yumurtalıkkanseri
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Yumurtalık (Over) Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Yumurtalık (over) kanseri dünyada en çok hayati riske yol açan kanser türlerinden biridir. Jinekolojik kanserlerin içinde de sıklığı her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Yumurtalık kanseri gelişim süreci net olarak bilinmemekle beraber, tüplerin ucundaki fibriyal dokulardan kaynaklandığı son dönemlerde yapılan çalışmalarla ortaya konmaktadır. Yumurtalık kanseri belirtileri konusunda son derece dikkatli olunmalı, tanı ve tedavi süreci vakit kaybedilmeden başlatılmalıdır. Memorial Bahçelievler Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Veysel Şal, over (yumurtalık) kanseri belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Yumurtalık (over) kanseri nedir?

Yumurtalık kanseri, yumurtalıklardaki hücrelerin kontrol dışı aşırı çoğalması ve tümör oluşturması ile gelişir. Kadınlarda sık görülen bir kanser türüdür. Çoğunlukla menopoz sonrasında başlar; nadiren genç kadınlarda görülür.

Yumurtalık (over) kanseri belirtileri nelerdir?

Belirtiler olarak genellikle tanıyı ileri evrede aldığı için karın şişliği, karın ağrısı, bağırsak, büyük abdest veya idrardaki değişiklikler, bulantı ve kusma şikayetleri görülmektedir. Veya rutin bir jinekolojik muayenede yumurtalık kanserleri kitle şeklinde kendini göstermektedir. Ultrasonografi esnasında da bazen şüphelenilmektedir. Veya rutin yapılan tümör tarama testlerinde değerlerin yüksek çıkması da bize yumurtalık kanserini düşündürür.

Yumurtalık (over) kanseri tanısı nasıl koyulur?

Tanısı cerrahi ile şüphelenilen dokunun çıkartılıp patolojiye gönderilmesiyle konulur.

Yumurtalık (over) kanseri tedavisi nasıldır?

Tedavisindeki amaç çok erken evrede yakalanırsa kapalı yöntemle yapılabilir. Ancak genellikle ileri evrede yakalandığı için açık cerrahi yöntemle tüm tümör dokuları çıkartılır. Özellikle rahim, yumurtalıklar, apendiks, omentum, tutulmuşsa lenf nodları, varsa periton yüzeyi, bağırsak tutulum varsa bağırsak rezeksiyonu gibi geniş bir cerrahi ile tedavi edilmektedir.

Yumurtalık (over) kanseri risk faktörleri nelerdir?

Over kanserinde risk faktörleri bulunmaktadır.

  • Ailede meme kanseri, over kanseri olması ya da risk faktörü olması, yani BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonu taşıyıcı olmak,
  • Doğum yapmamış olmak,

Koruyucu faktörler ise

  • Doğum kontrol ilacı kullanan kadınlarda özellikle kullanım süresi uzadığı zaman özellikle over kanseri riski %50 azalmaktadır.

Yumurtalık (over) kanseri tarama testi nedir?

Over kanserinin erken tanısında kullanılacak herhangi bir tarama testi yoktur ancak ailesinde risk faktörü olan veya ailesinde olanlarda CA 125 adı verilen bir biyokimyasal tümör markerı ile beraber 6 aylık ultrason takipleri yapılmaktadır aile bireylerine.

Yumurtalık (over) kanserinde yaşam kaybı oranları nelerdir? Yumurtalık kanseri 4 evre yaşam süresi nedir?

Over kanseri genellikle evre 3 ve evre 4 sürecinde tanı almaktadır. Evre 3 ve 4 over kanserindeki yaşam süresi oranı 5 yılda %50’dir. Yani iki hastadan biri 5 yıl içerisinde yaşamını yitirmektedir. Burada en önemli faktörler yapılan ilk cerrahinin başarısıdır. Geriye hiç tümör dokusu bırakılmaması ve tümör dokusunun kemoterapiye olan duyarlılığı ve direnç oranıdır.

Yumurtalık (over) kanseri yayılır mı? Yumurtalık kanseri ilk hangi organlara sıçrar?

Yumurtalık kanseri genellikle periton yüzeyinde yani yumurtalıklara yakın olan dokulardaki zarlarda, bağırsaklarda yayılma göstermekle beraber karaciğer yüzeyinde, diyaframda, akciğerdeki plevra bölgesi gibi uzak dokularda da yayılım gösterebilmektedir. Ancak yayılım genellikle komşu organ yayılımıyla olmaktadır. Yani kan ve lenf yoluyla biraz daha az görülmektedir.

Yumurtalık (over) kanseri ultrasonda belli olur mu?

Ultrasonografi esnasında da bazen şüphelenilmektedir veya rutin yapılan tümör tarama testlerinde değerlerin yüksek çıkması da yumurtalık kanserini düşündürür.

Over kanseri sessiz ilerleyen ve genellikle son evrelerde belirti gösteren sinsi bir kanserdir. Siz de over kanseri riskinizi ve genetik yatkınlığınızı Memorial Evde Sağlık uygulamaları kapsamında size özel genetik danışmanlık paketi ile öğrenebilirsiniz.

kasıkagrisi
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Kasık ağrısı nedir?

Tıbbi ismiyle pelvik ağrı olarak adlandırılan kasık ağrısı, karın alt bölgesi yani pelvik bölgesinin ağrısı olarak tanımlanmaktadır. Kadınlar arasında yaygın görülen kasık ağrısı pek çok farklı nedene bağlı görülebilmektedir. İdrar yolu enfeksiyonları, fıtık, apandisit vb. sağlık sorunlarından kaynaklı görülebileceği gibi, gebelik durumlarında da ortaya çıkabilmektedir. Tedavi sürecinin başlatılabilmesi için öncelikle kasık ağrısına neden olan temel rahatsızlığın tespiti gereklidir. Memorial Diyarbakır Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. İ. Burhan Özel, kasık ağrısı ve merak edilenleri hakkında yanıt verdi.

Kasık ağrısı nedenleri nelerdir?

Kadınlarda üreme organlarının bu bölgede geniş yer kaplaması ve hastalıkların yanı sıra menstruasyon (adet) döngüsü boyunca vücutta gerilme olayları nedeniyle olağan ağrılar oluşması söz konusudur. Genellikle genç kadınlarda 18-25 yaş aralığında daha sık rastlanılan kasık ağrısı yaş fark etmeksizin yaşamın her döneminde de semptom olarak karşımıza çıkabilmektedir. Regl döneminde kasık ağrılarının daha şiddetli ve sık hissedildiği bilinmektedir. Kronik hale gelen kasık ağrıları sosyal yaşamı olumsuz etkileyerek depresyon, anksiyete bozukluğuna kadar yol açabilmektedir. Kasık ağrısına neden olabilecek bazı sağlık sorunları şu şekilde sıralanabilir;

  • Endometrial polip,
  • Aşırı aktif mesane,
  • Mesena idrar yolu taşı ve kum,
  • Kabızlık,
  • Dış gebelik,
  • Düşük,
  • Bel fıtığı,
  • Stres veya Depresyon,
  • Servikal stenoz,
  • Yakın dönemde yapılan doğum ve sezaryen ameliyat
  • Spiral kullanımı çok nadirde olsa spiral takıldıktan sonra ilk aylarda kasık ağrısına neden olabilir.
  • Endometriozis; bir diğer ismiyle çikolata kisti rahim dışında büyüyen bir dokunun var oluşu nedeniyle kısırlık, ağrılı cinsel ilişki ve şiddetli kasık ağrısı şeklinde belirti gösterebilir.
  • Adenomyozis; Rahminiç yüzeyini örten ve regl kanaması ile atılan rahim iç tabakası ya da zarının rahmin kas tabakası içinde yer alması  adenomyozis diye adlandırılır. Bu durum ani ve sert saplanan kramp tarzı kasık ağrısına neden olabilir.
  • İdrar yolu enfeksiyonları; (sistit ve üretrit), bakteriler vücuda üretra yani idrarın vücuttan çıktığı tüp yoluyla girdiğinde idrar yolunu enfekte ettiğinde ortaya çıkar.
  • Fıtık; hızlı yön değişikliği içeren aktiviteler oynarken ortaya çıkar. Kasık ağrısı genellikle spor yaparken veya egzersiz yaparken şiddetlidir, ancak dinlenirken daha iyidir.
  • Apandisit; Bazı durumlarda enfeksiyon veya iltihaplanabilen Apandisit, ağrısı tipik olarak midenin alt kısmının sağ tarafında kasık yakınında bulunur. Ağrı ilk olarak gelip gidebilir.
  • Gebelik; Yuvarlak bağ, rahimden kasık bölgesine uzanan destekleyici bir yapı olarak tanımlanır. Gebelik sırasında rahim genişledikçe, bu bağ fazla kiloyu desteklemek için gerilir ve kalınlaşır. Bu genişleme kasıkta veya alt karın bölgesinde keskin, bıçaklanma hissine neden olabilir.

Kasık ağrısı teşhisi nasıl konulur?

Kasık ağrılarının tanımının konması ağrının nedeninin bulunması anlamına taşımaktadır. Ağrıya neden olan sorunun belirlenmesi için muayene, USG (ultrasonografi), kan tetkikleri ve bireyin detaylı öyküsü önem arz etmektedir. Tedavi çeşitliliğinde seçeneklerin belirlenmesi öncelikle yapılacak fiziki muayene gerektirmektedir. Fiziki muayene sonrası kasık ağrısına neden olan durumun kesin tespiti için bazı tanı koyucu testlerin yardımı gerekmektedir. Kasık ağrısında ana nedeni belirlemek için kullanılan testler kısaca şu şekilde sıralanabilir;

  • Kan idrar tetkikleri
  • Vajinal kültür
  • Gebelik testi
  • Gaita (dışkı) testi
  • Alt karın usg, röntgen tetkikleri
  • Tanı amaçlı laparoskopi
  • Kolonoskopi – histeroskopi
  • Alt karın BT- MR çekimi

Kasık ağrısı tedavisi nasıl sağlanır?

Kasık ağrılarında tedavi nedene yönelik uygulanmaktadır. Kasık ağrısına neden olan hastalık tanısı konar ve tedavi nedene yönelik olan belirlenmektedir. En sık görülen nedenlerden biri olan idrar yolu enfeksiyonuna karşı ağrı kesici, antibiyotik ilaçlar önerilmektedir. İlaçlı tedavilerin yanı sıra istirahat, uyku ve ağrı hissiyatını azaltmaya yönelik egzersizler tavsiye edilmektedir. Ancak apandisit, yumurtalık kistleri, fıtık, gebelik, düşük, dış gebelik veya mesena idrar yolu taşı ve kum gibi sağlık sorunları cerrahi müdahale gerektirebilmektedir. Stres ve depresyona bağlı görülen ve bir hastalığa veya nedene bağlanamayan kasık ağrıları için psikolojik destek alınması önerilmektedir. Kesin teşhis için mutlaka uzman hekime danışılmalıdır.

Gebelikte kasık ağrısı normal midir?

Gebelikte kasık ağrısı tamamen normal olabilmesine karşın düşük riski, erken doğum tehditi, gebelikle birlikte olan gaz sorunu, enfeksiyon, kabızlık ve ishal nedeni vb. kökenli gebelikte sık görülen enfeksiyonlarına bağlı görülebilmektedir. Göz ardı edilmeyerek gebelikte görülen kasık ağrısı için hekime başvurulmalıdır.

Kahverengi akıntı ve kasık ağrısı neden görülür?

İki adet döngüsü ortasından görülebilen bu durum gebelik durumu söz konusu ise düzenleri açısından değerlendirilmelidir. Gebelik yok ise anormal ötesi kanama, vajinal enfekte, yabancı cisim araştırılmalıdır.

Kasık ağrısı gebeliğe engel midir?

