri kadar alınamayan uyku, karın yağının gelişiminde rol oynamaktadır.

 

Göbek eritme diyeti (yöntemleri) nelerdir? Göbek eritme diyeti nasıl yapılır?

Beslenme alışkanlığında değişiklik: Göbek yağlarının oluşmasında en etkili faktör beslenme alışkanlığıdır. Göbekteki yağ oranını düşürmek için de beslenme alışkanlığında değişiklik yapmak gerekir. Düzenli ve az kalorili, sebze ve lif ağırlıklı öğünlerin atlanmaması yağ oluşumunu engelleyecektir.

 

Spor ve egzersiz yapmak: İnsanların büyük bir bölümünün spor alışkanlıkları bulunmamaktadır. Çoğu zaman günlük hayatın koşturmacası nedeniyle spora vakit ayıramadıklarından şikayet ederler. Hareketsiz yaşamın sonucu olarak da basen ve göbek bölgesindeki yağ hızla artar. Göbek eritmek için bölgesel zayıflamaya yönelik egzersizler yapılmalı, spor yaşamın ayrılmaz bir parçası olmalıdır.

 

Hayat tarzının değiştirilmesi: Kilo vermek için yapılan diyet ve spor bazen yağlardan kurtulmak için yeterli olmamaktadır. Hayat tarzının düzenli olması gerekir. Düzenli uyku ve stres kaynaklarından uzak durarak hayat tarzında değişiklik yapılmalıdır.

 

Göbek eritmenin en kolay yolu nedir?

  • Kan şekerini kontrol altında tutmak oldukça önemlidir. Kan şekerini kontrol altında tutarak göbek yağlanması engellenir. Kan şekerinin dengeli biçimde artıp azalması nedeniyle aşırı besin tüketimi gerçekleşmez. Tüketilen daha az besin nedeniyle kilo alımı da ortaya çıkmayacaktır. Kan şekerini dengede tutmak için şeker ve şekerli gıdalar günlük beslenme planından çıkarılmalıdır.
  • Vücutta hızlı parçalanan karbonhidratlardan da uzak durulmalıdır. Karbonhidrat ağırlıklı beslenmek yerine protein ağırlıklı beslenme planı uygulanmalıdır. Göbek bölgesindeki yağ oranı düşene kadar günlük karbonhidrat alımı azaltılmalıdır.
  • Metabolizmayı hızlandırıcı gıdalar tüketilmeli, yağ yakıcı bitki çaylarından destek alınmalıdır.
  • Günlük program yapılmalı. Uyuma ve yemek süresi ile tuvalete gidilen saat rutinleştirilmelidir. Bu sayede metabolizma daha düzenli çalışacaktır.
  • Her gün düzenli olarak geceleri minimum 7 saat uyunmalıdır. Bu sayede hormonlar dengeye girecek ve metabolizma hızlanacaktır.

Göbek eritme diyet listesi (örnek detoks programı) nasıl olmalıdır?

1.gün diyet listesi: İlk gün beslenme listesinde eski düzene göre hafif bir geçiş yapılmalıdır.  Başlangıç günü olduğu için beslenme listesi hafif bir geçiş amacıyla düzenlenmiştir. Ayrıca diyetin tamamında olduğu gibi ilk günde de öğün saatlerine azami özen gösterilmeli, kahvaltı olabildiğince erken, öğle yemeği normal saatinde, akşam yemeği de yediden önce yenmelidir. Bu sayede metabolizmanın olması gerekenden % 40 daha hızlı çalışması sağlanır.

Kahvaltı: Bir adet haşlanmış yumurta ve yanında arzu edilen kadar maydanoz. Yağ yakması amacıyla da şekersiz yeşil çay tüketilmeli.

Öğle yemeği: 75 gram haşlanmış tavukgöğsü, yanında da bol limonlu salata.

Ara öğün: Bir avuç leblebi.

Akşam yemeği: Bir kase mercimek çorbası, iki dilim tam tahıl ekmeği.

 

2.gün diyet listesi

Kahvaltı: Bir porsiyon sütlü yulaf.

Öğle yemeği: Bir adet patates haşlaması ve yanında bir dilim yağsız peynir.

Ara öğün: Bir adet orta boy elma.