Pek çok nedene bağlı belirti olarak ortaya çıkan kasık ağrısı üreme fonksiyonlarında oluşan hasara veya miyom, kist, rahim hastalıklarına bağlı görülmesi gebe kalmaya engel teşkil edecek sağlık sorunlarının olduğu anlamını taşıyabilir. Bu durumda kasık ağrısının hangi sağlık sorununa bağlı ortaya çıktığını tespit etmek önem arz eder.

Kasık ağrısını kontrol altına almak için farklı tetkikler uygulanabilmektedir. Siz de örneğin

Kadın Üreme Sağlığı Testleri yaptırmak ya da genel sağlığınızdan emin olmak istiyorsanız Memorial Evde Sağlık hizmetleri kapsamındaki Genel Sağlık Tarama Paketini satın alabilirsiniz.

progesteronhormonu
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Progesteron Hormonu Nedir? Vücuttaki Değeri Kaç Olmalıdır?

Anne adaylarını gebeliğe hazırlayan progesteron hormonu, üreme çağındaki sağlıklı bir kadında her ay döngü halinde yumurtalıklar tarafından salgılanır. Kadınların adet döngüsünün düzenlenmesini sağlayan progesteron hormonu, gebeliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için gereklidir. Yapılan araştırmalarda ise progesteron hormonunun sadece yumurtalıklarda ve plasentada değil, aynı zamanda merkezi sinir sistemi ile böbrek üstü bezlerindeki adrenal kortekste de sentezlendiği belirlenmiştir. Memorial Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Burak Tanır, progesteron hormonu ve vücuttaki eksikliği hakkından bilgi verdi.

 Progesteron hormonu nedir?

Progesteron hormonu kadınlarda adet döngüsünün düzenli bir şekilde devam etmesinde veya bir gebelik oluştu ise gebeliğin sürdürülebilmesinde rol oynayan bir hormondur. Progesteron esas olarak adet döngüsünün ikinci yarısında yumurtalıktaki korpus luteum isimli hücre kütlesi tarafından salgılanır. Kadınların adet döngüsünde ve hamileliğin erken evrelerinin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Öte yandan, yumurtalıklarda üretilen progesteron hormonu ‘korpus luteum’ hormonu olarak da bilinmektedir. Progesterona benzer etkiye sahip sentetik hormonlara ise ‘progestinler’ denir. Progestin, östrojenle eşleşebildiği için hormon tedavisinde komplikasyonları önlemek için östrojen replasmanını dengelemek için kullanılabilmektedir.

Progesteron hormonu vücutta ne işe yarar?

Düzenli adet gören kadınlarda ovulasyon denilen yumurtlama dönemi adetin ortasına denk gelmektedir. Yumurtlama sonrasında oluşan korpus luteum denilen yapı progesteron salgılamaya başlar. Eğer ki bu dönemde döllenme yani gebelik oluşmazsa, korpus luteum dediğimiz yapı geriler ve progesteron seviyesi giderek düşerek adet kanaması başlar. Eğer gebelik oluşursa korpus luteum, progesteron salgılamaya devam eder. Aslında rahimi gebelik için uygun bir ortam haline hazırlar ve oluşan embriyonun rahme yerleşmesi, tutunması ve gebeliğin devamını sağlar.

Progesteron hormonu vücutta nasıl bir etkiye sahiptir?

  • Progesteron kadınların sinir sisteminde dengeleyici bir etki oluşturarak, uyumayı kolaylaştırır.
  • Progesteron hormonu cildin yenilenmesi ve parlaklığı için önemlidir. Yaşlanmayı yavaşlatan ve dokuları yenileyen bir etkisi vardır. Bunun için progsteron içeren cilt kremleri çokça tercih edilmektedir.
  • Progesteron hormonu östrojenlerle birlikte hormon replasman tedavisinde de kullanılmaktadır. Tekrarlayan düşük söz konusu olduğunda tedavi edici özelliği bulunmaktadır.
  • Progesteron hormonu kan damarlarını uyararak endometriumu hamileliğe hazırlar.

Progesteron seviyesi vücutta ne olmalı?

Progesteron hormonunun seviyesi adet döngüsünün dönemlerine göre farklılık göstermektedir. Adet başlangıcında 0,2-1 ng/ml iken yumurtlama sonrasında 5-20 ng/ml düzeylerinde ölçülmektedir.

Progesteron seviyesi vücutta nasıl ölçülür?

Vücuttaki progesteronu ölçmek oldukça basittir. Progesteron testi ile kan dolaşımındaki progesteron seviyesi belirlenmektedir.

Progesteron eksikliği vücutta neye sebep olur?

Progesteron seviyelerinin düşüklüğü adet düzensizliğine, gebelik oluştu ise düşük tehdidi durumuna, ilerleyen dönmelerde de erken doğum tehdidine sebep olmaktadır. Çocuk isteği ile başvuran hastalarda adetin 20-21. günleri progesteron seviyeleri ölçülerek yumurtlamanın normal olup olmadığı değerlendirilir. 5-20 ng/ml değeri normal kabul edilir. Düşük ya da eksik progesteron düzeyleri kadında yumurtlamada sıkıntı olduğunu gösterir. Eğer hastada progesteron düşüklüğü nedeniyle oluşan bir düzensiz adet görme, düşük veya erken doğum tehdidi durumu varsa progesteron hormonu içeren ilaçlar kullanılır.

Progesteronun vücutta eksik olduğu nasıl anlaşılır?

Kadınlarda düşük progesteron seviyesi şu belirtiler ortaya çıkabilir;

  • Adet döngüsündeki düzensizlikler en çok bilinen belirtidir.
  • Depresyon önemli bir belirtidir.
  • Gergin veya kaygılı hissetme durumu.
  • Tekrarlayan baş dönmesi ve baş ağrısı.
  • Kilo alımında dalgalanmalar ortaya çıkar.
  • Şişkinlik hissinin oluşması.
  • Mide bulantısı.
  • Bacaklarda rahatsızlık ve ağrı hissinin oluşması.
  • Uyuşukluk hissinin ortaya çıkması.

Progesteron hormonu içeren ilaçların yan etkisi var mı?

Progesteron hormonu içeren ilaçların mutlaka kullanımı açısından zararlı bir durum olmadığı kesinleştirildikten sonra kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından reçete edilmesi gerekir. Duruma göre progesteron hormonunun tablet ve iğne formlarının uzman hekimler tarafından reçete edilmesi gerekir. Adet döngüsü aralarında sebebi bilinmeyen vajinal kanama, geçirilmiş jinekolojik kanserler ve meme kanseri riski, karaciğer hastalıkları, migren, inme, kan pıhtılaşma bozuklukları gibi durumlarda kullanılması sakıncalıdır. Progesteron tedavisi verilen hastalarda, ilaca bağlı olarak hafif yan etkiler de görülebilir. Baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, uyku hali, kilo artışı, ödem, göğüslerde ağrı ve hassasiyet, duygu durum değişiklikleri ortaya çıkabilir.

Progesteron alınırken nelere dikkat edilmeli?

  • Progesterona, oral kontraseptiflere (doğum kontrol hapları), hormon replasman tedavisine, bazı ilaçlara veya yer fıstığına alerji durumu söz konusu ise progesteron içeren ilaçları almadan uzman hekime danışılmalıdır.
  • Progesteron kullanmadan önce uzman hekime düzenli kullanılan reçeteli ve reçetesiz ilaçlar ile vitaminler ve besin takviyeleri belirtilmelidir. Özellikle de sarı kantaron yağı kullanılıyorsa söylenmelidir.
  • Adet dönemleri arasında açıklanamayan vajinal kanama varsa uzman hekime danışıldıktan sonra kullanılmalıdır. Meme kanseri veya diğer jineonkolojik kanserler atlattıysanız, migrene bağlı baş ağrısı varsa, astım, diyabet, depresyon, bacaklarda, akciğerlerde, gözlerde, beyinde veya vücudun herhangi bir yerinde kan pıhtıları varsa, inme veya ministroke, görme problemi, böbrek, kalp veya safra kesesi hastalığı varsa temkinli olunmalıdır.
  • Hamilelik durumu varsa ya da hamilelik planı yapılıyorsa veya bebek emziriliyorsa kullanmadan önce doktora danışılmalıdır.
  • Diş tedavisi ya da ameliyat olunacaksa, doktora veya diş hekimine progesteron kullandığı söylenmelidir.
  • Progesteronun başınızı döndürebileceği veya uykunuzu getirebileceğini bilmelisiniz. Bu ilacın metabolizmayı nasıl etkilediği netleşene kadar kadınların araba veya makine kullanmaması gerekir. Progesteron baş dönmesine veya uyuşukluğa neden oluyorsa, günlük doz yatmadan önce alınmalıdır.

Progesteron hormonu doğal olarak nasıl yükseltilir?

Vücuttaki progesteron hormonunu yükseltmek için bazı besinler tüketilebilir. Aşırıya kaçmamak suretiyle ceviz, fıstık, maydanoz, dereotu, susam, domates, brokoli, kabak çekirdeği yenebilir.

Progesteron hormonun vücutta fazla olmasının sakıncası var mı?

Yapılan araştırmalarda vücudun çok fazla progesteron üretmesinin ciddi tıbbi sonuçları bulunmadığı belirlenmiştir. Progesteron seviyelerinin yüksek olması hamilelik ihtimalini doğal olarak artırır.

Progesteron düşüklüğü bebeğe zarar verir mi?

Gebelik döneminde progesteron kullanımının yan etkileri ortaya çıkabilmektedir. Uykusuzluk, ağız kuruluğu, aşırı sinirlilik hali ve yorgunluk olabilmektedir. Yan etkiler devam eder ya da şiddeti artarsa kesinlikle uzman hekime başvurulmalıdır. Yapılan araştırmalarda gebelik döneminde doktor kontrolünde alınan progesteronun bebek için herhangi bir zararının olmadığı tespit edilmiştir.

 

Hamileliğe sağlıklı bir şekilde hazırlık yapmak için Memorial Evde Sağlık hizmetleri kapsamındaki testlerinizi linke tıklayarak evinizin konforunda yaptırabilirsiniz. https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/gebelige-hazirlik-test-paketi/

kadinsagligitestleri
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Bu Testler Kadınlar İçi̇n Yaşamsal Önem Taşıyor

Düzenli sağlık kontrolleri sayesinde erken teşhis edilebilen birçok hastalık daha ciddi sorunlara yol açmadan tedavi edilebilmektedir. Hem erkek hem de kadınlar için yapılması gereken ortak test ve tetkiklerin yanı sıra kadınların düzenli aralıklarla yaptırmaları gereken kontroller hayati önem taşımaktadır. Kadınların yaptırmaları gereken testler yaş aralığına göre de farklılık gösterebilmektedir. Özellikle belirli bir yaştan sonra kadınlarla ilgili kanser taramaları ve kontrolleri daha önemli bir hale gelmektedir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Mesut Polat, kadınların yaptırması gereken test ve kontroller hakkında bilgi verdi.

Erken teşhis için senelik kontroller unutulmamalı

Günlük hayatın içinde yorgunluk, baş ağrısı, kilo kaybı, sık tuvalete gitme, sindirim sistemi sorunları ya da uykusuzluk gibi şikayetler göz ardı edilebilmektedir. Aslında bu veya benzeri şikayetler birçok hastalığın habercisi olabilmektedir. Hem kadınlar hem de erkekler için düzenli sağlık kontrolleri erken tanı için hayati önem taşıyabilmektedir. Özellikle toplumda sık görülen kalp hastalıkları, karaciğer rahatsızlıkları, diyabet, tansiyon gibi kontrollerin rutin olarak yapılması ileride yaşanabilecek çok daha büyük sorunların önlenmesini sağlayabilmektedir.

Genel sağlık durumunun belirlenebilmesi için yapılan kan testinde protein, vitamin, kolesterol, diyabet, tiroid, pıhtılaşma, karaciğer fonksiyonları, immün sistem gibi birçok değer kontrol edilmektedir.

Trigliseridler, total kolesterol, HDL(iyi kolesterol), LDL(Kötü kolesterol) seviyelerinin belirlenmesi özellikle kalp ve damar hastalıklarının belirlenebilmesi için önemlidir. Sadece total kolesterol değil HDL ve LDL değerlerinin de özellikle kalp krizi riski bakımından takip edilmesi gerekmektedir.

Kadınlarda tiroid hastalıkları erkeklere göre 4-7 kat daha fazla görülebilmektedir. Tiroidin az ya da çok çalışması; sinirlilik, hiperaktivite, çabuk yorulma, halsizlik, kansızlık, iştahsızlık gibi belirtilerin yanında adet düzensizlikleri, gebe kalamama, tekrarlayan düşüklere de yol açabilmektedir. Bu nedenle özellikle anne olmayı planlayan kadınların tiroid kontrollerini ihmal etmemesi önemlidir.

Diyabet çağımızın hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Erkek, kadın, çocuk genç ya da yaşlı toplumun bütün bireylerini tehdit edebilmektedir. Özellikle Tip 2 diyabetin erken teşhisinde yaşam tarzı değişiklikleri ve diyet ile Tip 2 diyabet kontrol altına alınabilmektedir. 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar da Tip 2 diyabet hastalığı için riskli gruptadır. Bu nedenle diyabet kontrolleri kadınlar için daha da önem kazanmaktadır.

Sağlık durumunuzu merak ediyor ve detaylı bir şekilde analiz edilmesini istiyorsanız, kadın sağlığı tarama testi paketimizi satın alarak, evinizin rahatlığında bu hizmete ulaşabilirsiniz.

Hormonlarınızı kontrol ettirin

Kadınlar erkeklere oranla çok daha fazla hormon sorunları yaşamaktadır. Kadınların, adet dönemleri, hamilelik ve menopoz gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak yaşadıkları hormon sorunları ileride farklı rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bu nedenle kadınların rutin aralıklarla hormon seviyelerinin kontrol ettirmesi önemlidir. Kadınlarda üreme sistemini koruyan Estradiol (E2), eksikliği ya da yüksekliğinde kısırlığa yol açabilen Folikül Stimülan Hormon (FSH), yumurtanın çatlamasına yardımcı olan Luteinizan hormon(LH) ve cinsel isteksizlik, adet düzensizliği gibi birçok soruna yol açabilen prolaktin hormon seviyelerinin rutin olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.

Folikül Stimülan Hormon (FSH) hipofiz bezi tarafından üretilmektedir. Kadınlarda FSH, adet döngüsünün kontrolüne yardımcı olur ve yumurtaların büyümesini uyarır. Kadınlarda FSH seviyeleri adet döngüsü boyunca değişir, en yüksek seviyeler yumurtalık tarafından yumurta salınmadan hemen önce gerçekleşir. Çok fazla veya çok az FSH oranı, kısırlık yani hamile kalamama, adet sorunları gibi belirtilerle kendini belli etmektedir. Kısırlığın nedenini belirlemek, yumurtalık işlevinde bir sorun olup olmadığını öğrenmek, düzensiz adet döngüsünün sebeplerini ortaya koyabilmek veya menopozu onaylayabilmek için FSH seviyeleri önemli bilgiler vermektedir.

Estradiol, östrojen hormonunun bir formudur. Estradiol; rahim, fallop tüpleri, vajina ve göğüslerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Anormal adet dönemleri, vajinal kanama, kadınlarda kısırlık ve yumurtalıkların ne kadar iyi çalıştığını görebilmek adına estrodiol seviyeleri ile kritik bilgiler elde edilebilmektedir.

Luteinizan hormon(LH) hipofiz bezinden salgılanmaktadır. Luteinizan hormon(LH) kadında yumurtanın çatlamasını tetikleyerek gebeliği sağlamaktadır. Ayrıca oluşan gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için de yine Luteinizan Hormona ihtiyaç vardır.

Hipofiz bezinde üretilen prolaktin, göğüslerin hamilelik sırasında ve doğumdan sonra büyümesine ve süt yapmasına neden olur. Kandaki prolaktin seviyelerinin yüksek olması beyindeki hipofiz bezinde bir sorun olduğunu da göstergesi olabilmektedir.

Bunun yanında vücuttaki hormonları orkestra şefi gibi yöneten tiroid hormon seviyelerinin de belirli aralıklar kontrol edilmesi önemlidir.

Vücudunuzdaki hormon dengelerini merak ediyorsanız, https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kadin-hormon-test-paketi/  linkindeki hormon testi paketlerimizi satın alarak, evinizin rahatlığında bu hizmete ulaşabilirsiniz.

Kadın doğum kontrolleri hayat kurtarabiliyor

Rahim ağzı kanseri jinekolojik kanserler arasında en sık görülen kanserlerden biridir. 18 yaşını geçmiş ve aktif cinsel hayatı olan her kadının yılda bir kez kadın hastalıkları ve doğum uzmanı bir doktora muayene olması ve smear testi yaptırması hayati önem taşımaktadır. Smear testi, rahim ağzı ( serviks ) kanseri başta olmak üzere rahim ağzındaki hücresel düzensizlik ve kanser öncüsü hücrelerin teşhisi için kullanılan bir testtir. Rutin olarak gerçekleştirilen smear testleri ile kanser öncüsü hücreler çok erken belirlenerek kanser ol Smear testinin doğru sonucu vermesi için dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Smear testinden birkaç gün önce cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır. Aynı zamanda vajinal duş alınmaması önemlidir. Smear testi öncesi vajinal ilaçlar, sperm öldürücü kopuk, krem gibi ilaçlar kesilmelidir. Mümkünse adet döngüsü döneminde Smear testi yapılmamalıdır.

Kilo kontrolünüzü sağlayın

Obezite çağın hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Erkek, kadın, çocuk, genç ya da yaşlı toplumun bütün kesimlerinde görülebilmektedir. Diyabet, metabolik sendrom, kalp ve damar hastalıkları birçok rahatsızlığa neden olan obezite kadınlarda gebelik başta olmak üzere birçok sorunu tetikleyebilmektedir. Doğum sırasında yaşanan sorunlar ve anne karnındaki bebekte komplikasyonlara neden olabilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda obezitenin yumurtalık kanser riskini artırdığı da ortaya konulmaktadır. Obez kadınlarda ölü doğum riski ile birlikte sezaryen doğum oranları da artmaktadır.

Kilonuzun sağılığınızı nasıl etkilediğini merak ediyorsanız, https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/kilo-kontrolu-test-paketi/

Linkinde yer alan kilo kontrolü test paketlerimizi satın alarak, evinizin rahatlığında bu hizmete ulaşabilirsiniz.

Kendinizi düzenli aralıkla muayene edin

Kadınlarda en sık görülen kanserlerin başında meme kanseri gelmektedir. Bu nedenle her ay adet döneminin bitiminde kendi kendini elle meme muayenesi önemlidir. 40 yaşına kadar 3 yılda bir doktor muayenesi ve gerekirse meme ultrasonografisi erken teşhis için tavsiye edilmektedir.  Ailesinde meme kanseri bulunmayan kadınlarda 40 yaşından sonra her yıl doktor tarafından meme muayenesi ve belirlenen aralıklarda mamografi çekilmesi hayati önem taşımaktadır.

Kadınlarda yapılması gereken testler yaş aralığına göre de farklılık gösterebilmektedir.

40 yaş altı sağlık sorunu olmayan kadınların;

  • Yıllık dahiliye kontrolü
  • Kan ve hormon testleri
  • Kadın doğum muayenesi ve vajinal smear
  • Her ay adet bitiminde kendi kendini elle meme muayenesi

40 yaş üstü sağlık sorunu olmayan kadınlar;

  • Yıllık dahiliye kontrolü.
  • Kan ve hormon testleri. Menopoz sonrası gut, kemik erimesi gibi ihtimaller de göz önünde bulundurularak ek testler eklenebilir.
  • Gastroskopi ve kolonoskopi
  • Mamografi ve elle meme muayenesi
  • Kadın doğum muayenesi ve vajinal smear
yumurtalikkisti
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Yumurtalık Kisti Neden Olur? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü

Op. Dr. Bilgi Uslu Aybar

Yumurtalık Kisti 

Yumurtalık kisti, yumurtalıklardan birinde gelişen sıvı dolu bir kese olarak adlandırılmaktadır. Birçoğu adet hormonu değişiklikleriyle ilgilidir. Yumurtalık kistleri genellikle herhangi bir tedaviye gerek kalmadan birkaç hafta içinde kendiliğinden geçmektedir. Yumurtalık kistleri genellikle herhangi bir belirtiye de neden olmamakta ancak büyürlerse veya kendi kendilerine geçmezlerse tedaviye ihtiyaç duyulabilmektedir. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Uslu Aybar, yumurtalık kistleri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

 Yumurtalık kisti nedir?

Kadınlarda, rahmin her iki tarafında yaklaşık birer badem büyüklüğünde ve şeklinde olan iki yumurtalık bulunur. Yumurtalıklarda gelişen ve olgunlaşan yumurtalar (oositler) doğurganlık yıllarında aylık döngüler halinde salınır. Yumurtalık kistleri, yumurtalıklarda oluşan genellikle içi sıvı dolu kesecikler şeklindedir.

Birçok kadında zaman zaman yumurtalık kistleri oluşur. Çoğu yumurtalık kisti hiç rahatsızlık vermez ve zararsızdır. Çoğunlukla birkaç ay içinde tedavisiz kaybolur. Ancak bazı yumurtalık kistleri ciddi semptomlara neden olabilir.

Yumurtalık kistlerini önlemenin bir yolu olmamasına rağmen, düzenli pelvik muayeneler yumurtalıklardaki değişikliklerin mümkün olduğunca erken teşhis edilmesini sağlamaya yardımcı olur.

Kaç çeşit yumurtalık kisti vardır?

Çoğu yumurtalık kisti, adet döngüsünün (fonksiyonel kistler) bir sonucu olarak gelişir. Diğer kist türleri çok daha az yaygındır.

Fonksiyonel kistler:

Yumurtalıklar normalde her ay folikül adı verilen yapılar geliştirir. Foliküller; östrojen ve progesteron hormonlarını üretir. Adet döngüsünün ortasında bir yumurta folikül içerisinden dışarı atılır ve fallop tüpünden içeri doğru hareket eder.

Normal bir folikül büyümeye devam ederse, fonksiyonel kist oluşur. İki tip fonksiyonel kist vardır:

  • Foliküler kist: Folikül çatlayıp yumurtasını serbest bırakamadığında oluşur, folikül büyümeye devam eder.
  • Korpus luteum kisti: Folikül yumurtasını serbest bıraktığında, gebe kalmak için östrojen ve progesteron üretmeye başlar. Bu folikül artık korpus luteum olarak adlandırılır. Bazen sıvı folikülün içinde birikir ve korpus luteumun bir kiste dönüşmesine neden olur.

Fonksiyonel kistler genellikle zararsızdır, nadiren ağrıya neden olur ve genellikle iki veya üç adet döngüsü içinde kendiliğinden kaybolur.

Diğer kistler;

Adet döngüsünün normal işleviyle ilgili olmayan kist türleridir.

  • Dermoid kistler: Teratom olarak da adlandırılan kistler embriyonik hücrelerden oluştukları için saç, deri veya diş gibi dokuları içerebilir.
  • Kistadenomlar: Bunlar yumurtalık yüzeyinde gelişir ve sulu veya mukuslu bir materyal ile doludurlar.
  • Endometriomalar: Bunlar, uterus endometriyal hücrelerinin uterusun dışında büyüdüğü (endometriozis) bir durumun bir sonucu olarak gelişir. Endometrıal dokunun bir kısmı yumurtalığa yapışıp yumurtalık içerisinde kistleşir.