Akşam yemeği: Bir adet orta boy az yağlı balık buğulama, yanında da bol limonlu yeşillik salatası.

 

3.gün diyet listesi

Kahvaltı: Bir adet küçük boy elma püresi ile karıştırılan bir kase yoğurt.

Öğle yemeği: Haşlanmış tavuk but. Yanında da limonlu salata.

Ara öğün: Bir avuç badem.

Akşam yemeği: 100 gram yağsız kırmızı et ve yanında bol limonlu salata.

 

4.gün diyet listesi

Kahvaltı: Bir adet haşlanmış yumurta ve arzu edilen kadar maydanoz.

Öğle yemeği: Bir adet orta boy yağsız balık buğulama. Yanında da bol limonlu yeşillik salatası.

Ara öğün: Bir adet orta boy kırmızı elma.

Akşam yemeği: Bir porsiyon taze fasulye yemeği ve yanında iki dilim tam tahıl ekmeği.

 

5.gün diyet listesi

Kahvaltı: İki dilim tam tahıl ekmeği, arzu edilen kadar yeşil çay, bir adet domates, bir adet yeşil biber, bir dilim yağsız beyaz peynir.

Öğle yemeği: 100 gram ızgara tavuk göğsü ve yanında bol limonlu salata.

Ara öğün: Bir kase yoğurt ve yanında orta boy meyve.

Akşam yemeği: Haşlanmış brokoli veya kereviz yemeği. Yanında bol limon ile servis edilmeli.

 

6.gün diyet listesi

Kahvaltı: Bir kase sütlü yulaf.

Öğle yemeği: Bir adet haşlanmış patates ve yanında bir dilim yağsız peynir.

Ara öğün: Bir avuç leblebi.

Akşam yemeği: Bir adet orta boy yağsız balık ve yanında bol limonlu yeşillik salatası.

 

7.gün diyet listesi

Kahvaltı: İki dilim tam tahıl ekmeği, bir adet haşlanmış yumurta, yeşillik salatası.

Öğle yemeği: Bir adet ızgara tavuk göğsü ve yanında bol limonlu salata.

Ara öğün: Bir kase yoğurt ve yanında bir adet elma.

Akşam yemeği: Bir porsiyon bol limonlu bamya yemeği.

Diyet uygulanırken bol miktarda sıvı tüketilmelidir. Şekerden, asitli içeceklerden, hareketsizlikten uzak durmanız gerekmektedir. Ayrıca diyeti uygulamadan önce kan değerlerinizi ölçtürerek bu ağır diyete uygunluğunuzu kontrol ettirmeniz önemlidir.

Göbek eritmeye yardımcı besinler nelerdir?

Doğal olarak göbekten kurtulmak için de beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, yağ yakma hızını artıran bazı besinlerin tüketilmesi gerekmektedir. Bu besinlerin tamamı metabolizmanın çalışma hızını artırır.

Elma sirkesi: Elma sirkesinin en temel özelliği kan şekerini ve kolesterolü düzenliyor oluşudur. Bu sayede besin tüketme ihtiyacını minimuma indirir. Ayrıca metabolizmayı da % 20 oranında hızlandırmaktadır. Yemeklerden önce doğru zamanda tüketilen elma sirkesi tokluk hissi oluşturmaktadır. Ancak elma sirkesinin organik olması gerekmektedir.

 

Chia tohumu: Kilo vermek isteyenler tarafından kullanılan  chia tohumu ülkemizde son 5-6 yıldır çok fazla tüketilmektedir. Besin değerleri açısından tokluk hissi sağlayan chia tohumu,  Bu sayede de kişinin besin tüketme ihtiyacı azalır. Ayrıca doğal yağlar içerir. Bu yağlar, yağları yakmada oldukça etkili olmaktadır.

 

Hindistan cevizi ve yağı: Sağlıklı yağlardan biri olan Hindistan cevizi yağı göbek eritmede de kullanılmaktadır. Hormonları dengeleyen Hindistan cevizi yağı, tiroid hormonunun düzenli çalışmasını sağlayarak metabolizma hızını artırır. Aynı zamanda da fazla besin tüketme isteğini de baskılamaktadır.

 

Kefir: İçerisinde bağırsakları düzenleyen probiyotikleri barındırır. Aynı probiyotikler yağ yakım sürecini de hızlandırmaktadır. Eğer göbek bölgenizdeki yağları vermek istiyorsanız her gün düzenli olarak kefir tüketmelisiniz.