 

Yumurtalık kistlerinin belirtileri nelerdir?

Çoğu kist semptomlara neden olmaz ve kendi kendine geçer. Bununla birlikte, büyük bir yumurtalık kisti  alt karın bölgesinde şişkinlik, dolgunluk, ağırlık, kronik ya da ara ara  olan keskin ağrılara neden olabilir.

Yumurtatalık kisti nasıl teşhis edilir?

Pelvik muayene sırasında yumurtalıkta bir kist bulunabilir. Boyutu ve içerisindeki sıvı katı görünümüne bağlı olarak uzman doktor, türünü ve tedaviye ihtiyaç olup olmadığını belirlemek için bazı testler ister.

 

Gebelik testi: Pozitif bir test, korpus luteum kisti olduğunu gösterebilir.

Pelvik ultrason: Yüksek frekanslı ses dalgaları gönderilerek kistin varlığı, yerleşim yeri, katı ya da sıvı ile dolu veya karışık olup olmadığı belirlenmeye çalışılır.

Laparoskopi: Küçük bir kesi ile karna yerleştirilen ince, ışıklı bir alet olan laparoskopi kullanılarak yumurtalıklar görüntülenir.  Gerekli görülürse mevcut kist çıkarılabilir. Bu anestezi gerektiren cerrahi bir işlemdir.

CA 125 kan testi: Kanser antijeni 125 (CA 125) adı verilen bir proteinin kan seviyeleri yumurtalık kanseri olan kadınlarda sıklıkla yükselir. Kist kısmen katıysa ve yumurtalık kanseri riski yüksekse doktor bu testi isteyebilir.

Yüksek CA 125 seviyeleri, endometriozis, rahim fibroidleri ve pelvik inflamatuar hastalık gibi kanserli olmayan durumlarda da ortaya çıkabilir.

 Yumurtalık kisti nasıl tedavi edilir?

Çoğu durumda, yumurtalık kistleri tedaviye ihtiyaç duymadan birkaç ay içinde kendiliğinden kaybolur. Tedavinin gerekli olup olmadığı boyutu ve görünüşü herhangi bir semptomun olup olmadığı, menopoz döneminde olunup olunmadığına bağlı olarak değişmektedir.

 

  • Yakın takip

Çoğu durumda hastalara yakın takip politikası önerilir. Bu, hemen tedavi görülmeyeceği anlamına gelir ancak kistin gidip gitmediğini kontrol etmek için birkaç hafta veya ay sonra  ultrason taraması yaptırılır. Menopoz süreci bittiyse, yumurtalık kanseri riski biraz daha yüksek olacağından, bir yıl boyunca daha sık ultrason taraması ve kan testi yaptırılması önerilebilir. Taramalar kistin kaybolduğunu gösteriyorsa, genellikle daha ileri testler ve tedavi gerekli değildir. Kist hala oradaysa cerrahi önerilebilir.

  • Ameliyat

Eğer kistin kanserli olabileceğine dair endişeler varsa ya da takiplerde büyük veya kalıcı yumurtalık kistleri ve/veya semptomlara neden olan kistler mevcutsa kistin genellikle cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

Yumurtalık kistlerini çıkarmak için kullanılan 2 tip ameliyat vardır:

Laparoskopi:

Çoğu kist laparoskopi kullanılarak çıkarılabilir. Bu, cerrahın yumurtalıklara erişmesine izin vermek için karından küçük kesiler ile yapılan bir ameliyatıdır. Daha az ağrıya neden olduğu ve daha hızlı iyileşme süresine sahip olduğu için laparoskopi tercih edilir. Çoğu insan aynı gün veya ertesi gün eve gidebilir.

 

Laparotomi:

Kist büyükse veya kanserli olma ihtimali varsa laparotomi önerilebilir. Bir laparotomide cerrahın kiste daha iyi erişmesini sağlamak için karında bir adet daha büyük bir kesi yapılır. Tüm kist ve yumurtalık çıkarılabilir ve kanserli olup olmadığını kontrol etmek için bir laboratuvara gönderilebilir. İşlemden sonra birkaç gün hastanede kalınması gerekebilir.

 

Yumurtalık kisti kadın sağlığını etkileyen önemli sorunlardan biridir. Siz de bu linke tıklayarak kadın sağlığı testlerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/

Smear-Testi
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Smear Testi Neden Yapılır?

Memorial Ataşehir Hastanesi

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü

Op. Dr. Zeki Salar

Rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, rahim kanseri veya cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının erken evrede teşhis edilmesinde smear testi önemli rol oynamaktadır. Cinsel yönden aktif olan kadınların senede bir kez yaptırması tavsiye edilen smear testi, ağrısız bir işlem olarak ön plana çıkmaktadır. Rahim ağzı kanserinin erken evrede teşhisi için tercih edilen smear testi, kansere yol açan hücresel değişikliklerin de saptanması bakımından önemlidir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Zeki Salar, Smear testi hakkında bilgi verdi.

Smear testi nedir?

Smear testi bir tarama testidir. Smear testi; rahim ağzı (serviks) kanseri, rahim ağzındaki hücresel düzensizlik ve kanser öncüsü hücrelerin ve enfeksiyonların saptanması için kullanılan tarama testidir.

Smear testi hangi hastalıkların teşhisi için yapılmaktadır?

Smear testi kadın sağlığı için çok önemlidir. Özellikle

  • Rahim kanseri
  • Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için en çok başvurulan tarama testlerinden birisidir.

Smear testi ile her iki kanser de hücresel değişiklik aşamasında saptanabilmektedir. Bunun yanı sıra cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının erken evrede teşhisinde de Smear testi kullanılabilmektedir.

Erken evrede hastalıkların teşhis edilmesi tedavi şeklini de önemli oranda belirlemektedir. Erken evrede teşhis edilen durumlarda kadınların rahim ve yumurtalıklarının alınmadan tedavi şansı sağlanabilmektedir. Kadınların anne olma şansları devam ederken, kemoterapi ya da radyoterapi gibi ek tedavilere gerek kalmadan hastaların hayatlarını sorunsuz olarak devam ettirebilmektedir.

Smear testi nasıl yapılır?

“Smear testi nasıl yapılır?” sorusu hastalar tarafından en sık sorulan soruların başında gelmektedir. Smear testi jinekolojik muayene masasında yapılmaktadır. Ağrısız bir işlem olan Smear testinde plastik ve esnek bir fırça yardımıyla rahim ağzından sürüntü alınır. Rahim dokusunda her hangi bir tahribata yol açmamaktadır.

Smear testi ne kadar sürmektedir?

Smear testi yaklaşık olarak 15-20 dakika sürmektedir.

Smear testi sonucu ne zaman çıkar?

Smear testinde özel bir fırça yardımıyla alınan örnekler yine özel bir kapta muhafaza edilir. Alınan örnekler incelenmesi için patoloji laboratuvarına gönderilir. Alınan örneklerde hücresel bozukluk olup olmadığının değerlendirilmesi yaklaşık olarak 10 gün sürebilmektedir.

Smear testi sonuçları nasıl değerlendirilir?

Smear testi yapıldıktan sonra sonuçlar tamamen normal gelebilir. Bunun yanı sıra Smear testi ile belirlenen rahim ağzındaki kanser öncüsü değişiklikler hastalığın şiddeti ve dereceğine göre sınıflandırılabilir.

Smear testi sonuçları şu şekilde sınıflandırılabilir;

  • ASCUS: Smear testi değerlendirmesinde birkaç bölgede şüpheli bulgunun belirlenmesini ifade etmektedir. Smear testinin sonucundan kesin olarak emin olunamadığı ancak şüpheli olduğu anlamına gelmektedir. Bu tanı kesin olarak hücresel bozukluğu işaret etmemektedir. ASCUS tanısında Smear testi doktorun öngöreceği sürede tekrarlanabilir. Tekrar Smear testi için beklemek yerine kolposkopi gibi daha detaylı tetkikler yapılabilmektedir. Rahim ağzının daha detaylı görüntülenmesine olanak sağlayan kolposkopi işleminde riskli ya da şüpheli bulgu saptanırsa kesi tanı amacıyla biyopsi için doku örneği alınabilmektedir.
  • LSIL: Smear testinin incelenmesi sonucunda bazı alanlarda hücresel bozukluklar saptanmıştır. Saptanan kanser öncüsü hücreler hastanın rahim ağzı kanseri olduğunu göstermez. L SIL tanısı alan olguların %90’ında bağışıklık sistemi iyi ise kendiliğinden iyileşme ve tam bir sağlık hali meydana gelir. Ancak takiplerini sağlık kontrollerini ihmal eden bağışıklık sistemi güçlü olmayan hastaların %10’unda hastalık ilerleyip H SIL denilen 3. Derece hastalık evresine ilerleyebilir.
  • HSIL: Mutlaka kolposkopi yapılması gerekli yerlerden biyopsi ile doku örneği alınmalıdır. Biyopsi raporuna göre yaklaşım gerekir.

Smear testi kesin sonuç verir mi?

Smear testi çoğu zaman kesin sonuç vermez. Ancak smear testinin normal sonuçlanması hastanın rahim ağzı kanseri bakımından en az 1 yıl risksiz durumda olduğunu gösterir. Bazı durumlarda Smear testinde hücresel bozukluk saptanabilir. Kesin teşhis için şüpheli görülen bölgelerden doku örneği alınır. Alının parça tekrar patolojiye gönderilerek kesin sonuç alınabilir.

Smear testi kimlere yapılmalıdır?

Cinsel yönden aktif olan kadınlarda smear testi yapılabilir. Smear testi doktorun öngördüğü aralıklarla menopoz dönemine kadar devam ettirilmelidir.

Smear testi sonrası kontrol nasıl olmalıdır?

Smear tesit sonrasında kontrol önemlidir. Sonuçların normal olması hastanın hayat boyunca güvende olduğunu göstermemektedir. Yılda bir kere jinekolojik kontroller ve gerekli durumlarda Smear testinin tekrarlanması gerekir. Özellikle smear testinde bozukluk ya da sorun saptanmışsa test sonrası kontroller hayati önem taşıyabilmektedir. Smear testi sonucunda görülen hücresel bozuklukların ilaç ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilebileceği unutulmamalıdır. Erken teşhis edilen hastalarda kesin tedavi şansı çok yüksektir.

Smear testi tekrar edilir mi?

Smear testi bazı durumlarda tekrar edilebilir. Smear testinin tekrar edilebileceği durumlar şu şekilde sıralanabilir;

  • Smear testi yapıldıktan sonra kesin tanının konulamadığı ya da şüpheli bulguların olduğu durumlarda Smear testi tekrar edilebilir.
  • Hücresel bozukluğun belirlenmesinin ardından ilaç ya da cerrahi yöntemle tedavi edilen hastalarda tedaviden fayda görülüp görülmediğinin belirlenebilmesi için Smear testi tekrar edilebilir.
  • Cerrahi olarak en çok kullanılan yöntem ise Leep tekniğidir. Leep tekniğinde hasta rahim ve yumurtalıkların kaybetmeden rahim ağzındaki sorunlu bölge çıkartılır. Bu bölge denizyıldızının ayağı gibidir. Lepp işlemişle çıkartılan bölge zamanla kendini tamamlayabilir. Hastanın doğurganlığı ya da cinsel yaşantısında her hangi bir sorun yaşanmamaktadır. Leep işleminden yaklaşık 3 ay sonra kontrol amacıyla smear testi tekrarlanabilir.

Smear testi adet döneminde yapılabilir mi?

Smear testi adet döneminde yapılmamaktadır. Mevcut kanama, hücrelerin ve rahim ağzının değerlendirmesini olumsuz anlamda etkilemektedir. Smear testi, adet döneminden ve cinsel ilişkiden en erken 2 gün sona yapılmalıdır.

Smear testi bakirelere yapılır mı?

Smear testi bakirelere yapılmamaktadır. Smear testi cinsel yönden aktif olduktan 1 yıl sonra yapılması gerekir. Bakirelerde gerekli olmadığı için yapılmasına gerek yoktur.

Smear testi ne zaman yapılır?

Smear testi cinsel yaşaman aktif olmasından 1 yıl sonra yapılabilir. Adet döneminde Smear testi yapılmamalıdır. Cinsel ilişki ya da adet döneminden 2 gün sonra yapılması daha uygundur. Bununla birlikte Smear testi öncesi vajinal duş yapılması sonuçları etkileyebilmektedir. Bu yüzden vajinal duş yapılan durumlardan en az 2 gün sonra Smear testi yapılabilmektedir. Bunun haricinde zaman anlamında Smear testini kısıtlayan bir etken bulunmamaktadır.

Smear testi yapılma sıklığı nasıl olmalıdır?

Smear testinin yapılma sıklığı tartışma konusu olabilmektedir. Rutin olarak yılda bir kere Smear testi yapılabilir. Ancak 2 sene üst üste Smear testi normal sonuçlanan kadınların her sene Smear testi yaptırmasına gerek yoktur. Smear testi yapılsın ya da yapılmasın yılda bir kez jinekolojik muayeneye gidilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu kontroller sırasında şüpheli bir değişiklik, hücresel bozukluk, akıntı ya da yara benzeri belirtiler varsa smear testi yılda bir kez yapılabilir. Ancak bu tür şüpheler yoksa Smear testi 2-3 yılda bir yapılabilir.

Siz de bir kadın olarak sağlığınızdan emin olmak için gerekli testleri yaptırmak istiyorsanız, gerekli kan tetkiklerinizi şu linke tıklayarak evinizin konforunda yaptırabilirsiniz. https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/

endometriozis
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriozis, rahim iç tabakasına benzer dokunun yumurtalıklar ve fallop tüpleri gibi başka yerlerde büyümeye başladığı bir durumdur. Her yaşta görülebilin endometriozis, ağrı, kanama özellikle adet döneminde tuvalet ihtiyaçlarında ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkabilmektedir.  Endometriozis yumurtalıkları tuttuğunda endometrioma adı verilen kistler oluşabilir. Çevreleyen doku tahriş olabilir, sonunda skar dokusu ve yapışıklıklar gelişebilir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Mesut Polat, endometriozis ve belirtileri hakkında bilgi verdi.

Endometriozis nedir?

Rahmin iç astarına endometrium denmektedir. Yumurtanın döllenmedi durumlarda bu astar adet döneminde dışarı atılır. Rahim içinde bulunan ve endometrium adı verilen bu dokunun, rahim dışında farklı bölgelerde oluşması ile endometriozis hastalığı oluşmaktadır. Halk arasında endometriozis hastalığına çikolata kisti denmesinin nedeni ise endometriozis sonucu oluşan kistlerin içeriğinin çikolata rengine benzemesinden kaynaklanmaktadır.

Endometriozis belirtileri nelerdir?

Endometriozis belirtileri her kadında farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir. Genellikle en sık görülen endometriozis belirtisi pelvik ağrıdır.

Endometriozis belirtileri şu şekilde sıralanabilir;

  • Ağrılı adet dönemi: Birçok kadın adet sırasında ağrı yaşayabilmektedir. Ancak endometriozis hastalarında yaşanan ağrı ve kramplar adet döneminden önce başlayabilir ve birkaç gün boyunca sürebilir. Aynı zaman adet döneminde yaşanan bel ve karın ağrısı da endometriozis belirtisi olabilmektedir.
  • Cinsel ilişki sırasında ağrı: Cinsel ilişki sırasında yaşanan ağrılar farklı sorunların habercisi olabilir. Bununla beraber cinsel ilişki sırasında yaşanan ağrılar endometriozis belirtileri arasındadır.
  • Tuvalet sırasında ağrı: İdrar ya da dışkılama sırasında ağrı nedenleri farklı rahatsızlıklardan kaynaklanabilir. Ancak özellikle adet dönemlerinde yaşanan bu tür ağrıların kaynağı endometriozis olabilmektedir.
  • Aşırı kanama: Adet döneminde aşırı kanama da endobetriozis belirtisi olabilmektedir. Adet dönemlerinde aşırı kanama ile birlikte şiddetli ağrılar da yaşanabilmektedir.
  • Çocuk sahibi olamamak: Bazı durumlarda endometriozis rahatsızlığında bu belirtiler çok şiddetli yaşanmayabilir. Çocuk sahibi olamayanların doktora başvurması sonucu endometriozis teşhisi konulabilmektedir.
  • Özellikle adet dönemlerinde yorgunluk, ishal, kabızlık, şişkinlik veya mide bulantısı endometriozis belirtisi olabilir.

Endometriozis nedenleri nelerdir?

Endometriozis nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Endometriozis nedeni olarak farklı teoriler bulunmaktadır. Endometriozis nedenleri olarak ileri sürülen teoriler şu şekilde sıralanabilir;

  • Retrograd menstrüasyon: Rahim astarının bir kısmı adet ile birlikte vücudun dışına çıkmak yerine fallop tüplerinden pelvis organlarına yerleşebilir. İlerleyen döneminde kanamalar, doku iyileşmeleri ve karın içinde yapışıklıklar ortaya çıkabilir. Yumurtalıkların içinde oluşan endometriozis odakları her adet döneminde hormonların etkisi ile yumurtalıkların içine de kanar, endometrioma olarak bilinen lezyonlara neden olur
  • İndüksiyon teorisi: Karnın iç tarafını kaplayan Periton hücrelerinin farklı nedenlerden dolayı endometriyal hücrelere dönüşmesi sonucu endometriozis rahatsızlığı nedeni olabilmektedir.
  • Embriyonik hücre dönüşümü: Östrojen gibi hormonlar gelişimin en erken aşamasındaki embriyonik hücreleri endometriyal benzeri hücre implantlarına dönüştürebilir.
  • Diğer bir teori de rahim iç tabakasındaki hücrelerin kan damarları yoluyla vücudun diğer organlarına ulaşmasıdır.

Endometriozis nedenleri tam olarak bilinmemekle endometriozis oluşmasına neden olabilecek risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Adet döneminin erken yaşlarda başlaması
  • Kısa adet döngüsü
  • Menopoz dönemine geç girmek
  • Doğuştan rahim anomalileri
  • Vücudunuzda daha yüksek östrojen seviyelerine sahip olması
  • Düşük vücut kitle indeksi
  • Genetik faktörler. Endometriozis hastası bir veya daha fazla akrabanızın olması riski artırabilmektedir.

Endometriozis teşhisi nasıl yapılır?

Endometriozis belirtisi olan hastalarda teşhisin ilk adımını doktor muayenesi oluşturmaktadır. Ağrının tam olarak yeri, ne zaman ortaya çıktığı gibi belirtiler sorgulanarak pelvik muayene yapılmaktadır. Teşhisi netleştirmek için radyolojik görüntülemeler kullanılabilmektedir.

  • Ultrason
  • Manyetik Rezonans
  • Endometriozisin kesin teşhisi laparoskopi ile çıkartılan lezyonların mikroskobik incelenmesi sonucu konulabilmektedir.

Endometriozis tedavisi nasıldır?

Endometriozis tedavisi hastanın belirtileri, yaşı, çocuk isteyip istemediği gibi faktörler göz önünde bulundurularak kişiye özel olarak planlanmalıdır. Endometriozis tedavisinde ilaç ve cerrahi yöntemler ön plana çıkmaktadır.

Endometriozis ilaç tedavisi

Endometriozis belirtilerini hafifletmek için ağrı kesiciler kullanılabilir. Ancak ağrı kesiciler rahatsızlığı değil sadece ortaya çıkan semptomları rahatlatmaktadır. Hastanın çocuk sahibi olmak beklentisi yoksa ağrı kesicilerle birlikte hormon tedavisi uygulanabilmektedir. Uygulanan hormon ilaçları yaşanan ağrıların azalmasını veya rahatsızlığın tamamen ortadan kalkması sağlayabilmektedir. Ancak ilerleyen endometriozis rahatsızlıklarında hormonal tedaviler kesildiği zaman hastalığın geri dönüş yapma ihtimali bulunmaktadır. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda tüp bebek tedavisi gibi üremeye yardımcı yöntemler uygulanabilmektedir.

Endometriozis cerrahi tedavisi

  • Endometriozis cerrahi tedavisinde hastalığın derecesi, hastanın çocuk isteyip istememesi, yaşı gibi kriterler göz önüne alınarak planlanmalıdır.
  • Çocuk sahibi olmak isteyen hastalarda laparoskopik yöntem ön plana çıkmaktadır. Hasta çocuk sahibi olmak istediği için yumurtalıklar, tüpler ve rahim bu işlem sırasında korunmaktadır. Laparoskopik endometriozis ameliyatında karından açılan küçük kesiler ile endometriozise ulaşılmakta ve kist çıkartılmaktadır. Laparoskopik endometriozis ameliyatı küçük kesilerden gerçekleştirilmektedir. Endometriozis kaynaklı oluşan endometrioma dokusu ve yumurtalık kistleri de bu teknik ile çıkarılabilir. Operasyon genel anestezi altında yapılır ve iyileşme süreci çok kısadır.
  • Endometriozis tedavilerinde son aşamada histerektomi denilen cerrahi yöntem tercih edilir. İlaç tedavilerinin ve Laparoskopik cerrahi yöntemlerin yetersiz olduğu ilerlemiş endometriozis rahatsızlığında rahim ve yumurtalıkların çıkartıldığı histerektomi yöntemi yöntemi kullanılmaktadır.

Endometriozis kimlerde daha sık görülür?

Endometriozis bütün kadınlarda görülebilmektedir. Ancak yapılan çalışmalarda;

  • Adet görmeye erken yaşlarda başlayan kadınlarda
  • Adet sıklığı normalden fazla olan kadınlarda
  • Hiç gebe kalmamış kadınlarda
  • 25-25 yaş arası kadınlarda
  • Renkli gözlü kadınlarda endometriozis daha fazla görülmektedir.

Endometriozis kalıtsal mıdır?

Endometriozis genetik özellik gösterebilmektedir. Ailesinde endometriozis olan kadınların olmayanlara göre 4-8 kat daha fazla endometriozis olma olasılığı bulunmaktadır.

Endometriozis ağrısı nerede hissedilir?

Endometriozis vücudun birden fazla bölgesinde ağrıya neden olabilir. Endometriozis en sık pelvik bölge ve karın ağrısı olarak hissedilir. Genellikle adet döneminden önce başlayabilir ve birkaç gün sürebilir. Keskin tarzda yaşanan ağrılara genellikle ağrı kesici ilaçlar yardımcı olmamaktadır.

Endometriozis tedavisinde alternatif veya bitkisel tedavilerin faydası var mıdır?

Endometriozis tedavisinde; soğan kürü, hacamat, sülük tedavisi gibi yöntemlerin faydalı olup olmadığı sık sorulan sorular arasındadır. Ancak yapılan bilimsel çalışmalara göre bu tür alternatif ve bitkisel yöntemlerin Endometriozis tedavisi üzerinde bir etkisinin olmadığını göstermektedir.

Endometriozis ameliyatı sonrası iyileşme ve cinsel ilişki nasıldır?