 

Lahana, karnabahar, bürüksel lahanası, brokoli: Tüm bu sebzeler sağlıklıdır. Diyet dönemlerinde haşlanarak tüketilmeleri tavsiye edilir. Ayrıca zeytinyağlı şekilde tüketilmeleri halinde vücuda oldukça faydalıdırlar. Tüm bu özelliklerinin yanında, göbek eritmek isteyenler tarafından tüketilmeleri halinde yağların hızlıca erimesini sağlarlar.

 

Yüksek protein içeren peynir altı suyu ile tavuk: Protein zengini olan peynir altı suyu ve tavuk tüketmek gerekir.

 

Bitki çayları: Az miktarda da olsa kafein içeren birçok bitki çayları, metabolizmanın hızını artırır. Diyet dönemlerinde bitki çaylarının tüketilmesi metabolizma hızını % 20 oranında artıracaktır. Gün içerisinde düzenli tüketilirse göbek yağları yakılabilir.

 

Greyfurt: Oldukça sağlıklı bir meyve olan greyfurt, tadının hafif acımtırak olmasından dolayı pek tüketilmese de konu yağ yakımı olduğunda başı çekmektedir. Özellikle kahvaltıda meyve suyu olarak katkısız şekilde tüketilmesi halinde metabolizma hızını % 30 oranında artırır. Bu artış geçici bir etki değildir ve gün boyu sürmektedir.

 

Kilo kontrolü hakkında neden zorlandığınızı anlamak için paketimizi satın alabilir, merak ettiklerinizi detaylı bir şekilde öğrenmek için https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kilo-kontrolu-test-paketi/ linkine tıklayabilirsiniz.

hangisporuyapmaliyim

Kolesterol
CategoriesGenel

Kolesterol Yüksekliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Yüksek kolesterol, kalp hastalığı ve kalp krizi riskinizi artıran önemli bir faktördür. Yüksek kolesterol ile kan damarlarında yağ birikintileri oluşur. Sonunda, bu birikintiler büyür ve atardamarlardan yeterli kanın akmasını zorlaştırır. Bazen bu tortular aniden kırılabilip, kalp krizi veya felce neden olan bir pıhtı oluşturabilir. İlaçlar kolesterolü iyileştirmeye yardımcı olabilir, ancak kolesterolü iyileştirmek için yaşam tarzı değişiklikleri yapmak da kolesterol değerlerinin düşmesinde önemli role sahiptir. Memorial Antalya Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Tülay Kadıoğlu, kolesterol yüksekliği hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Kolesterol yüksekliği nedir?

Kolesterol kanda tespit edilen vücudun bütün hücrelerinde bulunan bir yağ türüdür. En başta karaciğer olmak üzere tüm hücreler tarafından üretilir ve vücutta çeşitli alanlarda kullanılır. Hücre yapısını oluşturan hücre zarı üretiminin yanı sıra bazı hormonlar ve vitaminlerin de oluşturulmasında rol oynayan bir lipittir. Bu nedenle vücutta belirli bir miktar kolesterole ihtiyaç vardır. Kolesterol bir yandan karaciğerde üretilirken besinlerle de alınır.

Et, süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal kaynaklı besinlerde kolesterol bulunur. Meyve, sebze ve tahıllarda ise bulunmaz.

 

Kolesterol karaciğerde üretildikten sonra kullanılmak üzere hücrelere taşınması gerekir. Ancak kolesterol suda çözünebilen bir molekül olmadığı için kanda kendi başına taşınamaz. Bu nedenle karaciğerde bu taşıma görevini üstlenmek üzere lipoprotein adı verilen taşıyıcı moleküller üretilir. Lipoproteinler yağlar ve proteinlerden oluşurken trigliserid ise yağlardan oluşmaktadır.

 Kaç çeşit kolesterol vardır?

En çok bilinen iki lipoprotein türü LDL ve HDL’dir. LDL ( düşük yoğunluklu kolesterol) halk arasında kötü kolesterol olarak bilinen kolesterol çeşidi iken HDL (yüksek yoğunluklu kolestrerol) ise iyi kolesterol olarak da bilinir.