Endometriozis ameliyatlarından sonra iyileşme tercih edilen cerrahi yönteme ve Endometriozisin yaygınlığına göre farklılık gösterebilmektedir. Sadece yumurtalıklarda gelişen endometriozis ameliyatlarında hastanede kalma süresi 1-2 gün arasındadır. Ancak bağırsak ya da mesane bölgesinde tutulum gösteren endometriozis ameliyatlarında bu süre daha uzundur. Laparoskopik endometriozis ameliyatı sonrasında cinsel ilişki için genelde 3- 4 hafta beklenmesi önerilir.

Hamilelik endometriozisi geçirir mi?

Endometriozis hastalarının gebe kalma ihtimali endometriozis olmayanlara göre zordur. Ancak endometriozis olmasına rağmen gebe kalan kadınlar adet görmediği ve progesteron etkisinde olduğu için şikayetler gerilemektedir. Bu durum emzirme dönemine kadar devam edebilmektedir.

Endometriozis kisti kendiliğinden geçer mi?

Endometriozis kisti kendiliğinden geçmemektedir. Tedavisi cerrahidir. Endometriozis tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar kistlerin büyümesini önleyebilmektedir. Ancak bu ilaçlar da kistleri yok etmemektedir. Kistin kendi kendine patlayabilir, ancak kistin duvarı çıkartılmadı için tekrarlama riski oldukça yüksektir.

Endometriozis kanser olabilir mi?

Endometriozis günlük yaşamı etkileme potansiyeline sahip olsa da kanser değildir. Bazı çalışmalar endometriozisli kişilerde belirli kanser türlerinin riskinde bir artış olduğunu gösterse de, riskteki artış çok yüksek değildir.

Endometriozise karşı erken dönemde önlem almak için düzenli jinekolojik kontroller ve çeşitli testler büyük önem taşımaktadır. Siz de linke tıklayarak gerekli testlerinizi evinizin konforunda yaptırabilirsiniz.

https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/

bartholin
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Bartholin Kisti Nedir? Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bartholin kisti (bartolin) ergenlik döneminden menopoz sürecine kadar pek çok kadında görülebilen, vajina girişinde şişlikle, bazen de kızarıklık ve ağrı ile kendini gösteren bir tablodur. Yaşam kalitesini düşüren Bartholin kisti, kadın hastalıkları ve doğum bölümü uzmanları tarafından tedavi edilmelidir. Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Demirayak, Bartholin kisti hakkında bilgi verdi.

 Bartholin kisti nedir?

Bartholin kisti veya vulva kisti, vajina ağzının yakınında labianın (vajinal dudaklar) her iki iç kısmında oluşabilen bir tür vajinal kisttir. Adını vajinanın ıslaklığını sağlayan mukusu üreten ve her iki yanda yer alan Bartholin bezlerinden alır. Labiumlar ve Bartholin bezleri dişi üreme sistemindeki vulvanın bir parçasıdır. Bu bezlerden birinin vajinaya açılan kanallarında tıkanıklık meydana geldiğinde kanal genişler ve Bartholin kisti oluşur. Tipik olarak sadece iki bartholin bezinden birinde görülür. Bazı Bartholin kistleri küçüktür ve ağrıya neden olmaz. Ancak bu kist bakteri ile enfekte olursa apse oluşabilir. Bartholin kistleri enfekte olduğunda çoğunlukla şiddetli ağrıya neden olur ve tıbbi tedavi gerektirir. Bartholin kistleri vajina dudaklarında derinin altında yuvarlak yumrular gibi görünürler. Enfekte olan kistler genelde kızarık, hassas ve şişmiş olabilir. Bazıları da irin ya da sıvı dolu görünebilir. Bazı kistler bezelye tanesi kadarken, bazıları bir golf topu kadar büyüyebilir. Kistler, vajina dudağının bir tarafının daha büyük görünmesine ya da orantısız görünmesine sebep olur. Üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülen bartholin kistleri, tüm kadınların yaklaşık yüzde 2’sinde hayatlarının bir döneminde ortaya çıkabilir. Menopozdan sonra Bartholin kisti görülme riski daha düşüktür.

Bartholin kisti belirtileri nelerdir?

Birçok Bartholin kisti küçüktür ve küçük tahriş dışında semptomlara neden olmaz. Bir Bartholin kisti büyürse veya apse (enfeksiyon) oluşturursa bazı semptomlar gösterebilmektedir. Bu semptomlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Seks sırasında, yürürken, otururken veya tuvaleti kullandıktan sonra oluşan rahatsızlık hissi ve ağrı
  • Tampon kullanırken hissedilen ağrı
  • Bölgede şişlik ve hassasiyet
  • Ateş veya titreme.
  • Bölgede oluşan kırmızılık.
  • Kistten iltihap gelmesi
  • Kistin büyümesi

Bartholin kisti neden olur?

Bazı kadınların Bartholin kistine daha yatkın olduğu bilinir. Bartholin kisti pek çok sebebe bağlı gelişebilmektedir. Bartholin kistlerinin bazı nedenleri şu şekilde sıralanabilmektedir:

  • Vajinanın vulva bölgesinde tahriş
  • Geçirilen bazı operasyonlar
  • Klamidya, bel soğukluğu veya cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlar
  • Escherichia ( E. coli ) gibi bakteriyel enfeksiyonlar

Bartholin kisti teşhisi nasıl konulur?

Bir Bartholin kisti teşhis etmek için kadın hastalıkları ve doğum uzmanı fizik muayene yapacaktır. Hekim, kistin boyutlarına ve enfeksiyon belirtilerinin olup olmadığına bakar. Eğer kist akıntı üretiyorsa, hekim bunu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) veya diğer bakteriyel enfeksiyonlar için teste gönderebilir. 40 yaşından büyük kadınlarda hekim, vulva kanserini ekarte etmek için biyopsi yapabilir. Bu test sırasında, hekim kistten küçük bir doku örneği alacak ve ona mikroskop altında bakacaktır.

Hekim kistin kanser olduğunu düşünürse bunun cerrahi yolla çıkarılması gerekebilir. Bartholin bezinde kanser gelişmesi nadirdir, ancak 60 yaşın üzerindeyseniz daha sık görülür.

Bartholin kisti tedavisi nasıl yapılır?

Bartholin kistlerinin tedavisi semptomlara bağlıdır. Bir kist küçük, ağrısız ve enfekte görünmüyorsa tedaviye ihtiyacı olmayabilir. Semptomlar devam ederse veya kist büyürse, apse (enfeksiyon) geliştiriyor olabilirsiniz. Bu vakalarda apselerin cerrahi olarak boşaltılması gerekir.

Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

Oturma banyoları: Bartholin kisti evde tedavisi olan bir durum mu diye soranlar olmaktadır. Bartholin kisti doktorun tedavi etmesi gereken bir sorundur. Belki birkaç ev uygulaması doktor tavsiyesiyle yapılabilir. Bunlardan biri de oturma banyoları olabilir. Birkaç gün boyunca günde birkaç kez ılık su içeren bir küvette oturun. Bu rahatlama sağlayabilir ve iyileşmeyi teşvik edebilir.

Ağrı kesiciler: Hekimler oluşabilecek ağrı için size ağrı kesici verebilir. Bunları hekimin belirttiği şekilde kullanmak gerekir.  

Antimikrobiyal tedaviler: Kistiniz enfekte olursa veya testler cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyonunuz (CYBE) olduğunu gösteriyorsa, sağlık uzmanınız antimikrobiyal ilaçlar reçete edebilir.

Cerrahi boşaltma: Kistiniz büyük ve enfekte ise, sıvıyı boşaltmak için ameliyat yapılabilir. Kist içine kateter adı verilen küçük bir tüp yerleştirilecektir. Kateter, tam drenaja izin vermek için genellikle birkaç hafta yerinde bırakılır.

Gümüş Nitrat uygulanması: Kist veya apse boşaltıldıktan sonra oluşan boğluğa gümüş nitrat bırakılır. 4-5 gün içinde kist cidarı kendiliğinden soyulur ve çıkarılır.

Marsupializasyon: Bartholin kisti marsupializasyon ameliyatı ile kist cerrahi olarak açılır ve boşaltılır. Ardından cerrah, sürekli drenaj için kalıcı bir açık cep veya “kese” oluşturmak üzere kist duvarının kenarlarını dikecektir. Bu genellikle tekrarlayan Bartholin kistleri için yararlıdır.

Bartholin bezinin çıkarılması: Bartholin kisti ameliyatı olarak da adlandırılan yöntemde cerrahi işlem yapılır. Tedavinin işe yaramadığı çok nadir durumlarda, sağlık uzmanınız bartholin bezlerini cerrahi olarak çıkarabilir.

Bartholin kisti tedavisi, sadece kadın hastalıkları ve doğum bölümü uzmanları tarafından yapılmalıdır. Evde hekime danışmadan herhangi bir şey yapmayın. Enfeksiyona neden olabileceği ve semptomlarınızı daha da kötüleştirebileceği için bir kisti boşaltmaya veya sıkmaya çalışmayın.

MERAK EDİLEN SORULAR

Bartholin kisti kendiliğinden geçer mi?

Bir kist küçük, ağrısız ve enfekte görünmüyorsa tedaviye ihtiyacı olmayabilir. Kistin kendiliğinden geçmesi için patlaması, içinin tamamen boşalması gerekmektedir. Ayrıca bu durumda antibiyotik ve çeşitli ağrı kesiciler kullanılır. Fakat Bartholin kisti tekrarlayabilir. Bazı kişiler, “Bartholin kisti evde nasıl patlatılır?” şeklinde araştırmalar yapmaktadır. Bu şekilde bir tedavi yöntemi yoktur. Kesinlikle böyle bir şey yapılmaması gerekir. Bu durum farklı sorunlara da neden olabilir. Bartholin kisti bitkisel tedavisi diye bir yol da yoktur. Doktora danışmadan herhangi bir uygulama yapılmamalıdır. Bartholin kisti patlaması, tedavi yoluna gidilmezse meydana gelebilir. Eğer Bartholin kisti patlarsa ve buna müdahale edilmezse kist nüksedebilir.

Bartholin kisti cinsel yaşamı etkiler mi?

Bartholin kisti nedeniyle cinsel temas sırasında ağrı artabilir. Bu da ilişki kalitesini bozabilmektedir.

Bartholin kisti tedavi edilmezse ne olur?

Kist tedavi edilmezse büyür ve genellikle kendiliğinden açılır. Açıldığı yer iyileştikten sonra tekrar Bartolin kisti oluşma ihtimali çok yüksektir.

Bartholin kisti ameliyatı sonrası işe ne zaman dönülür?

Ameliyatın ertesi gününde ağrı kesici de kullanılarak işe dönülebilmektedir.

Bartholin kisti için krem tedavisi var mıdır?

Bartholin kisti için krem tedavisi bulunmamaktadır.

Bartholin kisti kanama yapar mı?

Bartholin kisti genelde kanamaya neden olmaz. Ancak içi boşalırsa içinden şeffaf bir sıvı çıkabilir. Ameliyat olunursa da lekelenme tarzında kanamalar olabilir.

Bartholin kisti ameliyatından sonra ne zaman taburcu olunur?

İşlem sonrasında hemen hastaneden taburcu olunabilir.

Bartholin kisti kansere dönüşür mü?

Bartholin kistinin kansere dönüşme olasılığı yok denecek kadar azdır.

Tekrarlayan bartholin kisti için ne yapılmalıdır?

Böyle bir durumda bartholin bezinin çıkarılması uygun olacaktır.

Bartholin kisti kimlerde görülür?

Ergenlik döneminden menopoza kadar tüm kadınlarda Bartholin kisti görülebilmektedir. Bakirelerde de Bartholin kisti görülebilmektedir. Sık vajinal enfeksiyon geçirenlerde, sık doğum yapanlarda Bartholin kisti görülebilir.

Hamilelikte bartholin kisti olur mu?

Bazen hamilelikte de görülebilir.

Bartholin kisti tehlikeli midir?