 

LDL kolesterol: Kanda kolesterolü taşıyan temel lipoproteindir. Dokudaki kolesterolü kan yolu ile vücutta ihtiyaç duyulan bölgelere taşımakla yükümlüdür. Ancak kandaki seviyesi gerekenden yüksek olduğu zaman damar duvarlarının iç yüzeylerine yapışarak birikir. Ve aterosklerotik plak adı verilen yapıları oluşturur. Bu plaklar zamanla büyüyerek damarlarda daralma ve tıkanıklıklara yol açar. Bu plakların üzerinde de kan pıhtıları toplanma riski mevcuttur. Bu pıhtılardan parçalar koparak hayati organlara ulaşabilir, fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu durum emboli olarak adlandırılır. Plakların oluştuğu damara göre oluşacak hastalıklar değişkenlik gösterir. Eğer beyin damarlarında plaklar birikmişse felç, inme gibi hastalıklara sebep olurken kalp damarlarında birikirse de kalp krizi gibi hastalıklar ortaya çıkar. Ayrıca periferdeki damarlarda birikerek periferik damar hastalıklarını oluşturabilir.

HDL kolesterol: Kolesterol gibi yağ yapıdaki maddelerin doku ve damarlardan toplanarak karaciğere taşınmasını sağlar ve bu şekilde damarlarda birikmesini önleyerek damar sağlığını korur.

HDL ve LDL’nin dışındaki diğer kolesterol çeşitleri şunlardır:

VLDL (Çok Düşük Yoğunluklu Lipoprotein)

Karaciğerde bulunan lipidlerin kas ve yağ dokularına ulaştırılmasında görev alır. VLDL genel olarak trigliseridleri taşıma görevini üstlenir. Fazlalığı durumunda LDL kolesterol gibi damarlarda hasar oluşturma ihtimali mevcuttur.

Şilomikronlar

En büyük hacme sahip olan lipoprotein grubu olan şilomikronlar, kolesterol ve lipidlerin bağırsaktan emilim sonrasında karaciğere taşınmasını sağlarlar.

Trigliseridler

Vücut hücrelerinde bulunan yağların depolandığı forma trigliserid ismi verilir. Kolesterol gibi hem vücutta üretilir hem de besinlerle alınır. Kolesterol hücre zarı üretiminde, hormon ve vitaminlerin üretiminde kullanılırken, trigliseridler ise hücreler için bir enerji kaynağı olarak kullanılır. Vücudun ihtiyacından daha yüksek düzeylerde kalori alımı olması ve yağlı beslenme ile vücuttaki trgiliserid düzeyleri artış gösterir. Trigliserid yüksekliği tespit edilen hastalarda kalp hastalığı sıklığı daha fazladır.

 Kolesterol yüksekliğinin belirtileri nelerdir?

Kolesterol yüksekliği uzun süre belirti vermeden devam edebilir. Çoğu zaman rutin yapılan kan tetkiklerinde saptanır. Belirti vermeye başladığında ise hayati organları etkileyen damarlarda oluşan hastalıklar ilk bulgu olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle dönem dönem kan tetkikleri ile kolesterol düzeylerinin kontrolünü yaptırmak önemlidir.

Kolesterol yüksekliği durumunda sıklıkla karşılaşılan şikayetler şu şekildedir;

  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Göğüs ağrısı
  • Yüzde ve özellikle göz çevresinde sarı renkli yağ bezeleri
  • Deri altında yağ birikmesi
  • Ayak ve bacaklarda ağrı ve uyuşma

20 yaşından sonra erişkinlerde ek risk faktörü yoksa 5 yılda bir kolesterol düzeyinin kontrol edilmesi önerilirken, risk faktörü olan hastalarda daha sık aralıklarla kontrol yapılması gerekir. Erkeklerde 45 yaşından kadınlarda ise 55 yaşından sonra kontrol zamanları daraltılmalıdır.

 Kolesterol yüksekliği tanısı nasıl konmaktadır?

Kolesterol yüksekliği kan testleriyle tespit edilir. Hastanın kolesterol düzeyleri değerlendirilecekse verilecek kan analizinden önce 12 saat kadar aç kalması önerilir.