Bartholin kisti ağrı, otururken ya da yürürken zorluk yaptığı için yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Çok nadir olarak Bartholin bezinde kanser olur. Genel anlamda tehlikeli değildir.

Kız çocuklarında Bartholin kisti olur mu?

Bartholin bezleri ergenlik sonrası dönemde aktif olduğu için çocukluk döneminde bartholin kisti görülme ihtimali çok düşüktür.

Bartholin kisti kısırlık yapar mı?

Bartholin kistinin kısırlık yapması mümkün değildir.

Bartholin kisti tedavi edilebilir mi?

Bartholin kisti tedavi edilebilen bir sorundur. Bu konuda doktora gitmekten çekinilmemelidir.

 

Siz de kadın sağlığı ile ilgili testlerinizi evinizin konforunda yaptırmak istiyorsanız https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/ linke tıklayabilirsiniz.

menopoz
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Menopoz Beli̇rti̇leri̇ Ne Zaman Başlar?

Doğurganlığın sonu olan menopozun belirtileri her kadında farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genellikle 40’lı ve 50’li yaşlar arasında gerçekleşen menopoz dönemi, her kadının yaşayacağı bir süreci ifade eder. Doğal ve doğal olmayan (cerrahi, tıbbi müdahale gibi) yollarla gerçekleşen menopozun belirtileri arasında ise düzensiz adet dönemleri, sıcak basması, ruh hali değişiklikleri, uyuma güçlüğü, libido değişikliği ve sık idrara çıkma yer almaktadır.

Doğal yolla gerçekleşen menopoz belirtileri genellikle 40 yaş ile 50 yaş arası dönemde başlarken, cerrahi ya da herhangi bir tedavi ile gerçekleşen menopozlarda ise belirtiler işlemin ardından hemen ortaya çıkmaktadır. Tıbbi bir tedavi gerektirmeyen durum olan menopoz döneminde yapılacak olan tedaviler, genellikle kadınların hissettiği semptomları hafifletmeye ve ileride ortaya çıkabilecek hastalıkların önlenmesine yönelik uygulanmaktadır. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, menopoz ve belirtileri ile ilgili verdi.

 Menopoz nedir?

Menopoz kadınlarda yumurtalıkların işlevini yitirmesi sonucunda her ay gerçekleşen adet döngüsünün sona ermesidir. Yaşlanmanın doğal bir parçası olan menopoz, kadınlardaki üreme döneminin sonuna gelindiğine işaret eder. Kısaca bir kadının 12 ay üst üste adet görmemesine menopoz denilir. Menopoz doğal yollarla olduğunda genellikle 40 – 50 yaşlarının arasında ortaya çıkarken, yumurtalıkları cerrahi yolla alınan kadınlarda ise “ani” cerrahi menopoz gerçekleşir.

 

Menopoz nedenleri nelerdir?

Menopozun nedenleri doğal ve doğal olmayan başlıklar altında incelenir.

Doğal menopoz (cerrahi veya başka bir tıbbi durumun neden olmadığı menopoz ): Yaşlanmanın normal bir parçasıdır. Yaşlandıkça üreme yeteneği yavaşlamaya başlar ve durmaya hazırlanır. Ergenlikten itibaren çalışmaya başlayan üreme döngüsü, menopoz yaklaştıkça yumurtalıkların östrojen hormonunu daha az üretmesi ile düşmeye başlar. Bu azalma gerçekleştiğinde adet döngüsü de değişir, düzensiz hale gelir ve en sonunda durur.

Doğal olmayan menopoz

1-Yumurtalıkların alınması:  Kadın vücudunda bulunan yumurtalıklar, adet döngüsünü düzenleyen östrojen ve progesteron gibi hormonların üretilmesini sağlar. Yumurtalıkların çıkarılması için yapılan Ooferektomi cerrahisi, kadınlarda hemen menopoza neden olur. Bu ameliyatın ardından adet kanamaları durur ve menopoza ait olan semptomlar yaşanmaya başlar. Doğal menopozda kademeli olarak gerçekleşen hormonal değişiklikler, hemen meydana gelir ve bu durum belirti ve semptomları daha ağır hale getirebilir.

2-Rahim alma ameliyatı: Rahmin alınıp yumurtalıkların alınmadığı cerrahilerde hastalar genellikle hemen menopoza girmezler. Çünkü hastalar adet göremese de hala yumurta üretip, östrojen ve progesteron hormonlarını üretebilmektedir.

3-Kemoterapi ve radyasyon tedavisi: Bu kanser tedavileri, tedavi sırasında veya tedaviden kısa bir süre sonra sıcak basması gibi semptomlara neden olarak menopoza neden olabilir. Kemoterapiyi takiben menstrüasyonun (ve doğurganlığın) durması her zaman kalıcı değildir, bu nedenle doğum kontrol önlemleri yine de istenebilir. Radyasyon tedavisi, yalnızca radyasyon yumurtalıklara yönlendirilirse yumurtalık fonksiyonunu etkiler. Göğüs dokusu veya baş ve boyun gibi vücudun diğer bölgelerine radyasyon tedavisi menopozu etkilemez.

4-Yumurtalık yetmezliği: Kadınların yaklaşık %1’i 40 yaşından önce menopoza girer (erken menopoz). Erken menopoz, yumurtalıkların, genetik faktörlerden veya otoimmün hastalıklardan kaynaklanabilen normal üreme hormonları (birincil yumurtalık yetmezliği) üretememesinden kaynaklanabilir.

Menopoz belirtileri nelerdir?

Menopoza (perimenopoz) giden dönemlerde kadınlarda aşağıda yer alan belirti ve semptomlar görülebilmektedir:

  • Düzensiz adet dönemleri veya atlama dönemler
  • Menstrual kanamanın daha ağır veya daha hafif olması
  • Vajinal kuruluk
  • Sıcak basması ve gece terlemesi
  • Titreme
  • Ruh hali değişiklikleri
  • Metabolizmanın yavaşlaması ve kilo almaya eğilimin artması
  • Saçların gücünü kaybedip incelmesi ve cilt kuruluğu
  • Meme dokusunun dolgunluğunu kaybetmesi
  • Sık idrara çıkma
  • Uyuma güçlüğü (uykusuzluk).
  • Sinirlilik, hafif depresyon gibi duygusal değişiklikler

libido değişiklikleri

  • Odaklanma zorluğu

Ortaya çıkan bu belirti ve semptomlar, yumurtalıkların östrojen üretim seviyesinin düştüğünü veya hormon düzeninde dalgalanmalar olduğunu gösterir. Adet döngüsündeki değişiklikler başta olmak üzere sıralanan belirtiler kişiden kişiye değişebilmektedir. Menopoz öncesi dönemde adet döngülerinin atlanması sık yaşanan bir durumdur. Çoğu zaman adet dönemleri bir ay atlar ve geri döner veya birkaç ay atladıktan sonra yine birkaç ay boyunca döngüler devam eder. Düzensiz adet dönemlerine rağmen bu zamanlarda hamilelik ihtimali göz ardı edilmemelidir. Eğer menopoza girilmediğinden emin olunmazsa mutlaka hamilelik ile ilgili kontrollerin yapılması ihmal edilmemelidir.

Menopoz belirtileri kaç yaşında başlar? Menopoz belirtileri ne zaman başlar?

Doğal yolla gerçekleşen menopoz belirtileri genellikle 40 yaş ile 50 yaş arası dönemde başlar. Cerrahi ya da herhangi bir tedavi ile gerçekleşen menopozlarda ise belirtiler işlemin ardından hemen ortaya çıkar.

Menopoz belirtileri ne kadar sürer? Menopoz ne kadar sürer?

 Menopoz, adet döngüsü olmadan art arda 12 ayın geçirildiği bir dönemdir. Menopozdan önceki süre (perimenopoz) 8-10 yıl sürebilirken, menopozdan sonraki dönem ise (postmenopoz) hayatın sonuna kadar devam eder.

Erken menopoz nedir? Erken menopoz belirtileri nelerdir?

Erken menopoz bir kadının beklenen daha erken yaşta menopoza girdiği durumdur. Erken menopoz için belirgin bir tıbbi veya cerrahi sebep bulunmuyorsa, buna “Birincil Yumurtalık Yetmezliği” denir. Ortalama bir kadın 50’li yaşlarının başında doğal menopoza girer. Kadınlarda erken menopoz ise 40 yaşından önce gerçekleşir. Bu durumların semptomları da doğal menopoza benzer ve nedenleri genellikle bilinmez.

 

Menopoza girdikten sonra ne olur?

Menopoza girdikten sonra kadınların hamile kalma yani üreme durumları sona erer. Düzenli gerçekleşen adet dönemleri tamamen ortadan kalkar ve hormonal değişiklikler meydana gelir.

Ara kanamalar ne zaman tehlikelidir?

Menopoza girdikten sonra meydana gelen kanamalar tehlikeli olabilir. Bu sebeple menopoz sonrası görülen kanamalarda mutlaka bir kadın ve doğum uzmanına görünmek gerekmektedir.

Menopozun neden olabileceği komplikasyonlar nelerdir?

Menopoza girilmesi, kadınlarda belirti tıbbi risklerin artmasına neden olabilir. Bu komplikasyonlar şu şekildedir:

Kardiyovasküler hastalıklar:  Östrojen seviyesinin düşmesi, kişilerde kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkma riskini artırır. Bu riski azaltmak için düzenli hareket, sağlıklı beslenme, ideal kiloya sahip olma gibi önlemler alınmalıdır.

-Osteoporoz (kemik erimesi): Bu durum kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına neden olarak kırık riskinin artmasına neden olur. Menopozdan sonraki ilk birkaç yıl içinde kemik yoğunluğu hızlı bir şekilde kaybedilebilir ve osteoporoz riski artabilir. Osteoporozlu postmenopozal kadınlar özellikle omurga, kalça ve bilek kırıklarına karşı hassas olup, daha dikkatli olmalıdır.

– İdrar kaçırma: Vajina ve üretra dokuları menopoz döneminde elastikiyetini kaybetmektedir. Bu durum sıklıkla ve aniden idrar yapma isteği ile idrar kaçırma ya da öksürme, gülme gibi sebeplerle idrar kaçırmaya neden olur. Kegel egzersizleri ile pelvik taban kaslarını güçlendirmek ve topikal vajinal östrojen kullanmak bu komplikasyonları hafifletmeye yardımcı olur.

-Cinsel işlev bozukluğu: Menopoz ile birlikte vajinada nem üretiminin azalması ve elastikiyetinin kaybolması ile birlikte vajinal kuruluk, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık ve kanamalara sebep olabilir. Bununla birlikte cinsel istek hissinin azalması, libidoyu da düşürebilir.  Bu durumda kullanılabilecek su bazlı vajinal nemlendiriciler ve kayganlaştırıcılar cinsel hayatın daha verimli olmasını sağlayabilir. Vajinal kayganlaştırıcı yeterli değilse, birçok kadın vajinal krem, tablet veya halka şeklinde mevcut olan lokal vajinal östrojen tedavisinden faydalanabilir.

-Kilo alımı:  Birçok kadın menopoz geçişi sırasında ve menopozdan sonra metabolizma yavaşladığı için kilo alır. Mevcut kilonun korunması için beslenmeye ve spora özen gösterilmelidir.

Menopoz tedavisi nasıl uygulanır?

Menopoz tıbbi tedavi gerektirmeyen bir durumdur. Yapılacak olan tedaviler, kişilerin hissettiği belirtileri ve semptomları hafifletmeye ve rahatlatmaya yönelik olurken, yaşlanma ile ortaya çıkabilecek rahatsızlıklarında önlenmesi için uygulanır.

Tedaviler şunları içerebilir:

-Hormon tedavisi: Östrojen tedavisi olarak da bilinen bu tedavi, menopoz sıcak basmalarını hafifletmek için kullanılır. Rahimi bulunan kadınlara östrojene ek olarak progesteron hormonu da verilebilir. Kemik kaybının önlenmesine de yardımcı olan östrojen tedavisinin uzun süreli kullanımı bazı kalp ve damar hastalıkları ile meme kanseri riskini artırabilir. Bu tedavinin kullanılıp kullanılmaması ile ilgili olarak mutlaka uzman hekim ile görüşülmelidir.

-Vajinal östrojen: menopozda ortaya çıkan vajinal kuruluğu gidermek için östrojen, vajinal krem, tablet veya halka kullanılabilir. Vajinaya uygulanan bu tedavi, vajinal dokular tarafından emilen az miktarda östrojen salgılar. Vajinal kuruluk, cinsel ilişkide rahatsızlık ve bazı üriner semptomların giderilmesine yardımcı olabilir.

-Düşük doz antidepresanlar: Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) adı verilen ilaç sınıfıyla ilgili bazı antidepresanlar, menopozdaki sıcak basmaları azaltabilir. Sıcak basması tedavisi için düşük dozlu bir antidepresan, sağlık nedenleriyle östrojen alamayan veya duygudurum bozukluğu için antidepresana ihtiyaç duyan kadınlar için faydalı olabilir.

Menopoz sırasında hangi hormonal değişiklikler olur?

Menopoz döneminde yumurtalıklar artık yüksek düzeyde hormon üretemez. Yumurtalıklar, yumurtaları depolayan ve onları fallop tüplerine bırakan üreme bezleridir. Yumurtalıklar tarafından aynı zamanda östrojen, progesteron ve testosteron hormonları üretilir ve östrojen ile progesteron hormonları kadınlarda menstrüasyonu kontrol eder. Östrojen aynı zamanda vücudumuzda kalsiyumun nasıl kullanıldığını etkiler ve kandaki kolesterol seviyelerinin korunmasını sağlar. Yumurtalıkların üretim yeteneğini kaybetmesi bu hormonların salgılanmamasına neden olur.

Menopoz cinsel hayatı etkiler mi?

Menopozdan sonra vücut daha az östrojene sahip olur. Östrojendeki bu azlık cinsel yaşamı etkileyebilir. Menopoza giren birçok kadın, dokunmaya ve diğer fiziksel temaslara eskisi kadar duyarlı olamayabilir. Yaşanan dalgalanmalar, diğer duygusal değişikliklerle birleştiğinde cinselliğe olan ilginin azalmasına sebep olabilir. Bununla birlikte vücuttaki düşük östrojen seviyesi vajinaya kan akışının azalmasına neden olarak, kuruluğa bununla bağlantılı olarak da ağrılı cinsel ilişkiye yol açabilir. Uzman hekim ile görüşülerek kayganlaştırıcı, hormon tedavisi, krem ve hap gibi bu sorunları hafifletecek tedavi yöntemleri uygulanabilir.

Menopoz için doktora ne zaman gidilmelidir?

Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında mutlaka her kadın, doktorunu düzenli ziyaret etmelidir. Menopoz sırasında ve sonrasında da bu takiplere devam edilmelidir. Özellikle menopoz sonrası vajinal kanama gerçekleşmesi durumunda ise hemen tıbbi yardım alınmalıdır.

Menopoz dönemi konusunda merak ettiklerinizi detaylı bir şekilde öğrenmek için https://evdesaglik.memorial.com.tr/urun-ve-hizmetler/laboratuvar-paketleri-c/kadin-sagligi-c11/ linkine tıklayabilirsiniz.

 

hamilelikbelirtileri
CategoriesKadın Sağlığı Yazıları

Hamilelik Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik Belirtileri

Hamilelik dönemi her kadın için farklı belirtiler ile geçiyor. Ayrıca her kadının hamileliği ayrı ayrı deneyimleri de beraberinde getiriyor. Bazı anne adayları hamile olduklarını erken dönemde fark edemeyebilirken, bazılarında da tipik belirtiler hemen kendisini gösteriyor ve vücut bebek gelişimi ile doğuma bir an önce hazırlamaya başlıyor. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalığı ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Uslu Aybar, hamilelik belirtileri hakkında bilgi verdi.

 

hamileigehazirmisiniz

Hamilelik nedir?

Hamilelik fetüsün kadının rahminde geliştiği dönemi tanımlamak için kullanılan terimdir. Hamilelik genellikle son adet döneminden doğuma kadar 9 aydan biraz fazla, yaklaşık 40 haftalık bir dönemdir. Trimester olarak adlandırılan üç dönemden oluşur.1-12 hafta arası 1.trimester, 13-28.haftalar arası 2. Trimester ve 29-40 hafta arası 3. Trimester olarak adlandırılır.

Hamilelik belirtileri nelerdir?

Gebeliğin en bilinen belirtisi beklenen adet tarihinde adetin gecikmesidir. Adet gecikmesi her zaman bir kadının hamile olduğu anlamına gelmez. Polikistik over sendromu, yeme bozuklukları, bazı ilaçlar, mevsim geçişi gibi birçok sebep adet düzensizliğine neden olabilir. Adet görmeyen kadınlar hamile olup olmadıklarını veya başka bir sağlık sorunu olup olmadığını öğrenmek için sağlık kuruluşlarına başvurmalıdır.

hamileligehazirlikHamilelik belirtileri kadından kadına değişir. Bir kadın tüm yaygın semptomları yaşayabilir, sadece birkaçını yaşayabilir veya hiçbirini hissetmeyebilir.

Hamileliğin ilk aylarında kadınlar, büyüyen rahmin mesaneye yaptığı baskı nedeniyle sık idrara çıktıklarını fark edebilirler. Yorgun ve uykulu hisseder; önceden lezzetli olan yiyecekleri sevmez; pelvik ağırlık hissi yaşar. Büyüyen rahmin, onu ​​tek başına veya birlikte desteklemeye yardımcı olan bağları germesi nedeniyle değişen şiddetlerde karın ve kasık ağrısı görülebilir. Bu semptomların çoğu hamilelik ilerledikçe azalır. Gebeliğin belirti ve semptomları 12. haftaya kadar yoğun hissedilir.

Başlıca hamilelik belirtileri şunlardır;

 Lekelenme şeklinde kanama: Hamile kadınların %25’i çoğunlukla lekelenme şeklinde kanama yaşamaktadır. Bu tipik olarak döllenmiş yumurtanın implantasyonu yani anne rahmine tutunması sırasında gerçekleşmektedir. Ancak ilk 12 haftada devam edebilmektedir.

Memede şişlik ve hassasiyet: Hormonal değişiklikler göğüslerde büyüme ve buna bağlı ağrı, karıncalanma ve hassasiyete neden olabilmektedir.

 Yorgunluk, halsizlik, uyku hali: Birçok kadın hamileliğin erken dönemlerinde daha yorgun bitkin ve halsiz hisseder. Bu gebeliği sürdürmeye yardımcı progesteron adı verilen hormonun fazla üretilmesinden kaynaklanmaktadır.

Mide bulantısı ve/veya kusma: Genellikle sabah saatlerinde ortaya çıkar. Mide bulantısı veya kusmaya çoğunlukla yiyeceklerden tiksinme, ağızda metalik tat hissi, koku hassasiyeti eşlik eder.

Sık idrara çıkma:  Hamileliğin ilk haftalarında gebelerde vücut pelvik bölgeye kan akışını artıran ve daha çok idrara çıkmaya neden olan koryonik gonadotropin adı verilen bir hormon üretilir.

 

 

Hamilelik şikayetleri için neler yapılabilir?

 Hamilelik sırasında sabah bulantısı, ishal veya kabızlık yaşanabilir. Bazı gebeler hiç yemek yiyemeyecek kadar hasta hissedebilir. Bunun için aşağıdaki önerilere dikkat edin;

Sabah bulantısı: Yataktan kalkmadan önce kraker, mısır gevreği veya simit yiyin; gün boyunca küçük, sık öğünler yiyin; yağlı, kızarmış, baharatlı ve yağlı

yiyeceklerden kaçının. Mide bulandırabilecek keskin kokulardan uzak durun. Su ve gıdalara zencefil parçaları atarak tüketmeyi deneyin.

Kabızlık: Daha fazla taze meyve ve sebze yiyin. Ayrıca günde 6-8 bardak su için. Lif takviyeleri almak da yardımcı olabilir. Önce doktorunuza danışın.

İshal: Fazla suyu emmeye yardımcı olması için pektin ve sakız (iki tür diyet lifi) içeren daha fazla yiyecek yiyin. Bu yiyeceklere örnek olarak elma püresi, muz, beyaz pirinç, yulaf ezmesi ve rafine buğday ekmeği verilebilir.

Mide ekşimesi: Gün boyunca küçük, sık öğünler yiyin; yemekten önce süt içmeyi deneyin. Kafeinli yiyecek ve içecekleri, sitrik içecekleri ve baharatlı yiyecekleri sınırlandırın. Yemekten sonra yatmayın.

Hamilelikte beslenme nasıl olmalıdır?

Hamilelikte iyi ve yeterli beslenme, bebeğin büyümesi ve gelişmesi için çok önemlidir. Günde yaklaşık 300 kalori daha fazla (ikiz gebelik varsa günde 600 ekstra) hamile kalmadan önce alındığından daha fazla tüketilmelidir.

Hamileliğin ilk birkaç ayında mide bulantısı ve kusma bunu zorlaştırsa da, dengeli beslenmeye ve doğum öncesi vitaminleri almaya dikkat edilmelidir.

  • Vücudun ihtiyacı olan tüm besinleri almak için çeşitli yiyecekler yenmelidir. Önerilen günde 6-11 öğün yapmaktır. Bu öğünlerde ekmek tahıl, taze meyve ve sebze, süt ürünleri ve protein kaynağı (et, kümes hayvanları, balık, yumurta veya kuruyemiş) seçilmelidir.
  • Tam tahıllı ekmekler, tahıllar, fasulye, makarna ve pirinç gibi zenginleştirilmiş lifli gıdaların yanı sıra meyve ve sebze tüketmeye dikkat edin.
  • Özellikle kırmızı et, tavuk ve kabuklu deniz ürünleri gibi vücudun kolayca emdiği demire sahip olan protein kaynakları kan üretimini artırır. Hamilelik sırasında bebeğin kanını da sağlamak için kan hacmi artar. Yağsız et, balık, kümes hayvanları, tofu ve diğer soya ürünleri, fasulye, fındık ve yumurta akı gibi yağ oranı yüksek olmayan sağlıklı proteinler tercih edilmelidir.
  • Yağ tüketimi için bitkisel yağlar, zeytinyağı ve kuruyemişler gibi sağlıklı, doymamış yağ oranı yüksek seçenekler tüketilmelidir.
  • Hamileyken günlük beslenmede yeterli vitamin ve mineral alındığından emin olunmalıdır.
  • Hamilelik sırasında günlük beslenmede 1.000-1.300 miligram (mg) kalsiyum alındığından emin olmak için süt ürünleri ve kalsiyum açısından zengin yiyecekler tüketilmelidir.

Hamilelik döneminde sağlıklı kalmak için bazı vitamin ve mineral takviyeleri de büyük önem taşımaktadır. Siz de bu döneme vücudunuzu en iyi şekilde hazırlamak istiyorsanız, uzman doktorların önerileri ile hazırlanan bazı ürünlerden faydalanabilirsiniz. Memorial Evde Sağlık sitemizdeki https://evdesaglik.memorial.com.tr/p/vitabiotics-pregnacare-original-30-tablet/ linkinde yer alan ürün sizin ve bebeğinizin sağlığı için ideal olabilir.

Kapat
Add to cart
Görüşmeyi Başlat
Canlı Destek
Canlı Destek - Evde Sağlık
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?