Kolesterol yüksekliği tespit edilen hastalarda takip oldukça önemlidir. Çünkü LDL kolesterol değerlerindeki her 10 mg/dl’lik artış, kalp krizi riskini yaklaşık %20 oranında artırmaktadır. Buna karşılık HDL kolesterol değerlerindeki yükseklikle birlikte kalp krizi riskinde azalma olmaktadır. HDL kolesterol her 1 mg/dl’lik artış kalp damar hastalığı gelişme riskini %2-3 oranında azaltmaktadır.

Kolesterol yüksekliği durumunda, LDL kolesterol düzeylerine göre ilaç tedavisi kararı kişinin mevcut kronik hastalıklarına ve ek risk faktörlerine göre verilir.

Ek risk faktörleri genel olarak aşağıdaki gibidir;

  • Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzerinde olmak
  • Aile içinde damar sertliği hastalığı yaşamış kişilerin varlığı
  • Ailede erken yaşta kalp krizi geçirme öyküsü olması
  • Hipertansiyon
  • Diyabet
  • Sigara kullanımı
  • HDL kolesterol düşüklüğü

 Kolesterol düzeyleri kaç olmalıdır?

Toplam kolesterol                           LDL kolesterol                      HDL kolesterol

Normal            200 mg/dl den düşük     130 mg/dl den düşük                  40 mg/dl den yüksek

Sınırda yüksek           200-240 mg/dl    130-159 mg/dl

Yüksek           240 mg/dl’den yüksek               160 mg/dl ve üzeri            60 mg/dL den yüksek

 Trigliserid normal: 150 mg/dl’den düşük sınırda yüksek 150-199 mg/dl yüksek:200-499 mg/dl çok yüksek 500 mg/dl den yüksek olarak sınıflandırılır.

 Kolesterol yüksekliği nasıl tedavi edilir?

Kolesterol yüksekliği tespit edilen hastalarda ilk aşamada yaşam tarzı değişikliği yapılması önerilmektedir. Yağlı besinlerin diyette azaltılması, aşırı kalorili yiyeceklerden uzak durulması, hastanın fazla kilosu mevcut ise doktor önerisi ile diyetisyen kontrolünde hazırlanan diyet ile beslenmesinin düzenlenmesi ilk sırada yer alır. Düzenli fiziksel aktivite, tütün kullanımının sınırlandırılması ve uygun beslenme ile hastaların LDL kolesterol düzeylerinde  %10-15’lik düşüş sağlanabilir.

Kolesterol değerlerini düşürmek için beslenmede şunlara dikkat edilmelidir;

  • Trans ve doymuş yağ içeren besinleri tüketmemek
  • Süt ve süt ürünlerinde az yağlı ya da yağsız olanları tercih etmek
  • Zeytinyağı gibi sağlıklı yağları tercih ederek kuyruk yağı gibi hayvansal yağlardan uzak durmak
  • Doymamış yağ asidi içeren besinlere diyette daha çok yer vermek, kırmızı et yerine tavuk ya da balık gibi beyaz et tercih etmek
  • Fast food yiyecekler, hazır ve dondurulmuş yiyeceklerden uzak durmak
  • Alkol tüketimini azaltmak
  • Baklagiller, yüksek lif içeren meyve ve sebzeler, kuruyemiş ve tohumlu yiyeceklere daha çok yer vermek
  • Haftanın en az 3-4 günü en az 30-35 dakikalık yürüyüş, yüzme, bisiklete binmek gibi kardiyo ağırlıklı fiziksel aktivite önerilmektedir.

Yaşam tarzı ve beslenme değişiklikleri ile yeterli kolesterol düşüşü sağlanamayan hastalarda ise ilaç tedavisi gerekebilir. Statinler tedavide başlıca kullanılan ilaç grubudur. Karaciğerden kolesterol üretimini kısıtlayarak kolesterol düzeylerini düşürür. Statin grubu ilaçların yanı sıra fibrat,  niasin, sekestran, kolestiramin veya kolesterol emilim inhibitörleri de kullanılabilir. Tedavi başlanılan hastalarında düzenli aralıklarla takip edilmesi gerekir.

Kolesterol yüksekliğinizin olup olmadığınızı öğrenmek için Kolesterol Kontrol Testi paketlerimizi satın alabilir, evinizin rahatlığında hizmet alabilirsiniz. https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kolesterol-kontrol-testleri/

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?